11 Ocak 2020 11:46
/
Güncelleme: 17:29

Barış Akademisyenleri: Gasbedilen haklarımızı geri alacağız

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisinin açıklanmasının 4’üncü yılında basın açıklaması düzenleyen akademisyenler, “Gasbedilen haklarımızı geri alacağız” dedi.

Barış Akademisyenleri: Gasbedilen haklarımızı geri alacağız

Fotoğraf: Evrensel

Eylem NAZLIER
İstanbul

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisine imza attıkları için görevlerinden ihraç edilen akademisyenler, bildirinin açıklanmasının 4’üncü yılında Cağaloğlu’nda bulunan İstanbul Tabip Odasında (İTO) bir araya geldi.

4 yıl boyunca hedef gösterildikleri, işsiz kaldıklarını yargılandıklarını söyleyen akademsyenler “Gasbedilen haklarımızı geri alacağız” dedi.

"SİVİL ÖLÜM"E MAHKÛM EDİLDİK

Etkinliğe, bildiriye imza atan akademisyenlerinin yanı sıra HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Ömer Faruk Gergerlioğlu, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumartesi İnsanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.

4 yılda yaşanan sürecin anlatıldığı video gösteriminin ardından akademisyenler Leyla Şimşek Rathke ve Emre Tansu Keten basın açıklaması yaptı.

İhraç edilen akademisyenlerin yaşadıklarının özetlendiği açıklamada, “Siyasi aktörler, kendi şaibeli geçmişlerini ve ilişkilerini üzerimize yıkmaya çalıştılar. Darbe girişimi ve cemaat yapılanmalarıyla hiçbir ilişkimiz olmadığı çok net bilindiği halde emniyetteki kayıtlarımıza 'FETÖ/PDY şüphelisi' diye yazılarak hak arama yolları kitlendi, itibarımız lekelenmek istendi. KHK’liler olarak sağlık ve sosyal güvenlik sigortalarımız iptal edildi. Kamu görevinden men edildik; özel kurumlarda çalışmamız bile engellendi. Pasaportlarımız iptal edildi, eşlerimiz ve çocuklarımız da bizimle beraber cezalandırıldı. Ülkeden çıkmamız veya yurdumuza geri dönmemiz fiilen yasaklandı. Yurttaşlık haklarımız askıya alındı, ‘sivil ölüm’e mahkûm edildik” denildi.

ÖNCE İŞTEN ATILDIK, SONRA YARGILANDIK

Dava süreçlerine ilişkin bilgi verilen açıklamada, “822 imzacı arkadaşımız Ağır Ceza Mahkemelerinde hâkim huzuruna çıktı. Barış Akademisyenleri Dayanışması, bugüne dek 305 gününü Adalet Saraylarında, duruşmaları izleyip raporlayarak geçirdi. Toplam 2 bin 427 duruşmaya katıldık. Bu süreçte 204 barış imzacısına hapis cezası verildi. İstinaf mahkemesi tarafından cezası ilk onanan Füsun Üstel hocamız 8 Mayıs 2019 tarihinde cezaevine girdi. Davalarımızın sürdüğü dönemde imzacı hocalarımızdan örneğin Onur Hamzaoğlu, Serdar Başçetin, Hanifi Barış ve Tuna Altınel, imzayla ilgisi olmayan davalarda temelsiz iddialarla tutuklu yargılandılar, hapis yattılar. Geçtiğimiz eylül ayında da Bülent Şık hocamız halk sağlığını tehdit eden olguları halka duyurduğu için yargılandığı davada 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı, dosyası şu anda istinafta” ifadelerine yer verildi.

"AKADEMİ DÖRT DUVARA SIĞMAZ"

Tasfiyelerin arttığı bir dönemde akademiyi dört duvarın dışına taşıdıklarına vurgu yapılan açıklamada, “Dayanışma Akademilerinde yürüttüğümüz rengârenk çalışmalarla zengin deneyimler biriktirdik. Ülkenin pek çok yerinde seminerler, dersler, atölyeler düzenledik. Ürettiğimiz her değeri kamuya açtık, paylaştık. Daima alternatif, eleştirel, doğa ve toplum yararına bilgi üretimini savunduk. Dayanışma Akademilerinde yaşamsal ihtiyaçlara da ortak çözümler bulmaya çalıştık. Hiçbir gerekçe gösterilmeden haksız hukuksuz bir şekilde işlerimizden edilmeye karşı bir tepki olarak doğan Dayanışma Akademilerimiz artık kurumsallaştı; birlikte üretmeye, bilgiyi ve hayatı paylaşmaya, ortaklaştırmaya çalışıyoruz. Deneyimlerimiz, direnişin rengini değiştirdi, ‘başka bir akademi’ düşüncesine olan inancımızı pekiştirdi” denildi.

"HAKLARIMIZI GERİ İSTİYORUZ"

Leyla Şimşek Rathke ve Emre Tansu Keten açıklamayı okurken.

Emre Tansu Keten ve Leyla Şimşek Rathke | Fotoğraf: Evrensel

Açıklamada son olarak şunlar vurgulandı:

“Üniversitelerden uzaklaştırılmış, işinden edilmiş, evleri basılmış, medyada hedef gösterilmiş ya da hâlâ mobbing ile baş etmeye çalışan Barış Akademisyenleri olarak yaşadığımız tahribatın telafisi mümkün değil. Ancak şimdi hep birlikte daha güçlüyüz. Bu gücü, türlü baskılara rağmen hakikatin yanında bir arada durarak kazandık, birbirimizle dayanışmaya ve haklılığımızı erişebildiğimiz her platformda duyurmaya devam ediyoruz: Bu suça ortak olmadık, olmayacağız! OHAL de KHK'leri de meşru değildir. Gasbedilen haklarımızı geri alacağız! Özgür, başka bir akademiyi birlikte kuracağız!"

“BARIŞIN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU ANLATTINIZ”

Açıklamanın ardından kısa bir konuşma yapan CHP’li Sezgin Tanrıkulu, son 4 yıldır duruşma salonlarının birer akademiye dönüştüğünü söyledi. 25 yıllık meslek hayatında duruşma salonlarında tanık olmadığı olaylara son 4 yılda tanık olduğunu dile getiren Tanrıkulu, “Hiç unutmadığım, öfkelendiğim ortamlar da oldu. Hiçbir yargı ortamında, Çağlayan’daki gibi ortama tanıklık etmedim” dedi.

HDP Milletvekili Oya Ersoy ise içinden geçilen sürecin kritik bir süreç olduğunu ifade etti. İktidarın kendi krizini savaşla, diktatörlükle aşmaya çalıştığını dile getiren Ersoy, “Ne mutlu ki bu ülke topraklarında da siz akademisyenler varsınız. Ülke topraklarının her bir tarafında barışın ne kadar önemli olduğunu anlattınız. Çağlayan granitleri içerisinde, bütün toplumun en küçük hücresine kadar yayılan adalet hücrelerini nakşettiniz” diye konuştu.

“SORUNLAR TÜRKİYE’DE ÇÖZÜM BULMUYOR”

Konuşmaların ardından moderatörlüğünü Meriç Eyüboğlu’nun yaptığı ve kendisi de ihraç edilen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, ihraç edilen akademisyenler Meral Camcı ve Mehmet Cemil Ozansü’nün konuşmacı olduğu “Barış, Emek ve Hak Mücadeleleri” başlıklı panele geçildi. Panelde ilk olarak söz alan Gergerlioğlu, yaşanan her sorunun dünyada çözümü olduğunu ancak bu sorunlara Türkiye’de çözüm bulunmadığını ifade etti. Çözüm sürecinin başlaması ile birlikte Türkiye’de Kürtler ve Türkler arasında sorunun çözümüne dair ciddi bir umut olduğunu ancak sürecin bitirildiğini ve ardından gelen sürecin ise çok kanlı olduğunu dile getiren Gergerlioğlu, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Diyarbakır’ın Sur ilçesine ilişkin izlenimlerini aktardı.   Gergerlioğlu son olarak şunları söyledi: "OHAL'de hukuk yoktu bütün muhalifler hangi kesimden olursa olsun ihraç edildi. KHK'lilere uygulanan tam bir düşman hukukudur! Bu hikayeler anlatmakla bitmez ortak paydada bir demokrasi mücadelesi gerçekleştirmek gerekiyor! Bu ağır hak ihlalleri karşısında KHK'liler büyük yeni bir hak mücadelesi veriyor. Bu hikayeler anlatmakla bitmez farklı kesimler olarak ortak paydada bir demokrasi mücadelesi gerçekleştirmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Ardından barış akademisyeni Meral Camcı ve KHK ile ihraç akademisyen Mehmet Cemil Ozansü, Türkiye’de son 4 yıldır yaşanan siyasi süreç hakkında birer sunum yaptı.  Panel “KHK deneyimleri, hak gaspları ve mücadele olanakları” başlıklı forumun ardından son buldu. (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et