Halk itirazlarına ve bilimin uyarılarına rağmen Kanal İstanbul ÇED Raporu onaylandı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Kanal İstanbul ÇED Raporu'nu bugün itibarıyla onayladıklarını bildirdi. AKP, bilim insanlarının ve halkın itirazlarına yine kulak tıkadı.
Fotoğraf: Tunahan Turhan
Meltem AKYOL
İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hayalim’, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘cinayet’ dediği Kanal İstanbul Projesi’nin ÇED raporu onaylandı. Projeye karşı binlerce İstanbullu, yağmur çamur demeden dilekçe vermek için uzun kuyruklarda bekledi, el ele tutuşarak metrelerce uzunlukta insan zinciri oluşturdu ama Hükümet itirazları duymadı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum dün, 23 Aralık’ta görüş, itiraz ve önerileri almak için 10 gün süreyle askıya alınan ÇED raporunu onayladıklarını duyurdu. ÇED raporunun onaylanmasına şaşırmadıklarını belirten uzmanlar, ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diyenlerin bölgeye ihanetin en büyüğünü yaptıklarını söyledi. Kanal’a karşı itirazlarını sürdüreceklerini belirten hukuki süreçleri ilerletmeye devam edeceklerini belirttiler.
BAKAN AÇIKLADI: ÇED’İ ONAYLADIK
Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy, Başakşehir ilçelerinden geçen Kanal İstanbul Projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED raporunun İnceleme Değerlendirme Komisyonu tarafından değerlendirildiğini, komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri dikkate alınarak “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verildiğini duyurdu.
İTİRAZLARA YANIT YOK
Ön ÇED raporunun yayımlanmasıyla itirazlarını dile getiren bilim insanları Kanal’ın büyük bir felakete yol açacağını dile getirdi. ÇED raporunu inceleyen bilim insanları projenin, ekolojiyi tahrip edeceğini, karada ve denizlerde biyoçeşitliliği geri dönülmez biçimde etkileyeceğini, uluslararası sözleşmeler konusunda ihtilaflar yaratacağını, İstanbul’un trafik sorununu büyüteceğini, şehrin çeşitli projelerle azaltılmaya veya durdurulmaya çalışılan nüfusuna 1.1 milyon yeni nüfus ekleyeceğini, Boğaz’la doğal olarak ikiye bölünmüş İstanbul’u üç parçaya böleceğini, Karadeniz ve Marmara Denizi’nde öngörülemez sonuçlar yaratacağını, sızıntı yaşanması halinde içme sularına tuzlu suyun karışmasına sebep olacağını dile getirdiler. Ancak bilimsel yöntemlerle temellendirilen bu itirazlara hükümet kulaklarını tıkadı. Hükümet, Türkiye’nin birçok kentinde çevre ve şehircilik bakanlığı il müdürlükleri önünde metrelerce kuyruk oluşturarak itiraz eden İstanbulluların dilekçeleri konusunda bir açıklama ihtiyacı bile duymadı.
İMAMOĞLU’NDAN TEPKİ: TÜM HUKUKİ HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un, Kanal İstanbul ÇED Raporu'nu onayladıklarını açıklamasının ardından konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm hukuki haklarını kullanacaklarını söyledi.
İmamoğlu, “İstanbul’a yapılan bu ihanetin geri dönüşü yok” dedi.
İmamoğlu şunları söyledi: “ÇED raporuyla ilgili on binlerce insanımız başvuruda bulundu. Bugün Çevre Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul kararını verdi. Bizim için şaşırtıcı bir karar değil. Süreci takip etmeye devam edeceğim. Bugün askıda kalan 1/100.000 imar planına itiraz edeceğiz. Bakanlık tarafından düzensiz hiçbir bilgilendirme yapılmaksızın, düşünceler alınmaksızın bir karar verilmiştir. ÇED raporuna kişilerin hukuku çerçevesinde, mahkeme açma hakkını kullanacağım. Bu ayın sonuna kadar bütün İstanbulluların bu plana itiraz haklarını kullanma konusunda özveri hissediyorum. Dolayısıyla hukuki yollar da İstanbulluların büyük desteğiyle İstanbul’un geleceği olan Kanal İstanbul ki bana göre en büyük ‘ihanet’ için tüm hukuki yolları kullanacağım.”
DİLEKÇELER İNCELENDİ DE BİR SORUN GÖRÜLMEDİ Mİ?
Binlerce insanın itiraz dilekçelerine cevap verilmediğini söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, “Bütün bu itirazlar incelendi mi, inceleyenler bir sorun görmedi mi” diye sordu.
ÇED raporunun kendi içerisinde çok ciddi çelişkiler barındırdığını söyleyen Gökçe devamında şunları söyledi: “Bakanlık gerçekten bilimsel ve uzmanlığı kanıtlanmış, Marmara’yı Karadeniz’i, bölgeyi iyi çalışmış, deniz bilimcilerini, ekoloji bilimcilerini, su bilimcilerini, tarım ve hayvancılık çalışanlarının itirazlarını dinledi mi? Hayır bunun yerine bazı insanlar devreye alınarak onların görüşleri ile bir ÇED hazırlandı ve aynı biçimde ÇED’i kabul etti. Ben inşaat mühendisiyim, Türkiye’deki mühendislerin temsilcisiyim, bizim çalışma alanımız köprüler, inşaatlar, binalar, okullar, yollardır. Ne kadar yapı varsa orada çalışırız. Yani, biz kendi çalışacağımız yere karşı çıkıyorsak bunu bir dinleyin. Biz bunun sonuçlarının neler olabileceğini, hesaplıyoruz. İktidar bunu görerek problemi bu çerçevede bizimle görüşmek durumunda. En başından bunu yapmadı, bari şimdi dinleyin dedik, yine dinlemediler, bu bir felaket projesidir.”
"KENARDA MİLYARLARINIZ BİLE OLSA YAPMAYIN"
Sorunun sadece ekonomik olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyen Gökçe, “Bu mesele sadece ekonomik değil, bütçe fazla bile verse bu kanal yine yapılmamamdır. Yapılması durumunda götüreceği şeyin, parasal ve ekonomik karşılığı yoktur. Bu nedenle Türkiye bütçesi fazla vermiş olsa bile, kenarda duran milyarlarınız olsa bile bu kanal yine yapılmamalıdır. Su sorunu, ulaşım sorunu, çevre sorunu, ekonomik sorunlar büyüyecek. Balıkçılık ortadan kalkacak, tarım alanları yok olacak. ‘İstanbul’u ihanet’ etti diyenler, bu İstanbul’a, bölgeye ihanetin en büyüğüdür” diye konuştu. Gökçe, itiraz etmeye devem edeceklerini söyleyerek, “Hem halka anlatmaya hem de hukuki süreçleri ilerletmeye devam edeceğiz” dedi.
"İTİRAZ DİLEKÇELERİ HAZIR, YARGIYA GİDECEĞİZ"
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Gerçek, ÇED raporunun onaylanmasına şaşırmadığını söyleyerek şunları söyledi: “Kanal İstanbul bir ulaşım veya lojistik ihtiyacından kaynaklı değil, felakete kapıyı aralayacak bir emlak projesidir. Kanal İstanbul projesini ortaya atan siyaset bunun ne olursa olsun onaylanmasını istiyordu, öyle de oldu” dedi.
Şimdi sürece hukuken itiraz etmeye hazırlandıklarını söyleyen Gerçek, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bilim Kurulunun bu konuda bir çalışması var. ÇED raporu tüm yönleriyle inceledi bu kurul, hangi kanallardan ne şekilde itiraz edileceğini belirledi, bu itiraz önümüzdeki günlerde yapılacak. Umuyorum ki yargıda aklı selim bir hakim olur ve projenin İstanbul ve Türkiye için nasıl bir felakete yol açacağını görüp ona göre karar verir” ifadelerini kullandı.
İBB: SOMUT TESPİTLER ÇÜRÜTÜLDÜ DE Mİ ÇED ONAYLANDI?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, “ÇED sürecinde hem kurumsal olarak bilimsel gerekçelerle itirazlarımızı yaptık, bununla birlikte on binlerce vatandaş itirazlarını yaptı, demek ki bunlar içerik olarak değerlendirilip, ÇED sürecinde olumlu olumsuz bir şeye ulaşmamış ki buna ilişkin bir ÇED olumlu kararı alındı” dedi.
İBB olarak 50 küsür sayfalık bir rapor sunduklarını hatırlatan Akgün, “Çeşitli müdürlüklerimizin ortaya koyduğu tespitler, gerekçeler vardı o raporda. Tespitlerimizde bölgenin tarım alanlarını, su havzalarını, mera alanlarını, ortadan kaldırdığını yazdık. Bu tespitlere somut cevaplar üretilmeden ÇED sürecinin onaylanmış olduğunu öğrendik. Yani bir değerlendirme yapıldı mı bu itirazlara ilişkin, yapıldıysa nasıl sonuçlar çıkarıldı bunu bilmiyoruz.
Eğer katılım süreçleri, itirazlar; sadece prosedür değilse, gerçekten değerlendiriliyorsa, ÇED olumlu çıksa bile, kamuoyunun bu anlamda bilgilendirilmesi gerekir. Yani orada somut tespitlerin çürütülmesi gerekiyor. Bizimle birlikte birçok kurumun gündeme gelmiş görüşleri vardı, DSİ’nin TUBİTAK’ın ... bunlara ne diyorlar o yok” diye konuştu.
Akgün son olarak şunları söyledi: “Şu aşamada zaten Çevre Düzeni Planı da askıda. Biz hem bu plana hem de ÇED raporuna hukuki olarak gerekçelerimizi tekrar sunacağız. Hukuki mücadelemizi bu anlamda sürdüreceğiz.”
SELAHATTİN BEYAZ: PROJEYE KARŞI MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Su ve Atıksu Komisyonu Başkanı Selahattin Beyaz, çevre düzeni planı revizyonunun bir parçası olan Kanal İstanbul olarak bilinen ‘su kanalı’ projesinin; bütün itirazlara rağmen, bilimsel görüşler dikkate alınmadan uygulamaya konulmaya çalışıldığını söyledi.
ÇED raporunun hızlıca onaylanması ve yakında ihalesinin yapılacağının duyurulması, “Sermayenin çaresizliğini ortaya koymaktadır” diyen Beyaz şunları söyledi: “Toplam alanı 5 bin 461 kilometrekare olan kentsel alanın, yüzde 46’sı su havza alanı olup, toplam havza alanının yüzde 37’si proje alanında bulunuyor. Bu proje ile İstanbul’un en önemli yüzey su kaynakları ve yer altı su kaynakları yok olacak, ekolojik yaşam alanları, tarım alanları geri dönüşü olmayan ekolojik yıkım ile talana açık hale gelecektir.
Kanal İstanbul olarak bilinen su yolu hiçbir teknik temele dayanmayan, sadece yeni şehir yapı alanının piyasa değerini artıran bir yapıdır. Bilimsel temele dayanmayan, bu ekolojik yıkım projelerine karşı, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Emek, Doğa, Bilim cephesinde mücadelesine devam edecektir.”