Sol Partiden Hansel: Almanya’nın Trump politikalarını onaylaması feci bir durum
"İran konusunda ABD’nin hiçbir şekilde ortaya koymadığı sözde deliller kabul edildi. Böylece Ortadoğu’da Trump’ın belirlediği politika da onaylandı. Bu bize göre feci bir durumdur."
Heike Hansel | Fotoğraf: Evrensel
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Sol Parti Federal Parlamento Grubu Dış Politika Çalışma Grubu Başkanı ve Grup Başkan Yardımcısı Heike Hansel, ABD-İran arasındaki gerilim ve Almanya’nın bölge politikaları konusunda gazetemizin sorularını yanıtladı. Hansel, "ABD’nin hiçbir şekilde ortaya koymadığı sözde deliller, İranlı milislerin ABD elçiliğine yönelik saldırı hazırlığı yaptığı iddiaları kabul edildi. Böylece Ortadoğu’da Trump’ın belirlediği politika da onaylandı. Bu bize göre feci bir durumdur." dedi.
Sayın Hansel, ABD’nin Irak’da İranlı generali öldürmesinden sonra pek çok gelişme yaşandı. Alman hükümeti bütün bu olanları nasıl değerlendiriyor? Nasıl bir tutum belirledi?
Olanlara baktığımızda Federal Hükümet, Ortadoğu’da ABD’nin belirlediği politikayı takip ediyor. Farklı bir tutum göremiyoruz. Kendisine özgü, uluslararası hukuka uygun bir politika söz konusu değil. Alman hükümeti bugüne kadar, ABD’nin Kasım Süleymani ve diğerlerini devlet terörüyle katletmesini ne kınadı ne de uluslararası hukuka aykırı bir durum olarak nitelendirdi. ABD’nin hiçbir şekilde ortaya koymadığı sözde deliller, İranlı milislerin ABD elçiliğine yönelik saldırı hazırlığı yaptığı iddiaları kabul edildi. Böylece Ortadoğu’da Trump’ın belirlediği politika da onaylandı. Bu bize göre feci bir durumdur.
Böylece Almanya, bölgede diplomatik ara bulucu olabileceği şeklindeki rolünü de kaybetmiş oldu. Tek taraflı olarak gelişmeleri değerlendirmek, ABD’nin belirlediği tutumu benimsemek sonra da ara bulucu rolüne soyunmak inandırıcı bir davranış değil.
Bu tutuma rağmen Almanya, diğer Avrupa ülkeleriyle birlikte İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın devam etmesinden yana. Bu mümkün mü?
Evet, Almanya anlaşmanın korunmasını istiyor. Ancak imzacı ülkeler Fransa ve İngiltere ile birlikte anlaşmanın devam etmesi için gerçekte çok az şey yaptı. Açıktır ki anlaşmanın korunması aynı zamanda ABD’nin yaptırımlarının kaldırılmasını ve İran ile birlikte çalışmayı gerektiriyor. Ancak bu fiili olarak, ABD’nin yaptırım kararlarından sonra yapılmıyor. ABD’nin yaptırımları çok düşük düzeyde protesto edildi. Anlaşmanın devam etmesi ve bunun için İran’ın da desteklenmesine yönelik etkili önlemler alınmadı.
Bütün bunlara rağmen Başbakan Merkel, Rusya’yı ziyaret etti ve bazı değişikler için mesaj verdi. Bu ziyaret Almanya’nın bölge politikası için bir dönüm noktası olabilir mi sizce?
Her şeyden önce böylesine bir ziyaretin olması iyi bir gelişme. Gündemde ayrıca Ukrayna ve Libya’daki gelişmeler var. Türkiye’nin asker gönderme kararıyla birlikte Libya’da yeni bir durumla karşı karşıyayız. Bu açıkça bölgedeki istikrarsızlığı daha da büyütmeye yönelik bir adım. Türkiye’nin agresif dış politikasını maalesef Almanya da verdiği silahlarla destekliyor.
Biz Sol Parti olarak Almanya’nın Ortadoğu söz konusu olduğunda Çin ve Rusya ile de daha fazla diyalog içinde olmasını istiyoruz. Özellikle Rusya’nın İran üzerinde etkisi çok fazla. Bunun kullanılması, ara bulucu olarak devreye girmesi ABD emperyalizminin bölgedeki planlarına karşı etkili olabilir.
Peki İran’a karşı neler yapılabilir? En son yolcu uçağının “insani hata”dan düşürüldüğü kabul edildi.
Öncelikle ifade etmem gerekiyor ki; Sol Parti olarak sadece ABD’nin Süleymani’ye karşı devlet terörünü kınamıyoruz, aynı zamanda İran’ın saldırılarını da kınıyoruz. Çünkü biz genel olarak çatışmasızlık politikasından yanayız. Uçağın düşürülmesi elbette trajik bir olaydır. Ama söylemek gerekiyor ki, bu da ABD’nin saldırısının bir sonucu. Trump’ın vurulacak 52 hedefi açıklamasından sonra yanlış bir tepki gösterildi ve uçak düşürüldü. Bu da bölgede her an cepheler arasında kalan insanların ölebileceğini açık olarak gösteriyor. Bu nedenle Trump’ın maksimum baskıyı içeren, her rizikoyu göze alan politikasına son verilmeli. Bölgede daha fazla diplomatik girişim gerekiyor. Çatışmanın bitirilmesi, nükleer anlaşmanın kurtarılması, bölgede silahlanmanın azaltılması için AGİT bünyesinde bir konferans düzenlenmesini talep ediyoruz. Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde silahlanmaya son verilmeli. Elinde atom bombası olan İsrail de aynı şekilde. Bölgenin nükleer silahlardan arındırılması öncelikli hedefimiz olmalı. Bunun için de güven temelinde ara buluculuk misyonunu kendimizde biçiyoruz.
"ALMANYA’NIN ERDOĞAN’A DESTEK VERMESİNİ İSTEMİYORUZ"
Başbakan Merkel, 24 Ocak’ta ise Türkiye’yi ziyaret edecek. Sizce bu ziyaretle asıl olarak neyi hedefliyor? Rusya ziyareti de göz önünde bulundurulduğunda Almanya bölgede yeni bir role mi soyunuyor?
Şu ana kadar olanlara baktığımızda ben bunu görmüyorum. Böyle bir dış politikanın olmasını isterdim. ABD’den bağımsız, barışçıl ve daha fazla diplomasinin olduğu bir dış politikaya ihtiyaç var. Biz Almanya’nın bölgede ABD’nin rolünü üstlenmesini istemiyoruz. Tamamen barışçıl bir politika yürütüyor olmasını istiyoruz.
Bu çerçevede Irak’ta bulunan Alman askerlerinin çekilmesi de taleplerimiz arasında. Askerlerin şu anda bölgenin istikrarına bir katkı yaptığını düşünmüyoruz. Irak’ın kendi içinde birçok çatışması var. Daha fazla askeri eğitim aynı zamanda çatışmaların sertleşmesini de beraberinde getirebilir. Yine, Alman dış politikasının, Erdoğan gibi agresif bir politika izleyenlere, askeri, lojistik, maddi olarak destek vermemesini istiyoruz. Bunun son bulması gerekiyor. Türk hükümeti de izlemiş olduğu yayılmacı politikalarla bölgede bir istikrarsızlık faktörü. Uluslararası hukuka aykırı olarak Suriye’ye düzenlenen askeri operasyon ve Kürt hareketine yönelik saldırılar da bunu gösteriyor.