19 Ocak 2020 00:28

Metal işçisi, inisiyatif almadığı koşullarda daha geriye itiliyor

"İşçilerin istediği bir sözleşme için fabrika fabrika komiteleriyle sendikal bürokrasinin de dize getirilmesini sağlayacak bir örgütlülük kurulmalı."

Eylemdeki metal işçileri | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Ömer YALÇINTAŞ

Türkiye ekonomisinin lokomotifi, işçi sınıfının da dinamosu olan metal işçilerinin sözleşme sürecinde heyecanlı bekleyiş sürüyor. Ama sona yaklaşıldı. Bu yazı okunduğunda belki de son dakika gölü ile sözleşme bağıtlanmış olacak.

Sözleşmeler sınıf mücadelesinde sendikaların dolaysızca işçilerin gücünü açığa çıkarabilecekleri süreçlerdir. İşçilerin daha iyi bir yaşam mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. İyi şekilde bağıtlanması işçilerin yararınadır hiç şüphesiz. Ama metal işçileri ufak kazanımlar elde etmek için bile karşısındaki gücü hesap ederek mücadelesini pekiştirmeli. Zira bu grup sözleşmesinde işçiler iktidarlarla içli dışlı olan, ’80’de olduğu gibi darbecileri desteklemiş ve siyasetten hiç uzak olmamış en dişli ve tecrübeli patronlar kulübü MESS ile kapışıyor.

Geçmiş dönem pratiği bilinen ve gazetemize de yansıdığı kadarıyla bu dönem de kötü koşulları nedeniyle öfkesi için için biriken metal işçilerinin durumunu patronlar elbette gözlemliyor. Sendikal bürokrasisiyle olan görüşmelerinde bu gücün patlamasını istemeyen patronlar, hükümetlerin grev yasakçılığına da güveniyor elbette.

İŞÇİ KENDİ GÖBEK BAĞINI KESMELİ

Tüm aktörlerin bir şekilde rol aldığı bu dönemki sözleşmelerde işçilerin kendi iç örgütlenmesinde ortaya çıkan zayıflık patronları daha gözü kara davranmaya itiyor. Zira geçmiş deneylerine rağmen işçilerin fabrikalar düzeyindeki iç örgütlenmesinin zayıflığı ile inisiyatifi eline almasında yaşadığı sorunlar, sendikal bürokrasinin de rahat hareket etmesini sağlıyor. Ancak gidişat işçilerin daha iyi yaşam mücadelesi için en geride duran bir işçiyi bile işin içine çekebileceği bir örgütlülüğü oluşturmasını zorunlu kılıyor. “Biz işçiler eskiden şöyle yapardık” diye özlemle anılan geçmişten gerekli dersleri çıkarmadan, bugün işçileri kuşatan sendikal bürokrasinin ve hükümetinin getirdiği engellerin aşılması hedeflenmeden verilecek bir mücadele yenilgiyle sonuçlanacaktır. 2015’teki ‘Metal Fırtına’ ve işçi inisiyatifinin az çok ortaya çıktığı dönem bu kuşatılmışlığın nasıl parçalanabileceğinin örneklerini vermişti. İşçiler işyerlerinde, iş kollarında tabanda birliklerini/komitelerini kurarak, yani direksiyona geçerek olumlu rüzgarlar estirebilmişti. Şimdi buna her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Bilinçle hareket eden bir sınıf kendisini kuşatan bu zinciri paramparça etmesini bilecektir. Grev örgütlenecekse de bunun, sadece yasal süreçlerin takibi, sendikacıların ne yapacaklarının beklenmesiyle yapılamayacağı ortada. 

Aylar geçen sözleşme sürecinin sonlarına gelinirken, işçilerin beklentisini karşılayacak bir sözleşme muhtemel gözükmüyor. Sermaye işçilere ölüm gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyor. Vatan millet edebiyatı ile yıllardır işçilerin kanını emenler, şimdi de ellerindeki kozları kullanma gayretinde. İşçiler ise inisiyatif alamadığı her durumda iktisadi ve politik olarak daha da gerilere itiliyor.

İŞÇİLERİN SÖZLEŞMESİ NASIL İMZALANABİLİR?

“Çarklar burada elimizde, MESS dize gelecek önümüze.” Bu MESS grup sözleşmeleri kapsamında işçilerin attığı bir slogan. Metal patronlarını dize getirmek işçinin elinde. Çünkü üretimin şalteri işçilerin ellerinde. Yeter ki kullanabilsin. Güçlerinin farkında olarak işçilerin, sözleşmenin, kendilerine sorulmadan imzalanmaması da en baş talepleri olmalı. Aksi halde, hangi rakam olursa olsun imzalanan sözleşme nasıl işçilerin sözleşmesi olabilir ki? Peki işçilerin sözleşmesi nasıl imzalanabilir? Bu soru da bizi yine aynı noktaya getiriyor. Fabrika fabrika komiteleriyle sendikal bürokrasinin de dize getirilmesini sağlayacak bir örgütlülüğün kurulması için adım atılması. Elbette sınıf politikacılarının da üstüne düşeni yapmaları ve metal işçilerinin rolünü oynamalarında yardımcı olmaları bugün her zamankinden çok gerekli.

CEP ÇIKARMA, ÇATAL KAŞIK VURMAK YETMEZ

Metal patronlarıyla ama onun en saldırgan örgütü olan MESS’le baş edebilmenin başkaca yolu yok. Yaklaşık 130 bin metal işçisinin sendikaların aldığı karar doğrultusunda yaptığı çeşitli işyeri eylemleri önemli elbette. Sendikal bürokrasinin işçilerin canlı taleplerini, yürüyüş, yemekhanelerde tabaklara kaşık vurma, cepleri ters çevirip yürütme gibi eylemlerle geçiştirilmesine izin verilmemeli. İşçi sahnede kendi inisiyatifi ile olmalı.

Patronların korkusu olan üretime dokunmadıkça, grev kartını açıp etkili eylemlere yönelmedikçe sadece konserli mitinglerle olsa olsa öfke boşaltılır. Bir dönem bazı büyük patronların her iki haftada bir kentin takımının maçlarına götürüp tezahürat yaptırıp, bağırtıp çağırtarak işçilerin rahatlamasını, işyeri taleplerini unutturmaya çalışması gibi. Zira patronlar sürgit bu tür eylemlerin yapılmasından rahatsız olmayacaktır. Üretim tıkır tıkır devam ediyor çünkü. Hareket her zaman iyidir. İşçiler bir araya gelir, kaynaşır, fikir jimnastiği yapar, tartışırlar. Ama bunu kendilerine sorulmadan hiçbir şeyin yapılamayacağı bir örgütlülüğü sağlamak için kullanır ve üretime yönelirse işte o zaman patronlara ve onların maşası olmaya meyil eden sendikal bürokrasiye gücünü gösterebilir.

METAL İŞÇİLERİNİN MİTİNG GÜNÜ

Metal işçileri, yaklaşık 130 bin işçiyi ilgilendiren MESS sözleşmesinde patronların yüzde 8 zam, üç yıllık sözleşme, esnek ve güvencesiz çalışma dayatmalarına karşı bugün alanda olacak. Türk Metal üyesi işçiler Bursa’da, Birleşik Metal-İş üyesi işçiler de Gebze’de miting yapacak. Türk Metal grev kararı aldığını açıklarken, Birleşik Metal-İş grev kararını Gebze’deki mitingde duyuracak.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan: İstanbul'un projeleri mahalli yönetimlere bırakılamayacak kadar hayatidir

SONRAKİ HABER

Pervin Buldan, HDP'nin 3’üncü Kadın Konferansı'nda konuştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa