Lale Plak kapandı
Anıl Yurdakul, Hakan Atala ile Lale Plak’ı konuştu.
Hakan Atala
Fotoğraf: Anıl Yurdakul
Anıl YURDAKUL
İstanbul
“…Her güçlük, o güçlüğe maruz kalan insanın zayıf kalmış bir yeteneğinin, bir kudretinin takviyesi için, o insanı harekete geçiren bir etkendir.”
Bedri Ruhselman
Lale Plak artık kapandı. Değişim çarkları Beyoğlu’nun kültürel merkezindeki son kaleyi de öğüttü. Lale Plak’ta sayısız sanatçıyla tanıştım, röportajlar yaptım, sohbetlere konuk oldum. Bir mağazadan ziyade kültürel buluşma alanıydı. Sadece müzik konuşulmazdı. Sinema, fotoğraf, siyaset, medya… Bu sohbetler ise Hakan Atala’nın moderatörlüğünde gerçekleşirdi. Hakan Atala ile Lale Plak’ın son günlerinde bir röportaj gerçekleştirdim. Duyguluydu, bu satırları yazarken en az Atala kadar duyguluydum…
16 Aralık 2019 tarihinde Lale Plak, sosyal paylaşım sitelerinden vedalarına ilişkin su satırları yazmıştı: “13 Mayıs 1954 günü başlayan serüvenimiz, 31 Aralık 2019 günü sona eriyor. Lale Plak ile 65 yıl, iyi ve kaliteli müzik ile binlerce dostumuzun ruhuna dokunduk. Elimizde olmayan nedenlerle mağazamızı kapatıyoruz. Biz artık burada olmasak da, hayat yıllar boyu paylaştığımız müzikler ve sohbetlerimizle devam ederken biz de sizinle olacağız. Bugüne kadar yanımızda olan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.”
Ziyaretçiler, yazanlar, sarılanlar, son kez hatıra fotoğrafı çekenler, destek verenler, neler yapılabileceğine ilişkin öneri getirenler, yardımcı olmaya çalışanlar. Ama olmadı...
Lale Plak son günlerde vitrininde eski fotoğraflar, plaklar, dokümanlar ile bir müze haline gelmişti adeta. İsterdik ki en kötüsü müze olarak kalsın. Ama olmadı, para hırsı buna izin vermedi. Para aşkı, kalpten daha ağırdı!
Hakan Atala ile Lale Plak’taki son sohbetimize Maffy ile başladık. Atala, Lale Plak’ın sembolü 90 yaşındaki cazın usta ismi olan Maffy için, “90 yaşında olmasına rağmen 9 yaşında bir çocuk gibi ilgileniriz. Bizi çok sever biz de onu çok severiz. Neredeyse bordrolu çalışanımız gibi oldu. Talihsiz bir kaza geçirdi fakat yine dönecektir o. Şimdi huzurevinde ama durmaz ki o. Yine dönecektir yanımıza” demekte.
MARCUS MILLER
1954 yılında kırtasiye olarak başlayan Lale Plak’ta ilk yıllarında kartpostal, daktilo gibi ürünler satılmaktaydı. Artık hayatta olmayan Kemal Türen de Lale Plak’ın ilk müşterisiydi. Öğrenci olduğu yıllarda biriktirdiği parasıyla ilk daktilosunu Hakan Atala’nın babasından alır. Bir Bach ve Johann Sebastian Bach hayranıydı. Bir dairesi sadece müzikler ve kitaplara aitti. Bach’ın onlarca farklı seslendirilişini Lale Plak’tan almaktaydı. İstanbul’un çöküş yaşadığı olaylardan biri de 6-7 Eylül olaylarıydı. Levantenler Beyoğlu’nun, İstanbul’un sembolüydü. Bir Rum vatandaş Lale Plak’ta çalıştı ve emekli oldu. Gerçek şudur ki Kemal Bey veya Levantenlerin yerinin maddi ve manevi doldurulmaması bizleri bu devreye getirdi. Hakan Atala anlatmaya devam ediyor:
’80’li yılların sonunda sazı ben çalmaya başladım tabir-i caizse. İlk olarak biraz dekorasyonu değiştirdim, daha seçili ürünler, bildiğim dinlediğim tarzda ve sohbetler! Bir berber dükkanı bir terzi gibi olsun istiyordum. Son günlerde bunu gerçekleştirdiğimi anladım ama hüzünlü bir şekilde anladım. Gerçekten çok ilgi var. Herkes geliyor... Yazanlar, çizenler hatta sarılanlar. Buranın bu kadar değerli olduğunun farkında değilmişim meğer. Çünkü ben 10-15 sene önce Lale Plak’ın 50. Yıl Konseri’ni yapmıştım. Bir hafta yazıldı, çizildi. Arkadaşlarım ‘Medya Maymunu’ demişti. Şimdi ‘Medya Aslan’ı mı oldum, ne diyeyim. Bu kadar ilgi tesellim oldu. Senle de bak burada tanıştık. Al-git diye bir şey bilmiyorum. Burada müziğin dışında başka bir şey var. İstediğim de buydu, biliyor musun! Onun, bunun sohbetini edeceği yer olsun istiyordum. Oldu da. Herkesle hikayemiz var. Yaşanmışlık var. Dünyanın en ünlü müzisyenlerinden bir tanesi gelip dükkanın tişörtüyle konser veriyor. Sonra aynı kişi 6 sene sonra aynı tişörtle geliyor. Bu Marcus Miller oluyor!”
MAKEDONYA CUMHURBAŞKANI LALE PLAK’TA
Yaklaşık 10 yıl kadar önce, Lale Plak’a İngilizce konuşan 20-25 yaşlarında korumasıyla bir genç geliyor. Caza meraklı, plak alan, dükkandaki Üsküp Caz Festivali posterlerini gördüğünde Üsküplü olduğunu söylüyor. Hakan Atala’nın da babası Üsküplüydü. Yıllar geçer, genç ortadan kaybolur. 2016 yılında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda uluslararası bir konferans gerçekleşecektir. O konferans olurken bir akşam Atala dükkanı kapattıktan sonra yan dükkana polisler gelir. Ertesi gün Lale Plak’a iki sivil polis gelir, soru yağmuruna tutarlar Atala’yı. “Ne oluyor?” sorusuna cumhurbaşkanı gelecek cevabını alır. “Bizim cumhurbaşkanı” olamazdı diyor Atala. 24 saat geçer. Zırhlı araçlar Tünel Meydanı’na giriş yapar. Komandolar, sivil polisler, çevik ekipler, çatılarda keskin nişancılar. Tünel Meydanı bloke olur. Lale Plak’ın önünde duran siyah makam aracından Makedonya Cumhurbaşkanı (2009-2019 yılları arasında) Corge Ivanov iner. Arkasından Üsküplü çocuk. Meğer o çocuk Makedonya Cumhurbaşkanı’nın oğluymuş. Cumhurbaşkanı sıkı bir Chet Baker hayranı olmasının dışında lambalı amfi yapma uğraşı olduğunu söyler. Koleksiyonuna birkaç plak da Lale Plak’tan ekler…
Lale Plak sadece Beyoğlu’nun değil İstanbul’un sembollerinden biriydi. Yeni dünyada hatıranın, anının, geçmişin, güzelliğin bir önemi bulunmuyor. Yeni dünyada sadece “para” geçerli. Umarız ki çarklar Lale Plak’ı başka bir yere taşır…