19 Ocak 2020 13:50

‘Dindar ve Kindar’ın Yazarı Mert Taşçılar: Amaç eğitmek değil, devşirmek oldu

ODATV Editörü Mert Taşçılar'ın “Dindar ve Kindar” isimli kitabı okuyucuyla buluştu. Taşçılar, kitabını Evrensel’e anlattı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

AKP'nin iktidarında toplumsal mühendislik politikalarının en önemli araçlarından biri eğitim sistemi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın amacını “Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek” olarak nitelendirdiği eğitim politikalarının neden ve sonuçlarını araştıran ODATV Editörü Mert Taşçılar'ın “Dindar ve Kindar” isimli kitabı okuyucuyla buluştu. Kitaba ilişkin sorularımızı yanıtlayan Taşçılar, 18 yıl boyunca uygulanan eğitim politikalarında amacın eğitmek değil, devşirmek olduğunu söyledi. Taşçılar, bu durumun Gülen cemaatinden sonra şimdi de diğer cemaatlerle devam ettiğini dile getirdi.

Eğitim ve sağlık sistemi, bütün ülkelerde neoliberal politikaların hedef aldığı iki temel kamusal hizmeti oluşturuyor. Ancak eğitim sistemi, aynı zamanda toplumsal mühendislik uygulamalarının da en önemli aracı. AKP eğitim sisteminde bu değişime nasıl başladı?

Burada en önemli tanımlama, toplumsal mühendislik. AKP iktidarı eğitimi her dönem için bu amaç uğruna kullandı. İktidarının ilk gününden itibaren neoliberal politikaları kullandığı en önemli alanın eğitim olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunu katsayı farkını kaldırarak yaptı, 4+4+4 uygulamasıyla yaptı, müfredatı değiştirerek yaptı, kitapların içeriğini değiştirerek yaptı, imam hatip okullarının sayısını artırarak yaptı. AKP bu değişiklikleri yaparken, işçi çocuklarını düşünmedi, çiftçi çocuklarını düşünmedi, esnaf çocuklarını düşünmedi. Tek düşündüğü şey özellikle FETÖ’nün “cemaat” olduğu dönemde kontrolü onlara verip “Dindar ve Kindar” projesinin dindar tarafını yetiştirmeyi amaçladı. Halbuki gördük ki 15 Temmuz döneminde kindar bir darbeci güruhla ülkeyi karşı karşıya bıraktı.

“BİR İMAM HATİP ÖĞRENCİSİNE DİĞERLERİNE GÖRE İKİ KAT YATIRIM YAPILIYOR”

Eğitimdeki gericileşmenin imam hatiplerin çoğalmasından deyim yerindeyse bütün eğitim kurumlarının imam hatipleşmesine doğru ilerlediğini söyleyebilir miyiz?

Evet. Zaten müfredat ve ders kitaplarındaki değişikliklerin nedeni de imam hatipleştiremedikleri okullarda aynı zihniyeti öğretmek ve yaymak. AKP iktidarının eğitim politikasının imam hatipler üzerinde o kadar yoğunlaşmış ki yurt dışından bile dikkat çekmiş durumda. Türkiye’de özellikle 2018 bütçesinden imam hatiplere yapılan harcama iki kat artırıldı. Bu diğer bütçelerde böyle değildi. Bir sonraki yıl da aynı şey devam etti. Cumhurbaşkanlığı 2019 yılı Yatırım Programı’na göre, eğitim alanındaki projelerde aslan payı yine imam hatiplere ayrıldı. İmam hatiplere ayrılan bütçe, fen liselerine ayrılan bütçeyi 15’e katladı. Bu yıl da devam edecek. Lise düzeyindeki imam hatiplere yönelik harcama milyarlarca liraya ulaşıyor. Söz konusu rakamların, Türkiye'deki tüm ortaokullara verilen bütçenin yaklaşık dörtte biri olarak yorumlanıyor. Ama özetle devlet, bir imam hatip lisesi öğrencisi için, normal lise öğrencisinin iki katı kadar harcama yapılıyor.

ÖZEL OKUL PİYASASINI CEMAATLER BELİRLİYOR

Kitabında, eğitimde özeleştirme politikalarına ilişkin birçok örnek var. Eğitimin dönüşümündeki ideolojik saiklerle piyasa koşullarına göre şekillendirilmesi arasında sence nasıl bir bağlantı bulunuyor?

AKP döneminde özel okul piyasasını cemaatler belirledi. Hâlâ da öyle ama AKP, özellikle FETÖ’nün eğitimde aktif olduğu dönemde, insanları özel okullara yönlendirecek hamleler yaptı. Bunu bilerek yaptı ki örgütün kadro ihtiyacına karşılık verilebilsin. “Ne istedilerse verdik” sözü biraz da bu desteğin karşılığıydı. Eğitimde iktidarın bunca desteği olmasa “FETÖ” ne emniyette ne yargı da ne de orduda bu kadar örgütlenebilirdi. Kitapta da ideolojik saiklerin neler olduğunu tek tek örneklerle açıklıyorum. En genel anlamda AKP eğitimi hep bir araç olarak kullandı. Amaç eğitmek değil, devşirmekti. Bu durum diğer cemaatlerle bugün de devam ediyor. Sürecin en önemli halkası imam hatipler artık Türkiye’nin bürokrat ihtiyacını karşılayan kurumlar oldu. Bu amaçla AKP tarafından örgütlendiler. Sınıflara tarikat üyeleri girdi. Kitapta da anlattığım şu; iktidar 18 yıl boyunca yarattığı imam hatip kurumuyla kendi mantığına uygun birbirine benzer “muhafazakar” vatandaş tipi yarattı. Ama bugün baktığımızda MEB’in başında özel okul sahibi bir eğitimcinin olduğunu görüyoruz. Çünkü “AKP’li” bakanlar bu işi eline yüzüne bulaştırdı. Öyle ki artık yük olarak gördüğü için AKP’nin elinde olsa Milli Eğitimi özelleştirmeye bile çalışır.

17 yıldır iktidarda olan bir partinin eğitim politikalarını konuşuyoruz. AKP'nin iktidara geldiği dönem doğan çocuklar bugün lise, hatta üniversitede okuyor. Bugün okul sıralarında karşımıza çıkan tabloyu özetleyebilir misin?

Sorun da bu zaten. Artık iki nesil hatta üç nesil AKP’nin eğitim politikasıyla yetişiyor. Karmaşık bir düzen içerisinde okuyup her sene değişen sınav sistemlerinden geçip, üniversite kazanmaya çalışıyorlar. Kazandıkları üniversitelerin ardından da iş bulmak için bir mücadeleye giriyorlar. Büyük bir çoğunluğu da mezun oldukları alanlarla ilgili olmayan sevmedikleri benimsemedikleri işlerde çalışmak zorunda kalacak. Bir eğitim sisteminden bahsetmek gerekiyorsa baştan sona çocuklarımızın içerisinden geçecek koca bir hayatı sorgulamamız gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Denizli Ekmek ve Gül: Seda’nın ölümü kreş talebinin önemini gösterdi

SONRAKİ HABER

Erdoğan'ın "kökten çözdük" dediği kamuda taşeron varlığı devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa