"İstanbul 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı Değişikliği"ne itiraz dilekçesi örneği
TMMOB, Kanal İstanbul rezerv yapı alanına ilişkin yapılan "İstanbul 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı Değişikliği"ne itiraz dilekçesi örneği yayımladı.
Fotoğraf: DHA
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Kanal İstanbul rezerv yapı alanına ilişkin yapılan "İstanbul 1/100.000 Ölçekli Çevre Planı Değişikliği"ne dair görüş ve itirazların, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne iletilebilmesi için bir dilekçe örneği hazırlayarak yayımladı.
TMMOB’un hazırladığı dilekçe örneği şöyle:
İSTANBUL VALİLİĞİ
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ’NE
İTİRAZ EDEN
Adı-Soyadı:
T.C. Kimlik No:
Adresi:
Konu: İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği’ne İtirazımız
İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin, 23.12.2019 tarihinde onaylandığı ve 30.12.2019 tarihinde askıya çıkarıldığı öğrenilmiştir. Plan değişikliği tarafımızdan incelenmiş; İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan orman alanları, ekolojik ve biyolojik değerler, tarım alanları, havzalar ve su kaynakları ve sit alanlarının yok olmasına yol açacak bu plan değişikliğine itirazlarımız aşağıda sıralanmıştır:
1- Planlama süreçleri ve ÇED süreçleri hukuksuzdur ve bu nedenle söz konusu plan değişikliği yok hükmündedir:
Plan değişikliği, 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı ana kararlarıyla çelişmektedir. Bu anlamda hukuksuz ve yok hükmündedir. ÇED süreci tamamlanmadan 1/100 000 plan değişikliğinin acilen askıya çıkarılması, planın hukuki zemininin aksaklığına işaret etmektedir. ÇED Raporunun, plan askıya çıktıktan sonra onaylanmış olması, bu raporun, askıdaki planın ÇED Raporu olmaması anlamına gelmektedir. İtirazlar değerlendirilmeden, hatta itiraz süresinin son günü bile beklenmeden planın askıya çıkması, iktidardan yükselen “her ne olursa olsun bu Kanal yapılacak” sesleri, hukuksuz bir sürecin halka dayatılması anlamı taşımaktadır. Nihai ÇED Raporu ile Plan Değişikliği karşılaştırıldığında proje sınırları açısından farklılıklar dikkat çekmektedir. Buradan da ÇED Raporunun söz konusu Plan Değişikliğinin ÇED Raporu olamayacağını açıkça söylemek mümkündür. Proje, aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu, başta Montrö, Ramsar ve Paris Anlaşması olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye aykırıdır.
2- Üst ölçekli planlama ilkeleri, plan değişikliğinde dikkate alınmamıştır; aksine çelişmektedir; plan değişikliğinin kendi plan notları ile plan arasında da tutarsızlık söz konusudur:
İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda İstanbul’un sürdürülebilir gelişmesi açısından vazgeçilmez öneme sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerinin içme suyu havzaları ve orman alanları olduğu belirtilmektedir. İstanbul’un sürdürülebilir gelişmesi açısından vazgeçilmez öneme sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerinin içme suyu havzaları ve orman alanları olduğunu açıkça belirtilmesine rağmen, 1/100 000 plan değişikliği, bu kabulle hazırlanmamıştır. Plan notları ve plan arasında tutarsızlıklar bulunmaktadır.
3- Bölgedeki ekolojik dengeyi tümüyle bozacaktır: Bölgenin tüm yaşamsal kaynakları, projeden yüksek düzeyde etkilenecektir. Karadeniz’in kıyı coğrafyası bozulacaktır. Su fakiri Istanbul'un su kaynakları yok olacaktır. Temel haklardan olan yaşam hakkı, su hakkı halkın elinden alınmaktadır.
4- Kültür mirası üzerinde yok edici etkiler yaratacaktır: Çevresel Etki Değerlendirme Raporuna göre, birçok arkeolojik alan, planın uygulanmasından yüksek derecede etkilenecektir. Planlama alanında iki antik şehir, doğal ve arkeolojik sit alanları kaybedilecektir.
5- Afet risklerini artıracaktır: Plan değişikliği, 3 canlı fay hattının yer aldığı bölgede yoğun nüfus birikimi yaratacak, böylece deprem ve tsunami riskinin etkileri büyüyecektir.
6- Katılım Gözetilmemiştir: Planın hazırlanmasında katılımı sağlamak üzere toplantı, çalıştay, duyuru gibi yöntemlerle bilgilendirme yapılmamış, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmamıştır.
7- Kentli hakkını yok sayan, toplumun ve tüm canlıların yaşam hakkını gasp eden bir projedir: Kilometrelerce genişlikte bir alanın tüm hassas ekolojik alanları, ormanları, tarım alanları, meraları, su havzaları üzerinde baskı oluşturan bu plan, bölgede yaşayan her bir canlının yaşam alanını daraltan, yaşamsal kaynaklarını elinden alan ve böylelikle yaşam hakkını gasp eden bir niteliği haizdir.
8- Proje kamuya yüksek ve önceliği olmayan sosyal ve ekonomik maliyetler yükleyecektir ve bu anlamda kamu yararı içermemektedir.
Sayılan bu gerekçelerle, İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği’ne itiraz ettiğimizi gereği için bilgilerinize sunarız.
Ad-Soyadı:
İmza:
(HABER MERKEZİ)
{{395705}}