AYM içtihatları greve çıkacak işçiler için güvencedir: Metal grevi yasaklanamaz
AYM içtihatlarına göre işçilerin MESS sözleşmesinde olası bir grev yasağını tanımaması, yasalara aykırı olarak itham edilemez
Fotoğraf: DHA
Ahmet ERGİN
Avukat
Ekonomik kriz koşullarında ücretleri her geçen gün eriyen metal işçileri için yeni bir grev kapıda. Metal işkolunda devam eden MESS grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uyuşmazlık tutuldu, arabulucu aşaması geçildi ve grev kararları alındı. Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası uygulama tarihini daha sonra belirlemek üzere, DİSK/Birleşik Metal-İş ise 5 Şubat’ta uygulanmak üzere grev kararlarını ilan ettiler.
En temel “sınıf mücadelesi” araçlarından birisi olan grev, gerek uluslararası sözleşmelerle, gerekse ülkemiz dahil bir çok ülke anayasasında güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden birisi. Grev başlı başına bir temel hak olmasının yanı sıra toplu sözleşme hakkının da önemli ve zorunlu bir unsuru.
Son 10 yıldır her etkili grevi yasaklayan iktidar uygulamaları, ister istemez hemen akla olası metal grevi de ertelenecek (yasaklanacak) mi sorusunu getirmektedir. Bu noktada Birleşik Metal-İş’in yasaklanan 2015 grevini hatırlamakta fayda var.
Birleşik Metal-İş’in toplam 15 bin işçiyi kapsayan ve 20 işyerinde 29 Ocak 2015 tarihinde başlattığı, 18 işyerinde ise 19 Şubat 2015 tarihinde başlayacak olan grevleri, 30 Ocak 2015’te Bakanlar Kurulunca yasaklanmıştı.
Yasak işçiler arasında tepkiyle karşılanmış, özellikle Gebze ve İstanbul’da önemli fabrikalarda grev birkaç gün daha fiilen devam etmiş, sonrasında başta ufku “dar yasal haklarla” sınırlı, “sorun çıkmasın” kaygısı temel hareket noktası olan sendikacıların çabasıyla işçiler tezgah başına döndürülmüştü.
AYM YASAĞA İHLAL DEDİ
Bu kesimlerin en önemli söylemi, “yasadışı grev yapan sendika pozisyonu bizi bitirir, işçiler işinden olur” olmuştu. Ancak o dönemde dile getirildiği gibi, grev Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler ve Anayasa tarafından tanınan Anayasal bir haktır ve adı erteleme, kendisi yasaklama olan iktidar yasadışı davranmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi (AYM), Birleşik Metal-İş’in 2015/14862 numaralı başvurusuna ilişkin 09 Mayıs 2018 tarihli kararında, grev ertelemesinin hukuksuz olduğuna ve grev/sendika hakkını ihlal ettiğine dikkat çekti.
AYM kararında, bu tür yasaklamaların “ekonomik bazı sonuçları olacak bütün grevlerin milli güvenliği bozabileceği sonucuna ulaştırabilecek ve Anayasal haklara demokratik toplumda gerekli olmayan ve ölçüsüz müdahalelere yol açabilecektir” denilmiştir. Kararda, Bakanlar Kurulu’nun erteleme kararında ve yürütmeyi durdurma istemini reddeden Danıştay kararında iddia dile getirilen “ekonomik güvenliğin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu” şeklindeki kavramın açıklamaya muhtaç olduğunu belirtilmişti. AYM, “ekonomik güvenlik” kavramının grev erteleme sebebi olarak yasada sayılmadığı, erteleme kararının sendika hakkına müdahale olduğu vurgulanmıştır.
CAM İŞÇİLERİ İÇİN DE AYNI KARAR VERİLMİŞTİ
AYM, grevin yasaklanmasına gerekçe gösterilen “milli güvenlik” kavramının ise kişisel görüş ve anlayışlara göre genişleyebilecek, bu nedenle de keyfiliğe dek varabilecek çeşitli ve aşamalı uygulamalara yol açacak genel bir kavram olduğunu belirterek, bunu Kristal-İş Sendikası üyesi cam işçilerinin yasaklanan grevi hakkında verdiği kararda da ifade ettiklerini hatırlatmıştır. Burada hatırlatalım, Anayasa Mahkemesi, 02 Temmuz 2015 tarihli kararıyla da Kristal-İş Sendikasınca Şişecam işyerlerinde uygulanan grevle ilgili yasaklamada ihlal kararı vermişti. Bu nedenle grev yasaklarıyla ilgili bir içtihat oluştuğunu, AYM’nin kararlarının aynı doğrultuda olduğunu ve keyfi “erteleme” kararlarının Anayasaya ve hukuka aykırı olduğunu vurgulamak, grev hakkını kullanacak başta metal işçileri olmak üzere tüm işçiler için gerekli ve zorunlu.
Özellikle “ekonomik güvenliğin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu” savının Anayasa Mahkemesince kabul görmemesi karşısında, metal grup TİS’inde olası bir grev erteleme kararı verilmesinin Anayasa ve yasaya aykırı olacağını şimdiden söyleyebiliriz.
YASAKLARA ALDIRIŞ EDİLMEMELİ
Artık açıktır ki, MESS’in veya patronların greviniz yasaklanır diyerek aba altından sopa göstermesine hiç aldırış etmemek gerekir. Sendikacıların “grevimiz yasaklanır” gerekçesine sığınarak, düşük sözleşmeler imzalamak zorunda kaldığını iddia etmesinin veya olası bir yasaklamada grevi fiilen sürdürmemesinin yasal ve Anayasal bir dayanağı yoktur. Grev, yasal ve Anayasal bir haktır, “keyfi yasaklama” Anayasaya aykırıdır. İş mahkemeleri, Bölge Adliye Mahkemeler, Yargıtay ve Danıştay; Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun kararlar vermekle yükümlüdür. Bu nedenle, olağan koşullarda, olağan hukuk düzeninde hukuka aykırı yasağı tanımayan işçiler ve sendikalar yasalara aykırı davranmakla itham edilemez, bu nedenle hak kaybı yaşayamazlar.
ADI ERTELEME KENDİSİ YASAKLAMA
GREVLERİN yasaklanmasının yasal dayanağı 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63. Maddesidir. Bu maddeye göre “Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu (artık Cumhurbaşkanı) bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararın yayımı tarihinde başlar. Erteleme kararının yürürlüğe girmesi üzerine, 60’ıncı maddenin yedinci fıkrasına göre belirlenen arabulucu, uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her türlü çabayı gösterir. Erteleme süresi içerisinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de götürebilir. Erteleme süresinin sonunda anlaşma sağlanamazsa, altı iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Aksi takdirde işçi sendikasının yetkisi düşer.”
Yasa metnini okuyan herkesin anlayabileceği gibi, 60 günlük sürenin sonunda tekrar greve çıkılamamakta, toplu sözleşme YHK tarafından bağıtlanmaktadır. Bu nedenle adı erteleme olan bu işlem alenen yasaklamadır.