Irak’ta dinmeyen öfke, değişmeyen talep: Halk rejimin devrilmesini istiyor
Irak’ta yoksulluk ve yolsuzluğa karşı başlayan, ABD ve İran’a yönelik tepkileri de içererek kitleselleşen protestolar yeniden alevlendi. Halk ilk günkü ‘rejim değişikliği’ talebinde ısrarcı.
Fotoğraf: AA
Irak’ta 1 Ekim 2019’da işsizlik, yolsuzluk, İran’ın ülke üzerindeki etkisi ve yetersiz kamu hizmetleri gibi sorunlara karşı başlayan kitlesel gösteriler hâlâ devam ediyor. Bugüne kadar yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin de yaralandığı gösteriler, “hükümetin ve partilerin halkın iradesine saygı göstermedikleri” gerekçesiyle birkaç haftalık aradan ve ABD-İran gerilimin Irak’ta yükseltilmesinin ardından tekrar patlak verdi.
En son, başta başkent Bağdat, Nasıriye ve Kerbela olmak üzere pek çok farklı kentte yeniden sokağa çıkan Iraklılar, hükümete tepki göstermeyi sürdürdü. Yeniden başlayan gösterilerde şu ana kadar 10 kişinin hayatını kaybettiği, 60’dan fazla kişinin de yaralandığı biliniyor.
İLK BÜYÜK PROTESTO: HALK REJİMİN DEVRİLMESİNİ İSTİYOR
Geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen ilk büyük protesto, Başbakan Adil Abdulmehdi hükümetine karşı ortaya çıktı. Pankartlarda “Başbakan ve yozlaşmış parti sistemi devrilmedikçe protestolara devam” deniyor; sağlık ve eğitim sistemindeki sorunlar, işsizlik, İran’ın Irak üzerindeki etkisi ve siyasi güç dağılımının mezhepçi yapısına tepki gösteriliyordu.
Irak’ın 2014 itibariyle IŞİD’e karşı yürütmüş olduğu operasyonlarda önemli bir rolü olan ve ABD’ye yakınlığıyla tanınan “Elit Terörle Mücadele Güçleri Komutanı” General Abdülvahap el Saadi’nin resmi bir açıklama yapılmaksızın görevden alınması, İran’ın ülke üzerindeki nüfuzuna karşı çıkan bir yapısı da olan protestoların daha da alevlenmesine neden oldu.
Sonuçta küçük çaplı başlayan protestolar giderek “Halk rejimin devrilmesini istiyor” sloganlarının yükseldiği günlerce süren kitlesel bir harekete dönüştü. Iraklıların talebi işsizliği sona erdirecek, yolsuzluğu bitirecek ve 2003’ten bu yana yapılan yolsuzlukları araştıracak bir hükümetin kurulmasıydı. Irak’ta korku duvarı artık yıkılmıştı. Tıpkı o zaman Guardian’a konuşan Ayman Sobhe isimli bir öğrencinin dediği gibi: “Bir şekilde korku duvarı yıkıldı. Bunu, buradaki halkın gözlerinin içinde görebilirsiniz.”
"YERİNE GETİRİLMEYEN VAATLER"
Gösterilerin başladığı ilk günden bu yana hükümet birtakım vaatlerin yanı sıra sokağa çıkma yasaklarıyla, sert müdahalelerle ve internet-sosyal medya erişimlerine kısıtlamalar getirerek protestoların önüne geçmeye çalışıyor.
İlk günlerde itidal çağrısı yapan Başbakan Abdülmehdi, “göstericilerin meşru taleplerinin duyulduğunu” dile getirmiş; “üniversite mezunlarına iş sözü” vermişti. Ancak, hükümetin bu vaatleri, Iraklılar açısından inandırıcı bulunmamıştı. 32 yaşındaki Seyid, AFP haber ajansına “Bu sözler 15 yıldan uzun süredir duyduğumuz sözlerin aynısı. Hiçbir şey değişmiyor, bizi sokaklardan çekemeyecekler. Ya ölürüz ya rejimi değiştiririz” derken; bir başka protestocu da başbakanın verdiği sözlerin sadece insanları kandırmaya yönelik olduğunu belirtmişti.
Başbakan Abdülmehdi sonuçta istifa etmek zorunda kaldı. Ancak henüz yeni bir hükümet kurulmadı.
NÜFUSUN DÖRTTE BİRİ 1,90 DOLARLA GEÇİNİYOR
Dünya Şeffaflık Örgütü’nün verilerine göre 180 ülke arasında 168’inci sırada yer alan Irak’ta, 2003’ten beri 450 milyar dolarlık kamu fonunun “kayıp” olduğu iddia ediliyor. AA’nın aktardığına göre, ülkede ciddi boyutlara ulaşmış olan yolsuzluk nedeniyle toplumda bir huzursuzluk söz konusu.
Elektrik, su, sağlık, ulaşım gibi temel kamu hizmetleri yetersiz iken; nüfusunun yaklaşık yüzde 75’i 35 yaşın altında olan Irak’ta genç işsizlik oranı yüzde 25’leri bulmuş durumda. OPEC’in (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) 2018 yılında yayınladığı bültene göre, Venezuela, Suudi Arabistan ve İran’dan sonra Irak, petrol rezervi bakımından dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Buna karşın, Dünya Bankası’nın 2014 yılı verilerine göre 40 milyon nüfuslu Irak’ta, nüfusun yaklaşık dörtte biri günde 1,90 dolarla geçinirken, 7 milyon civarında kişi de yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
BBC Türkçe’nin bir haberine göre, güvenlik sorunları ve ekonomik istikrarsızlık nedeniyle 10 bin fabrika kapatıldı, bu da yaklaşık 500 bin kişinin daha işsiz kalmasına yol açtı.
ABD-İRAN GERİLİMİN SOMUTLAŞTIĞI YER
2017 yılında Irak, IŞİD işgali altında olan yerlerin kontrolünü geri aldı. Ancak ülkede sular durulmadı. Aksine, var olan ABD ve İran arasındaki bölgesel hakimiyet mücadelesi yeniden gün yüzüne çıktı. Önce ABD, bir ABD’li müteahhidin öldürüldüğü gerekçesiyle İran destekli Şii milis gücü Şii Haşdi Şabi’ye bağlı Hizbullah Tugaylarının üssüne saldırı düzenledi ve 28 kişiyi öldürdü. Haşdi Şabi milisleri Irak ordusunun resmi bir parçası ve mecliste de siyaseten temsil ediliyor. Bu saldırının ardından Haşdi Şabi destekçileri Bağdat’taki ABD Büyükelçiliğine baskın düzenledi, protestolar birkaç gün sürdü. Birkaç gün sonra (3 Ocak 2020) İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Komutanlarından Ebu Mehdi el Mühendis, ABD tarafından Bağdat Havalimanı’nda öldürüldü. Böylece ABD doğrudan İran’ı hedef alarak gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. İran misilleme olarak yine Irak’ta bulunan ABD askeri üslerine önceden haber verilmiş bir saldırı düzenledi. Saldırılarda herhangi bir can kaybı yaşanmadı.
Gerilim siyasi boyutta sürmeye devam ederken, Irak’ın bu gerilimin ön cephesine dönüştürülmesi nedeniyle, Iraklılar başkent Bağdat’ta “Ne ABD ne İran” sloganlarıyla yeniden sokağa çıktı. Bir Iraklının “İran, ABD’nin Irak’tan gitmesini istiyor. Ve ABD İran’ın Irak’tan gitmesini. Biz Iraklıların gitmesine ne dersiniz? Korkarım onları rahatsız ediyoruz!” dövizli eylemi sosyal medyada büyük destek görmüştü.
SON GELİŞMELER: BAĞIMSIZ HÜKÜMET İSTİYORUZ
Aylardır sürmekte olan hükümet karşıtı gösteriler geçtiğimiz hafta yeniden yükseldi ve son iki gününde de en az 10 kişi hayatını kaybederken; Bağdat, Babil, Kerbela, Necef, Meysan, Musenna, Divaniye, Zikar ve Basra’da ana yol ve caddeler lastik yakılarak trafiğe kapatıldı. Protestoların yeniden artmasında, Iraklıların, hükümetin reformları ağırdan almasına yönelik öfkesinin ön plana çıktığı görülüyor. Irak Yüksek Bağımsız İnsan Hakları Komiserliğinin 4 Aralık 2019’daki açıklamasına göre, 1 Ekim 2019’da başlayan protestolara yönelik saldırılarda en az 460 kişi ölmüş, 19 bin kişi de yaralanmıştı.
Bağdat’taki gösterilerde Reuters’a konuşan bir kadın protestocu yaşanan ölümlerle ilgili, “Onlar (güvenlik güçleri) ateş etmeyi ve nişan almayı bırakmalılar. Onlar kim, biz kimiz? Her iki tarafta Iraklı. Öyleyse neden kardeşlerinizi öldürüyorsunuz?” derken, bir başka gösterici ise fikirlerini “Hiçbir partiye ait olmayan bağımsız bir başbakan istiyoruz” sözleriyle ifade etti.
Nasiriya’daki gösterilere katılan ve El Cezire’ye konuşan Haydar Kadhim, “(Protestoları) yükseltmeye başladık çünkü hükümet taleplerimize karşılık vermedi. Özellikle de Irak’ı kurtarabilecek bağımsız bir hükümet kurma talebimize” dedi.
HÜKÜMETE VERİLEN SÜRE DOLDU
AA yaptığı haberde, teknokrat hükümeti kurmak için bağımsız bir kişinin görevlendirilmesi, erken seçime gidilmesi ve gösterilerde sivilleri öldürenlerin yargılanması talebinde bulunan Iraklıların, pazartesi gününden itibaren yeni bir sürece girmeye hazırlandıklarını aktarmıştı.
Aynı habere göre, ülkenin güneyindeki Vasıt vilayeti göstericileri tarafından yapılan yazılı açıklamada, hükümetin ve partilerin ağırdan aldıkları ve ülkenin egemenliğini koruyacak ulusal bir hükümetin kurulmasını isteyen halkın iradesine saygı göstermediklerinin altı çizilmiş, hükümete “pazartesiye kadar süre” verilerek yeni bir protesto dalgası yaratma çağrısı yapılmıştı.
Protestocuların kamp alanına dönüşen Tahrir Meydanı’nda, Amerikan’ın Sesi’ne konuşan 18 yaşındaki Karar, ABD’yi protesto ettiğini söylüyor. Çalışmak için 12 yaşında okuldan ayrılmış. Bir restoranda çalışıyor. Sabahları protestolara katılıyor, öğlen işe gidiyor. “Petrol zengini bir ülkenin sakinleri açlık ve sefalet için yaşıyorlar” diyor. (DIŞ HABERLER)