Ressam Canip Taşkıran: Su, boya ve fırçaya karşı savaş açtım
Taşkıran, sulu boya eserleri için “Bana asilik yapabilecek nitelikte olan su, boya ve fırçaya karşı bir savaş açtım ve suyu kontrolüm altına alarak istediğim renklerle birleştirdim” diyor.
Fotoğraf: Evrensel
Kağan DURAK
İzmir
Suluboya resim sanatçısı Canip Taşkıran’ın eserleri Dramalılar Köşkü Kent Arşivi ve Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu. Öğretmenliğinin 35. yılını kutlayan Taşkıran’ın deniz, insan, hayvan ve doğa temalı 50 eserinden oluşan sergi İzmirlilerin beğenisini topladı.
Ressam Canip Taşkıran ile eserleri ve sanata bakışı hakkında konuştuk. Taşkıran, sulu boya eserleri için “Bana isyan eden, asilik yapabilecek nitelikte olan su, boya ve fırçaya karşı bir savaş açtım ve suyu kontrolüm altına alarak istediğim renklerle birleştirdim.” dedi.
KÖY ENSTİTÜSÜ KÜLTÜRÜYLE BÜYÜDÜ
Resim yapmaya çok küçük yaşta başladığını anlatan Taşkıran, Köy Enstitüsü’nden mezun babasının bunda büyük etkisi olduğunu belirtti. Taşkıran, “Onlar her şeyin en iyisini bilen, Türkiye’yi değiştirmek, dönüştürmek isteyen bir gruptu. Bu gruptan bir insanın oğlu olduğum için, sanata da böyle baktım” dedi. Sosyal ve psikolojik gerçekliğin kendisini çok etkilediğini ifade eden Taşkıran şunları söyledi: “İçinde yaşadığımız toplumun yaşam biçimi, kültürel yapısı beni aşırı derecede etkilemiştir. Köy kökenli bir aileden geldiğim için amcamın, dayımın yaşam biçiminden aşırı derecede etkilenmiş bir insan olarak neyi değiştirebilirim, neye dönüştürebilirim diye düşünerek, onları gözlemleyerek resim yapmaya gayret ettim”
Özel olarak bir şeyi kontrol altına alabilme merakından dolayı daha çok suluboya tekniğini tercih ettiğini söyleyen Taşkıran,“Bana isyan eden, asilik yapabilecek nitelikte olan su, boya ve fırçaya karşı bir savaş açtım ve suyu kontrolüm altına alarak istediğim renklerle birleştirip ona şekil verme merakım bu tablolarla sonuçlandı. Yağlı boyada, akrilikte guaj boyada da eserlerim var, üretiyorum ama en çok suluboya dikkatimi çekiyor” diye konuştu.
"SANATÇI MUHALİF OLMAK ZORUNDA"
“Sanatçı içinde yaşadığı statükoya karşı muhalif olmak zorundadır” diyen Taşkıran, resimlerde mesaj vermeyi sevdiğini belirtti. Taşkıran, “Sanatçının yaşadığı toplumdaki sıkıntılara karşı vurdumduymaz olması düşünülemez. Biz ticaret yapmıyoruz, biz dünyayı anlamaya ve onu iyiye, güzele doğru dönüştürmeye çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Taşkıran, “Doğa insanlar için sunulmuş bir yapı değildir, doğa bütün canlılar içindir” diyerek eserlerinde insana ve emeğe dair ne varsa işlemeye özen gösterdiğini ifade etti.
Taşkıran, ülkede sanatın özelde de resim sanatının baskı ve engellemelerle karşı karşıya kaldığını söyledi. Belediyelere çağrı yapan Taşkıran, “Israrla söylüyorum mutlaka bir ya da birkaç tane sanatçıya sahip çıkıp sponsorluk yapıp, sanat ile toplum arasındaki köprü olun. Dönüşüm bu şekilde olacaktır” dedi.
CANİP TAŞKIRAN HAKKINDA
19 Haziran 1955 yılında Ardahan’da dünyaya geldi. Van Alpaslan ve Gümüşhane Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yönetim Bilimleri Bölümünü kazandı ancak 4. sınıfta okulu bırakarak güzel sanatlar fakültesine girmeye karar verdi. Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nü girerek başarıyla bitirdi.
1985 yılından bu yana bir yandan sanatını icra ederken, diğer yandan çeşitli kurslarda öğretmenlik yaptı, halen de yapmaya devam ediyor. İstanbul Suluboya Derneği ve İzmir Suluboya Ressamlar Derneği üyesi Taşkıran aynı zamanda Uluslararası Suluboya Derneği kurucularındandır.