26 Ocak 2020 22:03

İşçi mektubu: Sermaye siyasetinde emekçinin yeri yoktur

Kayseri'den metal işçisi Osman Dal yazdı: Elbette bir gün kendimiz siyaset yapıyor olacağız. İşçiler, emekçiler, gençler ve kadınlar sosyalist sistemin kurulması için çaba sarf edecektir.

Fotoğraf: Osman Dal

Paylaş

Osman DAL
Metal işçisi

Kayseri’de bazı bölgelerde reklam panolarında ve tramvay duraklarındaki reklam panolarında bulunan Ak Parti İl Başkanlığı imzalı “Siyaset akademide başlar, Türkiye’nin geleceğinde yerini al” yazılı afişler bir işçi olarak dikkatimi çekti.

Yaklaşık 10 yıldır işçilik yapan Emek Partili bir işçi olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim. Ak Parti iktidara geldiğinde 11 yaşındaydım. Çocukluğumdan itibaren bu parti ile büyümüş nesile denk geldiğimi de söyleyebilirim. Ak Parti nasıl kuruldu, nasıl iktidara geldi ve nasıl bir siyaset izledi? Ak Parti, Refah Partisinden ayrılan Tayyip Erdoğan ve birkaç arkadaşı tarafından kuruldu. Kurulma aşamasında ülkeyi derinden sarsmış bir ekonomik kriz vardı. Bu kriz koşullarında işçiler, memurlar ve gençler bir arayış içerisindeydi. Emekçilere yönelik algı operasyonlarıyla birlikte 2002 seçiminde tek başına iktidar oldu.

Tek başına iktidarı elinde bulunduran AKP kendi yandaş sermaye gruplarını palazlandırdı. Sermayenin de desteğini alan AKP hızlı bir ilerleyişe geçti. 2006 seçimleriyle birlikte ustalaştığını iddia eden hükümet emekçilere yönelik saldırılara hız kesmeden devam etti. Sermayenin temsilcisi olduğunu tescilleyen AKP Hükümeti, sermayenin de işçilere emekçilere yönelik saldırılarına sessiz kalmaya başladı. Bu saldırılar emekçilerin haklarına yönelik emeklilik yasası, işsizlik fonunun sermayeye peşkeş çekilmesi gibi birçok hakkı gasbetmeye başladılar. Kamuya ait olan birçok kurumu, Özal döneminde başlayan özelleştirmeyi hızlandırarak sattı. Şu an kamuya ait kurum bir elin parmak sayısını geçmez.

Bu durumda gün geçtikçe kölelik koşullarında çalışmaya da ramak kalmıştır. Taşeronu bitirdiğini iddia etse de daha büyük taşeron olarak kendini var etmiştir. Birçok kurumda birden fazla statüde çalışanlar mevcuttur. Geldiğimiz noktada artık 2016 Nisan ayında yapılan referandumla birlikte “tek adam, tek parti yönetimine” gidilen yolun mihenk taşlarını döşedi. Bununla birlikte, pek çok şaibe iddiasının dile getirildiği 2018 Haziran seçimini kazandığını açıkladı. Freni patlamış kamyon gibi ilerleyen AKP siyasetinin ülkeye getirisi ne olmuştur?

Ülkemizde gerçek işsizlik oranının yüzde 15.8 olduğu, gerçek enflasyonun yüzde 35’e dayandığı, açlık sınırı 2103 TL, yoksulluk sınırının 6850 TL olduğunu söylemek gerekiyor. Her gün yüzlerce kadın sokakta, evde, işyerinde taciz ve tecavüz olaylarıyla karşılaştığını, kadın cinayetlerinin artarak sürdüğünü söylemek gerekiyor. Uzun yıllardır demokrasi sorunu haline gelmiş Kürt sorununun çözümünde, çözümsüzlüğü dayatan bir iktidar mevcuttur. Daha sayacağımız birçok mesele olduğunu ve sorumlusunun AKP ve ortağı MHP’nin olduğunu söylemek gerekir.

Bir de “Asgari ücretli en son artışla birlikte 2324 lira alacak, peki nasıl yaşasın?​” sorusunu da sormak gerekiyor. Her gün yoksulluk ve işsizlik sebebiyle intihar olaylarıyla yüz yüze geliyoruz. İşçiler emekçiler ve gençler hayatlarından memnun değil. Ülkede her gün yeni bir gündemle karşılaşmamak elimizde değil. Çünkü ülkeyi yönetenler saldırganlığını ve baskısını her geçen gün artırıyor. Elinde avucunda satacak kurumu çok az kalmışken, uzun yıllardır şişirilen ekonomiyle yönetilen ülke artık hem emekçiler için hem de kendileri için ızdırap olmaya başlamıştır. Çünkü yönetenler saldırıyı daha da katmerleştirince, buna karşı çıkacak bir kitleyi de doğuracağı aşikar.

Şimdi bu partinin Kayseri teşkilatının başlatacağı siyaset akademisinde, böyle bir ülke için mi yer alalım? Ülkeyi nasıl bir ülke haline getirmek için geleceğinde yer almak elbette tüm işçi, emekçi ve gençlerin görevidir. Fakat AKP, MHP, ya da başka sermaye destekli partilerin içerisinde yer almak bizlerin geleceğine terstir. Çünkü 18 yıldır ülkeyi ne hale getirdiği ve kimler için çalıştığını emekçilerin büyük çoğunluğumuz bilmekteyiz. Sermaye sınıfına hizmet ede bir parti olan AKP ve diğerlerinden hayır gelmez. Bunun içinde sermaye sınıfının siyaseti de akademisi de emekçilerin yaşamına yönelik saldırı siyasetidir. Sermayenin siyaseti emekçinin daha çok sömürüldüğü, gençlerin geleceksizliğe itildiği, kadınların da her türlü şiddete, tecavüze ve tacize uğratıldığı, köhnemeye yüz tutmuş kapitalizmin sorunudur. Çürümeye mahkum kapitalizmde iki sınıf olduğunu, bir tarafta sermaye sınıfı diğer tarafta bizim sınıfımız emekçilerin sınıfıdır. Emekçilerin sınıf olarak siyaseti sermayenin ve temsilcilerinin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. İşçilerin, emekçilerin, gençlerin ve kadınların siyaseti yalnızca kendi sınıf partisinde yaptığında, kendi sınıfı için yapmış olacaktır. 

Geçmişten bugüne örneklerini biliyoruz ve elbette bir gün kendimiz siyaset yapıyor olacağız. İşçiler, emekçiler, gençler ve kadınlar sosyalist sistemin kurulması için çaba sarf edecektir.

Ben buradan tüm Türkiye’deki emekçileri kendi sınıf çıkarları doğrultusunda siyaset yapamaya, Emek Partisi saflarında bir araya gelmeye çağırıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Mektup: Tayyip Baba zamlarla birlikte geldi

SONRAKİ HABER

İptal edilen basın kartları yeniden kullanımda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa