27 Ocak 2020 11:06
Son Güncellenme Tarihi: 27 Ocak 2020 11:57

TMMOB: Yapılarda yeterli mühendislik hizmeti ve dilatasyon mesafesi yok

Deprem bölgesinde incelemelerde bulunan TMMOB Diyarbakır İKK, düzenlediği basın toplantısıyla gözlemlerini aktardı, eksikliklere dikkat çekti.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyonu, 24 Ocak tarihinde Elazığ Sivrice merkezli 6.8 şiddetindeki depremin ardından depremden etkilenen bölgelerde yerinde inceleme yaptı. İncelemelerin ardından TMMOB yöneticileri basın açıklaması düzenledi. İnşaat Mühendisleri Odasında düzenlenen açıklamayı TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Sevdet Acar okudu.

‘DEPREMİN MEYDANA GELDİĞİ FAY 580 KM’LİK BİR KUŞAK’

Jeoloji Mühendisler Odası’nın verilerine göre depremin meydana geldiği Doğu Anadolu Fay Zonunun (DAFZ), Bingöl-Karlıova‘dan başlayan ve 580 km boyunca Antakya’ya doğru uzanan 4 ile 25 km genişlikteki aktif bir deformasyon kuşağı olduğunu belirten Acar, “En az iki milyon yıldan bu yana hareket ettiği bilinen sol yanal atımlı fayın bugüne kadar toplam 15 KM’lik yanal öteleme yapmış olduğu, yani fayın yıllık kayma hızının 7,9 mm/yıl olduğu tespit edilmiştir. Merkez üssü Elazığ ili Sivrice ilçesi olmasına rağmen deprem başta Elazığ, Malatya ve Diyarbakır olmak üzere tüm çevre illerde güçlü şekilde hissedilmiştir. Çok yönlü olduğu anlaşılan başta Suriye ve Irak olmak üzere birçok komşu ülkede hissedilmiştir” dedi.

‘SİVRİCE’DE KAMU BİNALARI VE MERKEZ CAMİ BÜYÜK HASAR GÖRDÜ’

25 Ocak tarihinde TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu Koordinasyonunda, İnşaat Mühendisleri Odası tarafından oluşturulan teknik heyet tarafından depremden etkilenen bölgelerde yerinde inceleme yapıldığını söyleyen Acar, “Elazığ Maden ilçe merkezinde yapılan incelemede deprem kaynaklı ağır hasarlı yapı olmadığı, bazı yapılarda yapısal olmayan hafif hasarlar olduğu tespit edilmiştir. Elazığ Maden ilçesine bağlı gezin beldesinde 6 katlı binanın tümden göçtüğü yerinde görülmüştür. Enkaz bölgesinde yapılan incelemede yapıların, yeterince mühendislik hizmeti almadığı, yapısal kusurların fazla olduğu, betonun tamamen gevrekleşip tüm mukavemetini kaybettiği bu nedenlerden dolayı binada tümden göçme oluştuğu tespit edilmiştir. Bina çevresinde bulunan çok katlı yapılarda yapılan incelemelerde oluşacak artçı sarsıntılarda risk oluşturacağı düşünülen yapılar kriz masasındaki yetkililere bildirilmiştir” diye konuştu.

Depremin merkez üssü olan Elazığ Sivrice ilçesinde yapılan incelemelerde tümden göçen yapı tespit edilmezken, ağır hasarlı birçok yapı olduğunu tespit ettiklerini belirten Acar, “Özellikle yeni yapılan bazı kamu binaların ve merkez caminin büyük oranda hasar gördüğü tespit edilmiştir. Heyetimiz tarafından kriz masasındaki kaymakamlığa ve belediye başkanlığına alınması gereken tedbirlerle ilgili gerekli bilgi verilmiştir. İhtiyaç olması halinde kurumumuzca hasar tespiti yapılabileceği kendilerine bildirilmiştir” dedi.

‘ARAMA KURTARMA BÖLGELERİNDE YETERLİ GÜVENLİK ALINMADI’

Elazığ şehir merkezinde yapılan incelemelerde Mustafa Paşa Mahallesi ve Sürsür Mahallesi’nde toplam 5 binanın tümden göçtüğünü vurgulayan Acar, “Ancak AFAD ekiplerince arama ve kurtarma çalışmaları devam ettiğinden dolayı bina enkazı üzerinde detaylı inceleme yapılmamıştır. Yapılan gözlemsel incelemeye göre yapıların, yeterince mühendislik hizmeti almadığı, bitişik nizam olmalarına rağmen yeterince dilatasyon mesafesinin olmadığı, betonun tümden gevrekleşip mukavemetini kaybettiği, yeterince donatı kullanılmadığı, kontrolsüz yapılaşma sonucunda binaların göçtüğü tespit edilmiştir. Ayrıca arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı bölgede yeterli güvenlik önlemi alınmadığı, yoğun bir gaz kokusunun olduğu tespit edilmiş olup acil önlem alınması için Valilik özel kalemine bilgi verilmiştir” diye konuştu.

‘DİYARBAKIR SURLARINDA BAZI TAŞLAR DÖKÜLDÜ’

Diyarbakır Ergani, Çermik ve Çüngüş ilçelerinde ve köylerinde yapılan incelemede tümden göçen yapı olmadığı ancak başta kamu binaları ve camiler olmak üzere birçok yapıda hasar oluştuğunu söyleyen Acar, “Ayrıca bazı kırsal bölgelere yoğun kar yağışından dolayı ulaşım sağlanamamıştır. Köy muhtarlarından alınan bilgilere göre bu bölgelerde tarımsal ve hayvancılık için kullanılan yapıların hasar gördüğü bilgisi alınmıştır. Ayrıca Diyarbakır tarihi Sur ilçesinde Diyarbakır Surlarının Urfa Kapı ile Çift Kapı arasında Yenişehir cephesindeki bazı bölümlerde deprem sonucu oluşan titreşimler sonucunda bazı taşların döküldüğü tespit edilmiştir” dedi.

UYARILARDA BULUNULDU

TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu olarak bölgede teknik çalışmalarına devam edeceklerini, deprem sonrası hasar tespiti eğitimi verdikleri inşaat mühendisleriyle birlikte ihtiyaç dâhilinde yetkili kurumlarla ortak çalışmalarda yer almaya hazır olduklarının altını çizen Acar, şu uyarılarda bulundu:

  • Deprem sonrası ağır hasar oluşan yapıların artçı sarsıntılardan kaynaklı yıkım tehlikesi olduğundan risk teşkil eden yapıların ivedi bir şekilde tespit edilip tahliye edilmesi gereklidir. Doğal gaz sızıntılarına karşı sürekli tedbir halinde olunması.
  • AFAD, UMKE ve AKUT gibi ekiplerin birbirleri ile koordineli çalışamaması ciddi bir kriz yönetim problemi olduğunu ve gerçekçi bir deprem senaryosuna sahip olmadığımızın göstergesidir.
  • Kriz yönetiminin güvenlik güçleri ile değil ilgili kurumların himayesinde yürütülmesi gerekmektedir.
  • Kriz masalarına ilgili meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşları da dâhil edilmelidir.
  • Yoğun kış koşulları göz önünde bulundurularak yapılacak tüm insani yardımların engellenmemesi gerekiyor.
  • Kırsal alanlardaki iletişim ve ulaşım yetersizliği göz önünde bulundurulmalı, arama kurtarma ve insani yardım çalışmalarına bu bölgeler de ağırlık verilmelidir.
  • Hükümetin birinci derecede yapmakla yükümlü olduğu görevlerini siyasi bir propaganda aracına dönüştürmeyi bırakıp sağlıklı çalışma yürütmelidir.
  • Özellikle depremden etkilenen yapıların tamamı gözden geçirilerek raporlaştırılması ve depreme dayanıklı hale getirilmelidir.
  • Mühendislik hizmeti almayan yapıların imar afları ile aklanmaması.
  • İmar politikaları ranta göre değil deprem gibi doğal afetler göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.”

İMO İSTANBUL ŞUBESİ: BİNALAR YIKILIYOR, İNSANLAR ÖLÜYOR SAHİ NEYİ BEKLİYORSUNUZ?

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından Elazığ depremi ile ilgili yapılan açıklamada “Kamu yönetimi tercihini, insan hayatının güvenli kılınması yönünde değil, kentlerimizin rant odaklı düzenlenmesi doğrultusunda kullanmaktadır” denildi.

“24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen depremle sarsıldık. Merkez üssü Elazığ Sivrice olan 6.8 büyüklüğündeki deprem Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Tunceli, Kırşehir, Trabzon gibi illeri kapsayan yaygın bir alanda hissedildi. An itibarıyla 39 vatandaşımız hayatını kaybetti, binden fazla vatandaşımız da yaralandı. Enkaz altında kalan vatandaşları kurtarmaya yönelik çalışmaların devam ettiği bildirildi. Özellikle kırsal bölgelerde bulunan yapıların yıkıma uğradığı tespit edildi” denilen açıklamada depremin bir Türkiye gerçeği olduğu, her depremde karşı karşıya kalınan tablonun deprem gerçeğinin kamu idaresi tarafından yeterince anlaşılamadığını gösterdiği vurgulandı.

‘ÜLKE YAPI STOKU GÜVENLİ OLMAKTAN UZAK’

Ülkenin yapı stokunun güvenli olmaktan uzak olduğunun altı çizilen açıklamada; “Özellikle Elazığ depreminde de görüldüğü gibi kırsal bölgelerdeki yapılaşma ise vahametin bir başka yönünü göstermektedir. Maalesef ülkemizin yapı envanteri yoktur. Doğal olarak tahmini bilgilerle yetinmek durumunda kalınmaktadır. Yapı stokumuzun en az yarısının kaçak, ruhsatsız olduğu ve mühendislik hizmeti almadan üretildiği tahmin edilmektedir. Kaçak yapılaşma, kaçak kat ve bölüm eklenmesiyle daha da sağlıksız bir şekle bürünmüştür. Deprem toplanma alanları sorunu, Elazığ depreminde de görüldüğü üzere olumsuz bir konu olarak varlığını hissettirmektedir” denildi.

‘KAMU YÖNETİMİ BÜYÜK BİR ATALET VE VURDUMDUYMAZLIK İÇİNDE’

Elazığ depreminde olduğu gibi depremin sonuçlarının telafi edilemez acılarla kendisini gösterdiği ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Buradaki asıl sorun bütün bunların bilinmesine rağmen kamu yönetiminin büyük bir atalet, anlaşılmaz bir vurdumduymazlık içinde olmasıdır. Kamu yönetimi tercihini, insan hayatının güvenli kılınması yönünde değil, kentlerimizin rant odaklı düzenlenmesi doğrultusunda kullanmaktadır. Büyük kentlerdeki rant tercihi, kırsal alandaki ihmalkarlıkla birleşince Türkiye, vatandaşları için güvenli ülke olmaktan hızla uzaklaşmaktadır.”

“İMAR BARIŞI” ADI ALTINDA KAÇAK YAPILARI AFFETMEKTEDİR

Asli sorumluluğunu yerine getirmeyen iktidarın, bir yandan eleştirilere kulaklarını kapatırken diğer taraftan deprem için toplanan vergilerin neden yapıların depreme güvenli hale getirilmesi için kullanılmadığı yönündeki sorulara yanıt vermediğinin altı çizilen açıklamada; “Bilim insanlarının uyarıları ise kulak arkası edilmektedir. İşin asıl vahim tarafı iktidar, yapı stokunu iyileştirmek yönünde seferberlik ilan edeceğine, “imar barışı” adı altında kaçak yapıları affetmektedir. Türkiye göz göre göre, adım adım büyük yıkıma yaklaşmaktadır. Geçtiğimiz Eylül ayında İstanbul, bu yılın Ocak ayında Akhisar, geçtiğimiz günde Elazığ depremlerini yaşadık. Yarın hangi bölge yıkıma uğrayacak bilinmemekte, insanlar kaderine razı ve büyük bir çaresizlik içinde depremi beklemektedir” denildi.

Deprem sonrası hamasetle, yara sarma edebiyatıyla yetinildiğine dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:
“Kendiliğinden ortaya çıkan toplumsal dayanışma ilişkisi ise deprem dönemlerinde umutlarımızı yeşerten örnek davranışlar olarak insanlık tarihindeki yerini almaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Elazığ ve çevre illere geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Vatandaşlarımıza baş sağlığı, sabır ve acil şifalar diliyoruz. İnşaat mühendisleri olarak bütün bilgi birikimimizle hem Elazığ depremi için hem de kentlerimizin ve yapılarımızın deprem güvenliğinin sağlanması bağlamında göreve hazır olduğumuzu kamuoyuna duyururuz.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Merhaba

SONRAKİ HABER

Almanya’da, SPD Eski Genel Başkanı Sigmar Gabriel bankacı oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa