28 Ocak 2020 00:11

Metalde iki patron sendikası birleşiyor

Metal iş kolunda örgütlü büyük ve etkili patron sendikası MESS, bu iş kolundaki diğer patron sendikası EMİS’i yutarak büyüyecek.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Engin KAYA

Metal işkolunda örgütlü büyük ve etkili patron sendikası Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), bu işkolundaki diğer işveren sendikası Endüstriyel Metal İşverenleri Sendikasını (EMİS) yutarak büyüyecek.

İki sendikanın birleşme kararı aldığı, birleşmenin EMİS’in Birleşik Metal-İş’le Weidmann Transformatör İzolasyon AŞ işyeri için imzalayacağı toplu iş sözleşmesinin (TİS) ardından gerçekleşeceği öğrenildi. Bu konuda EMİS ve MESS’ten henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak konuyla ilgili görüştüğümüz EMİS “Bu konuda doğru bilgiyi MESS verebilir” derken, MESS ise olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapmayarak iddiayı reddetmedi. Sendikal çevrelerde ise birleşme teklifinin MESS’ten geldiği, EMİS’in kongresini toplayıp MESS’e katılma kararı alacağı kesin bilgi olarak paylaşılıyor.

Peki MESS neden EMİS’in kendisine katılmasını istedi? Bu sorunun yanıtı EMİS’in kuruluşunda ve MESS’in hedeflerinde saklı.

EMİS’İ İŞÇİLERİN MÜCADELESİ KURDURDU

Bilindiği gibi 2014 yılı sonunda Türk Metal ile MESS 3 yıllık sözleşme imzalamış, Birleşik Metal-İş ise işyerlerinden gelen baskıya karşı duramayarak grev kararı almıştı. 29 Ocak 2015 tarihinde başlayacak grev öncesi, bu duruma hazırlıksız yakalanan kimi patronlar çareyi MESS’ten ayrılarak bireysel sözleşme yapmakta bilmişti. İzmir’de Delphi ve Mahle, Kocaeli’de Bekaert, Gebze’de Alstom ve Schneider Enerji, Manisa’da Schneider Elektrik ve İstanbul’daki ABB işyerleri MESS’ten ayrılarak 2 yıllık sözleşmeler imzaladılar. Bu patronlardan ABB, Alstom, Schneider Enerji ve Schneider Elektrik daha sonra EMİS’i kurmuştu. Bu sürecin sonunda 2015 metal fırtına olarak adlandırılan dönem yaşanmış, başta Renault, TOFAŞ, Ford, Türk Traktör gibi fabrikalar olmak üzere onlarca fabrikada işçiler 3 yıllık sözleşme ve düşük ücrete karşı üretimi durdurmuş, “ihanetçi” olarak suçladıkları Türk Metal’den istifa etmişti.

EMİS ile Birleşik Metal-İş bu sürecin ardından bugüne kadar sözleşmeler imzalamış, kimi sözleşmeler MESS sözleşmesi için de çıka belirler hale gelmişti.

HAZIRLIK YAPILMALI

Şimdi metal sektöründe yine bir TİS döneminin finaline yaklaşırken, MESS kendi saflarını sıklaştırmakta, sınıf tavrı geliştirerek sermayenin en geniş birliğini ve işçi sınıfına karşı ortak mücadelesinin yapı taşlarını döşüyor. Çünkü metal işçilerinin insanca yaşama isteğinin, yoksullaşmaya, ezilmeye karşı öfkesinin dinmediğini, yakın dönemin yeni metal fırtınalara gebe olduğunu öngörüyor. MESS’in EMİS’le birleşmesi ve büyüme stratejisi izlemesi böyle okunmalı ve işçi sınıfı da buna göre hazırlığını yapmalı.

METAL İŞÇİLERİ MÜCADELE TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP

Metal işçileri her zaman MESS’in karşısında ezilmemiş, destansı grevleri, mücadeleleri ve direnişleriyle işçi sınıfı tarihindeki yerini almıştır.

Bugünkü Birleşik Metal-İş Sendikasının önceli durumundaki Maden-İş’te örgütlenen metal işçileri 1976 yılında, DGM direnişlerine öncülük etmiş ve işçi sınıfını ve sendikaları yok etmeyi amaçladığını öngördükleri Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluşunu engellemişlerdi.

1977 yılında başlayıp 9 aya yakın devam eden “Büyük Grev”de metal işçilerinin sloganı “DGM’yi ezdik sıra MESS’te” olmuştu. 30 Mayıs 1977 günü DİSK’e bağlı Maden-İş’in MESS’e karşı 23 fabrikada birden başlattığı, sözleşmenin imzalandığı 3 Şubat 1978’e kadar 44 fabrikaya yayılan Büyük Grev’de metal işçileri, MESS’in ve metal patronlarının tüm ayak oyunlarını boşa düşürmüş, taleplerinin önemli bir bölümünü elde etmeyi başarmıştı.

MESS, 12 Eylül askeri darbesinin temel gerekçesi olan 24 Ocak kararlarını hayata geçirebilmek için 1979 yılında bir kez daha saldırıya geçti. 122 işyerinde 40 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri 26 Ekim 1979’da başladı. Metal işçileri 19 Mart’ta 40 işyerinde birden greve başladı. Adım adım yayılan grevler ancak 12 Eylül askeri darbesi ile bastırılabildi. 12 Eylül darbesi gerçekleştiğinde 74 işyerinde 30 binden fazla işçi grevdeydi. Darbeyle birlikte tüm grevler yasaklanmasına rağmen metal işçileri 4 gün daha işbaşı yapmadı.

12 Eylül darbesinin yarattığı baskı ortamında metal patronları boş durmadı. Öncü işçilerin işten atılmasının ardından, DİSK’in kapatılmasını da fırsat bilerek 1983 yılında gerçekleştirdikleri bir gece yarısı operasyonu ile işyerlerinde çalışan işçileri, işçilerin haberi dahi olmadan tabeladaki adı sendika olan Türk Metal’e üye yaptılar.

O günden sonra bir süre, kurdukları bu düzen sayesinde istedikleri her saldırıyı pervasızca hayata geçirdiler. Ancak 89 bahar eylemlerinin yarattığı büyük mücadele dalgası 1990-1992 dönemi toplu sözleşme görüşmelerinde grevi kaçınılmaz hale getirdi. İşkoluna örgütlü 3 işçi sendikasının on binlerce üyesinin başlattığı grev 1. Körfez Savaşı gerekçe gösterilere hükümet tarafından yasaklandı.

2010 yılına gelindiğinde Birleşik Metal-İş, Türk Metal’in imzaladığı TİS’i imzalamayarak grev kararı aldı ve birçok işyerinde protokollerle ek kazanımlar elde etti.

Sermaye kârını artırıp büyüdükçe, işçi ve emekçilerin yoksullaşmaya devam etmesi, önemli bir mücadele geleneği bulunan metal işçilerindeki öfkeyi sürekli yükseltti. MESS 2014 yılı sonunda Türk Metal ile 3 yıllık ve düşük zam içere TİS’i imzaladı. Birleşik Metal-İş, işyerlerinden gelen talebe karşı duramayarak grev kararı aldı. 29 Ocak 2015 tarihinde başlayacak grev öncesi, bu duruma hazırlıksız yakalanan kimi patronlar çareyi MESS’ten ayrılarak bireysel sözleşme yapmakta buldu. Grev bir gün sonra hükümet tarafından yasaklanırken, kimi fabrikalarda işçiler yasağa rağmen birkaç gün daha grevi fiilen devam ettirdi. Sonrasında MESS’ten ayrılan patronlardan ABB, Alstom, Schneider Enerji ve Schneider Elektrik EMİS’i kurdu.

Yaşananlar, yılların birikimi, sermayenin MESS ve işbirlikçi sözde işçi sendikaları aracılığıyla kuruduğu düzen, metal işçilerinde önemli bir öfke birikimine neden olmuştu. Sonunda MESS’in uzlaşmacı sendikalarla işbirliği halinde sürdürdüğü düzene metal işçileri büyük bir direnişle karşılık verdi. 5 Mayıs 2015’te başlayan eylemler, 14 Mayıs’a geldiğinde büyük bir kıvılcıma dönüştü.

Bursa Renault fabrikası işçilerinin 14 Mayıs 2015 tarihinde, 16.00-24.00 vardiyasında başlattığı grev ve işgale 24.00-08.00 vardiyasına gelen işçiler ve ertesi gün sabah vardiyasına gelen işçiler de katıldı. Renault işçilerinin başlattığı bu direniş, hızla diğer işyerlerine de yayıldı, Renault işçilerini TOFAŞ ve Coşkunöz işçileri takip ederek üretimi durdurdu. Eylemler Türk Metal Sendikası’nın örgütlü olduğu diğer işyerlerine de hızla yayıldı. Kocaeli Ford fabrikasının işçilerinin üretimi durdurmasını, Eskişehir Ford işçilerinin işyerine girmemesi izledi. Bursa’da Mako, Ototrim, Ankara’da Türk Traktör, Ors, Kocaeli’de ZF Sachs, Opsam, Enpay, Dytech, İzmir’de CMS gibi pek çok fabrika işçileri de direnişe katıldı.

Metal işçilerinin bu direnişinin hedefinde sadece işveren değil işyerinde örgütlü Türk Metal Sendikası da vardı. İşçilerin hem patrona hem de patronla işbirliği içerisinde olduğunu düşündüğü sendikalarına karşı eşzamanlı başlattığı bu direniş 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Türkiye’de yaşanan en kapsamlı işçi eylemlerinden biri oldu. Eylemler patronların ve MESS’in kısmi ekonomik tavizleri ve eşzamanlı olarak işçi önderlerini hedef alan saldırılarıyla bastırılsa da yankıları halen devam ediyor.

2015 direnişi ve sonrasında yaşananlar patron örgütü MESS’in politikalarında önemli değişikliğe yol açtı. 3 yıllık TİS dayatmasından hemen sonrasındaki dönemde vazgeçildi ve görece yüksek zam içeren TİS imzalandı.

ÖNCEKİ HABER

Akdeniz Üniversitesi öğrencileri: Evrensel’in arkasındaki güç biziz

SONRAKİ HABER

Kayyum atanmıştı: Haklarını almak için dava açan işçiler işten çıkarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa