Afyon ve Konya Ereğli Kapalı Hapishanelerinde hak ihlalleri yaşanıyor
ÖHD Ankara Hapishane Komisyonunun Afyon ve Konya Ereğli Kapalı Hapishanelerinde yaptığı görüşmeler sonucunda birçok temel hakkın ihlal edildiği raporlaştırıldı.
ARŞİV | Fotoğraf: Evrensel
Burcu Yıldırım
Ankara
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, Afyon ve Konya Ereğli Hapishanelerindeki hak ihlallerini raporlaştırdı.
Rapora göre, bu hapishanelerde işkence ve kötü muamele yasağı ve ifade özgürlüğü ihlalinin yaşandığı belirtilirken keyfi uygulamaların kamu görevlileri açısından suç teşkil ettiğine dikkat çekiliyor. Çıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslara hücrede işkence edilmesinden kelepçeli muayene etmeye kadar birçok hak ihlal ediliyor.
ÇIPLAK ARAMAYI KABUL ETMEYİNCE PARMAĞI KIRILDI
ÖHD Ankara Şube Hapishane Komisyonu Konya Ereğli T Tipi ve Afyon T1 Kapalı Hapishanesini ziyaret ederek temel hak ve hürriyetler ile işkence yasağının ihlal edildiği tespit etti. Mahpusların beyanları esas alınarak hazırlanan raporda; Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesinin sağlık yönünden uygun olmadığı ifade edilirken, 28 Aralık 2019 tarihinde buraya sevk edilen tüm mahpuslara çıplak arama dayatıldığı, çıplak aramayı kabul etmeyenlere yaklaşık yarım saat boyunca hakaret, tehdit, kaba dayak ve falaka gibi işkence yöntemleri uygulandığı, görüşmecilerden birinin müdahale sırasında baygınlık geçirecek hale geldiği, birinin ise parmağının kırıldığı bilgileri yer alıyor.
ŞİKAYET DİLEKÇELERİ ENGELLENİYOR MU?
Mahpusların Adalet Bakanlığı dahil birçok kuruma gönderdiği dilekçelerin ise akıbetleri hakkında bilgi verilmediği ifade edilirken hastaneye sevklerde bazı doktorların kelepçeli muayene etme isteği, hapishane personellerinin provokatif yaklaşımları, ısınma ve kantin ihtiyaçlarının da yetersizliğine dikkat çekiliyor. Avukatların idare ile yaptıkları görüşmeler neticesinde ise hapishanenin yeni açılmasından ve problemlerin zamanla aşılacağı bilgisi yer alıyor.
1 YILDAN FAZLA SÜREDİR AİLESİYLE GÖRÜŞTÜRÜLMÜYOR
Konya Ereğli T Tipi Kapalı Hapishanesinde ise yine 26 Aralık 2019 tarihinde sevk sırasında çıplak arama dayatmasını kabul etmeyen mahpuslara görevli baş memur ve 3 personel tarafından ağır şekilde darp edildiği ve arama sonrasında baş memurun odasında ve hücrede kameraların görmediği noktalarda bu işkenceye devam edildiği, işkence sebebiyle vücudunun birçok yerinden yaralanan mahpusu iki gün ayağa dahi kalkamadığı ve vücudundaki yara izlerinin hala kapanmadığı ifade ediliyor. Mahpusların yapılan bu tutumlara karşı şikayet dilekçelerine bugüne kadar yanıt gelmediği ve darp raporu almak isteyenlerin ise hapishane idaresi tarafından engellendiği belirtiliyor. Tek kişilik hücrede tutulanların dahi ayakta sayıma tabi tutulduğu, radyo, gazete gibi araçlardan mahrum bırakıldığına değinilen raporda, bazı mahpuslara verilen disiplin cezaları sebebiyle 1 yıldan fazla süredir ailesiyle görüştürülmediğine ve keyfi bir şekilde hücrede tutma eğilimine dikkat çekiliyor.
Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerde başta işkence yasağı olmak üzere, mahpusların tutulma koşulları, hapishane idarelerinin yetki sınırları, hapsedilenin hakları hakkında belli kural ve standartlara uyulması yükümlülüğü hatırlatılan raporda, işkence ve kötü muamele yasağı ihlali ile ifade özgürlüğü ihlali yaşandığı belirtiliyor. Temel hakları korumanın kamu görevlilerinin sorumluluğu olduğu dile getirilirken görevlilerin onur kırıcı muameleye ilişkin mesleki olarak hukuki ve etik sorumluluklarının doğduğu unutulmamalıdır uyarısı yer alıyor.
MEVZUAT AİHM KARARLARI İLE SABİT
Hapishanelerde yapılacak işlemlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ile sabit olduğu belirtilen raporda, “Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında kurulumuza gelen başvurular sonucunda, işkence ve kötü muamele yasağı, ifade özgürlüğü ve bu haklarla ilintili pek çok temel insan hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği delilleriyle tespit edilmiştir. Bu bağlamda, hapishane idaresi ve personellerinin hak ihlali oluşturan uygulama ve davranışlara son vermesi, idarenin pozitif ve negatif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. İşkenceyle mücadele Türkiye’de uzun yıllardır bir ‘idari pratik’ halini almış olup; önlem, tedbir ve işkenceyle kararlı ve etkili mücadele de devletin ve yetkililerin temel sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bu sebeple tüm idari personelin, yöneticinin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve ilgili bakanlıkların ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmesini, mevcut sorunları ivedilikle çözmesini ve sorumluların tespiti ile meydana gelen zararların telafisi için uygun şartların oluşturulmasını talep ediyoruz” ifadeleri yer alıyor.