28 Ocak 2020 11:18

Cephane Serisi: Marksist Öğreti

Cephane serisi incelemesinde bu hafta: Marksist Öğreti

Paylaş

Marksist öğreti Lenin tarafından yazılan Marksizmin öğretileri hakkında temel noktalara değinen bu nedenle sadece Marksizme ilgisi yeni uyananlar için değil ileri okumalar yapanlar için de tekrar okunması gereken derleme bir eser. Marks ve Engelsin Bilimsel Sosyalist teori üzerine geliştirdikleri pek çok farklı kavramları içinde barındıran eser Lenin’in yorumuyla da buluşuyor, sosyalistlerin bakış açıları ve taktikleri üzerine de bir perspektif sunuyor.

MARKSİZMİN ÜÇ TEMEL BİLEŞENİ

Sınıf mücadelesine dayalı bir toplumda bilimin yansız olamayacağını savunan Lenin, bunun nedenini resmi ve liberal bilimin ücretli köleliği ve egemen sınıfın çıkarını savunmasında görür. Marksizm ise ücretli köleliğe savaş açmıştır. Bu yüzden burjuva akademisinde nefretle karşılanmaktadır. Marksizmin gücü; bilimsel, doğru ve tutarlı olmasından gelir. Hurafelere, gericiliğe ve burjuva egemenliğinin aldatmacalarına karşı bütünlüklü bir dünya görüşü sunar. Lenin, Marksizmin üç kaynağını ve bileşenini “İnsanlığın 19.yy’da ürettiği Alman felsefesi, İngiliz ekonomi-politiği ve Fransız sosyalizmi”* olarak tanımlar.

ALMAN FELSEFESİ

Marx, felsefi materyalizmi geliştirirken sadece 19.yy öncesi materyalistlerle yetinmemiştir. “Hegel’in diyalektiğini” ve Hegel’in sistemiyle oluşan Feuerbach’ın materyalizmini aşarak diyalektik materyalizmi geliştirmiş ve derinleştirmiştir. Marx’ın diyalektik materyalizmi doğa bilimlerindeki buluşlarla doğrulanmış ve diğer burjuva filozofların idealist öğretilerini geri dönülemeyecek şekilde çürütmüştür. Lenin, “Tarih ve siyaset anlayışında o güne dek hüküm süren kaos ve keyfilik yerini bütünlüklü ve uyumlu bir bilimsel teoriye bıraktı”* diyerek Marx’ın tarihsel materyalizmini bilimsel düşünce açısından büyük bir kazanım olarak görmüştür. Tarihsel materyalizm insanlığa, üretici güçlerin gelişmesiyle birlikte toplumsal sistemin nasıl değiştiğini ve birinin diğerinin içinden nasıl yükseldiğini göstermiştir. Keza kapitalizm nasıl feodalizmin bağrından çıkmışsa sosyalizm de kapitalizmin içinden böyle yükselecektir.

İNGİLİZ EKONOMİ POLİTİĞİ

Ekonomi-politik İngiltere’de doğmuş, Adam Smith ve David Ricardo sayesinde emek değer teorisinin temelleri atılmıştır. Marx “Kapital”de modern ekonomik sistem olan kapitalist toplumu incelemeye koyulur ve devraldığı emek değer teorisinde Smith ve Ricardo’nun aşamadığı çelişkileri aşar ve teoriyi geliştirir. Sonucunda “muazzam bir metalar yığını”** olan kapitalist toplumda metanın değerinin, metanın üretimi için toplumsal bakımdan gerekli emek zaman ile belirlendiğini ortaya koyar. İktisatçıların meta mübadelesini görmüş fakat Marx bunun ötesinde insanlar arasındaki ilişkiyi de göstermiştir. Çünkü insanın emek gücü bir meta haline gelmiştir ve işçi geçim araçları karşılığında emek gücünü kiralamak zorundadır. İşçi emek gücünün bir bölümünü geçimi için gerekli araçları elde etmek için, diğerini ise artı değer üretmek için harcar. Bu artı-değer kapitalist sınıfın zenginliğinin özünü oluşturur. Lenin “Artı değer öğretisi Marx’ın ekonomi teorisinin köşe taşıdır”* der. Bu sistemde sermaye işçinin emeğiyle üretilir ve yine işçinin karşısına onu ezmek için dikilir. Küçük burjuvaziyi iflasa sürüklerken bir de işsizler ordusu yaratır. Kapitalizm eski sınıfları böyle tasfiye ederken karşısında kendi mezar kazıcısı olan proletaryayı da yaratmak zorunda kalır. Kapitalistler tekelleşir ve kolektif emeğin ürününe el koyarlar. Krizler artar ve yeni pazar arayışları durmak bilmez. Kapitalizm egemen üretim tarzı olup zafere ulaşsa da bu emeğin sermayeye karşı zaferinin sadece bir başlangıcıdır.

FRANSIZ SOSYALİZMİ

Feodalizmin yıkılışıyla beraber “özgür” kapitalist toplumun da işçilerin sömürülmesi ve baskıcı bir sistem anlamına geldiği görülse de bir çıkış yolu gözükmüyordu. Ütopik sosyalistler kapitalist toplumu eleştirip, yıkılmasını isteyip, daha iyi bir toplum tasavvur etse de bilimsel bir temele dayanmaktan uzaktı. Kapitalist sömürüyü açıklayamadı, gelişim yasalarını ortaya koyamadı. Nihayetinde bir çözüm getiremiyordu. Fransa’da devrimler gelişmelerin itici gücünün “sınıf mücadelesi” olduğunu işaret ediyordu. Marx’ın dehası ise tarihten bu dersi alması ve tutarlı bir biçimde uygulamasından gelir. Sınıf mücadelesi öğretisini tarihten çıkarmıştır. İnsanlar siyasette sürekli aldatılmış ve vaatlerin arkasında egemen sınıfın çıkarlarının yattığını görmedikçe de aldatılmaya devam edecektir. Bunları ortadan kaldırmanın yolu bu konum ve yetenekteki güçleri keşfedip onları bilinçlendirip mücadeleye örgütlemektir. “Marx’ın felsefi materyalizmi o güne dek bütün ezilen sınıfların mustarip oldukları manevi kölelikten çıkış yolunu proletaryayı gösterdi.”*

Marx’ın öğretisi bilimselliğini, doğruluğunu ve tutarlılığını her geçen gün kanıtlıyor. Geriye kalan ise işaret ettiği çözümü uygulamak ve eskiyi yıkıp yeniyi yaratmak olarak önümüzde duruyor.

*V.İ Lenin, Marksist Öğreti (KOR)

**Karl Marx, Kapital 1.Cilt (Yordam)

ÖNCEKİ HABER

Afyon ve Konya Ereğli Kapalı Hapishanelerinde hak ihlalleri yaşanıyor

SONRAKİ HABER

Yanlış anlatılan insanlık tarihi: Tüfek, Mikrop ve Çelik Kitabı Eleştirisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa