28 Ocak 2020 13:37

Demokrasi İçin Birlik: Halkın talepleri etrafında mücadele edilmeli

Demokrasi İçin Birlik, yeni yılın ilk meclis toplantısını yaptı. Gazeteci, yazar, akademisyen ve sendikacıların da katıldığı toplantıda ortak mücadele vurgusu yapıldı.

Demokrasi İçin Birlik toplantısı

DİB Sözcüsü Rıza Türmen (sağda)

DİB Koordinasyon Üyesi Bedahet Tosun (ortada)

DİB Koordinasyon Üyesi Nesteren Davutoğlu (solda)

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Demokrasi İçin Birlik (DİB) yeni yılın ilk meclis toplantısını İstanbul’da yaptı. Toplantıda öne çıkan tek adam ve tek parti yönetimine karşı halkın talepleri etrafında bir mücadele hattının örülmesi oldu. Rejim ve sistem tartışmalarına karşı halkın doğrudan yönetime katıldığı halk iktidarının gerekliliğine dair de vurgular yapıldı.

Taksim’de Makine Mühendisleri Odasında dün gerçekleşen toplantının açılışını DİB Sözcüsü Rıza Türmen yaptı. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Eski Yargıcı olan Türmen konuşmasında Türkiye’nin içinden geçtiği sürece işaret ederek DİB’in önemine değinerek, DİB’in sorumluluklarına vurgular yaptı. Türkiye’nin iç siyasetten dış siyasete her alanda bir yalan piramidi içinde yaşadığına dikkat çeken Türmen, iktidarın hamaset söylemine vurgu yaptı.

DEVLET DEĞİL HALK EGEMENLİĞİ

AKP’nin yarattığı yalan dünyasının içinde toplumun yaşamasını da istediğine vurgu yapan Türmen, yalanın karşısında gerçeği ifade edenlerin “vatan hainliği” gibi suçlamalarla hedef gösterildiğini söyledi. Halkın gerçekleri bilme hakkının elinden alındığı bir ortamın olduğuna vurgu yapan Türmen, buna karşı tek bir direnişin olduğunu bunun da gerçekleri halka anlatmak olduğuna dikkat çekti. Gerçeğin halka anlatılması durumunda iktidarın iktidarda kalmasının mümkün olmadığını söyleyen Türmen’in, vurgu yaptığı bir diğer nokta ise AKP sonrası Türkiye’nin durumunun nasıl olacağına dair oldu: “Burada önemli olan temsili demokrasinin ötesine geçen bir başka siyasi anlayışın yerleşmesine önayak olabilir miyiz? Temsili demokrasi tahakküm ilişkileriyle olmaktadır. Temsili demokrasi bugün bulunduğumuz Türkiye’nin en önemli nedenlerin biridir. Bugün siyaset, saray, siyasi partiler, siyasi parti başkanları ve yetkisi kaybedilmiş bir Meclis arasında yapılmaktadır. Siyasetin içinde halk yoktur. Halk hem siyasetin öznesi hem de nesnesi olmalıdır. Temsili siyasetin ötesine geçen, hiyerarşisi olmayan, merkeziyetçiliğin yerine ademi merkeziyetçi, yatay bir siyaset anlayışı, böyle bir siyaset anlayışı içinde biz ve ötekiler ayırımı ortadan kalkar. Böyle bir biz yaratılması aynı zamanda Türkiye’deki kutuplaştırmayı ortadan kaldıracak, toplumsal sözleşmeye zemin oluşturacaktır. Böyle bir toplumsal sözleşme aynı zamanda yeni bir anayasanın da temeli olabilir. Türkiye’de siyaset mekanlarının ve siyaset aktörlerinin değişmesi gerekmektedir. Buradaki anahtar, tabii ki yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler katılımcı bir siyaseti uygulayabilirlerse halkı siyasetin içine çekebilirlerse işte o zaman bu yeni siyasi anlayış ortaya çıkabilir. Türkiye’de olan şey baskıcı rejim halk egemenliğini bastırdığı için halk egemenliği devlet egemenliğine dönüşmüştür. Devlet egemenliği bugün egemen olan devletin kendisidir. Ama halk değildir. Siyasetin amacı sadece iktidara gelmek değildir. Siyasetin amacı devletin işleyişini değiştirerek halktan yana halkın egemen olduğu bir devlete dönüştürmek. Bu nedenle bir taraftan direniş ağımızı genişletmeliyiz.”

DİB Koordinasyonundan Nesteren Davutoğlu ise DİB’in kuruluş ve kuruluşundan beri yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ardından toplantıya katılanlar söz aldı.

ORTAK TALEPLER ETRAFINDA YERELDE MÜCADELE

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, parti olarak işçiler ve emekçiler arasındaki çalışmalarından yola çıkarak, AKP’nin kısa sürede iktidardan gideceğini söylemenin doğru olmadığını ifade etti. İşçilerin ve emekçilerin arasında AKP politikalarının da geçmiş yıllara oranla giderek sorgulandığını ve desteğin azaldığına vurgu yapan Gürkan, bu durumun son yerel seçimlerde de ortaya çıktığını söyledi. AKP sonrası içinde halkın öznesi olduğu bir siyasal rejimin gerekliliğine değinen Gürkan, bunun da ortak asgari talepler etrafında yerelde de verilen mücadeleyle şekillenen bir hat üzerinden kurulabileceğini söyledi.

Toplumsal Özgürlük Partisi Sözcüsü Perihan Koca, iktidarın politikaları sonucu toplumun farklı kesimlerinde yaratığı mağduriyete ve buna karşı yapılan tepkilere değindi. Koca da asgari talepler etrafında eylem birliğinde birleşmenin yollarının aranması gerektiğini ifade etti. Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, iktidarının politikalarından bütün toplumun mağdur olduğuna işaret ederek, topluma gerçeklerin anlatma mücadelesinin önemli olduğunu belirtti. Günay, tek adam tek parti rejimine karşı demokrasi talebinin ısrarla savunulmasının da önemli olduğunu ifade etti.

İKTİDARA ALTERNATİF OLUŞMALI

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi MYK Üyesi Fahrettin Filiz, tek adam tek parti rejimini geriletmek için DİB’in toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesinin mümkün olabileceğini söyledi. Tarihçi-Yazar Erdoğan Aydın, iktidara karşı bir alternatif seçeneğinin ortaya çıkarılmasının gereksinimi olduğunu belirtti. HDP Eş Genel Başkanı İlknur Birol, tekçi rejimin 31 Mart yerel seçimlerinden sonra bir toparlanma yaşadığını ve ihtiyaç duyduklarında savaş politikasıyla toplumu yönlendirmek istediğini belirtti. Tekçi rejime karşı demokrasi güçlerinin, sokakla birlikte her zeminde ortak sözleriyle ortak hedefe birlikte hareket etmeleri gerektiğini anlatan Birol, faşizme karşı esnek geniş bir ittifaka ihtiyaç olduğunu söyledi. Yurttaş Girişiminden Prof. Dr. Gençay Gürsoy, sistemin sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde iflas ettiğini söyledi. Gürsoy, halk iktidarı mücadelesinin demokrasi mücadelesini ve emek mücadelesini sürdürmek koşuluyla asgari müşterekler etrafında iktidara alternatif bir anlayışın gerekliğine vurgu yaptı.

İŞÇİLER ÖRGÜTLENMEK İSTİYOR

DİSK/ Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, tek adam tek parti rejimine karşı demokrasi güçlerinin olduğu gibi sendikaların da parçalı olduğu söyledi. Sendikal örgütlenmeden deneyimlerini paylaşarak, işçi sınıfının sorunlarından kurtulmak istediğini ifade eden Aslan, bunu yapacak ve birleşecek bir noktada olunmadığını söyledi. Aslan, işçi sınıfı ve toplumun farklı kesimlerinin acil talepleri etrafında ortak mücadelenin gerekliliğine işaret etti.

Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş’un yanı sıra çok sayıda gazeteci, yazar, akademisyen de toplantıya katıldı. (İstanbulEVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Dilge Güney'den çocuk kitabı: Mavi Yıldız

SONRAKİ HABER

Sayıştay denetimine takılan AKP’li Eyüpsultan Belediyesini çiftliğe çevirmişler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa