Şerif Mesutoğlu ile ilgili insan hakları örgütleri açıklama yaptı
TİHV ve İHD Diyarbakır şubeleri Derik Kaymakamı’nın Muhammet Fatih Safitürk’ün öldürülmesiyle ilgili tutuklanan Şerif Mesutoğlu ile ilgili açıklama yaptı.
TİHV ve İHD Diyarbakır şubeleri
Fotoğraf: Evrensel
TİHV ve İHD Diyarbakır şubeleri, Derik Kaymakamı’nın Muhammet Fatih Safitürk’ün öldürülmesiyle ilgili tutuklanan, hakkında iki kez ağırlaştırılmış müebbet verilen ve 219 gündür adil yargılanma talebiyle açlık grevinde olan dönemin Yazı İşleri Sorumlusu Şerif Mesutoğlu ile ilgili basın açıklaması yaptı. TİHV Diyarbakır şubesinde düzenlenen açıklamaya Şerif Mesutoğlu’nun eşi Saime Ateş Mesutoğlu da katıldı. Açıklamayı TİHV avukatlarından Gulan Çağın Kaleli okudu.
“TALEPLERİ KABUL EDİLMEDİĞİ İÇİN KENDİNİ YAKTI”
Şerif Mesutoğlu’nun bugün ise hüküm özlü olarak bulunduğu Siverek Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda adil yargılanma talebi ile açlık grevinin 219. gününde olduğunu belirten Kaleli, “16 Nisan 2018’de mahkemeye SEGBİS yolu ile bağlanan Şerif Mesutoğlu, gözaltında gördüğü işkencelere yargının duyarsız kaldığını, hakkındaki suçlamaların asılsız olduğunu ve gerçeklerin ortaya çıkması için mahkemeye sunduğu taleplerinin kabul edilmediğini, bu taleplerin tutanaklara dahi geçmediğini belirterek duruşmanın sürdüğü sırada kendini SEGBİS odasında yakmıştır” dedi.
“EŞİYLE VE ÇOCUKLARIYLA TEHDİT EDİLDİ”
Yapılan görüşmede Şerif Mesutoğlu’nun, gözaltına alındığı andan itibaren yine aynı dosya kapsamında gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan eşiyle ve çocukları ile tehdit edildiğini iddia ettiğini söyleyen Kaleli, “Bu tehditlerin hapishanede de devam ettiğini, “senin hakkında delil yaratacağız” şeklinde Mardin İl Emniyet Müdürlüğü’nde baskı altına alındığını, daha sonra da kendisine işkence ile ifade tutanağının imzalatılmaya çalışıldığını, hastaneye kabulde ise kimlikte ismi yerine rumuz kullanıldığını iddia etmiştir. Sebebi sorulduğunda ise hastane personelinin kendisine “güvenlik gerekçesi nedeniyle” bu yöntemi uyguladıklarını beyan ettiklerini söylemiştir” diye konuştu.
“ÇOCUKLARIYLA GÖRÜŞEMEYECEK DURUMA GELDİ”
Mesutoğlu’nun yaklaşık üç ay gördüğü tedavi sonrasında da yeniden Siverek Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildiğini söyleyen Kaleli, kovuşturma sürecinde Şerif Mesutoğlu’nun altını çizdiği hususları şöyle sıraladı. Ancak taleplerin karşılanmamasıyla birlikte yerel mahkemenin Şerif Mesutoğlu hakkında iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 18 yıl hapis cezası verdiğini vurgulayan Kaleli, “Sürecin yerel mahkemece tamamlanmasının hemen ertesi günü ölüm orucuna başladığını ailesi aracılığı ile duyurmuştur. 26 gün ölüm orucunda kaldıktan sonra yine ailesinin büyük çabaları ile ölüm orucunu sonlandırmış ve hak arayışına devam edeceğini beyan etmiştir. Ancak ilgili kurum ve kuruluşların duyarsızlığı nedeniyle ikinci defa ölüm orucuna başlamış, bu süreçte sağlık sorunları baş göstermiş, artık çocuklarıyla bile görüş yapamayacak duruma gelmiştir” diye konuştu.
“PARMAĞI OLDUĞU İDDİA EDİLEN VALİ, MARDİN’E KAYYUM ATANDI”
Öldürülen kaymakamın ağabeyi Asım Safitürk’ün Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’ndeki duruşmada ve zaman zaman basına vermiş olduğu demeçlerde, dönemin valisi ve emniyet müdürünü parmağı olduğu iddialarını hatırlatan Kaleli, “Bugüne kadar ilgili kamu görevlileri hakkında etkin bir soruşturma yapılmadığı gibi Vali Mustafa Yaman Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum olarak atanmıştır. Soruşturma dosyası hala “gizlilik” taşımaktadır” dedi.
“35 KİLO KAYBETTİ, KONUŞMADA GÜÇLÜK ÇEKİYOR”
Şerif Mesutoğlu’nun bugün açlık grevinin 219. gününde olduğunu vurgulayan Kaleli, Mesutoğlu’nun açlık grevi süresince 35 kilo kaybettiğinin, konuşmada güçlük çektiğinin, destek alarak görüşe çıktığı eşi tarafından vakıflarına bildirildiğini söyledi.
Tıbbi literatürde belirtildiği üzere uzamış açlıkta vücutta kalıcı fiziksel ve ruhsal sekellerin olma ihtimalinin yüksek olduğunu, kişinin kendi başına yaşamını devam ettirebilme koşulları güçleştiğini belirten Kaleli, “Biz, insan hakları savunucuları olarak hatırlatmak isteriz ki işkence mutlak yasaktır, hangi koşulda olursa olsun istisna kabul edilemez. Yanı sıra “…kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının tanınması, hakkaniyete uygun yargılama yapılması, suçsuzluk karinesine riayet edilmesi,...” adil yargılanma ilkesi gereğince ulusal ve uluslararası mevzuat kapsamında güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla insanın temel hak ve özgürlükleri adına iki kez ölüm orucuna girmiş olması, şu anda ise açlık grevini devam ettirmesi endişe vericidir” diye konuştu.
“ETKİN BİR SORUŞTURMA BAŞLATILMALI”
“Öte yandan bu olayın siyasi ve toplumsal yönü de es geçilmemelidir” diyen Kaleli, Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayı ile Derik Kaymakamı’nın öldürülmesinin çözüm sürecinin bitmesiyle yaşandığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Dolayısıyla böylesi toplumsal ve siyasal sonuçları olan bir dava dosyasının kamuoyundan gizlenmesi yargılama sürecinin adil bir biçimde yürütülmediğine dair biz insan hakları savunucularında olumsuz bir intiba yaratmaktadır. Son olarak, yaşamdan yana, adil ve insan onurunu esas alan bir bilinç ile dile getirmek isteriz ki; söz konusu olayın mevcut iddialar esas alınarak araştırılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için adil bir yargılanma süreci işletilmeli, işkence iddialarına ilişkin etkin bir soruşturma derhal başlatılmalı ve ağırlaşan sağlık sorunlarına dair bir an önce harekete geçilmelidir.”
“4 YILDIR ADALET YERİNİ BULSUN DİYE MÜCADELE EDİYORUZ”
Eşinin adil yargılanma talebiyle açlık grevinde olduğunu söyleyen Saime Ateş Mesutoğlu, “Şerif’in hiçbir talebi incelenmedi. Dosyada bulunan eldivende Şerif’in parmak izi ve ten dokusu var mıdır incelenmelidir. Eldivenin nereden atıldığı incelenmeli. Şerif’in yazdığı iddia edilen notun orijinali varsa oradan inceleme yapılmalıdır. Bu kadar açığın olduğu bir dosyada gerçek katillerin bulunması zor olmamalıdır. Eşim kurban seçilmiştir. 4 yıla yakındır iki çocuğumla birlikte adalet yerini bulsun diye mücadele ediyoruz. Bu mücadelemiz son bulmalıdır. Şerif ile bugün konuştuk. Eşim Hepatit B hastası. Böbreklerinde ve bağırsaklarında ağrılar olduğunu söyledi. Artık tek başına merdiven inip çıkamadığını dile getirdi. Gözlerinde karar ve baş dönmesi mevcut. Bir insanın hayatı söz konusu. 4 ay ben de cezaevinde kaldım. İki çocuğum dışarıda perişan oldu. Gerçekten hayatımızı kararttılar” diye konuştu. (Diyarbakır/EVRENSEL)