Rize’nin doğusunda anlayış da iklim de değişti
Son 20 yıldır MECİ’nin değil rant, çıkar, yolsuzluk ve yoksulluğun hâkim kılınmaya başladığı, halka değil bireylerin çıkarlarına yönelik olduğu Fındıklı'da anlayış değişiyor, hava değişiyor.
Fotoğraf: Gökmen Turna
Bülent FALAKAOĞLU
Rize
"Seçimler öncesinde yürütülmeye çalışılan ortak akıl ve kolektif çalışma ‘MECİ’ kültürümüzü ortaya çıkardı. MECİ Lazca bir sözcük yani İMECE. Bizim kültürümüzde MECİ, karşılık beklemeden ihtiyacı olanlara yardımcı olmak, yaşamı paylaşmak, dayanışmaktır. Biz MECİ anlayışı ile yola düştük. Seçim sürecinin tümünde ben değil ‘biz’ anlayışını öne çıkardık”.
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu’na ait bu sözler. Ve Rize’nin Fındıklı ilçesinde, 31 Mart’ta, 3 dönemdir yürüttüğü başkanlığın iktidar partisinin elinden yüzde 60 gibi ezici bir oyla alınmasının sırrını veriyor.
Belediye bütçesinden tasarrufta en başarılı ve şeffaf belediyeler arasına adını yazdıran Fındıklı, yeni yönetimi ile birlikte kültür-sanat alanında Karadeniz’de en çok etkinlik yapan belediye olarak öne çıktı. 20 yıl sonra “Yeşil Altın Gümüş Deniz” festivalini gerçekleştirildi.
Elazığ depremi nedeniyle ertelenmiş olsa da, geleneksel hale getirilecek olan ve 26 Ocak’ta Ayder’de sahne alması engellenen Selçuk Balcı, Apolas Lermi gibi isimlere kucak açan ViçeFest Kış Festivali organize edildi.
Mart ayına Şiir Günleri planlanıyor. Mayıs ayı başında Uluslararası Çay, Tarım ve Ekoloji Şöleni, 26-30 Haziran’da Tiyatro Festivali, 6-16 Ağustos’ta ise yine Yeşil Altın Gümüş Deniz Festivali.
Anlayacağınız özellikle son 20 yıldır ‘MECİ’nin değil rant, çıkar, yolsuzluk ve yoksulluğun hâkim kılınmaya başladığı, çalışmaların halka değil bireylerin çıkarlarına yönelik olduğunu ilçede anlayış değişiyor, hava değişiyor.
Hava bütün ile doğru yayılıyor. Başkan Çervatoğlu durumu şöyle özetliyor: “Çevre ilçelerden olumlu tepkileri almaktayız. Fındıklı artık çevre ilçelerden insanların sosyalleşmeye gelebileceği bir ilçe oluyor”.
Başkana sorduk o anlattı.
Seçilmenizin ardından, makam odasının kapısını sökmekle işe başladınız. Neden? Bunu “bir şeffaflık şovu” olarak ifade edenler oldu. Siz o günden bugüne kapısız makam odası konusunda hangi somut adımları attınız?
Öncelikle Evrensel gazetesi emekçilerine okuyucularımızla bizi buluşturduğu için teşekkür ederim. Devir teslim aldığımız ilk gün makam olarak tanımlanan ancak bizim için çalışma ofisi diyebileceğimiz odanın kapısını sökerek başladık. Çünkü seçim öncesi ifade ettiğimiz ve halkımıza söz verdiğimiz bir konu vardı, o da seçilmişlerin halkı ile iç içe olması ve ulaşılabilir olması, toplumcu belediyecilik anlayışıyla denetlenebilir, şeffaf, katılımcı bir belediye anlayışının hayata geçirilmesi. O kapı hiçbir zaman kapanmayacak. Halkımızın yönetimlere katılması ve o çalışma ofisinde kamusal bir anlayışla özel bir işin veya görüşmelerin yapılmamasının bir aracı olacak.
Bu kapının kapanmaması ayrıca bizleri de rahatlatmaktadır ve siyaseten yanlış yapmamızın önüne de geçmektedir diye düşünüyorum. Seçim çalışmalarımızda bir piramit tanımlamıştık. En altta halk ve bizler o halkımıza piramidin tepesine gelebilmek için programımızı sunar, dil döker vaatler veririz ve piramidin tepesine ulaşınca halkımızın bize ulaşmasının önüne birçok engel koyarız. Bu anlayışı tersine çevireceğiz dedik ve piramidi tersine çevirdik. En alt noktada belediye başkanı, onun üstünde meclis, onun üstünde mahalle ve toplumsal katmanlardan oluşan meclisler, onun üstünde Fındıklı meclisi ve en üstünde Fındıklı halkı olacaktı.
Yaptığımız tüm çalışmalara halkın katılımının önü açılarak yapılan yatırımlarımızda veya hizmetlerimizde şeffaflığımızın önü açıldı. Örneğin haftalık toplantılar yaparız çalışma masamızın etrafında halkımız katılır, bu toplantılara fikrini söyler, taleplerini iletir.
Birçok meclis oluşturdunuz. Oluşturduğunuz meclislerle, geleneksel siyaset yapma tarzının dışında nasıl bir yönetim modeli hayata geçirmek istiyorsunuz?
Evet yukarıda da ifade ettiğimiz gibi klasik bir model biliniyor yönetim anlayışı olarak. Seçilenler seçilmişlerdir ve her şeye yetkileri çerçevesinde karar verirler. Başkan yardımcılarını atar, yeni makamlar, yeni ulaşılmaz mevkiler oluşturulur ve bu oluşturulan makam ve mevkiler halkımızın yönetimden bir o kadar daha uzaklaşmasına neden olur. Geleneksel olarak bildiğimiz ve yaşadığımız durum seçimlerden sonra özel odalar, süslü kapılar, korumalar, özel araçlar ve ayrıcalıklı durumlar. Biz ise bunlara karşın MECİ kültürü ile Fikri Sönmez’den kalan halkın yönetime katılım anlayışını hakim kılmak istedik. Halkıyla birlikte yönetimi de paylaşmak, demokrasi anlayışını en tabana yaymak, doğrudan katılımcı demokrasiyi hayata geçirebilmek.
Meclislerin en somut örneği olan Fatsa ve Fikri Sönmez anlayışının bugün iz düşümünü yakalayabilmek, halkın yönetimlere katılımlarını sağlamak oldu fikri takip olarak. Aksi çok kolaydı ifade ettiğim gibi.. Yardımcıları atar, onlara birer oda verir, halkın bize ulaşabilmesinin önüne geçer ve yeni bürokratik engeller yaratabilirdik. Biz zoru seçtik doğrudan katılımcı bir anlayışı hayata geçirmek için.
Şimdi de gelelim sorunlara.. Kısa bir zaman önce basında ve kamuoyunda çöp sorunuyla ilgili problemler olduğu söylendi. Böyle bir sorun var mı? Varsa çözüm olarak neler düşünüyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemem gerek ki beni en rahatsız eden konudur. Fındıklı dediğimizde deresine, suyuna, doğasına sahip çıkış aklımıza gelir. Ama ne yazık ki bu sorun sadece HES olarak algılanmakta ve bu hepimizi yaralamaktadır. Vahşi depolamayla, sahil yoluyla, yeşil yoluyla Karadeniz’imiz yok ediliyor. Hayatımız iki duvar arasına cezaevine hapsediliyor.
Tüm bölgenin sorunu çöp. Biz yönetime geldiğimizde geri dönüşüm projesini hayata geçirmeye başladık. Çöpü yerinde ayrıştırarak geri dönüşümlü çöpleri satarak iki engelli arkadaşımızın istihdamını sağlıyoruz. Şu an katı atık ayrıştırma tesisi inşaatını tamamlıyoruz ve kompost yöntemiyle gübre üretmeyi hedefliyoruz.
Tüm bölgede dere kenarlarına veya elverişsiz bölgelere vahşi depolama yapılmakta. Bizler en az sorun yaşayan ilçeyiz, hatta bu konuda en duyarlı ilçeyiz diyebilirim. Bu konuda Fındıklı halkına teşekkür etmem gerekiyor. Yalnız kamuoyuna yansıyan sorun, en sorunsuz depolama alanı olarak ifade edilebilir. Çıkarı olan bir grup ile aday adaylığımız süresinde rakibim olan ne yazık ki bir partilimizin öç duygularının haber olma niteliği yüksek olan konuyu yanlış ve yalan haberlerle kamuoyuna aktarmasıdır. Hatta dönemin kaymakamını bile bu duruma ortak etmeye çalışmışlardır. Veya tersi.
Fındıklı Belediyesi geçmişten bu yana su ve emlak paralarının bir bölümünün alınmadığı veya alınamadığı söylentileri var. Durum nedir? Çözümü nasıl düşünüyorsunuz?
Evet toplamda 2 milyona yakın alacağımız var. Öncelikle en temel ihtiyaç olan su bedeli birçok yerde olduğu gibi bizde de yüksek. Yapılan yatırımlarda sorun var. Yaklaşık 3 milyon (faizi dahil değil) kredi kullanılarak yapılan su hattı problemli ve bugüne kadar 1 milyon tamir ve bakım için harcanmış. Yaptığımız inceleme ve tespitlerle birlikte bağımsız kuruluşlardan istediğimiz raporlar ve malzeme deneyleri sonucunda hattın eksik ve hatalı imal edildiği ortaya çıktı. Malzeme bağımsız akredite kuruluşların testinden geçemedi.
Konu ile ilgili olarak gerekli çalışmaları yürütüyoruz ve halkımızın çıkarlarını sonuna kadar sahiplenmeyi temel ilke olarak benimsiyoruz. Bunun yanında yeni bir su kaynağını ilçemize getirebilmek ve su sorununu çözmeye çalışıyoruz.
Alacaklarımız konusunda ise öncelikli olarak bilgilendirerek yurttaşlarımızın yardımcı olmalarını talep ediyoruz. Meclislerimizin aldıkları karar çerçevesinde çalışmalar yürütüyor ve sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
ÇOCUKLAR İÇİN FARKLI DÜNYA VE EĞİTİM
Bir de çocuklara ve eğitime yönelik işleriniz var. Biraz bahseder misiniz?
Bu alanı çok önemsiyoruz. Bu nedenle ortak akılla EğitiMeci oluşturduk. EğitiMeci bir eğitim imecesi olarak uzun yıllardır Fındıklı’da tartışılagelen, eğitime dair bir şeyler yapabilme isteğinin ürünü olarak ortaya çıktı. 1 Temmuz – 3 Ağustos 2019 tarihleri arasında ilk atölyelerini düzenlemeye başladı. Öncesinde yetişkinlerle eğitime dair çeşitli toplantılar gerçekleştiren EğitiMeci çocuklarla da bu yıl içerisinde “Fındıklı Çocuk Buluşması” ve “Fındıklı Çocuk Meclisi Toplantısı” etkinliklerini gerçekleştirdi.
Süreç içerisinde büyüyen ve gelişen bu imece EğitiMeci Yaz Atölyeleri ile farklı alanlardan bir araya gelen atölye yürütücüleri ile ilk uzun soluklu eğitim faaliyetine başlamış oldu.
EğitiMeci kendisini bir eğitim kurumu olarak tanımlamıyor. Dolayısıyla hiyerarşik bir yapı yerine demokratik ve katılımcı bir yapıyı benimsemekte, öğreten ve öğrenenin ayrıldığı bir yapı değil, birlikte öğrenmenin esas alındığı bir yer.
Bu felsefenin esas alındığı atölyelerde ise bu yaz çocuklarla birlikte beş hafta boyunca Çocuk Hakları Atölyesi, Doğada Eğitim Atölyesi, Drama Atölyesi, Fotoğraf Atölyesi, İngilizce Atölyesi, Lazca Atölyesi, Masal Atölyesi, Oyun Atölyesi, Ritim Atölyesi, Sanat Atölyesi, Taş Boyama Atölyesi ve Ziraat Atölyesi; velilerle birlikte ise Aile Eğitimi Atölyesi gerçekleştirildi.
Bunların yanında her hafta çevre ve doğa gezileri gerçekleştirildi. Her atölyeden önce “Çember Saati” etkinliğinde bir ağacın etrafında bir araya gelen çocuklar gün içerisinde yapacaklarına dair konuştuktan sonra yine atölyelerin bitiminde çemberler oluşturarak değerlendirmelerde bulundular. Her haftanın bitiminde ise aileler ve çocuklar 'Eleştiri Günleri’nde bir araya gelerek atölyelere dair eleştiri ve önerilerini dile getirdiler. Her ne kadar alışılagelmemiş bir eğitim modeli olarak farklı yöntemleri uygulamakta sorunlar yaşamış olsak da başka bir eğitimin mümkün olabileceğini göstermek atölyelerin bizlere kattığı en önemli kazanımlardan biri oldu.
Yakın zamanda Zuğa Çağdaş Eğitim Kooperatifi oluşturduk ve bu alandaki MECİ kültürümüzü yarınlara taşımaya başladık.
EğitiMeci bir eğitim imecesi olarak önümüzdeki dönemlerde de çalışmalarına devam edecek.
BAKANLIK ONAYLI ÖDENEKLERİMİZ KESİLDİ
Çalışmalarınızda iktidar engelli ile karşılaşıyor musunuz?
Sahil yoluna paralel yollar yani iç yollar, diğer belediyelere Karayolları tarafından devredilirken bizlere devredilmemekte. Daha vahim olanı karayolları bünyesinde olan alanların temizliği ve bakımı için ilçemiz adeta yok sayılmakta.
Tüm ilçelerde sahilde tesisler varken bizim oluşturmayı planladığımız tesislere engel olmak için yarış içerisine girilmekte. Tüm insanlığın ve özellikle bölgemizdeki tüm ilçelerin çöp sorununun çözülmemesi konusunda en yetkili ağızlardan engellenmek amacıyla çalışmalar yürütülmekte.
Geçmiş dönemde bakanlıklara sunulmuş ve kabul edilerek ödenek çıkarılmış projelerimizin ödenekleri kesildi. Etrafımızda yer alan AKP belediyelerinin projesi olmadan ödeneklerle desteklendiğini biliyoruz ama bize gelince çıkan ödeneklerin kesilmesi ile karşılaşıyoruz.
Biz bunları biliyor yaşıyor ve kasıtlı olarak yapılan bu engellemelere karşın asla vazgeçmiyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Fındıklı halkının gönüllü MECİ’ye katılımı engellemelere rağmen projelerimizin tamamlanmasını sağlamaktadır.
Bizler halka rağmen değil halkla birlikte; sözün, yetkinin, ve kararın Fındıklı halkında olduğu bir anlayışın önünde hiçbir engelin duramayacağını biliyoruz.
‘KAZIM KOYUNCU’ ADINA DEVLET ENGELİ
Millet Bahçesi ve Millet Kıraathanesi’nin adını değiştirdiniz. Devlet "kamu yararı yok" diyerek değişikliği reddetti. Ne anlama geliyor, değerlendirir misiniz?
Millet Bahçesi veya Millet Kıraathanesi bir siyasi partinin parti programına girmiş seçim vaatleridir. Bizler ücretinin, Fındıklı halkı tarafından ödenen bu parkın isminin bir gencimizin önerisiyle 100. Yıl Atatürk Parkı ve parkın içerisinde yer alan taş evi Kazım Koyuncu Kültür ve Sanat Evi olarak değiştirdik.
Parkın ve içerisinde yer alan yapının bir kıraathane olarak değil de kültür sanat faaliyetlerinin yürütüleceği, çocuklarımızın eğitimlerine ve gelişimlerine destek verebileceğimiz bir alan olarak planladık. Dolayısıyla kamu yararı/zararı olarak değerlendirenlerin siyasal kaygılarını açığa çıkarmaktadır. Millet Bahçesi ve kıraathanesi isimleri seçim öncesi acil olarak itirazlara rağmen verilmiş olup, AKP yönetimi meclis çoğunluğu ile karar verdi. Bu süreçte seçim yatırımı olarak AKP milletvekilleri tarafından tamamlanmış olmamasına rağmen açılışı gerçekleştirildi. Şu an yeni bir park olmasına rağmen birçok eksiklikleri yaşamaktayız. 6 milyon kredi kullanılarak yapılan bu parkın geri ödemesi 14,5 milyon olarak Fındıklı halkı tarafından ödenecektir.
Millet Bahçesi isminde görülen ancak Atatürk ve Kazım Koyuncu isminde görülmeyen kamu yararının ne olduğunu anlayamadık.
BANKAMATİK MEMURUNU DURDURDUK, İSTİHDAMI ARTIRDIK
Belediyelerde çok konuşulan konulardan biri de işten çıkarmalar, bankamatik memurları oldu. Siz hiç işten çıkarma yaptınız mı? Belediyenizde "bankamatik memuru" ile karşılaştınız mı?
Öncelikle 9 ayımızı tamamladık ve Fındıklı halkına hizmet etmeye çalışmaktayız. Yönetime ilk geldiğimizde çok sayıda İŞKUR üzerinden çalışan personellerimiz de vardı. Bu çalışanların içerisinde on civarında çalışanın işe bile gelmediklerini gördük ve iş akitlerini durdurduk.
Dönem içerisinde İŞKUR üzerinden çalışan 50'ye yakın çalışanın süreleri Temmuz ve Ağustos aylarında doldu. Bilindiği gibi İŞKUR üzerinden belediyelerde çalışanların süreleri var, bu süreler belediyelerin belirleyebildiği süreler değil. Hatta çalışanların belirlenmesinde bile bir söz hakkı olmamış. Program tamamlandıktan sonra işlerimizin aksamaması amacıyla 34 kişinin istihdamı sağlandı.
Yani işten çıkardığımız kimse yokken tam tersine 34 yeni yurttaşımıza çalışma olanağı sağladık ve istihdam ettik.
FESTİVALİ PROVOKE ETMEYE ÇALIŞTILAR
Uzun dönem sonra, iktidar partisinin belediyeyi kaybetmenin getirdiği hazımsızlığın sonucu kara propagandaya maruz kaldığınızı duyuyoruz. Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Etkisiz duruma dönüştürmek için nasıl bir mücadele yöntemi uyguluyorsunuz veya uygulayacaksınız?
Öncelikle kısa süre içerisinde halkın yönetime katılımını sağlamamızdan rahatsız oldular sanırım. Sonrasında bu süre içerisinde tüm kaynaklarımızın önüne engeller çıkarılarak kesilmesine rağmen yatırımlar yapmamız ve istihdam sağlamamız rahatsız etmeye başladı. Tüm yapmak istediklerimize karşın engellemelerle karşı karşıya kalıyoruz. Örnek vermek gerekirse tüm ilçelerde sahillerde kafeterya olmasına rağmen bizler bu konuda adım atmaya başladığımızda tüm engellemelerle karşılaşıyoruz. İç yolların belediyemize devredilmesi konusundaki başvurularımız reddediliyor. Bizler tüm yatırımlarımızı planlayarak yapmaya çalışmaktayız. Örneğin bir alt yapı yatırımı yapacaksak tüm alanlardaki eksikliklerin tespit edilerek yapılmasını planlıyoruz. Doğalgaz hattının gelmesi söz konusu olduğundan alt yapıyı yaparken bu alanı da dikkate alarak yatırımlarımızı planlıyoruz. Kara yollarından bu yolları istediğimizde sahil yoluna paralel olduğu ifade edilerek reddediliyor ama aynı durumda olan diğer belediyelere devrediliyor.
Bazı belediyeler bir A4 kağıdına yazılan yazıyla ödenekler alırken, geçmiş dönemde çıkmış olan ödeneklerimiz iptal ediliyor. Eğitim konusunda ücretsiz, elektronik dershanenin tanıtımını okullarda yapmak istediğimizde önümüzde engeller çıkarılıyor. Ama aynı Milli Wğitim İlçe Müdürü belediyemizin hiçbir protokolü olmaksızın belediye aracını makam aracı olarak yıllarca kullanabiliyor. Aracı geri almamızdan rahatsız olunca eğitim alanında yapmak istediğimiz yatırımların önünde engeller çıkarmaya çalışıyor.
Çok başarılı geçen festivalimizi provoke etmeye çalıştılar. Olay çıkarmaya çalışan bir kamu görevlisi havaya ateş açarak izdiham yaratmaya çalıştı. Ama halkımızın çok başarılı duyarlı davranışı boşa çıkardı bu çabayı.
Kreş çağındaki çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için metruk ve atıl durumda olan mekanların tahsislerini istediğimizde zinhar olmaz deniyor. İlçemizdeki çocuklarımızın dil öğrendiği, kendileriyle ve doğayla barışık bir şekilde yetişmelerinin önüne bizzat kurumlar engel çıkarıyor. Oysa ki belediyemize ait olan ve kreş olarak inşa edilmiş olan binanın tahsisi müftülüğe verilmiş ve 4-6 yaş sübyan okulu olarak açılmış durumda ilçemizde. Öğrenci sayısı da 10’u bulmamakta. Bizden önce yapılan bu protokol, Meclis çoğunluğu ile iptal edilmiş olup tarafımıza devri istenmesine rağmen kendi mekanımızın bize verilmemesi için tüm kamu gücü kullanılıyor.
Kamunun gücünü kullanarak tüm yatırımlara engel koymaya çalışan siyasal anlayışlara inat Fındıklı Halkının MECİ’si büyüyor ve büyümeye devam edecek.
Başka Fındıklı yok. Bunu anlayamayanlar bir avuç çıkarları için halkına hizmet edenlere karşı engel olmak için çaba harcamaktadırlar. Tüm engellere rağmen halkımızın taleplerini yerine getirmeyi bir görev olarak gören ve üreten yönetim anlayışını, hatta üretenin yönetimde söz sahibi olmasını, MECİ’yi hayata geçirecektir Fındıklı halkı.
Halkın istekleri karşısında hiçbir güç duramaz.
BÜTÇEMİZ ŞEFFAF
Belediye bütçesini halka nasıl açıklıyorsunuz? Halkın hem geçmiş hem de bugünün gelir ve giderlerine ilgi durumları nasıl?
Toplumcu belediyecilik anlayışının olmazsa olmazlarından olan bütçe şeffaflığına çok önem vermekteyiz. Her ay çalışmalarımızın içerisinde yer aldığı bülten yayınlanmakta. Bu bültende bütçe kalemlerimiz ve giderlerimiz de halkımıza duyurulmakta. Hatta tüm harcamalarımızın denetlenmesi konusunda yurttaşlarımızın talebi olursa muhasebe birimimiz en şeffaf haliyle belgeleri sunabilmektedir.
Ayrıca yapılacak olan yatırımların tamamı meclislerimizde veya halk buluşmalarında karar altına bağlanmaktadır. Yapılan veya yapılacak çalışmalarımızın halkımıza aktarılması amacıyla halk buluşmalarını sokaklarımızda gerçekleştirmekteyiz. Tüm ekstra kaynaklar kesilmesine rağmen MECİ anlayışıyla tüm çalışmalarımızı ısrarla sürdürüyor ve tamamlıyoruz.
FINDIKLI ARTIK SOSYALLEŞİLEN BİR YER
Rize’nin doğusunda hayata geçireceğiniz belediyecilik anlayışı Rize’nin siyaset ikliminde değiştirecek bir etki yaratır mı? Değerlendirir misiniz?
Hayata geçireceğimiz belediyecilik anlayışını toplumcu belediyecilik olarak tanımlayabiliriz. Dünden örneklerini bildiğimiz bir anlayış. Sözün, yetkinin ve kararın Fındıklı halkında olacağı bir anlayışın hayat bulması elbette siyasette bir etki yaratabilir. Bunun ne kadar hayat bulacağını süreç içerisinde hep birlikte göreceğiz. Bizler halk meclisleri aracılığıyla tüm çalışmalarımızı yürütmeye çalışmaktayız.
Burada nasıl bir belediye, nasıl bir ilçe ve nasıl bir ülke istediğimiz önemlidir. Hiçbiri birbirinden bağımsız düşünülemez bence. Dünden yarına yürüyebilmek emeğin en anlamlı ve en yüce değer olarak kabul edilerek tüm emekçi halkımızın, kente yaşayan tüm toplumsal katmanların, dezavantajlı grupların ve içerden göçerek gelen konuklarımızla birlikte eşit, özgür, demokratik bir ortam yaratabilmektir.
Bu anlayış, sokağından mahallesine, esnafından işçisine, emeklisinden öğrencisine, kadınından erkeğine tüm kesimlerin mutlu olabilmesi için çalışmalar yürütebilmektir. Bugün dün olduğu gibi MECİ’nin, dayanışmanın varlığını yaşatmak için yola çıkanların fikri takibi yapılarak ve yeni öyküsünü oluşturmaya çalışıyor Fındıklı halkı. Yerel seçimler sonucunda Fındıklı Halkı yeniden MECİ’ye dönünce, toplumcu, halkçı belediye uygulamalarını hayata geçirmek için kolları sıvadık ekip olarak. En son Hayati Aykut abimizin bu kültürün temsilcisi olarak Fındıklı’da belediye başkanlığı yapmaya çalışmıştı darbe sonrasında. İlçemizde yapılan yatırımlar ve uygulamalar muhalefette kalanların hazmedememesine neden olmaya başladı.
Bizim yarınlarımız için çocuklarımıza sözümüz var. Geleceği bugünden birlikte kurmak, sağlıklı, mutlu ve refah içerisinde yaşanacak bir Fındıklı’yı inşa etmek, adaletin, kardeşliğin hakim kılındığı yarınlarımızı örmek için yola çıktık. Fındıklı’nın sakini değil sahibi olmak için kendimize değil, kentimize ve halkımıza hizmet etmek için hep birlikte, MECİ ile yönetmek için yola çıktık.
Bu da yetmedi akademisyenlerimiz, bilim insanlarımız, meslek mensuplarımız, gurbetçilerimiz, işçilerimiz ve esnaflarımızın içerisinde yer aldığı Fındıklı Danışma Kurulunu oluşturduk.
Bu anlayışın elbette bir etkisi olacaktır diye düşünmekteyiz ki zaten çevre ilçelerden bu tür olumlu tepkileri almaktayız. Fındıklı artık çevre ilçelerden insanların sosyalleşmeye gelebileceği bir ilçe oluyor.
DOĞAYI DA DEREYİ DE KORUMAYA DEVAM
Güçlü bir çevre mücadelesi yürütülmesine rağmen vadilerdeki derelerin kenarları betonlarla kaplanmış veya kaplanıyor. Neler oluyor değerlendirir misiniz?
Vahşi kapitalizm diyerek geçebilsek keşke. Evet yaşanmakta olan bu vahşi kapitalizm tüm hayatımızı yok etmekte ancak bir miktar suçu da kendimizde aramamız gerekmektedir bence. Derelerimizi HES’lere karşı ifade ettiğim gibi canımız pahasına savunurken yine aynı derelerimizi foseptiklerimizle, çöplerimizle yok ediyoruz. Hatta endüstriyel balık çiftlikleriyle tüm suların tekelleşmesini bir avuç istihdam uğruna yok ederiz.
Dere yataklarına betonarme yapılarla geleneksel mimarımızı yok eder, aslında kültürümüze bağlılığını ifade ederek kültürümüzü ve geçmişimizi silmekteyiz. Üretim ilişkilerimizi yeniden gözden geçirip kooperatifler aracılığıyla yeniden tarıma dönmeliyiz ve doğamızı korumalıyız. Belediye olarak toplumsal öncülük yapabilmek amacıyla bu konuda çalışmalar yürütmekteyiz. Tarımsal Kalkınma Kooperatifi için adımlarımızı atmış bulunmaktayız.
EKSİKLİĞİMİZ BİZE ÇOK RAHAT İLETİLİYOR
Şu ana kadarki uygulamanızda eksiklik veya hatalı yaklaşımlarınızın olduğunu düşünüyor musunuz? Varsa bundan sonraki uygulamalarınız nasıl olacak?
Elbette oluyordur. Biz eleştiri, öz eleştiri mekanizmasını hayata geçiriyoruz. Halkımız eksikliklerimizi bize çok rahat iletebiliyor. Sonuçta biz de insanız halkımızın üzerinde değil, halkımıza hizmet etmeye çalışıyoruz.
Önemli olan hata yapmaktan korkmak değil, hataları tekrarlamaktan korkmak gerek. Eksikliklerimizin giderilmesi ortak akıl ve üretimle olur. Birey yalnız kalırsa hatalarıyla gelişemez, kısırlaşır ve hatalarını tekrarlar. Eğer örgütlü ve kollektif bir hayat içerisinde olursa, gelişir ve hatalarını giderir. Ben yalnız kalmaktan korkarım, ortak akıldan değil.
Evrensel Gazetesine başkaca ileteceğiniz mesajınızı alabilir miyiz?
Öncelikle teşekkür ederim gazetemize, emekçilerine ve gönüllülerine. Nice özgür yıllar diliyor yeni yaşınızı kutluyorum. Baskılar karşısında dayanışmamız devam edecek.
Tüm halkımıza ve okuyucularımıza da sağlıklı ve aydınlık bir gelecek dilerim!