Pinochet döneminde İsveç'e kaçırılan Evelyn Sandroos, 36 yıl sonra ülkesine döndü
Şili doğumlu Evelyn Sandroos, 1,5 yaşında ailesinden kaçırılarak İsveç’te evlatlık verildi. İlk defa Aralık 2019’da gerçek ailesi ile buluştu. Evelyn, darbe döneminde kaçırılan binlerce çocuktan biri.
Evelyn Sandroos | Fotoğraf: Evrensel
Murat KUSEYRİ
Stockholm
İsveç, nüfusuna oranla evlatlık çocuk edinen ülkeler sıralamasında lider ülke. 1957 yılından bu yana 10 bini Güney Kore’den olmak üzere toplam 60 bin çocuk evlat edinilerek İsveç’e getirildi.
Darbeci General Augusto Pinochet’in diktatörlüğü döneminde, çoğunluğu 1980’li yıllarda olmak üzere 2 bin 200 çocuk Şili’deki Evlat Edinme Merkezi tarafından İsveç’e gönderildi.
ÇOCUKLAR BÜYÜYÜNCE GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDILAR
İsveç kamuoyu ve evlatlık olarak getirilen çocukların çoğuna, ebeveynleri tarafından terk edildikleri ya da gönüllü olarak evlatlık verildikleri için İsveç’e getirildikleri söylendi. Ancak bu çocuklar, yetişkin çağa geldiklerinde İsveç’te olmalarının nedenlerini sorgulamaya ve biyolojik ailelerini aramaya başladılar. Getirilmelerine aracılık eden Evlat Edinme Kurumu taleplerini karşılamamak için gerekçeler öne sürünce “Şili Evlatlık” adını verdikleri örgütlenmeye giderek gerçekleri aramaya başladılar.
36 YIL SONRA ÜLKESİNE DÖNÜP AİLESİNİ BULDU
37 yaşındaki Evelyn Sandroos, 1984 yılında ailesinin elinden zorla alınarak İsveç’e getirilen Şilili çocuklardan biri. 17 yıldır hasta bakıcılık yapan Sandroos’un 3 çocuğu var. Sandroos, Aralık 2019’da Noel tatili öncesi 36 yıl sonra Şili’ye giderek biyolojik ailesiyle görüştü ve geçtiğimiz hafta İsveç’e döndü. Şili’den kaçırılış öyküsünü ve İsveç’te karşılaştığı sorunları Evrensel’e anlattı.
İsveç’te yaşayan Finlandiyalı bir aile tarafından 1,5 yaşındayken İsveç ve Şilili kurumların onayıyla evlatlık edinildiğini söyleyen Sandroos, “Ben her zaman İsveçli olmadığımın, başka bir ülkeden geldiğimin farkındaydım. Anne ve babam da bunu bana çok küçükken anlattı. Zaten cilt rengimden ve görünüşümden ötürü onların biyolojik çocukları olmadığımı herkes fark ediyordu” dedi.
14 YAŞINDA AİLESİNİ ARAMAYA BAŞLADI
14 yaşına geldiğinde biyolojik ailesi hakkında bilgi edinebilmek için evlatlık edinme belgelerini incelediğini söyledikten sonra ulaştığı bulguları şöyle anlattı:
“2 sayfalık bir belgeydi. Benden 1,5 yaş büyük bir kız kardeşim olduğunu, babamın Arjantin’e gittiği ve orada yaşadığı, annemin babamın annesinin evinde kaldığı, maddi durumu çok kötü olduğu için çocuklarına bakamadığı yazıyordu. Anne tarafından yerli halk olan Mapuçe olduğum için Şili’de beni evlatlık istemeyecekleri için başka bir ülkeye gönderilmem gerektiği de yer alıyordu. Annemin beni evlatlık olarak göndermeyi kabul ettiği de yazıyordu.”
Biyolojik ailesini bulabilmek için 2017 yılının son aylarında “Şili Evlatlık” adlı örgütlenmeden yardım istediğini ve 2 ay sonra da kendileriyle telefon ve internet aracılığıyla ilişki kurduğunu söyleyen Sandroos, duygu ve düşüncelerini şu ifadelerle aktardı:
“Çok sevinçliydim. Haftada birkaç gün kendileriyle konuşuyordum. Ama birkaç ay sonra bir üzüntüye kapıldım. Artık onlarla konuşmaya veya yazışmaya dayanamıyordum. Kendimi çok kötü hissettim ve sık sık ağladım. Şili’ye gitmeye ve onlarla görüşmeye karar verdim.”
Şilili eşiyle birlikte doğduğu yer olan Temuco’ya gittiğini belirten Sandroos, “Orada olabilmek harikaydı. Ben bir tek ablam olduğunu sanıyordum. Ama benden sonra 3 kardeşim daha doğmuş. Annem, babam, teyze ve halalarım bir aradaydı. Onlara sürekli sarılıyordum ama İspanyolca bilmediğim için onlarla eşimin yardımıyla konuşabiliyordum” dedi.
ÇOCUK BAKIMEVİNDEN KAÇIRILMIŞ
Geçtiğimiz yıl, ailesiyle telefonla ilişki kurduktan sonra nasıl evlatlık verildiğini öğrendiğini söyleyen Sandroos, “Evlatlık edinme belgesindeki bazı bilgilerin doğru olmadığını öğrendim. Babamın Arjantin’de olduğu doğruydu. Annem, babamın annesinin evinde kalıyordu ama gitmesi istenince güç durumda kalmış. Şilili kurumlardan yardım istemiş. Onlar da beni ve ablamı bir çocuk bakım evine yerleştirmiş. Anneme iş ve ev bulduğunda çocuklarını geri alabilirsin demişler. Annem iş bulduktan sonra bizleri almak için kurumlara başvurunca ‘Sen çocuklarının velayetini kaybettin. Sana çocuk veremeyiz’ demişler. Annem bizleri geri alabilmek için tanıdıklarını devreye koymuş. Babam da geri gelmiş ve sonunda ablamı vermişler. Ama annem ve babam her gün giderek beni isteyince cezaevine atmakla tehdit etmişler. Ablamı da geri alacaklarını söylemişler” şeklinde konuştu.
Sandroos, evlat edinme belgelerinde yer alan bilgilerin annesinin kendisini kurumlara teslim ettikten sonra 15 gün içinde evlatlık işlemlerini tamamlayarak İsveç’e gönderdiklerini gösterdiğini belirterek “Ben ve benim gibi Şili’de askeri cunta döneminde kaçırılıp İsveç’e getirilen yüzlerce çocuk var” dedi.
20 BİNDEN FAZLA ÇOCUK AİLELERİNDEN KOPARILDI
Askeri cunta sırasında 20 bin civarında çocuğun Şili’deki evlat edinme merkezi tarafından değişik ülkelere evlatlık olarak gönderildiği bilgileri Şili ve İsveç medyasında yer aldı. Bunlardan büyük birçoğunun ailelerinin onayı olmadan sahte belgeler düzenlenerek evlatlık verildiği belirtiliyor.
Şili’de Hakim Maria Carroza, 2018 yılının şubat ayında evlatlık edinme adı altında çocuk ticareti yapıldığını belirterek bunu gerçekleşen yetkililer hakkında insanlık suçu işlemekten dava açtı.
Hakimin kaçırılarak İsveç’e gönderildiğini söylediği evlatlık çocuklar arasında, Sandroos’la birlikte 500 civarında çocuk bulunuyor.
İSVEÇLİLER DE SUÇ ORTAĞI
Kendisinden haber alamadıkları için biyolojik ailesinin çok acı çektiğini söyleyen Sandroos, “Bizlerin bu acıları çekmesine neden olanlar arasında İsveç adına aracılık yapan İsveçli bir kadın var. Benim belgelerimde onun imzası var. Beni alıp uçakla İsveç’e getiren de o. Çocuk ticaretiyle çok zengin olmuş. Şili’de yaşamasına rağmen hasta olduğunu öne sürerek duruşmalara katılmıyor. Davanın açılması iyi ama ben mahkum olacaklarını sanmıyorum” dedi.
Sandroos, İsveç’e evlatlık getirilen Şilili çocukların biyolojik ailelerini bulmalarına İsveçli kurumların yardımcı olmamasını eleştirerek “Sürekli zorluk çıkarıyorlar. Belgeler için para ödenmesini istiyorlar. Yardımcı olunması için iki memur görevlendireceklerini iki yıldır söylemelerine rağmen hâlâ bunu yapmadılar. İsveçli kurumların bizlere yardımcı olacağına inanmıyoruz. Yaraya plaster çekmek istiyorlar. Bu nedenle 'Şili Evlatlık' adlı örgütlenmeye gittik. Bu örgütlenme sayesinde ben biyolojik aileme ulaştım ama ne yazık ki diğerleri benim kadar şanslı değil” şeklinde konuştu.