Mektup: 8 bin 400 gün prim ödedim 1250 lira maaş alıyorum
"Bundan yaklaşık 7-8 yıl önce tek maaş ile çalışıyordum, ayda iki defa çoluk çocuk yemeğe giderdim. Sosyal hayatım da vardı. Şimdi üç tane maaşa rağmen biz ayda bir kez yemeğe gidemiyoruz."
Fotoğraf: Pixabay
Hulusi B.
Kocaeli
Merhaba Evrensel okurları yaklaşık 30 yıldır çalışıyorum. Bu zaman zarfında devlete yaklaşık 8 bin 400 gün prim ödedim. Devletin bana bir buçuk yıl önce emeklilikte verdiği maaş ise 1250 lira civarında. Bende üç tane çocuk var. Ben varım, eşim var, sonuçta beş tane boğaz. Bu parayla eşim çalışmasa, ben başka bir iş yapmasam nasıl geçineceğiz?
Evim var ama kira öder gibi parasını ödüyoruz. Yemiyoruz içmiyoruz onu ödüyoruz. Eşim de çalışıyor, ben de ek iş yapıyorum. Yetmiyor ekstra akşamları da çalışıyorum. Ben hiçbir zaman dışarıda yemek yemem. Ayda belki bir kere o da tesadüfen. Hep yemeğimi evden götürürüm. Neden dışarıdan yemiyorum? Hem beni rahatsız ediyor hem de maddi durum. Her şeyin hesabını yapmak zorundayız. Ona rağmen hayat zor yürüyor. Ay sonunu getiremiyoruz. Ödeme günü geldiği zaman ya kredi kartından ödeyeceksin, sonra onun borcunu ödeyeceksin ki sürekliliği sağlayasın. Yetişmeyince gidip borç buluyorsun. Ben bugün bunu yaşadım. Ödememi yapamadığım için borç para buldum.
Bundan yaklaşık 7-8 yıl önce tek maaş ile çalışıyordum, ayda iki defa çoluk çocuk yemeğe giderdim. Sinemaya giderdim. Sosyal hayatım da vardı. Tek maaşla bunları yapabiliyordum o zaman. Şimdi üç tane maaşa rağmen biz ayda bir kez yemeğe gidemiyoruz. Geçen bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. Sordum “Hafta sonu ne yaptın, gezdin mi çocuklarla” diye. O da dedi ki, “Nereye götüreyim, bende üç çocuk var cebimde sigara parası yok. Parka götürürüm, çocuk orada bir şey görür ister ben alamam, alacak gücüm yok çünkü, boynu bükülür, ben o zaman gömülürüm orada. Akşama kadar evden dışarı çıkmadım. Ekmek almaya da çocuğu yolladım.” Bu adam asgari ücretin üzerinde maaş alıyor ama yetiştiremiyor.
Ben biraz karamsarım. Ülkenin ekonomik durumunun her geçen gün kötüye gittiğini gördüğüm için karamsarım. Yıllar önce esnaflık yapıyordum. Bu hükümet geldikten sonra ben batağa gittim. 4-5 sene içerisinde kepenk indirdim. Peki nasıl düzelir? İşçilerin hakkını araması gerekiyor. Asgari ücret ile insan çalıştırıyorsun. Bir insanın giderini hesaplıyorsun ama pazara çarşıya bakmıyorsun. Buralardan hesaplama yapılması lazım. Bugün bir patronun bakış açısı ortalama şudur, bir işçi ne kadar maaş alıyor ondan ne kadar kâr elde edecek? Sanki işçi tek başına geçinecekmiş gibi düşünüyorlar. Oysa o işçinin çoluğu çocuğu ailesi var. Geçinemiyor bu yüzden.
Her şeye yüzde elli üzerinde zam var. Emekli maaşına zam yüzde altı. E kalan farkı nereden tamamlayacaksın? Tabii ki ek iş yapmak zorundasın. Bugün emekli maaşım iyi olsaydı ben çalışmazdım, benim yerime başka ihtiyacı olan biri çalışırdı. Bir işsiz iş bulmuş olurdu. Benim gibi binlerce insan var. Böyle olsa işsizlik de düşebilirdi. Onlara istihdam sağlanırdı. Ben geçinemiyorsam mecburen çalışmak zorundayım, o çalışacak kişinin önünü kapatmış oluyorum. Bugün patronlar çalıştırması gereken insan sayısından az insan çalıştırıyor.
Ben buradan tüm işçilere seslenmek istiyorum; Evrensel’i okumalarını tavsiye ediyorum. Yazılı basının yüzde doksanı taraflı yayın yapar. Ben diğer gazeteleri almıyorum. Okuduğum, evime giren tek gazete Evrensel’dir. Evrensel de doğruyu söylediği için taraf, işçilerin sesini duyurduğu için taraf. İşçilerle ilgili bütün haberler burada rahatlıkla bulunur. Hangi fabrikada neler yaşanmış hepsini burada görebiliyoruz. Birbirimize bu şekilde destek olabiliriz. İşçi sınıfının Evrensel’e sahip çıkması gerekiyor.
Bu durumun değişmesi için insanların el ele tutuşup kenetlenmesi gerekir. Birlik olmayan yerden bir şey olmaz. Ne zaman ki birlik oluruz, işte o zaman bir şeyler değişir.