Genç işçi Ahmet Görgün: İş kaygımın olmadığı bir hayat isterdim
Antep'te tekstilde çalışan 21 yaşındaki Ahmet Görgün, haftalık 300 lira alıyor. Ahmet, “Kendimi bildim bileli çalışıyorum, sinema, tiyatro gibi kültürel aktivitelere ayıracak vaktim yok” diyor.
Fotoğraf: Neslihan Karyemez
Ebal ORUNCAK
Antep
Antep, organize sanayi bölgesinin yanında yüzlerce atölyenin de bulunduğu bir işçi kenti. Bu işçilerin önemli bir kısmını, tekstil atölyelerinde çalışan genç işçiler oluşturuyor. İşçilerin yerleştiği semtlerden birisi de Yukarıbayır. Burada yaşayan işçilerden biri olan 21 yaşındaki Ahmet Görgün ile hayatını, çalışma koşullarını ve istediği hayatı konuştuk. Zor şartlarda üniversiteye hazırlanan Görgün, “İş kaygımın olmadığı bir hayat isterdim” diyor.
HAFTALIK 300 LİRAYA ÇALIŞIYOR
Görgün, iki kardeşi olduğunu ve birinin engelli olduğunu söylüyor. Kardeşi ellerini kullanamıyor ve konuşma bozukluğu var. Babası ölmeden önce kardeşini tedaviye götürdüğünü ama babasına tedavisinin olmadığını söylüyorlar. Babası dört sene önce trafik kazasında ölüyor. Görgün, kazak atölyesinde çalışıyor ve haftalık 300 lira alıyor. Annesi ise haftada iki gün evlere temizliğe gidiyor. Annesinin aylık ortalama geliri ise 720 lira. Annesine verilmesi gereken bir dul maaşı da var ama alamıyorlar, babaları öldükten sonra SGK’den eve geldiklerinde evlerinin içinin ve dışının görünümünün iyi olduğunu söyleyip maaşı vermiyorlar.
İŞE YÜRÜYEREK GİDİYOR
Günlerinin nasıl geçtiğini sorduğumuz Görgün, sabah 07.00’de kalktığını, işe yürüyerek gittiğini, 08.00’de işte olması gerektiğini ve akşam 21.00’de kadar çalıştığını söylüyor. Sadece öğlen, işten bir süre ayrı kalabildiğini hatta çoğu zaman öğlen molasında bile dışarı çıkamadığını, patronların, ‘İş çok çalışın sonra da yersiniz yemeğinizi’ dediğini onların da çaresiz kabul ettiğini söylüyor. “Yapacak bir şey yok çünkü, mecburum onların verdiği paraya” diyor. Hiçbir sosyal aktivitesi olmayan Görgün, “Kendimi bildim bileli çalışıyorum, sinema, tiyatro gibi kültürel aktivitelere ayıracak vaktim yok” diyor.
KAHVALTISI ÜCRETSİZ ÇORBA
Çoğu zaman kahvaltı dahi yapmadığını çünkü parasının olmadığını söylüyor. Akşamları kuru ekmek dahi olsa yediklerini ama doymadıklarını, kardeşlerinin ve annesinin yatağa aç girdiğini dile getiriyor. Ailesi için birçok şeyden fedakârlık eden Görgün, “Benim ailemi doyurmaktan, onlar için para kazanmaktan başka bir gayem yok, ben bir şekilde doyarım ama onların doyması, boğazlarından bir lokma ekmek geçmesi benim için daha önemli. Sabah bir simit yemem, evden bir saat erken çıkar ücretsiz çorba veren yerden çorba içerim, bir simit parasını da annemin cebine koyarım” diyor.
ÜNİVERSİTEYE HAZIRLANIYOR
“Nasıl bir hayat isterdin” diye sorduğumuzda Görgün, “Üniversiteye hazırlanıyorum. Üniversitemi rahatça okuyabileceğim, iş kaygımın olmadığı bir hayat isterdim. Babam sağ olsun isterdim her şeyden önce. Annemin el alemin pisliğini temizlememesini isterdim. Kardeşimin hastalığının bir tedavisi olsun isterdim” diye yanıt veriyor.
Aynı zamanda tıp fakültesinde okumak isteyen Görgün, liseyi açık öğretimden bitirmiş. Liseyi geçen sene bitmiş ancak bu sene kendisini toparlayıp üniversite sınavına hazırlanmaya başlamış. Tam olarak hazırlanmak da denmez buna aslında. Elinde sadece 7 tane kitabı var ve kitapların hepsi yıpranmış. Not alabileceği kâğıdının dahi olmadığını söylüyor Görgün. İş almaya gönderdiklerinde araya karışan kâğıtları biriktirmeye başlamış şimdi. Bir de muhtarların verdiği takvimlerin kartonlarının arkasına yazıyormuş. Aslında hayattan çok şey istediğini ama olmadığını belirten Görgün, “Hayat beni çalışmaya, aileme bakmaya, babasızlığa itti. Olsun” diyerek bitiriyor konuşmasını.