03 Şubat 2020 00:39

Dünya Turu | Irak Komünist Partisi: Halkın temel talepleri karşılanmıyor

Irak’ta halkın talepleri karşılanmadı. Belçika’da AB emeklilik hakkına saldırıyor. Şili’de halkın yüzde 60’ı talepler yanıt bulmadı diyor.

Fotoğraflar: (soldan sağa) Şili Merkez İşçi Birliği (CUT) Sendikası & AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Hazırlayan: Elif GÖRGÜ

Irak’ta başbakan atandı ancak protestolar durmadı.* AB’nin gözü Fransa’nın değil tüm Avrupalı işçilerin emeklilik hakkında. Şili halkı sosyal patlama yaratan taleplerinin yanıt bulmadığı görüşünde.

IRAK: İKTİDAR GÜÇLERİNİN PROTESTOLARI BASTIRMA GİRİŞİMİ BAŞARISIZ

Cesur Ekim Halk Ayaklanmasının patlamasının üzerinden neredeyse dört ay geçti ve hâlâ temel talepler karşılanmadı. Meşru talepleri karşılamak yerine planlı cinayetler ve diğer baskı uygulamalarının yanı sıra erteleme ve zaman kazanmak için oyalama, iktidardaki güçlerin yaygın barışçıl halk hareketini sona erdirmek için izlediği politikalar oldu.

Ancak, son gelişmeler protesto hareketini sona erdirme umutlarının başarısızlığa mahkum olduğunu göstermiştir. Ayaklanmanın cesur katılımcıları, çatışmalarda düşen şehitlerin ve kurbanların sayısı artmasına rağmen, güvenlik güçleri ve artık meçhul olmayan silahlı unsurların suikastları ve doğrudan hedef alması sonucunda daha tutarlı, kararlı ve cesur hale geliyorlar!

İktidar güçlerinin uzlaşmazlıkta, mevcut derin krizi yaratan güç paylaşımlı kota sisteminde ısrar ve halkın taleplerine cevap verme konusundaki isteksizliğe devam ediyor.

Bütün bunlar, devam ederse ülkeye ciddi tehlike yaratacak siyasi bir çıkmazın ortaya çıkmasına neden oldu. Bu tehlikelerden en önemlisi yüksek şiddet, devlet organlarının merkezi ve yerel düzeylerde felç olması, devlet otoritesinin dış oyuncular lehine zayıflaması; yanı sıra, insan hakları ihlallerinin ve Irak hükümetinin tanıdığı uluslararası sözleşmelerin ihlal edilmesidir.

Bu durum halk tarafından yaygın bir şekilde reddedilirken, ayaklanmanın bastırılmasına karşı, dünya çapında uluslararası insan hakları örgütlerinden, Birleşmiş Milletler’den ve son olarak da Bağdat’taki 16 ülkenin büyükelçilerinin ortak açıklamasıyla kınama sesleri yükseldi.

Mevcut krizin devam etmesi, halkımızın halihazırda kötüleşen yaşam koşullarını olumsuz etkilemekte ve halk ile iktidardaki siyasi sistem arasındaki uçurumu derinleştirmektedir. Bütün bunlar, çeşitli kentlerde barışçıl olarak yükselen protestolarda ifadesini bulan yoğun bir halk öfkesine neden oldu.

Ülkenin karşı karşıya olduğu ve acilen önlenmesi gereken bu tehlikeler karşısında aşağıdaki gibi hareket etmek gerekir:

  1. Cumhurbaşkanı, erken seçimlere hazırlık için gerekli tüm görevleri ve önlemleri yerine getirmesi için olağanüstü destek ve yetkiler verilmesi kaydıyla, Başbakanlık görevine halk tarafından kabul edilen bir kişiyi gecikmeden atamalıdır. (Bu açıklamadan bir gün sonra Muhammed Tevfik Allavi atandı)

    Burada, barışçıl gösterilerin kanla bastırılması sürerken ve oturma eylemlerine yönelik saldırılardan ve protestocuların öldürülmesinden sorumlu olanları yargılamak konusunda somut önlemler alınmadan hükümetin başkanlığı görevine adaylıkların kabul edilmemesi gerektiğine dikkat edilmelidir. Bu, Cumhurbaşkanlığı adına açık ve kesin bir tutum gerektirir.
  2. Göstericilere karşı işlenen suçlarla ilgili soruşturma sonuçlarını ilan edilmeli ve oturma eylemlerinin yapıldığı meydanlara saldıranlar, protestocuların çadırlarını yakan ve onlara gerçek kurşunla ateş edenler kovuşturulmalı.
  3. Bu iğrenç eylemlerin failleri, adil bir ceza almaları için adalete teslim edilmeli.
  4. Hem güvenlik güçleri ve yasa dışı gruplar tarafından gerçekleştirilen, barışçıl protestocuların kaçırılması ve alıkonulmasına son verilmeli.
  5. Güvenlik güçlerinin barışçıl protestoculara ve oturma eylemlerinin yapıldığı yerleri korumaları görevine uymaları sağlanmalı.

*Irak Komünist Partisi Merkez Komitesi 29 Ocak tarihli açıklaması

BELÇİKA: AVRUPA BİRLİĞİ EMEKLİLİK HAKKINA SALDIRIYOR

Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması (Brexit) resmen gerçekleşirken halkın bu ayrılığı talep etmesindeki en önemli nedenlerden biri olan Avrupa Birliği sermayesinin dayattığı emek düşmanı politikaları görünmez kılmak için Brexit’in tek nedeni “göçmen düşmanlığı” olarak sunulmaya çalışıyor. Belçika parlamentosunda da yer alan Belçika Emek Partisi (PTB-PVDA), Avrupa Birliği’nin Avrupa ülkeleri işçi ve emekçileri için gerçek anlamına işaret ediyor.

PTB-PVDA’nın “emeklilik hakkı” ile yaptığı açıklamasının öne çıkan kısımları şöyle:

Fransız işçiler Macron’un emeklilik reformuna karşı mücadele ediyor*. Biz, Belçika’da önceki Charles Michel hükümetini ve emeklilik girişimini geri püskürttük. İspanya’da emekliler hareketi her Pazar onurlu bir emeklilik maaşı için yürüyüş yapıyorlar. Hırvatistan’da sendikalar emeklilik yaşını 67’den 65’e düşürmeyi başardılar. Emeklilik hakkı için verilen bu mücadelenin birçok Avrupa ülkesinde olması tesadüf mü?

Bilmece: Avrupa’nın sosyal güvenlik sistemlerine, özellikle de emeklilik sistemlerine yönelik farklı saldırıların nerede koordine edildiğini biliyor musunuz? Yanıt: Avrupa Komisyonu ofislerinde. Avrupa vatandaşlarının seçmediği 28 üyeden oluşan bu kurum, Avrupa Birliği’nin yürütme organı. Günlük hayatlarımız üzerinde etkili çünkü tüm Avrupa mevzuatının başını çekiyor. Ulusal parlamentolar tarafından onaylanan yasaların yaklaşık yüzde 70’i yalnızca Avrupa düzeyinde onaylanan kuralların aktarılmasıdır.

Ancak soru hâlâ devam ediyor: Avrupa Birliği emekli maaşlarımızın peşine düşmeye neden başladı?

2008 mali krizinden ve Çin’in ön plana çıkmasından bu yana Komisyon çalışmaları hız kazandı ve Avrupa emekli maaşları üzerinde etkili olabilecek bir dizi önlem topladı. Avrupa Sendika Enstitüsü, emeklilik sistemleri ulusal bir yetkinlik olmasına rağmen, Avrupa Birliği’nin sosyal harcamaları azaltmak için uygulanması gereken reform türlerinin önerilmesinde kilit bir rol oynadığını belirtmektedir. Üye devletler tarafından onaylanan bu anlaşmalar Avrupa Birliği’nin sosyal harcamaları azaltmaya yönelik kemer sıkma politikaları uygulamasını sağlamıştır.

2011 yılında Komisyon, tavsiyelerini dile getirmeye devam etti: Kalıcı sözleşmesi olan işçilerin “aşırı korunması” azaltılmalı, emeklilik yaşı yaşam beklentisiyle sınırlandırılmalı (yani emeklilik yaşı artırılmalıdır), erken emekliliğe erişim sınırlandırılmalı ve tamamlayıcı bireysel emeklilik sistemleri oluşturulmalıdır.

Yedi yıl sonra, 25 Mayıs 2018 tarihinde, tüm üye devletlerin ekonomi ve maliye bakanlarından oluşan Ekonomik ve Mali İşler Konseyi (Ecofin) yüceltiliyor. Ecofin resmi tebliği Komisyonun reformları koordine etme çalışmasının nasıl meyve verdiğini gösteriyor:

  • Çoğu ülkede, son emeklilik reformlarının kamu harcamaları dinamiklerini içererek ve işgücü piyasasından ortalama çıkış yaşının artmasına katkıda bulunarak olumlu bir etkisi olması memnuniyetle karşılanıyor.
  • Diğerlerinin yanı sıra, işgücü piyasasından erken çıkıştan kaçınarak, aktif yaşlanmayı teşvik ederek, etkili emeklilik yaşını yükseltmek için üye devletler tarafından daha ileri adımlar atılması gerektiğini vurgulayan hususlar; işgücü piyasasında kalma teşviklerinin güçlendirilmesi; emeklilik yaşı veya emeklilik ödeneklerini yaşam beklentisiyle ilişkilendirmek gibi emeklilik sistemindeki sürdürülebilirlik unsurlarının güçlendirilmesi, öneriliyor.

Bunların başarılması için Komisyon, puan temelli emeklilik öneriyor. Almanya’da halihazırda uygulanan bu sistem, emekli maaşı miktarını yaşam beklentisi de dahil olmak üzere çeşitli dış faktörlerle ilişkilendiriyor. Yaşam beklentisi artarsa, emekli maaşı daha düşük olacaktır.

Almanya’da puan bazlı emeklilik 2000’li yılların başından beri uygulanmaktadır. Bilanço felakettir: iki emekliden biri 800 avrodan az alıyor, emeklilerin yüzde 16,8’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor, genellikle 70 yaşın üzerinde 1 milyondan fazla emekli hayatta kalmak için küçük işler yapmak zorunda kalıyor.

2001 yılından bu yana puan temelli emekli maaşının yıkıldığı İsveç’te: Kadınların yüzde 92’si ve erkeklerin yüzde 72’si eski sistem yürürlükte kalsaydı daha yüksek bir emekli maaşı alacaktı. Çoğu ileri yaşlarına rağmen çalışmaya devam etmek zorunda. 67 yaşlarındaki İsveçlilerin yüzde 38’i ve 69 yaşın üzerindeki İsveçlerin yüzde 25’i düşük emeklilik maaşlarını desteklemek için çalışmaya devam ediyor.

Saldırı Avrupalı olduğundan, cevabımız da Avrupalı olmalı. PTB’nin Lille, Paris, Valenciennes, Strazburg, Douai vs.’deki Fransız göstericileri ve grevcileri desteklemek için birkaç heyet göndermesinin nedeni budur ve Fransız işçi, Macron ile savaşını kazanana kadar sol bunu yapmaya devam edecek.

PTB, Belçikalı işçileri grevdeki işçileri desteklemek üzere CGT’nin (Fransa Genel İş Konfederasyonu) dayanışma fonuna katkıda bulunmaya çağırıyor. Çünkü kavgaları bizim kavgamızdır. Herhangi bir ülkede kazanılan bir zafer, tüm Avrupalı işçiler için zafer olacaktır. Avrupa düzeni için bir uyarı: Reformları geçmeyecek. Avrupalı işçiler arasında dayanışma her zamankinden daha fazla gereklidir.


ŞİLİ: HALKIN YÜZDE 60’I TALEPLERE YANIT VERİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

Sosyal patlamadan üç ay sonra, Merkez İşçi Birliği (CUT) 12. Kongresi’nde Emek Çalışmaları Enstitüsü Vakfı (FIEL) ve Uluslararası Piyasa Görüşleri Araştırması (MORI Chile), “Çalışma Barometresi”nin Ocak 2020 Özel Sayısı’nı; vatandaşların sosyal hareketlilik bağlamında görüş ve taleplerini bir araya getiren bir çalışmayı sundular.

El Ciudadano gazetesinin haberine göre, bu konuyla ilgili 6-15 ocak tarihleri arasında tüm Şili’de 18 yaş üstü yurttaşlar arasında yapılan ankete göre; ankete katılanların yüzde 62’si sosyal patlamanın nedeninin ekonomik kriz olduğunu söyledi. Yüzde 90’ı ekonomik gidişattan hoşnutsuz olduğunu belirtirken yüzde 93’ü Şili’deki gelir dağılımının adil olmadığını belirtti.

Siyasi temsil ile ilgili olarak, ankete katılanların yüzde 57’si kendilerini sosyal hareketlerin ençok temsil ettiğini belirtirken, yüzde 30’u “hiç kimse” dedi, hükümet diyenler yüzde 5’te kalırken sadece yüzde 1’lik bir kesim kendilerini meclisin temsil ettiğini söyledi.

Sosyal patlama ile ilgili olarak katılımcıların yüzde 60’ı sosyal taleplere hiçbir yanıt verilmediği görüşünde. Yüzde 27’si bazılarının, yüzde 7’si ise hepsinin yanıtlandığını söylüyor.

Öne çıkan sosyal taleplerin başında sağlık hizmetine erişim (yüzde 88), onurlu bir maaş (yüzde 85), nitelikli eğitim (yüzde 85) ve onurlu bir emeklilik maaşı (yüzde 84) geliyor.

ŞİLİ: DEVLET ŞİDDETİNDE SON BİLANÇO; 282’Sİ ÇOCUK YAŞTA 3 BİN 746 YARALI

Öte yandan yine aynı gazetede yayınlanan bir habere göre Şili Ulusal İnsan Hakları Enstitüsü, geçtiğimiz 18 Ekim’de Sebastian Piñera hükümetine karşı başlayan halk protestolarına yönelik devlet şiddetinin boyutlarına yönelik son raporunu açıkladı.

31 Ocak 2020’ye kadar olan vakaların incelenmesiyle hazırlanan rapora göre devlet şiddeti nedeniyle:

29 kişi tek gözünü kaybetti, toplamda 427 kişi gözünden yaralandı. 268 kişi gaz bombalarıyla yaralandı ve 2 bin 114 kişi vurularak yaralandı. Vurulanların 51’i kurşunla, 190’ı plastik mermiyle, 1673’ü fişekle ve 200’ü de belirlenemeyen cisimle vuruldular. Toplam 3 bin 746 yaralı arasında 282 çocuk bulunuyor.

Toplamda ise 1215 soruşturma açıldı: 5 cinayet, 18 cinayete teşebbüs, 183 cinsel saldırı, 879 işkence ve kötü muamele, 84 orantısız şiddet, 21 yaralama...

Şili’de başkent Santiago’daki metro ücretlerine zam yapılması nedeniyle öğrencilerin başlattığı “turnikeden atlayarak metroya binme” eylemlerine yönelik polis şiddeti halkın tepkisini çekmiş ve hükümet karşıtı kitlesel ve yaygın eylemleri başlatmıştı.

“Anayasa değişikliği” talebine kadar ilerleyen protestoları dindiremeyen Sebastian Pinera hükümeti sonuçta askeri cunta döneminde hazırlanan anayasanın değiştirilmesi için referandum yapma kararı almak zorunda kalmıştı.

 

ÖNCEKİ HABER

Londra'da polis, bir saldırganı vurarak öldürdü

SONRAKİ HABER

İsveçli Avukat De Geer: Demirtaş konusunda AİHM kararına uyulmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa