AKP'nin Suriye politikasını, İdlib'deki çatışmayı ve Rusya ile olan ilişkileri Gazeteci İskender Bayhan, Zeliş Irmak'ın sunduğu Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
"AKP hükümetinin Suriye politikasını, İdlib'deki Suriye Ordusu top atışı sonrası yaşanan ölümleri ve Rusya ile olan ilişkileri Gazeteci İskender Bayhan ile değerlendirdik.
Erdoğan iki olmaz üzerine siyaset kuruyor, iki imkansızı istiyor. Rusya’ya “Bizim muhatabımız rejim, önümüzü kesmeyin”, “çekilin aramızdan” diyor. Rusya çekilir mi, çekilmez.
Ya da Rusya’nın çekildiğini varsayalım: Türkiye Suriye ile savaşa mı girecek? Rusya önünü kesmezse ne yapacaksın? Halep’e mi, Şam’a mı yürüyeceksin?
Rusya’ya “muhatabım siz değilsiniz” diyorsun, Soçi’de Astana’da kiminle görüşüyorsun? Suriye rejiminin geleceğinin pazarlığını kimle yapıyorsun? Esad ile mi konuşuyorsun, Putin ile konuşuyorsun.
SURİYE’DE, BARIŞTAN, EŞİTLİKTEN YANA OLAN GÜÇLER DESTEKLENMELİ
İdlib’te çözüm nedir diye bakarsak (Daha başında, Suriye politikasında da çözüm oydu): Türkiye hükümetinin, Türkiye halkının, Suriye halkının ve bölge halklarının çıkarına olan politikayı izlemesi lazımdı. O politika da: Başta kendisinin bölgedeki askeri varlığı olmak üzere Rusya, İran, Amerika da dahil Batılı güçler de dahil ‘IŞİD yenildi’ dendiği anda bölgeden çekilmekti. Suriye’de eğer bir hesaplaşma olacaksa ve Suriye’nin kaderi bir hesaplaşmayla belirlenecekse bile bu Suriye’deki egemenlere karşı, Suriye halkının barıştan eşit, kardeşçe bir arada yaşamasından yana olan güçlerin desteklenmesiyle olmalı.
SOÇİ “ERTELEME” MUTABAKATIYDI
Soçi mutabakatı “uzun süreli denge kuruldu” olarak yorumlanıyordu. Ama bu mutabakat, “erteleme” mutabakatı.
İdlib’de bir çatışmasızlık durumu olacağını, böyle bir askeri yığınağın devam edip herhangi bir çatışma olmadan sürdürülebilecek denge olduğunu söylemek hayal olurdu.
Temeli yanlış olan bir politikanın, sahadaki yanlışlarla da devamı olan bir sonuçla yüz yüzeyiz.
ERDOĞAN SÜRECİ OLDUĞUNCA UZATACAK
Toplamda yürümeyen ve sürdürülemeyecek bir politikanın adım adım sonuna yaklaşıldığını gösteriyor. Bu nasıl bir son olacak önümüzdeki dönem göreceğiz.
Erdoğan, İdlib’den en az yarayla geriye çekilmenin formülünü arayacak. Soçi anlaşmasındaki 30 kilometrelik tampon bölge maddesine dayanarak göçü de o bölgede karşılayabilir. Batı’ya da göç sopasını sallayarak oradan destek alabilir. İdlib’i en az zararla terk edip böyle bir pozisyona çekilmeye başlayabilir.
Türkiye’nin zafer söylemleri aslında zafer değil, tüm bölge halklarının kaderi açısından en kötü işlerin parçası. Buradan kurtulmanın bir yolu var: Gerçekleri ve bu politikayı kamuoyunun, işçilerin, emekçilerin görmesi ve tepki göstermesi.
Türkiye Suriye’den çıkmak zorunda kalacak. İdlib’de adım adım sona doğru dediğimiz şey Suriye’de adım adım sona doğruya nasıl dönüşecek önümüzdeki dönem göreceğiz ama Erdoğan bunun için süreci olduğunca uzatacaktır.
Erdoğan, Esad ile görüşmeyecek. Esad ile görüşmemek dik duruşla değil, diklenmekle alakalı." (Evrensel WebTV)