İzmirspor ve şehrin spora bakışı
Şehir merkezinin 100 kilometre ötesine yerel kaynaklarla bir stadyum yapmak elbette sorgulanması gereken bir karardı. Şimdi konuşmak gerek, suskunluklar yanılsamalar yaratır.
Fotoğraf: Burkal Efe Sakızlıoğlu
Geçtiğimiz Cumartesi günü dostlarımın daveti üzerine sekiz maçtır üst üste kazanan, sadece kadrosundaki beş işitme engelli futbolcusuyla bile özel ilgiyi hakeden, Bölgesel Amatör Lig 10. Grup’ ta lider Çiğli Belediyespor’ un 8 puan gerisinde 4. sırada bir üst lige çıkma mücadelesi veren İzmirspor’un Atlasspor (İstanbul) ile oynadığı maça gittim. Maç öncesi, devre arası ve sonrasında tribünden dostlarımla ve taraftarlarla yaptığımız sohbetler beni beş yıl öncesine götürdü. İzmirspor özelinden hareketle genel bir resmi de ifade edeceğini düşündüğüm bir maç hikayesini günümüze bağlayabilmek için sizleri biraz geçmişe, çok değil beş yıl öncesine götürmek istiyorum.
YILLARDAN 2014 GÜNLERDEN 4 MAYIS
Yıllardan 2014, Mayıs’ın dördüydü. İzmirspor ile Tirespor 1922’nin playoff finalinde karşı karşıya geleceği maç öncesinde Eşrefpaşa’da namı diğer mahallede büyük bir heyecan hakimdi. Abilerin semti, semtlerin abisinde yediden yetmişe herkes maç saatini bekliyor, pankartlar, konfetiler, maytaplar, meşaleler derken hazırlıklar tamamlanıyor; bir yandan da ince ince idman yaparak maça ısınılıyordu. Bunca yıl gözden uzakta ıssızlarda, karanlıklarda büyütülen sevda ve Şimşeklerin şampiyonluk iddiası artık çok uzak değil bir maç yakınlıktaydı. Maç saati yaklaştığında Atatürk Stadyumu’nun Açık Tribünü’ndeki yerimizi almak için yola çıktık. Stadyuma girdiğimizde İzmir’in futbol kültürünü yansıtan ve başka bir şehirde yaşanması çok zor olan bir görüntüyle karşılaştık. Altay, Göztepe, Karşıyaka, Bucaspor, Altınordu tribünleri başta olmak üzere İzmir’in dört bir yanından taraftarlar tribünde yerini almış ve İzmirspor’a destek vermeye gelmişti. Aklıma rahmetli babamın Burkal biz gençken, bahsettiğim yıllar 1970li yıllar, Karşıyaka’da sigara içtiğimizi evdekilere söylemesinler diye arkadaşlarla Eşrefpaşa kahvelerine oyun oynamaya giderdik de yine de başaramazdık. Eve döndüğümüzde Karşıyaka size yetmiyor mu oğlum ne işiniz var İzmir’in kahvelerinde diye sorduklarında çok şaşırırdık, telefonun bile sınırlı kullanıldığı sosyal medyanın zaten olmadığı o dönemlerde haberlerin nasıl bu kadar hızlı yayılabildiğine. O günde öyle bir gündü işte haber hızlı yayılmıştı ve İzmir’in tribünleri şehrin adını taşıyan takımın arkasında durmak için tribünlerdeki yerini almıştı. Artık Tirespor 1922 isminde bir takım olmadığı için biraz da rahat yazıyorum; ben 6-5 penaltılarla Tirespor 1922’nin kazanıp 3. Lige çıktığı maçta rakip kalecinin dikkatini dağıtmak için sendikadan ödünç aldığım megafonunun sirenlerini bile çaldım o maçta ama nafile… Mahallemize geri döndük maç sonunda, hayat devam ediyordu sonuçta.
YENİ YAPILAN BİR STADYUM VE KAYBOLAN BİR KULÜP
Gelelim bu hikayeyi neden anlattığıma. Maçtan çok değil birkaç ay sonra dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Tire’ye bir ziyarette bulundu ve yeni bir stadyumun müjdesini verdi. Merkez iktidarın İzmir’i almak için yerel yönetime karşı stadyumlar üzerinden açık bir şekilde strateji geliştirdiği, Alsancak Statı’nın kapatılıp yıkımı beklediği, ilerleyen dönemlerde Karşıyaka Yalı ve Göztepe Gürsel Aksel Tesisleri’nin de, yerlerine yeni stadyumlar yapmak için yıkımıyla sonuçlanacak olan bu yıllarda, şehir merkezinin 100 kilometre ötesine yerel kaynaklarla bir stadyum yapmak elbette sorgulanması gereken bir karardı. Yanlış anlaşılmak istemem elbette İzmir’in her bir ilçesine spor tesisleri yapılmalı; 2018 yılında açılışı yapılan 2019 yılında sahipsiz kalan Tire’ye stadyum hamlesini boşa düşüren ilginç bir gelişme yaşanmasaydı şayet bu satırları yazmam da gerekmezdi.
Geçtiğimiz sezon başında Tire 1922 Spor'un başkanlığını Mutlu Sarayköylü'den devralan Bucaspor Başkanı Cihan Aktaş, Tire 1922 Spor Kulübü’nün adını Buca Futbol Kulübü (Buca FK) olarak değiştirdiklerini ilan etti. Dev borç yüküyle Bölgesel Amatör Lig'e düşen bir dönemin Süper Lig temsilcisi Bucaspor'un yoluna amatörde devam edeceği iddia edilirken; Buca Futbol Kulübü isminde borçsuz bir takım yaratılıyor, yeni kulübün Kaynaklar Tesisleri'nde çalışıp, maçlarını da Yeni Buca Stadı'nda oynayacağı söyleniyordu. Hal böyleyken; Tirespor 1922 kulübü kağıt üzerinde kapatılırken ilçede başka profesyonel kulüp bulunmadığı için de Tire’ye yerel kaynaklarla yapılan stadyum ne yazık ki kimsesizliğe mahkum ediliyordu.
ŞİMDİ KONUŞMAK GEREK, SUSKUNLUKLAR YANILSAMALAR YARATIR
Sait Faik Abasıyanık’ın Haritada Bir Nokta isimli öyküsünün son tümcesinde şöyle der: "Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım..."
5 yıl önce Tirespor 1922’ye finalde kaybeden İzmirspor’un şehir merkezinde maç oynayacağı stat gösterilmediği için bu sezon iç saha maçlarının bir bölümünü Tire’de oynadığını biliyor muydunuz? Delirmiyorlarsa asaletlerindendir; fakat, şimdi aynı Sait Faik gibi hiçbir şey için olmasa bile delirmemek için yazmamız, şimdi konuşmak gerek, suskunluklar yanılsamalar yaratır.
Şehrin ismini taşıyan Cumhuriyet ile yaşıt olan profesyonel liglerimizin ilk golünü atan İzmirspor basit bir amatör kulüp müdür? Elbette değildir… Orduspor, Malatyaspor, Diyarbakırspor, Vanspor, Mersin İdmanyurdu, Gaziantepspor gibi (örnekler çoğaltılabilir) kapatılan veya kaderine terk edilen şehir kulüplerinin, yeni isimlerle sahalarda arzı endam ettiği ülkemiz futbol ikliminde İzmirspor taraftarının onurlu direnişi elbette alkışlanmaya değer; ancak, geçmiş dönemlerde yazımın başlangıcındaki örnekte de olduğu gibi Anonim Şirket kulüplerine destek veren yerel yönetimin rüzgarın yönünü biraz değiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’ in değil Karşıyaka’da, Çiğli’de, Menemen’de, Bayraklı’da ve birçok ilçedeki belediye başkanlarının bakış açısı bizleri umutlandırıyor.
PEKİ İZMİRSPOR TARAFTARI NE İSTİYOR?
İzmirspor taraftarı çok basit bir ifadeyle bir mühür gibi sol göğüslerinde taşıdıkları armalarında şehrin isminin yazdığının hatırlanılmasını ve İzmirspor’a sahip çıkmanın kente sahip çıkmak demek olduğunun bilinmesini istiyor. En basiti iç saha maçlarını nerede oynayacağını bilmek istiyor İzmirspor taraftarı. İki hafta Tire’de bir hafta Balçova’da oynayıp bir sonraki iç saha maçımızı acaba hangi stadyumda oynarız diye düşünmek istemiyor. Çok basit ve net bir talepleri var: Yeşilyurt Sahası futbol oynanmaya ve izlenmeye uygun butik bir stat haline getirilsin. Sadece İzmirspor’a değil semtin tüm amatör kulüplerine ve halka İzmir’e yakışır şekilde hizmet verebilecek bir tesise dönüştürülsün. Bu tesiste yeşerecek amatör branşlara yönelik destekler arttırılsın…
Cumhuriyetle yaşıt, tarihi bu satırları bırakın cilt cilt kitaplara sığmayacak İzmirspor ve semtin aşıkları çok şey mi istiyor sizce?
{{396137}}
- Alt liglerde neler oluyor? 03 Temmuz 2020 07:25
- Korona günlerinde futbol, TFF ve taraftarlar 26 Haziran 2020 00:30
- Savaş günlerinde futbol 06 Mart 2020 00:37
- Alsancak Stadı’nın ağaçları 18 Şubat 2020 00:30
- Merhaba 28 Ocak 2020 00:00