Emekçiler sendikasını yanı başında görmek istiyor
SES Aksaray Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Erol yazdı: "Emekçilerin harekete geçmekten geri durmadığını gösteren iki deneyimimizi aktarmak istiyorum."
Fotoğraf: Evrensel
Aydın EROL
SES Aksaray Şube Yönetim Kurulu Üyesi
İşyeri bağı kopmuş bir sendikanın gündemiyle üyelerinin taleplerinin nasıl farklılaştığını bu dönem daha iyi öğreniyoruz. Sendikanın çeşitli organlarında, kürsülerinde ifade edilen eleştirilere kulağını tıkayanlar, gündemden kopuk, faaliyet dahi sürdüremez halde. Dar grupçu, küçük olsun benim olsun anlayışı içinde, kendi oluşturduğu tüzüğü dahi uygulamayan bir örgütün “Demokrasi mücadelesi sürdürüyoruz” demesine kim inanır? Kimse inanmıyor, çağrılar karşılık bulmuyor.
Kamu emekçilerinin işyerlerindeki talepleri küçümseniyor, ‘Böyle bir dönemde ekonomik, özlük hakkı mücadelesi mi olur’ deniyor. Sendika üyesi ise sorunlarının çözümü için kendini güvende, güçlü hissedeceği bir sendika istiyor. İşyerinde kendine uygulanan mobbing karşısında sendika temsilcisini yanında görmek istiyor. Ayrımcılığa uğradığında, haksız görevlendirmelerde, angarya çalışmaya hayır dediğinde, yemekler kötü çıktığında, servis, kreş hakkı kısıtlandığında yanı başında sendikasını görmek istiyor.
Bir sürü engelimiz olabilir; idari baskı, sürgünler, ülkenin içinde bulunduğu hukuk tanımaz uygulamalar, KHK’ler... Ama bunları kitlelere gitmemenin bahanesi değil, gitmenin gerekçesi haline getirmeliyiz. Oysa kadroların işyerlerinden kopuk bir şekilde “demokrasi” adına sürdürdüğü “politik” mücadele, bırakalım kamu emekçilerinin genelini, üyelere bile ulaşmıyor. Üyelerin kendi günlük meseleleriyle memleket meseleleri arasındaki bağı kurmasına destek olmayan bu pratik, demokrasi bilincini de ilerletmiyor. Aksine iktidar ve yandaş sendikalar, bizleri marjinal göstermeye ve sendikalarımızı kriminalize etmeye olanak buluyor. Acil talepleri için bizleri yanında görmeyen kamu emekçileri, daha genel sorunlar için yaptığımız çağrıya da ne yazık ki karşılık vermiyor.
Olağanlaşan bilgi mesajları, WatsApp yazışmaları dışında üyelerle neredeyse yüz yüze iletişim kurulmaz hale geldi. Üyeler hiçbir şey yapılmasa dahi halinin hatırının sorulmasını, kendisiyle temas kurulmasını istiyor. Basit gibi görünen paylaşımlar, günlük hayatın zorluklarından sohbet etmek, kültür sanat, futbol gibi ilgi alanlarına girmek iletişimi güçlendiriyor, sendikal politikalarımızı da daha rahat konuşabilmeyi getiriyor. Harekete geçmek için güven duymaya, birlikte güçlü olduğunu görmeye ihtiyaç duyuyor.
Bunlar sağlandığında harekete geçmekten geri durmadığını gösteren iki deneyimimizi aktarmak istiyorum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde sendikamızın mücadele ederek kazandığı ücretsiz servis hakkı, kısım kısım ‘Bütçe yok’ denerek kaldırılmak istendi. Yetkili sendikanın umurunda değil zaten, sorunu konuşmak istediklerinde sendikadan kimseye ulaşamıyorlar.
SES İşyeri Temsilciliği olarak çağrı yaptık, kan merkezi önünde toplanıp servislere kadar yürüyeceğiz diyerek, çağrımız karşılık buldu. İlk gün toplu yürüyüş, alkışlar; ikinci gün daha da kalabalık alkışlar, sloganlar kitleyi motive etti. Türk Sağlık-Sen basın açıklaması kararı almak zorunda kaldı, biz de destek verdik. Yetkili sendika Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen, üyelerine ‘Yukarıyla görüşüyoruz, çözeceğiz’ mesajları atmaya başladı. Üçüncü dördüncü gün daha da güçlü bir kitleyle işyerinde eylem yapma yasağını kırdık. Yönetim bizimle görüşmek zorunda kaldı. Servis güzergahları çalışanların ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlendi. Çalışanlar sendikamızın yerinde ve zamanında aldığı inisiyatifle sorunlarının çözülmesi sonrası oldukça olumlu tepkiler verdi. Ayrıca sarı sendikanın daha güzel bir teşhiri olamazdı.
İkinci deneyimimiz ise İstanbul Tıp Fakültesinde ödenmeyen performanslar için yapılan mücadele ve örgütleme yöntemi. Hekim dışı sağlık personeline ödenmeyen performanslar sonrası tepki oluşmaya başladı. Yönetimle yapılan görüşmede “Hastanenin ödeme gücünün olmadığı” ifade edildi. Hızlı bir şekilde hastane çalışanlarını birim birim WatsApp grubuna alarak dilekçe toplandı, idareye verildi. Kısa süre beklendi, gelişme olmayınca yine çalışanlarla birlikte iş bırakma kararı alındı. SES’in dışındaki sendikalar, oluşan bu birliği bozmak için oldukça çaba sarf ettiler. Kararlı şekilde ilerleyen iş bırakma eylemi çalışmasını yine sendikamızın inisiyatifiyle çalışanlar örgütledi. İş bırakmanın bir gün öncesinde yönetim toplanarak performansların ödenmesine karar verdi. Buna rağmen sabah çalışanlarla hastane bahçesinde toplanarak yürüyüş ve basın açıklaması yaptık.
Genel kurullar geçmişten ders çıkarmak, yapılan hataları görmek, buna göre mücadeleyi örgütlemek, yükseltmek için olanaklar sunar. İşyerlerinde üyeler ve temsilciler yeni bir dönemin ihtiyaçları doğrultusunda şube yönetiminin oluşmasını ister ve seçer. Anlayışlar yukarıda da söylediğim gibi küçük olsun benim olsun anlayışı ile hareket ederse, elimizde bir sendikanın kalmayacağını şimdiden görmek zor değil.