Dünya Turu | Kübalı hekimlerin ilacı koronavirüs tedavisinde kullanılıyor
Küba’dan Çin’e koronavirüsle mücadele. Hong Kong’da sağlık grevi. Brezilya ormanları yok oluyor. Cezayir sendikaları baskı altında. Meksika sanayi işçilerinin tarihi grevi bir yılı geride bıraktı...
Çin'in Vuhan kenti (sağda) Fotoğraf: Stringer / AA
Hong Kong'da sağlık grevi (solda) Fotoğraf: HAEA Facebook sayfasından alınmıştır
Hazırlayan: Elif GÖRGÜ
Dünya Turu’ndan bu hafta yıllardır abluka altında tutulan yoksul bırakılmış bir ada ülkesi olmasına rağmen tıp alanında başarılara imza atan Küba’nın koronavirüsle mücadeleye katkısı, Hong Kong’da yeni kurulan sağlık sendikasının virüsle mücadelesi, Amazonlardaki orman kaybının tehlikeli boyutları, Cezayir’deki bağımsız sendikalara yönelik baskılar ve Meksikalı metal işçilerinin tarihi grev hareketinin yıl dönümü var.
ÇİN: KÜBALI HEKİMLERİN İLACI KORONAVİRÜS TEDAVİSİ İÇİN KULLANILIYOR
Çin Sağlık Komisyonu, Küba’da üretilen bir antiviral olan “Interferón alfa 2B (IFNrec)” isimli ilacı, diğer ilaçların yanı sıra, yeni tip koronavirüs tedavisinde kullanmak üzere seçti. Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel, Twitter hesabından 7 Şubat’ta paylaştığı mesajında, “Interferon Alpha 2B: Çin’de koronavirüse karşı kullanılan Küba ilacı. Çin hükümetini ve Çin halkını koronavirüsle mücadele çabalarını destekliyoruz” dedi.
February 7, 2020
La Jornada gazetesinin haberine göre, Küba menşeli ilaç bu yana koronavirüs tedavisinde kullanılan 30 ilaçtan biri oldu. Küba’nın Çin Büyükelçisi Carlos Miguel Pereira da ilacın, solunum durumunu iyileştirme potansiyeli nedeniyle 25 Ocak’tan bu yana kullanılmaya başlandığını açıkladı.
Küba’da yayınlanan Granma gazetesinin haberine göre, ilaç şirketi BioCubaFarma bilimsel danışmanı olan Doktor Luis Herrera Martinez, ilacın, daha önce benzer özellikler gösteren virüslerin tedavisindeki başarısı nedeniyle seçildiğini belirtti. İlacın üretimi Çin’in Jilin vilayetindeki Changchun kentinde bulunan ChangHeber tesisinde gerçekleştiriliyor. Küba Devlet Başkanlığı Twitter hesabından yapılan açıklamada da, “Jilin’deki Çin-Küba tesisi Changheber, Çin Yeni Yılı’nın ilk gününden beri Küba teknolojisini kullanarak Interferon alpha (IFNrec) üretiyor. Çin Sağlık Komisyonu ürünümüzü koronavirüs ile mücadelede kullanılanlar arasından seçti” denildi.
Granma’nın haberinde, ilacın HIV nedenli enfeksiyonlara, hepatit B ve C’ye ayrıca çeşitli kanser türlerine karşı da etkili olduğu kaydedildi.
HONG KONG: PROTESTOLARIN YARATTIĞI YENİ SAĞLIK SENDİKASI GREVDE
Geçtiğimiz hafta salı günü Hong Kong'daki binlerce kamu sektörü sağlık çalışanı, ölümcül koronavirüsün yayılmasını önlemek için kentin anakara Çin ile olan sınırının derhal kapatılması talebiyle ikin greve yaptı.
Fortune.com’un haberine göre, Hastane Çalışanları İttifakı (HAEA) 7 binden fazla sendika üyesinin, yani kamu hastanesi çalışanlarının yaklaşık yüzde 10’nun greve katıldığını duyurdu.
Hong Kong’da salı sabahı, koronavirüs nedeniyle ilk ölüm de gerçekleşti. Hong Kong’da 17 kişi daha virüsü taşıyor. HAEA ise grevi üçüncü gün de devam ettireceklerini ilan etti. Sendikadan yapılan açıklamada, “Sınırın kapatılması derhal uygulanmalı ve bu konuda kesinlikle pazarlık yapılmamalı” denildi. Hastane Kurumu Çalışanları İttifakı'nın (HAEA), Hong Kong yönetimine ve bölgedeki Çin müdahalelerine karşı ortaya çıkan protestolar sırasında geçtiğimiz aralık ayında ortaya çıktı.
Hong Kong Çin Üniversitesi’nden Sosyoloji Profesörü Chris Chan’e göre, “Bu, Hong Kong’un yakın tarihi açısından alışılmamış bir grev. 1990’lardan bu yana grev oranı aşırı düşüktü”
Chan’a göre HAEA, otobüs şoförleri sendikası ve Dragon Havayolları Uçuş Görevlileri Birliği gibi farklı sendikalardan güç aldı. Sendikalar, koronavirüs nedeniyle eğer hava yolları Çin anakarasından uçuşlar azaltılmazsa grev hareketine katılacakları konusunda uyarmışlardı.
PORI şirketinin araştırmasına göre Hong Kong halkının yüzde 80'i anakara Çin vatandaşlarının Hong Kong’a erişiminin engellenmesini istiyor ve yüzde 61’i de sağlık çalışanların grevini destekliyor.
Hongkongfp.com’un 6 şubat tarihli haberine göre, HAEA Başkan Yardımcısı Ivan Law, eğer talepleri kabul edilmezse grevin uzatılacağı uyarısında bulundu. Law, “Hiçbir talebimiz karşılanmadı. Tıp uzmanlarından işe geri dönmelerini istemek onları ölümlerine zorlamaktır. Müzakere edemez ve bir anlaşmaya varamazsak, tıp uzmanları umudunu kaybedecek ve grevlerine devam edecek, hatta toplu olarak istifa edecek, Hastane Otoritesi bunun için tüm sorumluluğu üstlenmelidir” dedi.
HAEA Başkanı Winnie Yu da, yaklaşık 20 bin üyeye sahip olduklarını ve toplam personel sayısının yaklaşık dörtte birini temsil ettiğini söyledi. Greve yaklaşık 7 bin sağlık çalışanının katıldığını ve 13 bininin hala çalıştığını ekleyerek, “Hastane Kurumunun taleplerimize cevap vermekten başka seçeneği yok” dedi.
CEZAYİR: BAĞIMSIZ SENDİKALARA TEHLİKELİ SALDIRILAR
Cezayir’deki bağımsız sendikalar devam eden demokrasi hareketindeki rolleri nedeniyle giderek artan baskılarla karşı karşıya kalıyor. Opendemocracy.net’in konuyla ilgili haberi şöyle:
Son yirmi yılda Cezayir’de işçiler hükümetten ve resmi sendika örgütü UGTA’dan bağımsız sendika hakkı için mücadele veriyorlar. Ve yine on yıllardır hükümet buna, sistematik taciz ve baskıyla yanıt veriyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2014’te yayınladığı “Cezayir: İşçi Hakları Ayaklar Altında” başlıklı makalesine göre, “Hükümet barışçıl protestoları ve grevleri cezalandırıyor, misilleme olarak kamu görevlerinde çalışanların işlerini askıya alıyor ya da işten atıyor, ayrıca sendikacılar siyasi suçlamalarla keyfi olarak gözaltına alınarak yargılanıyor”
February 7, 2020
Sendika militanları şimdi iki ucu keskin bir baskı ile karşı karşıya. Onlar, UGTA’nın tekeline meydan okuyan sendikacılar olarak ve geçen yıl şubat ayında patlak veren görkemli demokrasi hareketini (Hirak/Hareket) sürdürme rollerinden dolayı saldırı altındalar.
Hirak Bouteflika’yı yerinden etti, ancak kalbi ordu olan iktidar yapısını sallayamadı. Sokak, milyonlarca Cezayirlinin anlaşılır biçimde gayri meşru gördüğü 12 Aralık seçim maskaralığını engelleyemedi. Vatandaşların, ordu tarafından onaylanan beş cumhurbaşkanı adayından birini seçmesinin istendiği bir süreçte, sendikacılar da dahil olmak üzere sivil aktivistlere yönelik baskı yoğunlaştı.
Kamu gaz ve elektrik şirketi SONELGAZ’ın bağımsız işçi birliği ve ulusal konfederasyon COSYFOP’un başkanı Raouf Mellal, son olarak o zamanki Çalışma Bakanı tarafından ILO’ya yaptığı hükümet karşıtı şikayetlere misilleme olarak kendisine açılan bir hakaret davasıyla karşı karşıya. Mellal’e yönelik kovuşturma 2017 yılında SONELGAZ’da finansal bir skandalı ortaya çıkardığında başladı ve COSYFOP’un Hirak’a katılımı ve geçen yıl Mart ve Aralık aylarındaki başarılı grev çağrıları ile yoğunlaştı. 5 Şubat’ta polis Cezayir’deki COSYFOP merkezini mühürledi.
Yüksek öğrenim çalışanları bağımsız sendikası SESS başkanı ve 2013’ten beri yasal olarak tanınma mücadelesi veren bağımsız sendika konfederasyonu CGATA yürütme kurulu üyesi Kaddour Chouicha da tutuklandı ve Uluslararası İnsan Hakları Günü olan 10 Aralık’ta, askeri ve sivil makamları eleştirdiği için bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bir ay sonra şartlı olarak tahliye edildi fakat 14 Ocak’ta bir daha tutuklandı. Sendikacı Ibrahim Daouadji de 12 Ekim’de benzer suçlamalarla hala hapiste tutuluyor. Daouadji, avukatların müdahalesiyle bırakılan 3 yaşındaki oğluyla birlikte tutuklanmıştı.
Cezayir’deki hak savunucuları gözaltında olduğu bilinen yüzlerce sivil ve siyasi eylemcinin durumunu belgelemiş durumda.
BREZİLYA: AMAZONLAR BİR AYDA 283.3 KİLOMETREKARELİK BİTKİ ÖRTÜSÜ KAYBETTİ
Ocak 2020’de, Brezilya’daki Amazon ormanları 284.3 kilometrekarelik bitki örtüsünü kaybetti ve 2016’dan bu yana en büyük ormansızlaşmayı yaşadı. 2019’un aynı dönemindeki 136.2 kilometrekarelik kayıp bu yıl iki katına çıkmış oldu.
El Ciudadano’nun haberine göre veriler Brezilya Uzay Araştırmaları Ulusal Enstitüsüne (INPE) ait. Veriler, uydu görüntüleri aracılığıyla Amazon’un orman örtüsündeki değişiklikleri gözlemleyen bir uyarı sistemiyle tespit ediliyor.
Enstitü daha önce de Brezilya Amazonu’ndaki ormansızlaşmanın geçen yıl yüzde 85 arttığını, 2018’de 4 bin 219 kilometrekareden 2019’da 9 bin 165 kilometrekarenin üzerine çıktığını ve bunun da 2016’dan bu yana tespit edilen en yüksek seviye olduğu konusuda uyarmıştı.
Faşist politika ve söylemleriyle tepki toplayan Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, geçtiğimiz hafta Amazon ormanlarında madencilik, tarımsal faaliyetler ve hidrolik enerji üretimine izin veren tartışmalı bir yasa tasarını kamuoyuna tanıtmıştı. Bolsonaro, “Çevreciler tarafından baskı göreceğiz. Eğer yapabilseydim, onları Amazon bölgesine kapatırdım, ne de olsa doğayı çok seviyorlar” demişti.
Brezilya’daki yerli topraklarını madencilik, tarım ve enerji faaliyetlerine açan yasa tasarısının Kongre'de onaylanması gerekiyor.
MEKSİKA: MATAMOROS METAL İŞÇİLERİ AYAKLANMASININ BİRİNCİ YILI
Ülkenin kuzey sınırındaki Tamaulipas eyaletinde bulunan Matamoros kenti sanayi bölgesindeki 45 fabrikada çalışan 40 bin işçinin kapitalistlerin çıkarlarına karşı estirdiği fırtınanın üzerinden bir yıl geçti. 25 Ocak 2019 günü saat 14.00’da işçi sınıfı 12 Ocak’tan beri süren eylemlerin ardından, patron yanlısı Meksika İşçileri Konfederasyonundaki (CTM) sendika bürokrasisini de karşısına alarak greve çıktı.
Grev hareketi Meksika halkından geniş bir dayanışma gördü. Hareket, Matamoros kentindeki çeşitli otomotiv yan sanayi fabrikalarının ayaklanmalarını birleştirdi ve Tamaulipas eyaletindeki diğer şehirlere de yayıldı. Harekete yaklaşım 60 bin işçi dahil oldu.
February 15, 2019
80’den fazla fabrikada işçilerin yüzde 20 maaş artışı ve 32 bin peso yıllık ikramiye talepleri; Matamoros sınır kentinin metal endüstrisindeki tarihi grev hareketi sayesinde karşılandı. Patronların gücü felce uğratıldı ve işçi sınıfının bu büyük ve kitlesel grev hareketi geriye önemli dersler bıraktı. CTM’nin patron yanlısı sarı sendikacılığı sarsıldı; talepler aracılığıyla mücadelede sendikacılığın demokratikleşmesi ve bağımsız politik mücadele öne çıktı ve bugün “20-32 Hareketi Ulusal Sanayi ve Hizmetler Sendikası” inşa edilmesi ve güçlendirilmesi; toplu iş sözleşmelerin savunulması ve taleplerinin ilerletilmesi, işten çıkarılanların işe iadesi görevleri mevcut.
Sendikanın sınıfsal ve devrimci karakter kazanması ve sadece ekonomik talepleri hedef almaması, yanı sıra insanın insan tarafından sömürülmesine son verilmesi ufkuna da sahip olması gerekiyor ve bu da sınıfını savunan ve daha ileri örgütlenme ve mücadele biçimleriyle Meksika’nın devrimci dönüşümü için çalışan bir sendika gerektiriyor.
Tek İşçi Merkezinin (CUT) inşasında birleştirici çabalara katılmak ve neoliberalizmin “4. Dönüşüm” sürecinin sadık savunucusu rejiminin karşısında açık bir pozisyon almak gerekiyor.
Burjuvazinin ekonomi politikalarına ve mali oligarşinin dış kaynak kullanımına (outsearching), iş yasası reformlarına ve ABD ile imzalanan Meksika-ABD-Kanada Antlaşmasına karşı mücadeleye devam edilmeli.
Kaynak: Vanguardia dergisi; Meksika Marksist Leninist Komünist Partisi (PCMML) Yayın organındaki makaleden kısaltılarak çevrilmiştir.