DİSK işçi sınıfının birleştirici gücü olmalı
Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Arıkan, Şube Sekreteri Cem Karasoy ve Şube Mali Sekreteri Murat Aktemur, DİSK kongresi öncesi Evrensel'e konuştu
Fotoğraf: Evrensel
Yasemin TİRYAKİ
İstanbul
DİSK’in 16. Genel Kurulu 14-15-16 Şubat 2020 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek. Kongreye sayılı günler kala Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı Ahmet Arıkan, Şube Sekreteri Cem Karasoy ve Şube Mali Sekreteri Murat Aktemur’a “İşçi sınıfının nasıl bir DİSK’e ihtiyacı var?” sorusunu yönelttik. Kadro, düşük ücretler, kıdem tazminatının gaspı gibi birçok can yakıcı sorunun yaşandığına dikkat çeken şube yöneticileri, çözümünün sınıf sendikacılığı anlayışında ve işçilerin örgütlü gücünde olduğunu dile getirdi.
Sendika denince akla şube ve genel merkez yönetiminin geldiğini söyleyen Ahmet Arıkan, bu anlayışın yanlış olduğunu dile getirerek “Bütün dişlileri ve çarklarıyla beraber aynı anda hareket eden, sınıf adına mücadele eden büyük bir makinedir sendika. Sendikaların ve konfederasyonların ana unsuru da işçinin kendisidir. Dolayısıyla işçiyi yok sayıp karşıdan baktıran mantık doğru değildir” diye konuştu.
DİSK’e bağlı Genel-İş’in de işçinin örgütü olduğunu vurgulayan Arıkan, işçinin ve taban iradesini ortaya çıkarma sorumluluğuna dikkat çekti.
DİSK’in yükünün 3-4 sendikanın omzunda olduğunu, kalanlarının üye sayısının az olduğunu dile getiren Arıkan, şöyle devam etti: “DİSK’in bütünlüğü içerisinde bu sendikalar büyüyemiyor. DİSK’i beraberce kalkındırmak, sendikaları mücadeleye katıp yetki alıp toplu sözleşme yapar duruma getirmek, örgütlenip üye sayılarını artırmak için elimizden ne geliyorsa imkanlarımızı seferber etmeliyiz. DİSK’in büyümesi buna bağlıdır. Ki DİSK masaya yumruğunu vurarak ülkenin kaderini değiştirecek bir güce erişebilsin.”
İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ ÖNEMLİ
Sendikalarda karar yetkisinin işçide olması gerektiğine dikkat çeken Arıkan “Kapitalistler işçiye saldırı ve sömürü araçlarını sürekli geliştirirken bizlerin de mücadele şekillerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da taban örgütlülüğüdür, işçi komiteleridir. İşçi komitelerinden başlayarak tabana sınıf bilinci aşılayacak eğitim çalışmaları ve örgütlenme çalışmaları yürütmeliyiz. En ufak bir sıkıntıda tabanı alana dökecek bir örgütlenmeyi sağlamak gerekiyor. Şubeye rağmen, sendikaya rağmen, temsilciliğe rağmen değil temsilcisiyle, şubesiyle ve sendikasıyla birlikte nasıl daha güçlü bir sendika yaratırız, nasıl daha güçlü bir DİSK’in temellerini oluştururuzu temel almalıyız” dedi. Arıkan, sınıf demokrasisini temel alan sendikal demokrasinin önemine vurgu yaptı.
KADIN İŞÇİLER TABAN ÖRGÜTLENMESİNDE GÖREV ALMALIDIR
Şubelerine üye 7 bin işçinin yarıya yakının kadın olduğu bilgisini veren Ahmet Arıkan, “Şube içerisinde bizim kendimize dönüp de yaptığımız en büyük özeleştiri şube yönetimi içerisinde bir kadının olmamasıdır. Bir olağan üstü seçim süreci geçirdik ve bunun sonrasında disiplin ve denetim başkanlarını kadın çalışan arkadaşlarımızdan seçtik. Kadın çalışan arkadaşlarımızın mücadeleleriyle şekillendi. Bu göstermelik değil, gerçekten mücadelenin içinden katma anlamında ve kadın komisyonu çalışmalarında bu arkadaşların üzerinden 3 belediyede çekirdek bir kadro oluşturarak çalışma yürütülüyor. Önümüzde bir 8 Mart süreci var. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün planlamasını erkek yöneticiler değil de kadın işçiler yapmalıdır. Çünkü çalışma alanında en çok ezilen, erkek şiddetine, patron şiddetine, mobbinge maruz kalan ve emeğini daha ucuza satmaya zorlanan onlar. O zaman sorumluluk alma ve öne çıkma konusunda da biz teşvik edici olmalıyız. Arka planında kesinlikle erkekler olmamalı. Kadın arkadaşlar karar merci içerisinde olup, taban örgütlenmesinde ağırlık sağlaması gerekiyor. Bunu da zaten şu anda planlanma ve uygulama çalışmaları yapılıyor.”
KARARLARIN AŞAĞIDAN YUKARI GİTTİĞİ BİR SENDİKAL DEMOKRASİ ÖNCELİKTİR
DİSK’in geçmişinin ve geleneklerinin çok değerli olduğunu dile getiren Şube Sekreteri Cem Karasoy, teslimiyetçi bir sendikacılık anlayışının karşısında durduklarını söyledi. DİSK’in mücadele pratiğini yükseltmesi gerektiğini dile getiren Karasoy, ne olursa olsun biraz işverenden, biraz işçiden yana değil sürekli işçiden yana ve mücadeleci bir DİSK’in şekillenmesi gerektiğine vurgu yaptı. DİSK’in sadece ekonomik mücadeleyle değil de ülke gündemiyle alakalı da söyleyecek sözü olması gerektiğini kaydeden Karasoy “Kürt sorunu, kadın cinayetleri, doğa katliamları... Söyleyecek biz sözü olan DİSK istiyoruz” dedi.
İşyeri örgütlenmesinin sabahın 5’inde dış temizlik işçilerinin işbaşı yaptığı saatle, gece vardiyasında en son işçi işi bırakana kadar geçen sürede sendikacıların birebir işçinin içinde olmasıyla mümkün olabileceğine dikkat çeken Karasoy “Kararların yukarıdan aşağı değil de aşağıdan yukarı gittiği bir sendikal demokrasi bizim için önceliktir. Bunu da yapmanın yolu alttan örgütlenmeyle işçinin sesinin karar mekanizmasına getirilmesidir” dedi.
İşçileri sendikaya üye yapmakla işin bitmediğine vurgu yapan Şube Mali Sekreteri Murat Aktemur “Baskı, sömürü ve köleleştirme sisteminin ayyuka çıktığı yerde çalışan emekçinin ve işçi sınıfının emeğinin nasıl sömürüldüğünün farkında olması gerekiyor” dedi. Sendikaların sadece toplu sözleşme zamanlarında kendini gösterdiği mantığının yanlış olduğunu söyleyen Aktemur, “Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, doğa katliamları gibi toplumsal olaylarda işçilerin söyleyecek sözü ve gösterecek tepkisi olmak zorundadır” dedi. Aktemur, sendikalar yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarı örgütlenmesi gerektiğini ifade etti.