Metal işçileri: DİSK Genel Kurulu, "söz, karar tabanın" sözünün hakkını vermeli
Birleşik Metal-İş üyesi işçilerle DİSK Genel Kurulundan beklentilerini konuştuk.
Fotoğraf: Özcan Yaman
Fırat TURGUT
Gebze
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 16. Genel Kurulunu 14-16 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da toplayacak. Geçen hafta yapılan Başkanlar Kurulu toplantısında “Güçlü bir DİSK” vurgusu öne çıkmış, Evrensel'e konuşan sendika başkanları genel kurulun en geniş birlikteliği sağlaması gerektiğini ifade etmişti. Peki DİSK’in gücü olan üyeleri genel kurul sürecini nasıl tartışıyor, DİSK’ten ve bağlı sendikalarından ne bekliyor?
Gebze’de görüştüğümüz Birleşik Metal-İş üyesi işçiler genel kurul sürecini, MESS sözleşmesi süreciyle beraber ele alıyor. Yaptıkları eleştirilerde, Birleşik Metal-İş’in sefalet ücreti dediği rakama imza atmasının etkileri yok denilemez. Aksine işçiye sormadan atılan hamleler sendikaların yapılarını daha fazla tartıştırır halde. Elbette “En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir” ya da “Hakkımızı alırsak DİSK’le alırız” sözleri işçilerin sahiplendiği sözler arasında. Ancak özellikle son dönemde işçiler sendikalardaki işleyişi daha fazla sorgular vaziyette. Bunun nedenleri için işçilerin cümlelerine bakmak önemli: “Kararlar tepeden alınıyor, işçiye sorulmuyor. İşçileri değiştirip dönüştürecek eğitimler verilmiyor. Sendikalı olmayan yüzlerce işyeri var, eldekiyle yetiniliyor. Sendikacılık zamanla bir meslek haline geliyor.”
"SENDİKA SÖZLEŞME ZAMANI İŞÇİLERİN GÜNDEMİNDE"
MESS kapsamında bulunan Sarkuysan’da çalışan işçilerden biri Gebze’de Birleşik Metal-İş’te örgütlü yedi bin işçinin olduğunu ama örgütsüz olan on binlerce metal işçisinin olduğunu anlatıyor: “Yüzlerce fabrikada on binlerce metal işçisi sendikasız çalışıyor, bu fabrikaların örgütlenmesi gerekiyor. Ama şu an örgütlü olan fabrikalarla yetinilen bir durum.”
Sendikanın gündemlerine daha çok sözleşme dönemlerinde girdiğini belirten bir ABB işçisi “Sendika sözleşmeden sözleşmeye işçinin gündemine girince kopukluklar oluyor işçinin arasında. Mesela ABB’de çalışan işçilerin ücretleri diğer fabrikalara göre daha iyi. Sendikayı bir tek sözleşme zamanı görüyor. Bu kez MESS sürecindeki mitinge de 1 Mayıs gibi günlere de gelmiyor. Çünkü o kadar bilinç yok ki” diyor.
Yine MESS kapsamında bulunan ve fabrika ismini vermek istemeyen bir işçi de şunları söylüyor: “Sendika sadece ücretlerin belirleneceği dönemde değil her dönemde işçinin etrafında, kadın cinayetlerinden demokrasiye kadar ülkeyi ilgilendiren her şey de işçinin gündeminde olması gerekiyor.”
"İŞÇİLERİ DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN BİR ÇABA YOK"
Tam da bu noktada işçiler eğitimlere dikkat çekiyor. Sarkuysan’dan bir işçi “5 yıldır sendika üyesiyim bir eğitim verildiğini hatırlamıyorum” derken, ZF Sachs işçisi de “En son ne zaman eğitim verildiğini hatırlamıyorum” diyor. ABB işçisi ise verilen eğitimlerin nitelikli olması gerektiğini anlatıyor: “Eğitimlerde 8 saat iş gününü anlatıyorlar. Yahu 100 yıl geçmiş aradan. Biz ne yapacağız, onu konuşalım. İşçiyi alıp ilerletelim diye bir dertleri olması lazım.” Bir metal fabrikasında çalışan işçi de “Son dönemde işçileri dönüştürmek için bir çaba yok. Eğitimlerde ciddi bir eksiklik var. İşçide sendikasına karşı bir aidiyet duygusu var ama ülkenin siyasi atmosferine de bağlı olarak kolay bir şekilde bölünebiliyor. İşçinin dönüştürülmesi gerekiyor” diyor.
"SORGULANABİLİR OLMALI"
İşçilerin altını çizdiği noktalardan biri de işçilerin söz sahibi olması, demokrasi, şeffaflık, hesap verebilmek gibi sorunlar… Sarkuysan’dan bir işçi şunları söylüyor: “Sendika seçimlerinde var olan yönetimlerin karşısına rahatça aday olarak çıkabilen var mı? Mesela Birleşik Metal-İş seçimlerinde protesto oldu. Demek ki bir sorun, bir rahatsızlık var. Demokrasi mücadelesi deniliyor ama kendi sendikamda söz sahibi olamıyorum. ‘Biz Türk-İş gibi değiliz, tabana kulak veriyoruz’ lafına uymaları gerekiyor. Ne kadar şeffaf olduğumuzu, ne kadar adil olduğumuzu da sorgulamamız lazım. Tabandan değil tepeden başlıyor. Sorgulanabilir olması lazım. Mesela ortaya bir iddia atılıyor, sorgulayamıyoruz. Meslek, makam, mevki işin içine giriyor. Zamanla geldikleri yeri, emeği unuttuklarını görüyoruz. Mesela burada 7 bin üyesi var, ikinci şubeden sonra tek şubenin 3 bin 500 üyesi olacak. 100 lira aidat kesintisi yapılsa her üyeden. 350 bin lira yapar. Seneye vursan, yılda 4 milyonu aşıyor. İşçiler bu paraya sahip olmak için hayal kuruyor, şans oyunlarını kovalıyor. Eline böyle bir para geçiyor, sen bunu nasıl değerlendiriyorsun?”
"DENETİM SİSTEMATİK BİR HALE GELMELİ"
Bir metal fabrikasında çalışan işçi de “Diğerlerine nazaran mücadeleci. Daha önce mücadele kavramına uzak olan insanlar bile DİSK’te sendikalaştığı zaman bir değişim oluyor. DİSK’li olmanın verdiği bir rahatlık var, patron her istediğini yaptıramıyor. Ancak bu sorun yaşamadığımız anlamına gelmiyor. Söz, yetki, kararın tabanda olması, oradan başlamamız gerekiyor. Sendikacılık gönül işi mi para işi mi? İsteyen işçinin aidatların nasıl kullanıldığıyla ilgili istediği bilgiye ulaşabileceğini düşünüyorum ama işçilerden bir heyet kurularak denetlenip sistematik bir hale gelebilir” ifadelerini kullanıyor.
"TEMSİLCİLERİN İŞÇİDEN KOPMAMASI GEREKİYOR"
“En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir bunu biliyoruz” diyen ABB işçisi de şöyle devam ediyor: “Ama mesele bunu daha ileri taşımak. İnsanlar sendikalı olmak için bazı şeyleri göze alıyor. Baskılara rağmen dik duruyor, işten atılıyor. Ama sana yetki aldırıyor. Bunun hakkını verebilmek lazım. Kandırmamak, samimi olmak, gerçekçi olmak önemli. Söz, karar tabanın diyorsan gerçekten tabanın olacak. İşçinin iradesini yansıtacak. Temsilciler işçiden kopmayacak, üretim alanlarında olacak. Mesela şubelerde de genel merkezde de yapılan seçimler güven vermiyor. Seçim dönemi geldiğinde kim kiminle ne pazarlıklar yapmış soruları soruluyor. Seçimin sonucunu seçimden önce biliyoruz. Belli başlı kurallar var, bu kurallar dışına çıkanlar da hedef haline geliyor. Bu olmaması lazım. Ya da DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun vekil olması, o dönem tabanda epey tepki çekmişti.”
"GÖREV BİZE DÜŞÜYOR"
İşçilere danışmadan karar alınmaması gerektiğini ifade eden ZF Sachs işçisi de “İşçiden kopuk olmayacak. Yukarıdan karar alıyorlar. Şubelerde de genel merkezde de ben merkezci bir anlayış var. Her süreç işyerlerinden merkeze doğru işlemeli. İşçinin tüm süreç hakkında bilgi sahibi olması lazım” diyor. ZF Sachs işçisi yaşanan tüm bu sorunları yine işçilerin çözmesi gerektiğini söylüyor: “Fabrika komiteleri kurmamız, tabanda örgütlü olmamız lazım.”
"SİYASET YAPILIYORSA İŞÇİLER İÇİN YAPILMALI"
Uzun yıllardır metal iş kolunda çalışan Birleşik Metal-İş üyesi bir işçi, “Ne zaman DİSK denilse akıllara mücadele gelir, tarihte yaptıklarıyla anlatılır. Artık geçmiş zamanla anılan değil, bugünün ihtiyaçlarını karşılayan bir DİSK istiyoruz” dedi. Konfederasyonun görevlerini çok bilmediğini de ifade ederek, “Mesela ben bugüne kadar en çok dayanışma eylemlerinde gördüm konfederasyonun önemini. Her kesimden işçi geliyor, birlikte oluyor bu güzel. Ama eylemden eyleme görüyoruz. Başka hangi zamanda birlikteyiz? Bu geliştirilebilir mi? Kongre bunun gibi tartışmalarla ilerlerse bizim açımızdan iyi olur” dedi.
Metal iş kolunda çalışan başka bir işçi ise “Ben hep şöyle hayal ettim, ‘konfederasyon yüksek mahkeme’ gibi olmalı. Mesela ücretler sendikalarca doğru harcanıyor mu kontrol etmeli. Birçok sendikada seçimler yaklaşırken herkes kendi delegesini, temsilcisini seçiyor. Yani koltuk için uğraşıyor, bu denetlenebilir mi? Şimdi işçiler denetlesin desek, doğru olan bu. Ama benim inancım kırıldı. İşçinin bırakın kendi sendikasının başkanına bile ulaşması hayal. Temsilciyi gördüğümüze şükrediyorum” diye konuştu.
Türk-İş kongresine atıfta bulunan bir işçi de şunları söyledi: “Biz de sadece başkan mı seçeceğiz, yoksa cidden sorunları mı konuşacağız? Mesele cidden kongre yapmak mı? Yoksa sorunları tartışmak mı? İşçi eğitimsiz, haklarını bilmiyor, eğitim vermeli. Başkanlar değil, işçiler konuşmalı, başkanlar işçiyi temsil etmeli. Şatafattan uzak durulmalı. Büyük gösterişli binalar, lüks kongre salonları değil, mahallelere yayılmalı. Siyaset yapıyorum ayağına Mecliste koltuk garantilenmemeli. Yapıyorsa işçiler için siyaset yapılmalı.” (Gebze/EVRENSEL)