Mektup | Sendikacının insafına güvenerek, patronun ağzına bakarak bir yere varamayız
Kocaeli'den bir Ford Otosan işçisi toplu sözleşme sürecini yazdı: Biz işçiler, Türk Metal ya da Birleşik Metal üyesi de olsak sendikal bürokrasi ile bir şekilde karşı karşıyayız.
Fotoğraf: DHA
Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli
İmzalanmasının ardından MESS grup sözleşmesi sürecine dair pek çok şey yazıldı, çizildi. Bu süreçte gözümüze çarpanlar; biz işçiler, Türk Metal ya da Birleşik Metal üyesi de olsak sendikal bürokrasi ile bir şekilde karşı karşıyayız.
Taslak sürecinden, imzalanmaya kadar hiçbir şey bize sorulmadı, ya da göstermelik soruldu. BM de, TM de işçilerine sormadan bu sözleşmeyi imzaladı. Kapalı kapılar ardında dönen oyunlara seyirci kaldık. Öncesinde yapılan algı operasyonlarıyla fabrikamızda bu zam çok iyi bir zammış gibi yansıtıldı. Öncelikle şunu söylemek lazım, iyi zam derken kimse bu zam bir derdimize derman olur demiyor aslında. Esas denilen şey Türk Metal alsa alsa bu kadar alır, iyi olan da bu. Yoksa yaşamımızda bir değişiklik olmadığının herkes farkında.
Türk Metal’in yıllardır imzaladığı düşük sözleşmeler yüzünden, herkes bu sendikanın en fazla bu kadar alacağını hatta bunu bile alamayacağını düşünüyordu. 2015’ten beri bir tık daha iyi sözleşme imzalanıyorsa bu da hâlâ metal direnişinin ekmeğini yediğimiz ve bizlerin birlik olduğumuzda ne kadar korkutucu bir güce sahip olduğumuzu gösterdiğimiz içindir.
Henüz tam anlamıyla bu zammın hiçbir karşılığı olmadığı net olarak görülmemiş olsa da bir iki ay içinde tekrar gerçeklerin yüzümüze çarpacağı ortada ve hoşnutsuzlukların artacağı belli. Her şeye sene içinde en az yüzde 30 zam gelirken, bizim yüzde 17’nin devede kulak olduğu ortada. Uydurma vergiler de cabası mesela en son ortaya atılan yol vergisi. Vergi makasları 18’den 22’ye çıktı, önceden temmuz-ağustosta vergiye girerken, şimdi nisan-mart aylarında vergiye giriyoruz, yani gelen zam direk vergiye gidiyor. Allah TÜİK’ten razı olsun, enflasyonun bu kadar düşük olduğu ülke hangisi bilmiyoruz, neye göre hesaplanıyor? Bir otomotiv işçisi hiç hesapladı mı acaba, bir arabada kaç kuruşluk işçilik ücreti var? Biz söyleyelim, marketteki bir poşet parasından fazla değil. Bir kilo ÇAYKUR çay alabilmek için yeni giren işçinin brüt maaşı üzerinden 3 saat çalışması gerekiyor. Ford Otosan gibi saat ücretlerinin yüzde 60’ının 15 liranın altında olduğu bir fabrikada yeni işçi ile eski işçi arasındaki fark gittikçe açılmıştır.
Ayrıca bu sözleşmeyle garanti altına alınmayan her şey tehlike altındadır. Çocuklar için verilen kreş parası, Kurban Bayramı’nda, yılbaşında verilen para ve banka promosyonu patronun iki dudağı arasındadır, yarın vermediğinde nasıl alacağız? Zaten verdikleri kurban parası ile ancak horoz alınır. Promosyon konusuna gelecek olursak diğer şirketlerde para olarak verilirken Ford’da, puan olarak veriliyor. Bu nedenle bizler World Card’ın anlaşmalı olduğu, daha pahalı olan marketlerden alışveriş yapmak zorundayız. Yani bu uygulama da yine Koç’un kendisine yarıyor, verdiği parayı yine kendi cebine koyduruyor. Tabii ki; böyle geldi, böyle gidecek değil. Şikayet ettiğimiz her şeyin değişmesi mümkün. Her sorunun bir çözümü var. O da herkesin bildiği şey, birlik olmak. Bilip de yapmadığımızı, yapar hale gelmemiz lazım. Bu sözleşme bunu bir kez daha gösterdi. Bizlerin kendi irademizi ortaya koyan, her grupta, her bölümde kendi kararını alabilen bir örgütlülüğe ihtiyacımız var. Sendikacıların insafına güvenerek, patronların ağzının içine bakarak hiçbir yere varamayız. Bizlerle aynı koşullarda çalışmayanlar, aynı ekmeği yemeyenler, bizlerin halini anlamaz. Sendikada çalışma yürüten herkesin ve temsilcilerin seçimle geldiği, çalışmadıklarında işçiler tarafından görevden alındığı, maaşlarının da işçiler tarafından belirlendiği, maaşlarını sendikadan aldığı, sendikal bürokrasi değil demokrasinin işlediği bir işleyiş için bizlerin birleşmesi ve harekete geçmesi gerekir.