İşçi mektubu: Tuvalete gitmek için saat 17’ye kadar bekleyemez miydin?
Evrensel'in "İşçi sınıfı tuvalette nasıl rahat eder?" başlıklı haberinden sonra bu kez Mersin’den bir işçi yazdı.
Görsel, "İşçi sınıfı tuvalette nasıl rahat eder" haberinin ekran alıntısı | Kolaj: Evrensel
Mersin’den bir işçi
Merhaba Evrensel okurları. Gazetemizin “İşçi sınıfı tuvalette nasıl rahat eder?” başlıklı haberini okuyunca bir kadın işçi olarak kısa bir süre önce yaşadıklarımı anımsadım ve sizlerle paylaşmak istedim.
Şu an işsiz olmakla birlikte birkaç ay öncesine kadar bir spor salonunda çalışıyordum. Salonda tam zamanlı ve yarı zamanlı çalışan personel vardı. İşveren nadiren işyerine geliyordu. Ben ve bir antrenör kadın tam zamanlı çalışıyorduk ve işyerinde yemek, sigara ve tuvalet molalarımızı birbirimizle paslaşarak hallediyorduk. Buraya kadar bir sorun yoktu ama gün geldi ve çalışma arkadaşım işten ayrıldı.
Tam zamanlı olarak sadece ben vardım ve bu süreçte işveren yine “Nasıl olsa sen varsın ve her şeyi biliyorsun” diyerek salonu tamamen bana bırakmıştı. Resepsiyon alanımın üzerine hiç alanım olmayan GYM alanı, GYM alanı içerisinde bulunan vitamin bar ve satış temsilciliği görevi de yıkılmıştı. Gelen kişilere salonu gezdirme, kayıt yenileme, dolap anahtarı ve kartlı geçişi sağlama, üyelere kahve, çay vs. yapma, ardından bulaşıkları yıkama gibi çeşitli işler de bana kalmıştı.
Yemek odasında yemeğimi yemekhane yerine içeride yedim fakat bu kez de “Koku olur kapının önünde ye ama kapı açık kalsın içeriye de hakim ol” sözleriyle uyarıldım. Tuvaletimi tutabildiğim ana kadar tutuyordum ki laf işitmeyeyim. Bir gün çok sıkışmıştım, içeride çok fazla kişi yoktu. Olan kişilerle de benim yerime resepsiyona bakabilir misin diyebilecek samimiyetim yoktu. Tam karşımızda bulunan işletmenin sahibi kadına seslenerek birkaç dakika yerime bakmasını rica ettim. Ama patronum kameradan izlemiş ve resepsiyonda olmadığımı görmüş ve ısrarla telefon etmiş. Tuvaletten dönüp telefon ettiğimde ise “Sen nasıl orayı bırakırsın, saat 17’ye kadar bekleyemedin mi?” sözlerini işittim.
Patronun sömürü iştahı bununla da kalmıyordu. Olmam gerekenden erken tarihte regl oldum. Hazırlıksız yakalanmıştım. İşyerim ve evimin arası 5 dakika, eve gidip gelebilirim diye düşünerek kendisinin yanına gittim. Arkadaşları vardı, oturup sohbet ediyorlardı. “Bir dakika bakabilir misiniz?” dedim. “Şu an kalkamam misafirim var” dedi. Önemli olduğunu belirttiğimde ise “Mesaj yaz” yanıtını verdi. Mesaj yazdım, durumu anlattım, “Eve gidip gelmem gerekiyor, 15 dakika sürmez” dedim. Misafirleri olduğu için müşteriler gelirse onlarla ilgilenemeyeceğini, ayıp olacağını söyleyerek gitmeme izin vermedi. Bense eğer gitmezsem zor durumda kalacağımı söyledim ve aldığım cevap şu oldu: “Orada ceketim var onu beline bağla.” Bu yazıyı yazmama vesile olan haberdeki sorunun cevabı ise sanıyorum ki patronların olmadığı bir hayattan geçiyor.