Adnan Özyalçıner: Baskılar ancak işçi sınıfının bir araya gelmesiyle geriletilebilir
TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, “Özellikle işçi sınıfının bir araya gelmesi, birlik oluşturması, siyasal baskılara karşı birleşerek karşı çıkması gerekir. Baskılar ancak böyle geriletebilir" dedi.
Adnan Özyalçıner | Fotoğraf: MA
Ferhat ÇELİK
Tolga GÜNEY
İktidarın yarattığı baskıl ortamının derinden etkilediği alanlardan biri de yazım alanı. Ekonomik krizle birlikte yazarlar, kitaplarını basacak yayınevi bulmakta zorlanırken, cezaevlerine giden kitaplar da yönetimlerince tutuklulara verilmiyor. Yazarlar üzerindeki baskılar ve cezaevlerine dönük kitap yasaklarını değerlendiren Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı Adnan Özyalçıner, ülkenin tam bir baskı dönemi yaşadığını belirterek "Özellikle işçi sınıfının bir araya gelmesi, birlik oluşturması, siyasal baskılara karşı birleşerek karşı çıkması gerekir. Baskılar ancak böyle geriletebilir" dedi.
Türkiye’deki ekonomik kriz, yoksulluk, açlık ve savaşın sürdüğüne değinen Özyalçıner, yaşananların edebiyata yansımasının çok büyük olduğunu söyledi. Yazarlar üzerindeki baskılara ve yasaklara işaret eden Özyalçıner, “Bu yasaklar yalnız yasal ya da mahkeme kararlarıyla değil ekonomik yasaklarla, baskılarla da sürüyor. Gazetelere yapılan ilan kesimleri, kitapların basım ücretlerinin artışı ve kitapların daha eksik yayımlanıyor olmaları… Buna karşılık yayımlanan kitaplara yapılan baskılar giderek artıyor. Örneğin bazı kitaplar sakıncalı sayılarak satışları engelleniyor. Kimi kitapları valilikler hiçbir yasak, hiçbir mahkeme kararı olmadan kentlerine sokmuyor. Bu tabii ki yazarları ilgilendiren, yazarların düşüncelerini özgürce ifade etmelerini önleyen bir durumdur. Ama yazarlar buna karşı direnmek zorundadır” dedi.
"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ GASBEDİLMİŞTİR"
“Bir yazar kendi duygu ve düşüncelerini ifade ederken kendini ifade edemeyen kişilerin duygu ve düşüncelerini de ifade edebilmelidir. O zaman barışa, özgürlüğe ve kardeşliğe gelen yolu izlemiş olur” diyen Özyalçıner, ancak Türkiye’de yazarların özgür olmadığını söyledi.
TYS’nin amaç maddesine de değinen Özyalçıner, “Orada ‘Tam bir söz ve yazı özgürlüğünün gerçekleştirilmesi ve korunması için her türlü yasal mücadeleyi yürütmektir. Buna bağlı olarak hukuki, sosyal, kültürel, ekonomik, temel hak ve özgürlükleri korumak saptamak ve geliştirmektir. Buna karşılık bugün anayasal hakkımız olan düşüncemizi serbestçe ifade etme ve yayma hakkımız gasbedilmiştir. Bu arada yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılarak talimatlarla iş görülmektedir. Bu durumda haktan da hukuktan da adaletten de söz edilemez’ denilmektedir. Zaten bir ülkede düşünce özgürlüğü yasaklanırsa o ülkede bütün yaşam hak ve özgürlükleri de ortadan kaldırılmış demektir. Düşünce özgürlüğünün yasaklanmasıyla bütün hak ve özgürlükler ortadan kalkar. Biz bugün bunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
"KÜLTÜREL ÇIKIŞLA MÜMKÜN"
Türkiye’de yazarların, gazetecilerin düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevine atıldığının altını çizen Özyalçıner, şöyle devam etti:
“Bütün bunlar yetmezmiş gibi bunlara kitaplar verilmiyor. Bütün bunlar ifade özgürlüğünün ortadan kalkmasıyla ilgili bir durumdur. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ortadan kalkınca hak ve özgürlükler de ortadan kalkar. Hapishanelere hiçbir yasal gerekçe olmadıkça gazetelerin, kitapların sokulmaması hukuksuzluktur, adaletsizliktir. Sadece dışarıdaki yazarların özgürlüğü değil cezaevlerindeki yazarların da iç özgürlükleri ortadan kaldırılıyor. Tutukluların, kitap alıp okumak, yemek yemek, hava almak, havalandırmaya çıkmak gibi özgürlükleri var. Ama bunlar bile baskı altına alınıyor. Yani ülke tam bir baskı dönemi yaşıyor. Bu baskı dönemine karşı çıkmak ancak ve ancak kültürel bir karşı çıkmakla mümkün olabilir.”
"TEK ADAM DÖNEMİ"
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir dönemin bu kadar baskılarla geçmediğini dile getiren Özyalçıner, “Ben 1970’leri, 1980’leri yaşamış biriyim. O dönemlerde de baskılar işkenceler, kitap toplatmaları, kitap yakmaları gibi her şey oldu. Ama bugünkü kadar sıkışmışlığa, daralmışlığa hiçbir kurum, hiçbir insan rastlamadı. Bu dönem tek adam dönemidir. Tek adamın söylediğinin ve istediğinin yapıldığı bir dönemdir. Talimatlarla her şey yapılıyor. Mahkemeler talimatla çalışıyor. Hak, hukuk, adalet ve özgürlükler ortadan kaldırılıyor” vurgusu yaptı.
"KİTAPLARI MUHALİF SAYIYORLAR"
Sendika olarak yasaklara karşı bir dönem cezaevlerine kitaplar gönderdiklerini belirten Özyalçıner, bunun yine yapılabileceğini söyledi. Başka örgütlerin de aynı şeyleri yapması gerektiğini dile getiren Özyalçıner, “Ama cezaevleri gönderilen kitapların ne kadarını alır ne kadarını tutuklulara verir bilemiyorum. İktidar istediği yayınları cezaevine sokabiliyor ama muhalif hiçbir şeyin girmesine izin vermiyor. Demek ki kitapları da muhalif sayıyorlar” dedi.
"İŞÇİ SINIFININ SİYASİ BASKILARA BİRLEŞEREK KARŞI ÇIKMASI GEREKİR"
Toplumun baskılara karşı bir araya gelmesi gerektiğine vurgu yapan Özyalçıner, “Özellikle işçi sınıfının bir araya gelmesi, birlik oluşturması, siyasal baskılara karşı birleşerek karşı çıkması gerekir. Baskılar ancak böyle geriletebilir. Sadece kitaplar ve gazeteler değil. Bugün şarkılar da yasaklanıyor. Ölüm orucuna varan direnişlere rağmen Grup Yorum’un şarkıları bugün yasak. Ama şarkıları, kitapları, duyguları, düşünceleri yasaklayamazlar. Şarkılar mutlak surette halka, toplumu uyarıcı olarak söylenecektir” şeklinde konuştu. (İstanbul/MA)