EMEP Genel Başkan Yardımcısı Doğan: Erken yaşta evliliğin önü açılmak isteniyor
Emek Partisi Ankara İl Örgütünün çocuk istismarına karşı yürüttüğü kampanyayı, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara İl Yöneticisi Şükran Doğan ile konuştuk.
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan|Fotoğraf: Burcu Yıldırım
Burcu YILDIRIM
Ankara
Emek Partisi Ankara İl Örgütünün şubat ayı boyunca çocuk istismarına karşı yürüteceği kampanyayı, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara İl Yöneticisi Şükran Doğan ile konuştuk. Doğan, her çocuğun hayatının biricik olduğunu ifade ederek özellikle kadınların iktidarın kadın ve çocuk politikaları yüzünden kaygılarının arttığına değindi. Doğan, yürüttükleri kampanyaya ilginin özellikle kadınlar tarafından yoğun olduğunu belirterek, “Erken evliliğin önünü açmak için çocuk istismarına evlilik affı getirilmek istenmektedir” dedi.
"İKTİDAR FIRSAT KOLLUYOR"
Çocuk istismarı, buna karşı tepkiler ve iktidarın çocuk istismarına evlilik yoluyla af getirme ısrarı devam ediyor. Bu noktada Emek Partisi Ankara İl Örgütü olarak başlattığınız kampanyadan biraz bahseder misiniz?
Bilindiği gibi iktidarın çocuk istismarına evlilik yolu ile af getirme hamleleri yeni değil. Daha önce de iki kez gündeme getirdi ve yoğun tepkiler üzerine geri çekti. Bu kez de ikinci yargı paketi içinde gündeme getirmek üzere hamle yaptı. Son günlerde gündem ağırlıklı olarak dış politika olsa da, uzun zamandır krizin etkileri gündelik hayatta başka konuları konuşmaya çok fırsat bırakmasa da iktidarın bu yasayı çıkarmaktan vazgeçmediğini biliyoruz. Aynı zamanda bu tür yasal düzenlemelerin yapılmasında fırsatçı tutumlarını da biliyoruz. Bu nedenle Şubat ayı başında başlattığımız kampanyamızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Elazığ depreminde 41 kişi ölmüşken, insanlar soğuk havada evlerine giremezken, Yıldız Teknik Üniversitesinde profesör kadrosunda olan Bedri Gencer’in depremin nedenini çocuk yaşta evliliğin yasaklanmasında araması, iktidarın da aynı ideolojik hamurdan olanların da bu yasayı çıkarmak için her zaman fırsat kollayacaklarını göstermektedir.
Öncelikle kadınların ve yasa karşısındaki herkesin böyle bir düzenlemeyi meclise getirmeye cesaret edemeyecekleri bir tepki göstermesi gerek. Kampanyanın da bu tepkinin oluşmasına, örgütlenmesine katkı sunması için çalışıyoruz.
İSTİSMARA KARŞI TEPKİLER DAYANIŞMA VE MÜCADELENİN ZEMİNİNDE
Bu kampanya ile ne amaçlıyorsunuz?
Öncelikli olarak yasanın neyi içerdiği, neden çıkarılmak istendiği, çıkması halinde kız çocukları için olası sonuçları vb. konularda bilgilendirmek. Kampanyayı parti olarak çalışma yürüttüğümüz işçiler, emekçiler, fabrikalar, işyerleri ve semtlere yönelik olarak yürütmek. Bunun yanı sıra ulaşabildiğimiz kadar çok kadına ulaşmak. Zira böyle bir düzenlemenin yapılması halinde kız çocuklarının hayatı daha da karartılacak. Ve tabii ki çocuk istismarı başta olmak üzere her türlü istismar, şiddet, tacize karşı birlik olmanın, dayanışmanın ve mücadelenin zeminini yaratmak ve örgütlemek.
Bu amaçla ev, site, işyeri toplantıları yapılıyor. Tüm çalışma alanlarında dağıtılmak üzere bildiri çıkardık. Pazaryerlerinde, işçi duraklarında, işyerleri önlerinde, semtlerde seslenişlerle hem bildiri dağıtımları hem imza istemeler gerçekleştiriliyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çalışmalarımızla da birleşiyor yapılanlar. Zira kadınlarla yapılan toplantılarda kriz, pahalılık ve işsizliğin, şiddetin yanında en çok konuşulan konu, çocuk istismarı oluyor. Geçen yıllarda da ilçelerde çocuk istismarı konusunda uzmanların katıldığı toplantılar gerçekleştirmiştik. Şimdi de benzer söyleşiler, toplantılar gerçekleştiriyoruz. Şubat sonuna kadar toplanan imzalar meclise gönderilecek ve imza metninde de geçtiği gibi yasanın bir daha Meclis gündemine getirilmemesi talep edilecek.
"İŞSİZLİK YOKSULLUK ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR
HÜKÜMET NEYLE UĞRAŞIYOR?"
Yürüttüğünüz çalışmada aldığınız tepkiler nasıl? İktidarın bu konudaki politikaları halk arasında nasıl karşılanıyor?
Bugüne kadar olumsuz bir tepki ile karşılaşmadık, aksine çok olumlu tepkiler alıyoruz. Bir elin parmağını geçmeyecek sayıda kadın dini gerekçeler öne sürerek reddetti. Az sayıda kapıdan imza almadan döndük, nedeni de çoğunlukla çalıştıkları kurumlar nedeniyle iktidarın hışmına uğrama kaygısı.
Böyle bir yasadan haberi olmayanlar, olsa da içeriğini bilmeyenler oldukça fazla. Daha önce gündeme geldiğinden haberdar olup da yeniden tartışıldığını bilmeme hali de var. Anlatıldığında ise tepkileri çok fazla ve oldukça sert oluyor.
Ev gezmelerinde, site, apartman toplantılarında doğal olarak kadınlar ağırlıkta. “Bu imzaların bir anlamı yok, iktidar kimseyi dinlemiyor” diye başlayıp imzayla sonuçlandıranlar olduğu gibi imza föyünü alıp ben de komşularımdan, arkadaşlarımdan, işyerimden toplarım, siteyi ben dolaşırım diyenler, toplantılardan ellerinde imza föyleri ile çıkanlar az değil.
Kapı önlerinde, ev buluşmalarında, toplantılarda konuşma çocuk istismarı üzerine başlasa da mutlaka ya kriz ve işsizlikle birlikte doğalgaz-elektrik faturaları ya kadına şiddet ve kadın cinayetleri konuşuluyor. “İşsizlik, yoksulluk, intiharlar almış başını gidiyor, hükümet neyle uğraşıyor” diye kızıyorlar.
KADINLAR ARASINDA KAYGI BÜYÜK
Tabii çocuk istismarı konusunda kaygı büyük; “Çocuğuma kendim bile dokunurken geriliyorum”, “Eşimle yalnız kalmamasına bile dikkat ediyorum” diyen kadınlara rastlamak ne yazık ki az olmuyor. İktidarın bu konuda önlem almak yerine istismarı kışkırtan, yol veren tutumlarını sürdürmesi bu kaygıların artmasında en önemli etken.
Çocuklarının başlarına sözlü taciz geldiğini ifade ederek, başkasının başına gelmesin diye imza verenler de var. İstismar olaylarının giderek arttığını söyleyerek, “Af gelir diye cesaret buluyorlar” tepkisi de az değil. Af yerine cezaların artırılması ve uygulanması istenirken az da olsa idam ve hadım cezalarını ifade edenlerle de karşılaşıyoruz.
"İKTİDAR HER YIL ‘MAĞDUR’ İSTISMARCI SAYISINI ARTTIRIYOR"
Kendi tabanlarından da itiraz seslerinin yükselmesine karşı siyasal iktidarın bu ısrarını neye bağlıyorsunuz?
Siyasal iktidarın bu yasadan hedeflediği birkaç şey var düşüncesindeyim. Bilindiği gibi Diyanet’in sitesinde kız çocuklarının 9, erkek çocuklarının 12 yaşında evlenebileceği hükmü bulunuyordu. Kız çocuklarının anne olma yaşı olarak da bu yaş ileri sürülüyordu. Bu görüşler iktidarın ideolojik yaklaşımıyla örtüşmektedir. Erken evliliğin önünü açmak için çocuk istismarına evlilik affı getirilmek istenmektedir. Bir de af fikrini kuvvetlendirmek için her yıl ‘mağdur’ diye ifade edilen istismarcı sayısı artmaktadır. Kısacası bu konuya yaklaşım iktidarın kadına bakışından farklı değildir.
"KIZ ÇOCUKLARI KURBAN EDİLMEK İSTENİYOR"
Diğer yandan genç nüfus artırılarak önümüzdeki yıllara da sermaye için ucuz işgücü ordusunun büyütülmesi hedeflenmektedir. Erdoğan’ın yıllardır meydanlarda en az 3 çocuk diye bağırmasının, şahitlik yaptığı nikahlarda bile çiftlerden 3 çocuk sözü istemesinin en önemli nedeni budur. Erken evlilik kadının eğitimden de üretimden de uzak kalmasını beraberinde getirir. Sermaye için gerektiğinde kadın üretime çekilirken, ihtiyaç kalmayınca eve gönderilir. “Erken evlenen döl alır” sözü yeniden hâkim kılınmak istenmektedir. İktidarın hesabı erken evlenen kadının çok çocuk doğurarak, sermayeye ucuz işgücü üretmesidir. Bunun kurbanı olarak da kız çocukları olmaktadır.
Son olarak; bu ‘af’fı bir kereye mahsus yapacaklarını ifade ederek masumlaştırmak, meşrulaştırmak istiyorlar. Buna şiddetle itiraz etmeliyiz. Her çocuğun hayatı biriciktir, karartılmasına izin vermemeliyiz.
OKUMA YAZMAYI ÖĞRENEN KADINLAR İLK İMZALARINI ÇOCUK İSTİSMARINA KARŞI ATTI
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde okuma yazma kursuna gelen ve okuma yazmayı öğrenen kadınlar, ilk imzalarını çocuk istismarına karşı attı.
Meclis'e getirilmek istenen çocuk istismarında evlilikle af yasa tasarısına karşı kadınların tepkisi gün geçtikçe büyüyor. Tuzluçayır Kadınları dayanışma Derneği’nde okuma yazma kursuna gelerek okuma yazma öğrenen kadınlar ilk imzalarını istismarın affedilmesine karşı attı. Emek Partisi Ankara İl Örgütü’nün şubat ayı itibariyle başlattığı çocuk istismarının evlilikle affedilmesine karşı başlattığı kampanyaya imzalarını “Yeter artık” serzenişi ile veren kadınlar, “Bunlardan her şey beklenir. Yeter artık biz de gidelim Meclise. Hatta imzaları biz götürelim” dedi.
OKUMAYA YERDE BULDUĞU DERGİYİ YIKAYIP KURUTARAK BAŞLADI
Okuma yazma kursu için derneğe bir yıldır da birkaç gündür de gelen kadınlar var. Kimi evlatlık verildiği için okula hiç gidememiş, kimi “Kızlar hiç okula gider mi” diye gönderilmemiş. 65 yaşındaki Gürcü Abla ise okumaya, yerde bulduğu dergiyi yıkayıp kurutarak başlamış. Okumayı, dergideki yazıları okuya okuya öğrenene Gürcü Abla, yazmayı öğrenmek için ise derneğe geliyor ve kampanyayı imzalarken istismara karşı katkı sunduğunu düşündükçe gözlerinin içi gülüyor.