Hukuk öğrencisi Öykü A.'ya cinsel saldırıda bulunan Avukat M.K'nin dosyası kabarık
Yanında çalışan hukuk fakültesi öğrencisine cinsel saldırıda bulunan İstanbul Barosuna kayıtlı Avukat M.K.'nin başka kadın avukatları da taciz ettiği ve eski eşine şiddet uyguladığı ortaya çıktı.
Fotoğraf: Evrensel
Okan BAŞAL
İstanbul
Hukuk fakültesi öğrencisi Öykü A., dün (16 Şubat) "Merhaba Ben Öykü" (@MerhabaOyku) adlı Twitter hesabından, bir dönem yanında çalıştığı İstanbul Barosuna kayıtlı Avukat M.K.'nin cinsel saldırısına uğradığını duyurdu ve "Ölmek istemiyorum, lütfen sesimi herkese duyurun" çağrısı yaptı. 23 yaşındaki Öykü A.'nın bu çağrısı, kısa sürede binlerce kadına ulaştı ve dayanışma mesajları yağdı. Öykü A.'nın mesajları sonrası başka kadın avukatlar da M.K.'nin tacizine maruz kaldıklarını ya da buna şahit olduklarını sosyal medya aracılığıyla dile getirdiler. Ayrıca M.K.'nin eski eşine şiddet uyguladığı, bu nedenle hakkında uzaklaştırma kararı verildiği ortaya çıktı. Öte yandan M.K.'nin Facebook hesabından feminizmi hedef aldığı paylaşımları da yeniden gündeme geldi. Kendisiyle iletişime geçen kadın avukatlarla birlikte bugün adliyeye giden Öykü A., suç duyurusunda bulunup ifade verdi. Tacize maruz kaldıklarını aktaran diğer kadın avukatlar da şikayetçi olacaklarını beyan ettiler. Taciz, şiddet ve cinsel saldırı iddialarına ilişkin etkin bir soruşturma yürütmemekle ve gerekli tedbirleri almamakla eleştirilen İstabul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu da iddialara ilişkin Evrensel'e konuştu.
ÖYKÜ A.: SİSTEMATİK TACİZ, CİNSEL SALDIRI VE TEHDİT…
İstanbul’da stajyer avukatlık yapan Öykü A. isimli hukuk hakültesi öğrencisi, yanında çalıştığı ve babasının da avukatı olan M.K.'nin kendisine ve diğer kadın çalışanlara uyguladığı taciz, tehdit ve mobbingi Twitter hesabından anlattı.
Dah fazla kadının benzer şeyleri yaşamamasını amaçladığını belirten Öykü A., okul masraflarını karşılayamadığı için M.K.'nin iş teklifini kabul ettiğini belirtti. Şahsın başlarda "babacan" tavırlar sergilediğini, meslekte ilerlemesi için her şeyi öğreteceğini, gerçek manada avukat olmasını sağlayacağını söylediğini aktaran Öykü A., bir süre sonra ise ofis işleri dışındaki işleri için de her yere sürüklenmeye başladığını söyledi.
M.K.'nin tavırlarının daha sonra değiştiğini belirten Öykü A., "Tacizleri başladı. İşi bırakmama, kendisini her yerden engellememe rağmen, sabaha karşı ailemle yaşadığım evin kapısına dayandı. Korkup aşağı indim. Arabasından inmeme izin vermeyip beni zorla evine götürdü. Kendisine karşı koymama ve açıkça hayır dememe rağmen bana cinsel saldırıda bulundu" dedi.
M.K.'nin nüfuzunu ve çizdiği imajı hatırlatan Öykü A. karşı karşıya kaldığı tehditlere dari de "Beni daha öğrenciyken mesleğimi yapamaz hale getirmekle, rezil etmekle, bana kimsenin inanmayacağı, inansa da güçlü olduğu için kendisine bir şey yapılamayacağını söyleyerek tehdit etti. 30 yıllık ceza avukatı karşısında kimsenin bana inanmayacağını yanımda kimsenin durmayacağını düşünerek hiçbir yere başvuramadım" dedi.
Saldırı sonrasında da tehditlerin devam ettiğini beyan eden Öykü A., "Psikolojik rahatsızlıklarım başladı artık kaldıramıyorum, dayanamıyorum. Beni saldırı sonrasında da bir ceza hukuku etkinliğine davet etme cesaretini bile gösterdi. Yanında çalışan stajyere ve avukata beni aratmaya devam etti. Tacizleri halen devam ediyor. Beni tehdit ediyor" ifadelerini kullandı.
M.K.’nin ofisindeki birçok kadın çalışanın da yıllardır cinsel tacize uğradığını fark ettiğini söyleyen Öykü A., "M.K.’nın başka çalışanlarına da cinsel saldırıda bulunduğunu tesadüfen, karşılaştığım eski çalışana 'Sana bir şey anlatacağım' demem üzerine direkt 'Taciz mi etti' demesi ile fark ettik" dedi.
Herkesin M.K.’den korktuğu için şikayet etmeye cesaret edemediğini fark ettiklerini ifade eden Öykü A., "M.K. kendi oğlunu bıçakla öldürmeye çalışmış bir insan. 30 yıllık ceza avukatı, eşlerine şiddet uygulamış ve ölüm tehditlerinde bulunmuş ve bulunmaya devam eden bir adam. Can güvenliğimden endişe ediyorum. Arkamda durabilecek sizlerden başka kimsem yok. Lütfen, sessiz kalmak istemiyorum. Ölmek istemiyorum. Lütfen sesimi herkese duyurun! Artık daha fazla Öykü olmasın" çağrısında bulundu.
"SESİMİ HERKES DUYSUN" ÇAĞRISI KISA SÜREDE KARŞILIK BULDU
Öykü A.'nın "Sessiz kalmak istemiyorum. Ölmek istemiyorum. Lütfen sesimi herkese duyurun! Artık daha fazla Öykü olmasın” çağrısı sosyal medyada oldukça kısa sürede geniş yankı uyandırdı. Anlatımları binlerce kez paylaşıldı, dayanışma mesajları yağdı. M.K.'ye, iktidarın kadın politikalarına ve İstanbul Barosuna tepkiler dile getirildi. Öykü A.'nın paylaşımları sonrası başka kadınlar da M.K'nin tacizine maruz kaldıklarını aktardılar.
KENDİSİNE ULAŞAN KADIN AVUKATLARLA BİRLİKTE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Kendisiyle iletişime geçen kadın avukatlarla birlikte bugün Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına giden Öykü A., Av. M.K. hakkında “Nitelikli cinsel saldırı", “Cinsel taciz", “Cebir ve şiddet kullanarak hürriyetinden yoksun kılma" ve “Şantaj" suçlarından suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine Başsavcılık soruşturma başlattı. Öte yandan tacize maruz kaldıklarını aktaran diğer kadın avukatlar da M.K. hakkında şikayetçi olacaklarını beyan ettiler.
Suç duyurusuna ilişkin "Öykü ile Dayanışan Kadın Avukatlar"dan yapılan açıklamada "Öykü'nün yanındayız! Çünkü biz kadının beyanını esas alan avukatlar olarak, mesleğe yeni başlamış kadın avukatların işçi avukat olarak çalıştıkları bürolarda cinsel şiddete maruz kaldıklarını, tehdit edildiklerini ve bunun her geçen gün arttığını görmekteyiz. Bilinmesini isteriz ki, kadına şiddet uygulayan herkesin karşısında olduğumuz gibi, 'Benim çok tanıdığım var, bana bir şey olmaz, sana kimse inanmaz' diyerek genç kadınların üzerinde baskı kurmaya çalışan avukatların da karşısındayız... Kadının beyanı esastır ve sergilenen erkek dayanışmasına karşı sürecin takipçisi olacağız" denildi.
Öykü A. da Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Olay hakkında Cumhuriyet Başsavcılığında avukatım ile tarafımca şikayette bulunulmuştur. Soruşturmanın gizliliği çerçevesinde başkaca açıklama yapılamayacaktır" dedi.
February 17, 2020
ESKİ EŞE ŞİDDET VE TEHDİTTEN KORUMA KARARI
Av. M.K.'nin daha önce de kadına yönelik şiddet uyguladığı ve bu şiddetin yalnızca çalışanlarına yönelik olmadığı ortaya çıktı. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği ile Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneğinin geçen yıl kasım ayında yaptığı açıklamada, M.K.'nin Kasım 2016'da o dönemki partneri Av. H.Ö.'ye şiddet uyguladığı, aradan geçen zamanda da tehditlerini sürdürdüğü aktarıldı.
Yine H.Ö. de Aralık 2018'de yaptığı "Kadına yönelik şiddetle mücadele eden feminist örgütlere çağrımdır!" başlıklı açıklamasında M.K.'nin kendisini ve ailesini 31 Ağustos 2018'de ölümle tehdit ettiğini belirterek "Tehdit üzerine yaptığım başvurum neticesinde 6284 sayılı kanun gereği lehine koruma kararı verildi" dedi.
FEMİNİZMİ HEDEF ALAN PAYLAŞIMLARI YENİDEN GÜNDEM OLDU
H.Ö. aynı açıklamasında, Av. M.K.'nin feminizmi hedef alan Facebook paylaşımlarına da yer verdi. H.Ö.'nün "Feminist mücadeleyi basite indirgemeye çalışan eril zihniyet" olarak nitelediği paylaşımlarda M.K. "Feminizm erkek sustukça üzerine gidip daraltmak mı? Erkeğin delirme hakkı da mı olmayacak", "Feminizm AB fonları ile dernek kurup başkan olup vücudunu istediğin gibi kullanmak mı" gibi ifadeler sarf ediyor.
İSTANBUL BAROSUNA ELEŞTİRİ: AYLARCA SESSİZ KALDI, POHPOHLADI
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği ile Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneğinin geçen yılki açıklamasında ayrıca H.Ö.'nün eylül 2018'de İstanbul Barosuna "Acil yardım bekliyorum, lütfen onu durdurun" başlıklı bir dilekçe verdiği ve disiplin soruşturması açılmasını talep ettiği belirtildi. Aynı zamanda İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ile konuya ilişkin yaklaşık 40 dakikalık bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği aktarıldı.
Bu çabalara karşın İstanbul Barosunun dilekçeyle ilgili hiçbir şey yapmadığı vurgulanan açıklamada "Şiddete karşı başvurularda ivedilikle işlem almakla bilinen İstanbul Barosu, avukat H.Ö.'nün şikâyet dilekçesine 5 ay içerisinde sadece bir dosya numarası verilmiştir; tıpkı devlet kurumlarında olduğu gibi. Bu şikâyetin üzerinden 1 yılı aşkın bir süre geçtiği halde Avukatlık Kanunu 141. ve 159. Maddelerini şiddet kullanan bir erkek üyeyi korumak için ihlali göze alan, görevini kötüye kullanan İstanbul Barosu Yönetimini kadın avukat tarafından savcılığa şikâyet etmek zorunda bırakılmıştır. Bu bir yıllık süre zarfında, Av. M.K.'nin uyguladığı şiddeti dolaylı olarak, kadın meslektaşları üzerinden sürdürmeye devam etmiştir" denildi.
H.Ö. de aralık 2018 tarihli açıklamasında "Şahsın eylemlerinin meslek etiğine yakışmadığı ve avukatlık kanunu gereği disiplin soruşturması başlatılması için İstanbul Barosu'na bilgilendirme içerikli ve ekinde tehditleri barındıran mail çıktılarının bulunduğu dilekçe gönderdim. Bu şahıs İstanbul Barosunda eski baro başkan adayı ve kendisini CMK uzmanı, bilirkişi, abi, insan hakları ve avukat hakları savunucusu olarak gösterdiği için İstanbul Barosu disiplin soruşturması başlatılması şöyle dursun bu dilekçemden sonra kendisini insan hakları konulu bir panelde konuşmacı olarak görevlendirdi. Yaşadığım şiddet, şiddet uygulayan şahsın pohpohlanması ile Baro eliyle de tekrarlanmış ve hatta baro tarafından ikinci magduriyet yaşatılmıştır" dedi.
DURAKOĞLU'NUN SAVUNMASI: 47 BİN AVUKAT, 3 BİN DOSYA VAR
Öykü A.'nın paylaşımlarıyla konunun gündeme gelmesi ve tepkiler üzerine ilk olarak kişisel Twitter hesabından açıklama yapan İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, şikayetler hakkında soruşturma açıldığını, soruşturmanın sonuçlandırıldığını ve disiplin kuruluna sevk edildiğini söyledi. Öykü A.’nın anlatımı için de resen soruşturma açılacağını belirten Durakoğlu, "Burası İstanbul Barosu... Burada bu tür olguların görmezden gelinmesi söz konusu olamaz" dedi.
Açıklaması sonrası telefonla ulaştığımız Durakoğlu'na baroya yönelik eleştirileri ve süreci sorduk. Baroya yönelik kendilerine ulaşan herhangi bir şikayetin söz konusu olmadığını belirten Durakoğlu, perşembe günü yapılacak Yönetim Kurulu toplantısında konunun değerlendirileceğini, soruşturma açılacağını ve savunma isteneceğini aktardı.
Öykü A.'nın anlatımları sonrası diğer kadın avukatların da benzer şikayetlerini dile getirdiklerini ve Baronun neden daha önce bu konuda adım atmadığını sormamız üzerine Durakoğlu, "Bunları bilmiyorum. Daha evvel bambaşka bir nedenle bambaşka bir soruşturması var. Ben Baro Başkanı olduğum için, disiplin dosyaları da gizli olduğu için o dosyaların içeriği konusunda herhangi bir şekilde bilgi veremem. Ama daha evvel böyle bir soruşturması var. Soruşturma sonucunda da Disiplin Kurulunda yargılanmasına karar vermişiz ve Disiplin Kuruluna göndermişiz" dedi.
Disiplin Kurulunun dosyayı sonuçlandırmak için M.K. ile eski eşi arasındaki ceza davasının sonuçlanmasını beklemesini de Durakoğlu, Avukatlık Kanununun ilgili maddesiyle gerekçelendirdi. Kanunun "Baronun Disiplin Kuruluna disiplin yönünden bir şikayet baki iken aynı anda yargıda da bir dava açılması söz konusu ise Disiplin Kurulu yargıda açılmış dava açıklanmadan karar veremez" dediğini ifade etti. Dava sonucunu beklemek zorunda olduklarının altını çizen Durakoğlu, şöyle devam etti:
"Sürecin hızlı bir biçimde işlemiyor olmasının nedenlerinden bir tanesi bu. İkincisi, Baronun Yönetim Kurulu, bir avukat hakkında disiplin soruşturması yapılıp yapılmamasına karar verir. Yetki bu kadardır. 'Bu suç işlenmiştir' diyip cezalandıracak olan Disiplin Kuruludur."
H.Ö.'nün verdiği dilekçeye ve kendisiyle yaptığı 40 dakikalık telefon görüşmesine rağmen İstanbul Barosunun aylarca hiçbir işlem yapmaması eleştirisini de sorduğumuz Durakoğlu, "47 bin avukattan bahsediyoruz, 3 bin dosyadan bahsediyoruz. Şikayet ve disiplin ayrı ayrı. Yani 1 yıldan evvel hiçbir soruşturmayı sonuçlandıramıyoruz" dedi.
Durakoğlu, M.K. hakkında tedbir kararı verilmemesine dair de "Bunlar Disiplin Kurulunun işleri sonuç itibarıyla ama ortada kesinleşmiş herhangi bir karar yokken böyle bir şey söz konusu olmaz zaten" dedi.
AJANSLARIN "ŞİZOFREN" SÖYLEMİNİ GÜNDEME GETİRMESİ DİKKAT ÇEKTİ
M.K. hakkında, geçen yıl Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayında özel güvenlik görevlilerine mukavemet ettiği gerekçesiyle de dava açılmıştı.
Haber ajanslarının, bu davanın 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmasında kullandığı ifadeler üzerine mahkemenin M.K.'nin ifadeleri ve davranışlarında “şizofreni rahatsızlığını çağrıştıracak belirtiler olduğu” gerekçesiyle akıl sağlığı raporu almasını istemesini gündeme girmesi dikkat çekti. Yine ajans haberlerinde M.K.’nin yaklaşık 3 ay akıl sağlığıyla ilgili tedavi olduğu iddiasına yer verildi.
Konuyu Evrensel'e değerlendiren hukukçular, M.K.'nin avukatlık görevini sürdürdüğüne, davalara girip çıkmaya devam ettiğine vurgu yaparak mahkemenin "aşağılama" amacıyla böyle bir taleple bulunduğunu söylediler. Hukukçular ayrıca, mahkemenin yaklaşımına tepki gösterildiğini de hatırlattılar.
KADININ BEYANI ESASTIR İLKESİ
"Kadının beyanı esastır" ilkesi, cinsel suçlarda, delil yetersizliği olan durumlarda kadın veya çocuğun beyanının esas alınarak kovuşturma aşamasına geçilmesi ve beyanın yargılama aşamasında da delil niteliği taşıyabilmesi anlamına geliyor.
Bu ilke, Yargıtay'ın çok eski bir içtihatıdır ve "Bir kadın ya da çocuk, kendi şerefini ve namusunu da ortaya koyarak kendisine cinsel istismarda bulunulduğuna dair bir iddiada bulunmaz. O nedenle somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılır" der.