Metal işçisi TİS sürecinden kendine pay çıkarıyor
Gebze'deki Birleşik Metal-İş üyesi işçilerle, tepkiyle karşılanan MESS sözleşmesini konuştuk.
Fotoğraf: DHA
Fırat TURGUT
Gebze
Birleşik Metal-İş’in MESS sözleşmesinde sefalet ücreti dediği zamma imza atmasına işçilerin tepkisi sürüyor. “Grev arifesinde ne değişti de grev nedeni olan orana imza atıldı” diye soran Gebze’de görüştüğümüz işçiler, genel merkezin süreçle ilgili kendilerine bir açıklama yapmasını istiyor. Sözleşmeye imza atıldığını sosyal medyadan ya da telefondan öğrendiklerini ifade eden işçiler, zafer ve başarı sözlerini ise ağızlarına bile almıyor. Yaşanan süreçten dolayı sendikanın yapısını ve işleyişi sorguladıklarını belirten işçiler bu durumdan kendilerine de pay çıkarıyor: “İşyerlerinde kendi komitelerimizi kurmamız ve her sürece bu şekilde müdahale etmemiz gerekiyor.”
"İMZALANDIĞINI DUYUNCA YARIM SAAT İŞ BIRAKTIK"
ZF Sachs, Birleşik Metal-İş’in Gebze’de örgütlü olduğu en büyük fabrikalardan biri. 700’e yakın işçinin çalıştığı fabrika yeni haliyle mevcut şube olan 1 No’lu şubeye bağlı. Birleşik Metal-İş’in Türk Metal’le aynı sözleşmeye imza atmasının çok ciddi bir kızgınlık yarattığını söyleyen ZF Sachs işçisi, “Türk Metal’le aynı anda bu sözleşmeye imza atsaydı belki de böyle olmayabilirdi. Ama sen burada miting yapmışsın. Adnan Serdaroğlu’nun söyledikleri ortada. O sözleşmeyi mahkum etmişsin, sefalet ücreti demişsin, dönüp sorduğun işçi grev demiş. Grev yasaklarını tanımayacağız demişsin. Sen tüm bunlar yaşanmamış gibi aynı sözleşmeyi imzalıyorsun. Biz duyduğumuz zaman yarım saat iş bıraktık fabrikada. Açık konuşayım Adnan Serdaroğlu bizim fabrikaya gelemez. Gelse bile işçinin karşısına çıkıp konuşamaz. Belki eski işçiler dinler” diyor.
ARADAKİ MAKAS AÇILDI
ZF Sachs işçisinin eski işçiler vurgusunun altı boş değil. Çünkü sözleşmedeki yüzde 17’lik zam her işçiye ayrı miktarlarda yansıyacak. İçinin verdiği örnek üzerinden açıklayalım: “Ben 4 yıllık işçiyim, saat ücretim daha düşük. İkramiyeler falan dahil edildiğinde 550 lira zam aldım. 3 bin 200’den 3 bin 750’ye çıktı ücretim. Fabrikada 25 yıllık işçiler var, onlar 1000 lira zam aldı. İki sözleşmedir bu oluyor. Yeni işçilerde öfke büyük. Zaten bu temsilciler kurulunda çıkan greve evet kararında yeni işçiler etkiliydi.”
"BEKLEYİN ZAMANI VAR DİYORLARDI"
Bu diğer fabrikalar için de geçerli. Yine en büyük fabrikalardan biri olan Sarkuysan’dan bir işçi şunları söylüyor: “Biz aslında seyyanen zam istiyorduk ama olmadı. Yüzde 34’ü belirlerken ne yaptın, tabana sordun, oran böyle çıktı. Yani işçinin talebiydi. Ama sen ne yaptın, yüzde 17’ye imza attın. Grev istemeyenler genelde eski işçilerdi. Yüzdelik zamla birlikte aradaki makas açılıyor. Biliyoruz, var olanı kaybetmek istemiyorlar. Grev sonrası sen birliğini korumazsan patron intikam alır. Öncü işçileri ve ücreti yüksek olan eski işçileri işten atar. Ama senin sendika olarak işçiyi buna da hazırlaman lazım normalde. Aslına bakarsak işçide bir grev istediği vardı ama bir hazırlık yoktu. Grev komiteleri kurulmadı. Ne zaman başlıyoruz diye sorduğumuzda bekleyin zamanı var deniyordu. Yahu neyi bekliyoruz? Ne şiş yansın ne kebap mantığı hakimdi.” Sarkuysan işçilerinin dikkat çektiği noktalardan biri önemli: “TİS’le ilgili komisyonlara hep saat ücreti yüksek işçileri seçiyorlar.”
"BU TEPKİLERİN NEDENİNİ DÜŞÜNÜN"
Sözleşmeye imza atılmasının tepkiyle karşılandığını dile getiren başka bir Sarkuysan işçisi, “Küfürler cepte zaten. Küfür etmeyen kimse kalmadı. Bu temsilcilere oy vermeyeceğiz diyenler oldu. İnsanlarda güvensizlik yarattılar. Sarı sendika değiliz diyorsunuz ama sarı sendikadan daha çok taviz veriyorsunuz. Mücadeleci olarak bilinen bir sendikasın, otur bir düşün insanlar niye böyle tepki gösteriyor diye. Açlık yoksulluk sınırı paylaşıyorsun BİSAM olarak, dön açıkladığın ve imza attığın rakama bak.”
"NE OLDU SORUSUNUN CEVABI VERİLMELİ"
Fabrika ismini vermek istemeyen MESS kapsamındaki başka bir fabrikada çalışan işçi de şunları söylüyor: “Biz sosyal medyadan öğrendik imza atıldığını. Bir tepki, küskünlük oldu. İnsanlar haklı çünkü herkesin kafasında aynı soru var, ne oldu? Devlet mi tehdit etti, ne olduysa bir açıklama yapılmalı. Herkes bir taviz bekliyordu tabii ama genel fikir yüzde 25’te biter gibiydi. İnsanlar ona göre planlarını yaptı. Ama sonucu duyunca küfürler havada uçuştu. Şu an genel merkez yöneticileri fabrikalara gelse ciddi bir tepki görür.”
İşçi diğer fabrikaların aksine grev kararı alındıktan sonra grev komitelerini kurduklarını söylüyor, ama ötesi gelmemiş: “Başka da hiçbir çalışma yoktu, sadece komiteler kuruldu.”
"ÇIKARDIĞIMIZ BİR SONUÇ VAR"
İşçilerin anlattıkları, Birleşik Metal-İş’in bu tutumunun sadece Birleşik Metal-İş’in değil, sendikalı olma fikrinin sorgulandığını gösteriyor. Bir Sarkuysan işçisi, “Ben bu fabrikaya girdiğimde sendikalı çalışacağım diye sevindim. Şimdi bu yaşadığımız olay sendika ve hak kavramlarına dair umudumu bitirdi.”
Ancak işçilerin bu deneyimden çıkardığı sonuç daha önemli. Sarkuysan işçisi, “Bu bize şunu öğretti aslında, kendimize güvenmeliyiz. Sendikadan beklentiye düşmek yerine kendi içimizdeki birlik önemli. Bilinçsiz bir sınıf var. Bu da sendikacıların işine geliyor. İçimizdeki birliği sağladığımız an, bunu sendikaya da hissettirdiğimizde, o zaman hak alma kavramının hakkını veririz” diyor.
ZF Sachs işçisi ise Sarkuysan işçisinin tarifini şöyle somutluyor: “Birliği sağlamamız için işyerlerinde komiteler kurmamız gerekiyor ve sözleşmeden diğer süreçlere kadar, her şeyi kurduğumuz komitelerde yönetmemiz, her kararı bu şekilde almamız gerekiyor.”
BAŞARI DİYEN DE YOK BİZE SORULDU DİYEN DE
Sözleşme imzalandıktan sonra Birleşik Metal-İş Genel Merkezi tarafından yapılan ilk açıklamada kararın şubelerle birlikte alındığı belirtilirken, ikinci açıklamada şube başkanlarının temsilcilerle, temsilcilerin de işçilerle konuşmaları üzerine imza atıldığı söylendi. Ancak görüştüğümüz işçilerin hiçbiri kendilerine sorulmadığını söylüyor. Kimisi sosyal medyadan kimisi gelen bir telefonla öğrendiğini anlatıyor. Sarkuysan’dan bir işçi şunları anlatıyor: “Biz Birleşik Metal-İş’in Türk Metal’le aynı gün imza attığını bile düşüneceğiz neredeyse. Neyse o bir yana, bizimkiler imza attıktan sonra sosyal medyada tepki gösteren arkadaşlarımız oldu. Tepki gösterdiği için aranıp yazdığı şeyi kaldırılması istenen arkadaşlarımız oldu.”
Ayrıca Birleşik Metal-İş’in başarı ve zafer diye nitelediği bu sözleşme için görüştüğümüz hiçbir işçi aynı şeyi düşünmediğini söylüyor.
İKİNCİ ŞUBENİN AÇILMA SÜRECİNDEN İŞÇİ ZARAR GÖRÜYOR
Birleşik Metal-İş’in grev arifesinde Gebze’ye yeni şube açması ve mevcut şubeye bağlı işyerlerinin bir kısmını bu şubeye geçirmesi Gebze’deki metal işçilerinin ikinci sıcak gündemi. Yeni şube açılacağının daha önce söylendiğini ancak bunun grev arifesinde gündeme getirilmesini iyi niyetli bulmadıklarını söyleyen işçiler, şimdi de sürecin işçiler açısından yanlış bir şekilde yönlendirildiğini, işçilerin bölündüğünü ifade ediyor.
Gebze Şube delegelerinin Birleşik Metal-İş Genel Kurulunda oy kullanmayıp salonu terk etmesi, sözleşme döneminde grev kararında Gebze’nin etkisi, yeni şubenin grev zamanı ortaya atılması... Art arda yaşanan gelişmelerin birbiriyle bağlantılı olduğunu belirten ZF Sachs işçisi, “Şu an işyerinde genel merkezin mevcut şubeyi istemediği tartışılıyor. Şubenin bölünmesi bir ihtiyaç olsa bile bunun doğru düzgün bir açıklaması yapılmıyor. Öyle olmayınca şubeyle birlikte işçiler de bölünüyor” diyor.
Sarkuysan işçisi ise şunları söylüyor: “Şubenin ikiye bölünmesi işçileri de şucu bucu diye bölmek olarak kullanılıyor. Yok sen şunun adamısın, sen bunun adamısın. Halbuki sendikanın işçiyi ortaklaştırması lazım. Ama süreç öyle işlemiyor. Bir de sen bunu grev zamanında işçinin gündemine taşıdın, işçinin de kafasını karıştırdın, algısıyla oynadın. Böyle bir zamanda at ortaya bunu, işçi nasıl sağlıklı bir şekilde tartışıp anlasın? Ama görünüşe göre sağlıklı bir şekilde tartışılması ve algılanması da istenmiyor.”
Bir metal fabrikasında çalışan işçi de şubenin bölünmesiyle ortaya çıkan bir sorunu anlatıyor: “Fabrikaları ayırıp liste hazırlamışlar, şu fabrika birinci şubeye, bu fabrika ikinci şubeye bağlı diye. Mevcut şubede yönetici olan adamın çalıştığı fabrikayı yeni şubeye bağlamışlar. Sonra itiraz edince değiştirmişler. Yani geldiğimiz tablo bu.”
Metal işçisi, “Şubeye bağlı 7 bin işçi var, bu bir şube için büyük bir sayı. Bunun ikiye bölünmesi bazı şeyleri kolaylaştırabilir. İşyerleriyle işçilerle daha kolay ilgilenebilirsin ama şube bölmenin zamanı değildi. Seçimlerden önce yapabilirdin. Hadi yapmadın, sözleşme süreci bitsin, tartışmalar yatışsın sonra yap. Ama tam grev zamanı ortaya bunun atılması soru işaretleri yaratıyor işçilerin kafasında” diyor.
ABB İŞÇİLERİ DE TEPKİLİ
Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu ABB, EMİS kapsamında olan bir fabrikaydı. Ancak EMİS’le MESS’in birleşeceği gündeme geldiğinde EMİS kapsamındaki fabrikalarda sözleşme süreçlerinin nasıl işleyeceğine ilişkin henüz net bir tablo yok. ABB işçisi kesin olan bir şeyin olduğunu söylüyor: “EMİS’in kendini feshettiği ABB tarafından bize duyuruldu.”
Bu yılın eylül ayında sözleşme süreçlerinin başlayacağını dile getiren ABB işçisi, “İşyerinin planları, MESS sözleşmesi, MESS kapsamındaki diğer fabrikalardaki sözleşmeler, birkaç kalem daha… Bunlar bizim sözleşmeyi belirleyen şeyler. MESS sözleşmesi de emsal teşkil ediyor tabi. Bizim ücretlerimiz MESS kapsamındaki fabrikalardan biraz daha iyi. Sosyal haklarla birlikte 5 ila 6 bin lira arasında ücret alıyoruz. Ama üç yıllık sözleşme ve esnek çalışma dayatmaları bizi de ilgilendiriyor. Bunlara karşı biz de Gebze’deki mitinge gittik” diyor.
Ama sözleşmenin imzalanması ABB’de de tepkilere neden olmuş: “Beklenen enflasyon, gerçekleşen enflasyon ortada. Pazardaki enflasyonun yanından bile geçmedi. Apar topar imzalandı. Bir de zafer diye sunuldu. Şimdi genel merkez yöneticileri fabrikaya gelse tepki görür.”