Cengiz Holding, Kaz Dağını da kazmaya başladı
Muratlar Köyünden Hacıbekirler Köyü arasındaki yolda yürüyüş yapan bir grup, çok sayıda ağacın kesildiğini gözlemledi. "Altın madeni için mi?" sorusu gündeme geldi.
Kaz dağlarındaki ağaç kesimi | Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
Çanakkale
Kaz Dağı’nda, Bayramiç’in Muratlar Köyünden Hacıbekirler Köyü arasındaki 16 km’lik yolda yürüyüş yapan bir grup, ormanlık alanda yoğun miktarda ağaç kesiminin yapıldığını gözlemledi. Bölge, geçtiğimiz yıl yaz aylarında Kanadalı şirketlerden Cengiz Holdinge satılan Halilağa altın madeninin olduğu yerler olunca “Ağaçlar acaba altın madeni için mi kesiliyor?” sorusu gündeme geldi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Bayramiç Kaymakamının Hacıbekirler köyüne giderek altın madeninin yakında çalışmalara başlayacağını ve köylülerin buna karşı eylem yapmamalarını istemesi, bu şüphenin bir anlamda doğrulaması oldu.
KAYMAKAMDAN KÖYLÜYE “MADENE KARŞI GELMEYİN” TELKİNİ
Halilağa altın madeni ruhsat sahasına 500 metre kadar uzaklıkta arazileri olan Alpaslan Adatepe, Bayramiç kaymakamının jandarmalarla Hacıbekirler köyüne giderek köylülere “şirket gerekli izinleri almış. Madene karşı gelmeyin, eylem yapmayın” diye telkininde bulunduğunu aktardı. Kendisinin Akçay’da yaşadığını ve yazın o bölgedeki 32 dönümlük arazisinde organik tarım yaptığını belirten Adatepe, “Kaymakamın görevi bu mu? Altın madeni işletilmek istenen yer benim arazime 500 metre kadar yakınlıkta. Hacıbekirler köyüne ise 2-3 km uzaklıkta. Maden sahası ormanlık bir alanda ve tarım alanlarının tam ortasında kalıyor. ÇED raporlarına göre bölgede 58 bin sondaj yapmışlar! Deprem bölgesinde bu kadar sondaj yapılır mı?” dedi.
“DAVA AÇACAĞIZ”
Altın madeninin 5-6 köyü etkileyeceğini ifade eden Adatepe, madenin bölgeye su sağlayan Bayramiç ve Atikhisar Barajlarına da yakın olduğunu ifade etti. Bölgede eski yerleşim kalıntıları bulunduğunu ve bir kısmının sit alanı olduğunu aktaran Adatepe, “Maden bölgedeki tarım, hayvancılık açısından çok büyük bir yıkım olacak. Sularımız da kirlenecek. buna karşı mücadale edeceğiz. Dava açacağız” dedi.
ALTINCILAR FARE GİBİ DAĞLARIMIZI KEMİRİYOR
Bu hafta sonu yörede yürüyüş yaparken yoğun miktarda ağaç kesiminin yapıldığını görüntüleyen yürüyüş grubu üyeleri, sosyal medya hesaplarında ağaç katliamı fotoğrafları ile birlikte, “Uydudan bakıldığında orada birşey görünmüyor, ağaçlar duruyor gibi. Ama aralar öyle seyreltilmiş ki bir gün kalkıp bakacağız bir dağ traşlanmış. Altıncılar bir fare gibi dağlarımızı, ormanlarımızı kemiriyor. Hem de orman müdürlükleri eliyle” yorumlarını yazdılar.
ÇED RAPORU BİR GÖZ BAĞCIĞI
Halilağa altın ve bakır madeni projesinin ÇED Raporu ile ilgili 2012 yılında değerlendirme raporu hazırlayan Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, ÇED raporundaki verilerin sadece o dönemdeki kapasite ve alan için geçerli olduğunu belirtmişti. İşletme aşamasına geçildiğinde bu ölçeklerin kat be kat artacağına dikkat çeken Öngür, ÇED raporundaki projeyi “miniminnacık bir işletme modeli” olarak tanımlayarak kamuoyunun bu modelle oyalandığını ileri sürmüştü. Öngür, “Bu ÇED raporu, sonradan gelecek yıkımı bugünden meşrulaştırabilmek için bir gözbağcılığı girişimi. Bir yandan da zaman kazanmaya çalışıyorlar” demişti.
GERÇEKLEŞEN ÖNGÖRÜ
Öngür, değerlendirme raporunda madenin ÇED raporunda cevher üretimine dair bir veri olmadığına dikkat çekerek, bunun nedeni olarak ruhsatın ileride satılacağı öngörüsünde bulunmuştu. Öngür bu konuda şu görüşleri ileri sürmüştü: “Şirketin parası ancak aramaya yetiyor. Saha biraz daha geliştirildiğinde daha önce kaç kez olduğu gibi bir kez daha ve bu kez işletmeyi yapacak olana satılırsa hiç şaşmayın. Bunu hazırlamaya çalışıyorlar ve bunu yaparken mevzuatımız ve bürokrasimizi kötüye kullanıyorlar”.
YIKIMIN FİTİLİNİ ATEŞLEYECEKLER
Öngür raporunda, bölgede yapılacak madencilik faaliyetini yıkımın fitilini ateşlemeye benzeterek, “Bir kez ateşlendi mi bu fitil, Kazdağlarında yüzlerce kilometrekare alan ormansızlaştırılacak, birkaç milyar ton kaya kazılacak, bunların yarısı yeni dağlar oluşturacak şekilde sağda solda yükselecek ve yüzlerce yıl boyunca asitli sular, kanser yapıcı metaller sızacak, kalan yarısı öğütülüp yığılacak ve üstlerine yüz binlerce ton siyanürlü sular damlatılacak, atık barajları kurulacak, dünyanın dört bir yanında ucuz emekçiler getirilecek buraya ve ölesiye sömürülecekler, yerli işbirlikçiler palazlanacak, vahşileşecek, tiranlaşacak, bize de kala kala çıkarılacak metalin ocak başı satış fiyatından yüzde 2,5 devlet hakkı kalacak” diye yazmıştı.
BİR MİLYON İNSANIN SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA!
Öngür’ün bu raporunu dayanak alan Çanakkale Tabip Odası Çevre Komisyonu, Halilağa Altın Madeni Değerlendirme Raporunda, Halilağa’da yapılmak istenen altın ve bakır madenciliğinin Çanakkale Bölgesinde, metalik madencilik yapılmak istenen tek bölge olmadığına dikkat çekerek, “Kirazlı’dan başlayarak bölgenin birçok yerinde uluslararası maden sirketlerinin güdümünde madencilik faaliyetleri yapılması planlanmaktadır. Ancak bu faaliyetler bölgeden başlayarak etrafındaki çok genis bir habitatta yaşayan yaklaşık bir milyona yakın insanın (Biga Yarımadası) sağlığını tehdit etmektedir” denildi.
KANADALILAR MADENİ CENGİZ HOLDİNGE SATTILAR
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında, Kanadalı Liberty Gold ve Teck Resorurces’a ait altın bakır madeninin Cengiz Holding’e 55 milyon dolara satıldığı açıklanmıştı. Cengiz Holding, Artvin Cerattepe ve Murgul’da da altın bakır işletmeciliği yapıyor. 2011 yılında Halilağa köyünün tepelerinde gerçekleştirdiğimiz Çepeçevre Yaşam çekimlerinde, Kanadalı şirketin ormanlık alanda yaptığı sondajları görüntülemiştik. Çekimlerde ayrıca köylülerin “Şarap anaları” adını verdiği kayalara oyulmuş tarihi buluntuları da fotoğraflamıştık. Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Halilağa köyündeki oygu mezarı 2018 yılında tescil ederek mezarın bulunduğu bölgeyi koruma alanı ilan etmişti.
HAYVANCILIK BÖLGESİ İLAN EDİLSİN İSTEDİLER AMA...
Öte yandan Bayramiç Muratlar köyünde altın madeni sondajlarının tekrar başlatıldığı dile getiriliyor. Muratlar köyünde çiftçilik yapan Mustafa Alper Ülgen bölgedeki Hacıbekirler, Armutlu, Yeniceköy, Çiftlikköy, Bıyıklı, Tülüler köylerinde de sondajların başladığını ifade ederek, “Muratlar’dan Bayramiç barajına kadar her yerde sondaj makineleri çalışıyor. Bunların dışında, içerideki köylerde kiralanan tarlalarda, orman içinde onlarca makine var ve harıl harıl çalışıyor. Bayramiç maden bölgesi ilan edildi de kimsenin haberi mi yok? Bayramiç köy muhtarları, kooperatif başkanları, ziraat odası başkanı Ankara’da Meclise gittiler ve çok açık bir talepleri vardı: ‘Bayramiç, hayvancılık bölgesi ilan edilsin’.
Bence de edilsin ve bu sondajlar derhal durdurulsun. Tarım ve hayvancılık asla madencilik ile birlikte yapılamaz” dedi.