Kayseri’nin sokak müzisyenleri… Grup Anatomi
Kayseri’de sokak müziği yapan lise öğrencilerinden oluşan bir grupla birlikteyiz. Çeşitli yerlerde müzik yaparak okul masraflarını ve harçlıklarını çıkarmaya çalışıyorlar.
Fotoğraf:pexels
Barış TİMUR
Uğur Can KARAKAYA
Kayseri
Kayseri’de sokak müziği yapan lise öğrencilerinden oluşan bir grupla birlikteyiz. Grubun geneli güzel sanatlar lisesinde okuyor. Çeşitli yerlerde müzik yaparak okul masraflarını ve harçlıklarını çıkartan grup ile neden müzikle uğraştıklarını ve günümüzde gençliğin genel durumu ile ilgili muhabbete başlıyoruz.
Grubun kemancısı Mustafa, Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencisi. 6 yıldır keman çaldığını belirtiyor. Aynı zamanda “Anatomi” grubunun ritimciliğini yapıyor. Grup adına konuşan bir diğer arkadaşımız ise Şafak. Kayseri Güzel Sanatlar Lisesi 10. sınıf öğrencisi Şafak “Anatomi” grubunun gitaristi, aynı zamanda solistliğini de yapıyor. 7-8 yıldır müzikle ilgilenen Şafak, “Müzik benim yaşam tarzım” diyor.
“Müziği derinlemesine incelediğimiz için biz müziği sadece para kazanmak olarak görmüyoruz. Müziği en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istiyoruz. Anatomide iskelet inceleme birimi olduğu için oraya gönderme yapıyoruz” diyerek grup adlarını neden böyle seçtiklerini söylüyorlar.
Grup üyelerinin ne zaman başladığını sorduğumda, Şafak, “Aslında müziğe 4 yaşından beri ilgiliyim. Bir gün arabada giderken Teoman’ın “Kupa Kızı” şarkısını dinledim. Ardından gittiğim yerde oradaki arkadaşlara bakın yeni şarkı yazdım diye Teoman’ın şarkısını söyledim. Tabi hiç kimse o şarkıyı bilmediği için o an hepsi çok beğendi. Sonra birisi bunu Teoman söylediğini belirtti. Ondan sonra Teoman’ın yaptığı müzik türüne ilgi duymaya başladım” diyor. Mustafa müziğe ilkokuldaki gitar kursuyla başladığını söylüyor: “Sonra ailem müziğe karşı çıktığı için kursu bırakmak zorunda kaldım. Aradan biraz zaman geçince uzun ısrarlar sonucu ailemi ikna ederek kemana kursuna başladım. Zamanla kendimi geliştirdim ve şu an ‘Anatomi’ grubunun kemancısıyım.”
SOKAK MÜZİĞİNİN ZORLUKLARI
Sokak müziği yaparken karşılaştıkları zorluklara dair, Şafak sıkça zabıtalar ile karşı karşıya geldiklerini belirtiyor. Aynı zamanda çello çalan Şafak, “Çellonun 4 telinin maliyeti 650 TL. Babalarımız ise fabrika işçisi. Asgari ücretle geçinmeye çalışıyoruz. Çellonun tellerine zabıtalar zarar verdiği anda bizde bunu ailelerimizde alamadığımız için çözümü tekrar sokak müziğinde buluyoruz. Sokakta kazandığımız para ile zabıtaların zarar verdiği enstrümanlarımızı yaptırıyoruz. Zabıtaların ise bize söyledikleri tek şey vergi ödemiyorsunuz oluyor. Vergi vermediğimiz için çalgı aletlerimize zarar veriyorlar. Tamam, sokakta müzik yaparken ödemiyoruz ama attığımız her adımda vergi ödüyoruz. En basit kırtasiye ürünlerinde bile vergi veriyoruz. Verdiğimiz vergileri ise Kanal İstanbul’a harcamayı düşünüyorlar. Veya bugün savaşa harcıyorlar. Onun yerine bize ceza yazmasalar, eğitim ücretsiz olsa daha iyi olacak” diyor. Mustafa, “Biz sokakta müzik yaparken belirli kişiler tarafından ‘siz cehenneme gideceksiniz’ diye tepkiler alıyoruz. Sokakta “Çav Bella” parçasını söylerken ‘siz teröristsiniz, vatan hainisiniz’ diye belirli gruplar tarafından dayak yediğimiz oldu. Bu ülkede Nazım Hikmet’i şiir yazıyor diye sürdüler, Sabahattin Ali’yi öldürdüler. Yani biz sokak müziği yapıyoruz diye yemediğimiz damga kalmadı. Ancak halkın genelinden bize destek geliyor, bu bize yeter” diyerek tüm zorluklara rağmen devam edeceklerini vurguluyor.
“SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR”
Yaşadıkları sıkıntıların çözülmesi için ne yapılması gerektiği sorusuna Şafak, “Bu durumun değişmesi için komple iktidarın değişmesi gerekiyor. En başta günümüz iktidarı sanata ve sanatçıya önem vermiyor. Aslında geçmiş dönemlerde iktidarlar değişmiş ama sanata verilen değer çok değişmemiş. Aslında tamamen bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var, her konuda olduğu gibi sanat içinde gerekli bu. Günümüzde sokak müziği yapanlar kabahatler kanununda modern dilenci olarak tanımlanıyor. Modern dilencilik yapıyoruz diye zabıtalar tarafından birkaç kez enstrümanlarımız alındı. İktidara bağlı belediye sokakta müzik yapmayı yasaklıyor. Bu durumu değiştirmek için bile bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var.”
Mustafa, “Elbette biz müziğin her yerde olmasını savunuyoruz. Fakat öte yandan geçim sıkıntısı yaşayan ailelerimize yük olmamak içinde sokakta çalıyoruz. Çünkü sokakta çalınca harçlığımızı çıkarabiliyoruz. Biz öğrenciler ihtiyacımızı sokakta emeğimiz ile çıkartmaya çalışırken, savaşa ve Kanal İstanbul’a bütçe ayrılmasını istemiyoruz. Onun yerine eğitime bütçe ayrılmalı. Ancak öğrenciye ve eğitime değer verilmesinin bu sistemde pek mümkün olmayacağını da biliyoruz. Öte yandan konu açılmışken, gençliğin en büyük sorunu da şu an için işsizlik. Biz gençler geleceğimizi göremiyoruz. Gelecek kaygısı daha lisenin ilk yıllarında başlıyor bizim için. Daha lise yıllarında arkadaşlarımız para olmadığı için kendi okul ihtiyaçlarını karşılamak için okuldan kalan vakitlerinde çalışıyorlar. Hepimizde bir umutsuzluk var. Ama bu algıyı yıkacak olanlarda yine biz gençleriz.”
“ÖĞRENCİLER YETENEKLERİNE GÖRE LİSELERE YERLEŞTİRİLMELİ”
Mustafa okuduğu okulu tercih ederken onu nelerin etkilediğine dair: “Şu an ki sistemde eve en yakın liseye gitmek zorunda kalıyorsun. Güzel Sanatlar Lisesi sınavına girdim kazanamayınca mecbur evime en yakın liseye gittim. 10. sınıfta tekrar Güzel Sanatlar Lisesi sınavına girip oraya geçiş yapmayı düşünüyorum. Bence öğrenciler yeteneklerine göre liselere yerleştirilmeliler” diyor. Şafak ise “Günümüzdeki eğitim sisteminde değişiklikler öğrencilere sorulmadan yapılıyor. Güzel Sanatlar Lisesi okumak isteyen biri kazanamadı diye evine en yakın Anadolu lisesine kayıt yaptırmak zorunda kalıyor. Ben hayatım boyunca müzikle uğraşmak için Güzel Sanatlar Lisesini tercih ettim. Şunu ifade edebilirim ki biz müzikte ne kadar iyi olursak olalım günümüzde Türkiye’de müziğe değer verilmiyor” diye ekliyor.