20 Şubat 2020 08:04

Geçmişten günümüze kadın

Cinsiyetler arası gerçek eşitlik ancak sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum olan komünist toplumda mümkün olacaktır.

Paul Cézanne, Young Italian Woman at a Table (Kaynak:Pixabay)

Paylaş

Sıla ALTUN

Ankara

Geçmiş yazımızda da çeşitli örnekleriyle bahsettiğimiz gibi, kadınların kapitalist dünyada maruz kaldıkları şiddet ve sömürü koşulları ya da kadınının ezilmişliği sorunu, bahsettiğimiz yerlerin kapitalist gelişim sürecine, bunun üzerinde şekillenen kültür vb. faktörlere ve buralardaki kadın, işçi sınıfı mücadelesinin biçimi ve gücü gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak farklılıklar göstermesine rağmen kapitalist sistemden ayrı düşünemeyeceğimiz bir durum olarak karşımıza çıkıyor. 

EŞİT VE İLKEL BİR TOPLUM

Cinsiyetler arası eşitsizlikten üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin henüz ortaya çıkmadığı ilkel komünal toplum döneminde toplumsal iş bölümünün varlığına rağmen söz edemiyoruz. Kabile içinde iş bölümü olmasına rağmen üretime ve ev içi angaryaya kabilenin tamamının katılmasıyla yani bu işlerin kolektif bir şekilde halledilmesiyle ancak hayatta kalabilecek insanların arasında cinsiyete dayalı bir tahakkümün gelişmediğini biliyoruz. 

Ne var ki üretimin yoğunlaşması, artık ürünün artması ve bu ürünlerin ticaretinin yapılmaya başlanmasıyla birlikte üretim araçlarının ve üretilen malların üzerinde hakimiyet kuran bir sınıf oluşmaya başladı. Ticaretle birlikte daha fazla ürün üretmeye ihtiyaç duyulması, kabileler arasında yapılan savaşlarda ele geçirilen esirlerin tarlalarda köle olarak çalıştırılması ve kölelerle birlikte üretim araçlarının da mülkiyetinin komünün değil artık belli gruplarda olması köleci toplumun doğuşunun habercisi oldu. Tarım toplumlarında ana üretici olarak saygı gören kadın, toplumsal mülkiyetten ve üretimden uzaklaştırılarak saygınlığını kaybetti ve özel mülkiyetin doğuşuyla ataerkil aileye hapsoldu. Eskiden komünün kolektif bir şekilde üstlendiği çocuk bakımı, ev içi işler kadının üzerine yıkıldı. Köleci toplumdan sonraki tüm sınıflı toplumlar ise ataerkil aile yapısını ve kadının ezilmişliğini kendi devamlılıklarını sağlamak adına kullandı.

PEKİ YA KAPİTALİZM?

Kapitalizm ise yeniden üretim sürecinin birer momenti olan türün yeniden üretimi ve işçinin bireysel yeniden üretimini kadına yıkarak ataerkil aileyi kullanır. Kadınların ev içi angaryayı üstlenmesi, bir sermayedar için aslında kendisinin karşılaması gereken işçilerin çeşitli ihtiyaçlarını ailenin ve özellikle kadının üzerine yükler ve bu durumdan da faydalanarak kadınları ucuz iş gücü olarak kullanır ya da ihtiyaç duyduğunda iş gücüne çağırmak için yedekte tutar. Bu durumun devamlılığının sürdürülebilmesi için kapitalist üretim biçimi üzerinde yükselen devlet, kültür, hukuk, din gibi yapılar kullanılarak kadının ezilmişliği sorunu farklı koşullar altında öznellik göstererek pekiştirilir. Neo-liberalizmin hakim olduğu dönemde aile ücretlerinin kaldırılması, esnek ve güvencesiz işlerin özellikle kadınlar arasında istihdam yarattık söylemleriyle yaygınlaştırılması, tacizin ve şiddetin devlet eliyle özendirildiği, kadın haklarına yapılan çeşitli saldırılar; kürtaj yasakları, kadının şiddetten korunmasını öngören yasaların olumsuz yönde tartıştırılması gibi durumlar bugün kapitalizmin kadınlar üzerindeki baskısını ve sömürüsünü en net görebileceğimiz örneklerdendir. Fakat kapitalist dönemde rastladığımız ve diğer sınıflı toplumlarda oldukça sınırlı ya da dar şekilde rastladığımız bir şey olan kadın hareketi, kapitalizmin yarattığı kadınların ev içi angaryayı sırtlanması ve aynı zamanda toplumsal üretime çekilmesi arasındaki çelişkiden çıkar. Kapitalizm aileyi kendini devam ettirmek için kullanırken bir yandan ataerkil ailenin yıkılışını ortaya çıkardığı bu çelişki ile hazırlar.

CİNSİYETLER ARASI EŞİTLİĞE DOĞRU BİR ADIM: SOVYETLER BİRLİĞİ

Kadınların ikincil cinsiyet haline gelmesini tartışırken özel mülkiyetin buradaki asli belirleyiciliğini göz önünde bulundurup, üretim araçlarını toplumsallaştıran bir proleterya diktatörlüğü ya da demokrasisinde kadınların toplumsal açıdan ne gibi bir konumda olduğunu inceleyerek aslında cinsiyetler arası eşitliğin bir ütopya olmadığını tarihsel bir gerçek olarak Sovyetler Birliği’nde bu sorunun çözülmesi üzerine adımlar atıldığını görüyoruz.

1917 Sovyet Sosyalist Devrimi’nden hemen sonra kadınların ekonomik, kültürel, toplumsal, politik ve hayatın her alanında erkeklerle aynı haklara sahip olması garanti altına alınarak kadınların tam anlamıyla hak eşitliği sağlanmıştı. Üretim araçları üzerindeki mülkiyetin toplumsallaştırılmasıyla, üretim toplumsallaştırılmış ve kadınlar da bu toplumsal üretimin bir parçası haline gelmişti. Kadınların sömürüyü daha ağır deneyimlemelerine neden olan aile içine sıkıştırılmış angaryanın ortak çamaşırhaneler, kreşler, yemekhaneler ve bakım evleriyle toplumsallaştırılması kadınların yalnızca ev denen hapishaneden çıkmalarına vesile olmuştu. Hala güncelliğini koruyan eşit işe eşit ücret talebi, Sovyetlerde bir hak olarak tanınmış ve kadın aile içerisinde de yasal olarak erkekle aynı haklara sahip olup yasal olarak erkeğin boyunduruğu altında yaşamaktan kurtulmuştu. Eğitim, sağlık, bilim, teknoloji gibi çeşitli alanlarda kadınların istihdam edilmesi teşvik edilmiş ve ağır maden işçiliği gibi mesleklerde de kadınlar fizyolojik yapıları göz önünde bulundurularak ve çeşitli sağlık hizmetleri sağlanarak yine eşit ücretlerle çalıştı. Sovyetler Birliğinde hem kadınlar açısından hem de işçi sınıfı açısından hakların bu denli genişletilmesi, kapitalist dünyada da işçi sınıfının ve kadınların mücadeleleriyle ileriden haklar elde etmelerine etki etmişti.

Kadınların ikincil cinsiyet haline geliş sürecinde asli olarak belirleyici olan özel mülkiyet, sosyalist bir toplumda da halen varlığını sürdürmeye devam eder. Fakat sosyalizm sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak amacıyla topluma yani işçi sınıfına ait olanın yine işçi sınıfı tarafından ele geçirilmesidir. Sosyalizm, Sovyetler örneğinde de gördüğümüz gibi kadınların gerçek eşitliğe ulaşabilmesinin ön koşullarını oluşturur. Cinsiyetler arası gerçek eşitlik ancak sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum olan komünist toplumda mümkün olacaktır.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Kısa vadeli dış borçlar 2019'da 118,2 milyar dolara çıktı

SONRAKİ HABER

Öğle paydosunda işçi genç kadınlarla sohbet

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa