20 Şubat 2020 08:10

Öğle paydosunda işçi genç kadınlarla sohbet

"Her şeye o kadar zam gelmiş ki asgari ücretliye yapılan yüzde 15 zam neye yetsin? Kaşıkla veriyorlar kepçeyle alıyorlar.”

Paylaş

Seren ELATAŞ

Aydın YİĞİT

Adana

Şakirpaşa Mahallesi’nde bulunan konfeksiyonda çalışan işçi genç kadınlarla sohbet etmek üzere mahalleyi ziyaret ettik. Öğle paydosunun olduğu vakitte işçiler gruplar halinde işyerinden ayrılıyor. Nihayet işçilerin yemek yemek, çay içmek, grupça sohbet etmek üzere uğradığı işyerinin karşısındaki büfede kendileriyle sohbet etme imkânı buluyoruz. İlk elden işyerine dair bilgilerle başladığımız röportajımız farklı farklı masalara konuk olarak devam ediyor. 220 işçinin çalıştığı konfeksiyonda takım elbise markalarına fason üretim yapılıyor. İşçiler günlük ortalama 700 takım elbise diktiklerini söylüyor, takım elbiselerin fabrikadan çıkışı ise tanesi 350 liraya denk geliyor. 6 senedir aynı iş yerinde çalıştığını dile getiren ve asgari ücretle çalışan işçinin ise yevmiyesi 105 lira. Suriyeli, İranlı işçilerinde çalıştığı konfeksiyonda pek çok işçi hem sigortasız ve hem de düşük ücretle çalıştırılıyor. Bir kısım ise sigortalı ve asgari ücretle çalışırken İŞKUR ile iş başı yapan işçilerin sayısı konfeksiyonda az değil. Çalışma koşullarından günlük hayata dair birçok şeyi konuştuğumuz işçilerin neredeyse hepsinin ilk şikâyet ettiği şey aldıkları ücretleri oluyor. Hepsi de bekâr olmasına rağmen tek kişi için dahi ücretlerin yetersiz olduğunu ve asgari ücretin en az 3000 lira civarı olması gerektiğini dile getiriyorlar.

TARTIŞTIKÇA MÜLTECİ SORUNUNA BAKIŞ DEĞİŞİYOR

6 yıldır işyerinde çalıştığını dile getiren işçi kesim bölümünde ayakta çalıştığı için ağır ve yorucu bir iş olduğunu söylüyor. Günlerinin monoton geçtiğini ama işçilerin birbirleriyle ilişkilerinin iyi olduğunu söyleyen işçi konfeksiyonun içerisinin yüksek sesli olduğu için sıkıntı yaşadığını dile getiriyor. Bekar olmasına rağmen aldığı ücretin kendisine zar zor yettiğini söylüyor işçi. Yanındaki işçilerde bu söylediklerini onaylıyor. Gündemi takip edip etmediklerini işten arta kalan zamanda neler yaptığını soruyoruz. Yanındaki başka bir işçi Youtube’den gündemi, youtuberları takip ettiğini dile getiriyor. En çok takip ettiği youtuber ise Damla Altun’muş. Dış politikadaki gelişmelere de kulak kabarttıkları anlaşılıyor işçilerin. Ancak büfede görüştüğümüz tüm işçiler ilk elden yaşadıkları sorunların kaynağı olarak Suriyeli mültecileri gösteriyorlar. “Savaş varken ülkelerinden kaçtılar”, “Yardımlar onlara gidiyor”, “Bizden daha iyi yaşıyorlar” gibi tepkiler gelirken sorunu tartışmaya devam ettikleri sırada işçilerin görüşleri değişebiliyor. Sohbetin devamından işçilerin ağızlarından “Patronlar, onları ucuza çalıştırıyor”, “Onlar da bizim gibi emeğimizle geçinmeye çalışıyor” gibi sözleri duyuyoruz. Suriye’ye yönelik Türkiye’nin düzenlediği operasyonların sebebine ilişkin ise çok detaylı cevap veremiyor işçiler. Bu konuya dair “Oradaki olaylar buraya yansımasın diye oradayız”, “Yurtta barış, dünyada barış istiyorum, savaşlar olmasın”, “Kürtlere karşı savaşılıyor” gibi fikirleri işçiler ortaya atıyor.

GÜVENCESİZ VE YORUCU

Günlük hayatlarında neler yaşadıklarından devam ediyoruz. Lise mezunu olduğunu öğrendiğimiz bir işçi, çalışmadığı günlerde üniversite sınavına hazırlandığını söylüyor. Ortacı olarak çalıştığı için getir götür işi yapıyor eve gittiğinde çok yorgun hissettiğini söylüyor ve “Haberlere bakmayı dahi değil bazen yemek yemeye bile takatim kalmıyor” diye ekliyor. İşyerinde sigortası henüz yapılmamış ve haftalık 405 lira alıyor. Sigortasız çalışmaya ilişkin ise başka bir işçi devreye girerek şunları söylüyor: “Ne zaman sigortamızın yapılmasını istesek, bugün yarın diye geçiştiriliyoruz.”Haftada 5 gün çalıştıklarını hafta sonu 2 gün ise tatil yaptıklarını söylüyorlar. 1 günü dinlenmek 1 günü ise eğlenmek, gezmek için kullandıklarını dile getiriyorlar. Sosyal medyayı ise işten güçten fırsat buldukça aktif kullanmaya çalıştıkları anlaşılıyor işçilerin. Konuştuğumuz işçilerden bazıları son yıllarda popülerliği artan bir uygulama olan TikTok’a kendi videolarını yüklediklerini de dile getiriyor.

KRİZ YÜZÜNDEN EVLENEMİYOR

Başka bir işçi söz alarak devam ediyor. 14 yaşından beri işyerinde çalışıyor. 8 ay önce 18 yaşını doldurmasıyla beraber sigortası yapılmış. Sene önce atölyede çalışmaya başlamış ve 18 yaşını doldurmasıyla beraber 8 ay önce sigortası yapılmış. Ekonomik kriz yüzünden evlenemediğini dile getiriyor. “Altın fiyatları, düğün, ev masrafları bu kadar uçmuşken biz nasıl evlenelim?​” diye soruyor ve ekliyor: “Her şeye o kadar zam gelmiş ki asgari ücretliye yapılan yüzde 15 zam neye yetsin? Kaşıkla veriyorlar kepçeyle alıyorlar.” Haberleri pek takip etmediğini söylüyor. “İzleyince psikolojim bozuluyor. Deprem, virüs, savaş… Hep bunlar var. Geçende ne olmuş? Ankara’da babası kızını öldürmüş. Eğitimsizlik, cahillik yüzünden oluyor bunlar. Biz de birçok sorunla karşılaşıyoruz kadın olarak. Artık kızlar özgür hissetmeli.”

HEP BİR AĞIZDAN DÖKÜLEN KADIN SORUNLARI

Bu kez konuşmalar kadınların ezilmişliği sorunu üzerine yoğunlaşıyor. İşçiler neredeyse hep bir ağızdan ortak sorunlarını dile getiriyor. “Biz makyaj yapıp işyerine geldiğimizde, sosyal medyaya fotoğraf attığımızda duymadığımız laf kalmıyor. Biz kendimiz için de giyinebiliriz. Yırtık pantolon giydiğimizde bile işyerinde birçok laf işitiyoruz. İşçiler tuvalette çok kalmasın diye tuvaletleri kilitliyorlar.” Sözleri dökülüyor işçilerin ağızlarından. Bir işçi ekonomik kriz ile kadınların da çalışmak zorunda kaldığını söylerken toplumda kadına karşı yaklaşımın sorunlarını söylüyor: “Bayanların evlenince çalışmaları istenmiyor. İstiyorlar ki kadınlar bir yere gelemesin, anne olsun aile içinde kalsın.”

ÖNCEKİ HABER

Geçmişten günümüze kadın

SONRAKİ HABER

Finlandiya’da özel otoparkların kamulaştırılması isteniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa