02 Mart 2020 00:13

Tampon bölgede düşleri çalınmış çocuklar

Mülteciler, Edirne’de başka bir ülkeye geçmek için beklerken ‘umut’ kendini hayal kırıklığına bıraktı. Her şeyini satan aileler, okulu bırakan çocuklar umutsuz bekleyişini sürdürüyor.

Fotoğraf: Ercüment Akdeniz

Paylaş

Ercüment AKDENİZ
Edirne

Edirne Pazarkule Sınır Kapısı'na doğru yol alıyoruz. 2016’da yaşanan büyük göç gibi konvoylar yok yollarda. Pazarkule Sınır Kapısı'nda jandarma bariyerleri. Basın akşamdan beri içeri alınmıyor. Valilik kararı olduğunu öğreniyoruz. Sadece mültecilerin geçmesine izin veriliyor. Hükümetle uyumlu çalışan Sığınmacılar ve Göçmenler Derneği de yığınak yapmış. Ne var ki kapıda yiyecek dağıtımı yok. Kapıya koca kamyoneti dayayan bir ekip, mültecilere simit satıyor, tanesi 2,5 liradan. Tam bir fırsat pazarı. Bu arada taksiler peş peşe göçmenleri taşıyor. Fiyat soruyoruz, İstanbul’dan buraya 100 avro, diyorlar. En insaflı tarife bu!

Pazarkule’de sabahki gözlemim hıncahınç bir kalabalığın olmadığı şeklinde. Gelenler daha çok en alttakiler. Suriyelilerden çok Afgan, Özbek, Türkmen ve Afrikalılar göze çarpıyor. Aralarında Türkçe bilen az. Konuştuğumuz Suriyeli aileler göçün tek nedenini ekonomik sorunlara bağlıyor. Çünkü Türkiye’de sürekli iş yok. Kazandıklarını da alamıyorlar bazen ve paralarına el konuluyor.

Aileler ev eşyalarını satıp yollara düşmüş. Gebze’den yola çıkan bir aile bütün eşyalarını 2 bin TL’ ye satmış. Çocuklarla birlikte 20 kişilik aile minibüs tutmuş. 1500 lira yola vermişler. "20 kişilik ailenin cebine baksanız 200 TL var, ya çıkar ya çıkmaz" diyorlar. Çocuklar okulu bırakmış apar topar. Gözlerinde umut var. Ama tampon bölgede sıkışıp kalmış çocuklar ve aileler. Umuda yolculuk yerini düş kırıklığına, kandırılmış olma haline bırakmış.

Pazarkule Kapısı kapalı. Jandarma ha bire içeri bariyer taşıyor. Bir bölüm mülteci Doyran köyüne gidiyor, Meriç Nehri'nden geçmek için. Peşlerinden gidiyoruz. Nehrin kenarında toplasanız 100 kişi yok. Gazeteciler bir o kadar kalabalık. Soruyoruz; mülteciler akşam geçenlerin Yunan askerleri tarafından geri gönderildiğini söylüyorlar. Kısacası Meriç Nehri'nden de geçiş umutları azalmış. Ama yine de, kapalı olmazsa nehirden geçeceğiz, diyenler var. Toplamında son çare Türkiye’ye geri dönmek ya da Ege Denizi'ni denemek şeklinde kendini gösteriyor.

"BAŞKA BİR ÜLKEYE GİDERSEK BELKİ HER ŞEY DÜZELİR"

İbrahim Cesim, 6 yıl önce Suriye’nin Halep kentinden savaştan kaçarak ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmiş, Gebze’ye yerleşmiş. Cesim, inşaatlarda çalışarak ailesine bakmaya çalışmış, tutunamamış. Sınır kapılarının açıldığını duyunca ise elde avuçta ne varsa satıp, ailesi ile yollara düşmüş. “Başka bir ülkeye gidersek belki her şey düzelir” diyen Cesim, “Akrabalarımla birlikte yola çıktık, toplam 20 kişiyiz. Hepimiz aileyiz. Türkiye’de geçinemiyorduk. İnternette sınır kapılarının açıldığını gördük. Biz de geldik. Şansımızı deneyelim dedik. Biz bugün sabah geldik. Başka devlete gidersek belki her şey iyi olacak. Mecburuz abi. Suriye’de savaş var. Hâlâ güvenli değil. Türkiye’de de yaşam yok. Çocuklar okula gidiyorlardı, haberi duyunca okulu çocuklar bıraktı” diyor.

"TÜRKİYE’DE GELECEĞİMİZ YOK"

Suriye’nin Halep kentinden 4 sene önce Türkiye’ye gelen Hüseyin Yusuf, “Gebze’de yaşıyordum. İnşaatta çalışıyordum. 2 gün çalışıyor 10 gün yatıyordum. Fabrika almıyor. Yabancı almıyor. Türkiye’de geleceğimiz yok. Bekarım, ben evlenmeyi düşünmedim. Para yok. Ekonomi yüzünden gitmeyi istiyoruz. Haber geldi, Facebook’tan da gördük. Karar verdik geldik. Açtı açtı, açmadı çok zorlamam. Gebze’ye de gidemeyiz. Ne yapacağız bilmiyoruz” diye konuştu.

GİDEMEYECEĞİZ, BURADA ÖLECEĞİZ!

12 yıl önce umutlarıyla birlikte Türkiye’ye gelen Ahmet Cesim, yıllarca inşaatlarda çalışmış. “Bir ay çalışıyor, bir haftanın parasını alıyorduk” diyen Cesim, “İnşatta bir şey almıyordum. Günlük 100 TL. Bir ay çalışıyoruz, bir hafta parası veriyorlardı. Çoğu zaman para da vermiyorlar. 7-8 ay çalıştım, bana verdikleri para 2 bin TL. 15 bin verecekleri vardı, 2 bin verdiler. Vermediler. Para yok, diyorlar. Komşularımız iyiydi. Ama iş yok, patronlar para vermiyor. Bende 4 çocuk var. Okula gidiyorlardı, haberi duyunca apar topar buraya geldik” dedi.

Cesim, Suriye’de savaş olduğunu belirterek, “Savaş olmasa döneriz, niye dönmeyelim? Her şeyimizi yıktılar, Suriye’de hiçbir şeyimiz kalmadı. Sınırı açtık dediler, burada da ev kalmadı. Her şeyi sattık, satamadıklarımızı bırakıp geldik. Bakalım ne olacak. Benim evi komple bir milyara sattım. Onu da otobüs parası yaptık. Elimizde de para kalmadı” ifadelerini kullandı.

Cesim son olarak şunları söyledi:

“Ya ölürüz ya gideriz. Çaresi var mı, yok. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Benim kız kardeşim Fransa’da. Eğer gidebilirsek oraya gideceğiz. Ama tahmin etmiyorum gideceğimizi. Burada öleceğiz. Valla dönmem burada yatacağım. Şimdi dönelim desek bu aile için en az 2 bin TL gider. Şimdi ailenin cebinde 200 TL çıkmaz. Bir buçuk milyar vererek Gebze’den otobüsle buraya geldik.”

"EDİRNE’DE OLUMSUZ BİR HAVA DOLAŞIYOR"

Edirne Kent Konseyi Başkanı Ziya Gökerküçük, kentte olumsuz bir havanın dolaştığına dikkat çekerek, “Edirneliler daha önceki olayda örgütlenmiş, yardım götürmüşlerdi. Şimdi o yardım yapmaktan bile çekiniyorlar. Çünkü iyi niyet olmadığını sezinliyorlar. Dolayısıyla bu kentte olumsuzluk yaratıyor. Örneğin hafta sonu Yunanistan ve Bulgaristan’dan turistler Edirne sınırını besliyordu. Şu anda Yunan ve Bulgar vatandaşlar gelmiyor. Bizimkiler de gidemiyorlar. Ekonomik olarak da sarsıntı yaptığı için bir olumsuzluk yaratıyor. Bugün Suriyeli vatandaşların buraya gelmesi daha siyasi görülüyor. Hükümet yönlendirmesi olduğunu düşünen Edirnelilerin, mülteciler bir oyunun içinde kaldıkları için yardım talepleri pek az” dedi.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Milli Savunma Bakanlığı, Suriye Ordusuna ait 2 savaş uçağının düşürüldüğünü duyurdu

SONRAKİ HABER

General Hafter’e bağlı üst düzey heyet Beşar Esad’ı ziyaret etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa