03 Mart 2020 09:18
Son Güncellenme Tarihi: 03 Mart 2020 12:15

İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Gününde "Güvenceli çalışma hakkı" talebi

Kozlu faciasından sonra ilan edilen İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Gününde meslek örgütleri, sendikalar ve siyasi parti temsilcileri "Güvenceli çalışma hakkı" talebiyle açıklama yaptı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Zonguldak Kozlu Kömür Ocağında 28 yıl önce meydana gelen grizu patlamasında 263 emekçinin hayatını kaybetmesinin yıldönümü olan 3 Mart “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olarak anılıyor. TMMOB'un ülkedeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihini, "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak ilan etmesi üzerine TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, TMMOB, Adana Barosu, DİSK, KESK ve Adana Tabip Odası temsilcileri basın toplantısı düzenledi.

İzmir Mimarlık Merkezinde düzenlenen basın toplantısı Kozlu'dan günümüze iş cinayetlerinde hayatını kaybeden emekçileri anarak başladı. 

TMMOB İKK adına basın açıklamasını okuyan Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Aykut Akdemir, "Önlem almayan işverenlere yaptırım uygulanmıyor, işyerleri yıllardır, işçi sağlığı, iş güvenliği yönünden denetlenmediği gibi, ölümlü iş kazalarının olduğu işyerlerinde, iş kazalarını incelemek üzere bile iş müfettişi görevlendirmiyor. Her gün en az 5 işçinin işyerlerinde iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi artık haber niteliği bile taşımıyor" dedi.

"2018-2019 VERİLERİNİ SGK NİÇİN AÇIKLAMIYOR?"

İş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin SGK tarafından en son 2017 yıllarına ilişkin verilerin açıklandığını ancak 2020 yılına gelinmiş olmasına rağmen 2018 ve 2019 yıllarına ait verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığını hatırlatan Akdemir, "2017 yılına kadar açıklanan rakamların seyrine baktığımızda henüz açıklanmamış 2018 ve 2019 verileri korku uyandırmaktadır. Bu verilerin SGK tarafından açıklanamamasının sebebi nedir? Ülkemizde emekçilerin hayatlarının önleyici çalışmalardan daha ucuz olduğu kamuoyundan gizlenmek mi istenmektedir? Bir kez daha Sosyal Güvenlik Kurumu’nu göreve, bilgileri kamuoyu ile paylaşmaya davet ediyoruz" diye konuştu.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasında "İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması işveren yükümlülüğündedir" denilmesine rağmen, uygulamada bu hizmetlerin hem piyasalaştırıldığını hem de sorumluluğun iş güvenliği uzmanlarının omzuna yüklendiğini söyleyen Akdemir, "Çalışma yaşamı, başta 4857 sayılı İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olmak üzere birçok yasa ile biçimlendirilmektedir. İş cinayetlerinin artmasında 4857 sayılı yasa ile getirilen esnek çalışma biçimlerinin önemli bir payı olmuştur. Dolayısı ile asıl üzerinde durulması gereken mevzuat bu olmalıdır" dedi.

"SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI"

İş kazalarını ve meslek hastalıklarını "işin doğal bir sonucu" olarak görülmesinin yeni iş cinayetlerine davetiye çıkardığını söyleyen Akdemir, şunları ifade etti: "İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda iyileştirici adımlar atılabilmesi için öncelikle işverenlerin sorumluktan kaçmasının önünde geçilmelidir. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tüm çalışanlar için kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemeler yalnızca Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmemeli bunun yanında Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir."

Akdemir son olarak, "İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız için sesimizi yükseltiyoruz. Emekçilerin hayatı daha fazla kâr için feda edilemez, iş cinayetlerine son" dedi. (İzmir/EVRENSEL)


"PATRONLARIN KAÇTIĞI SORUMLULUK İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARINA YIKILIYOR"

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, “İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır” dedi.

Basın açıklamasında konuşan Özgür Topçu, her gün en az 5 işçinin işyerlerinde iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi artık haber niteliği bile taşımamasına tepki gösterdi. Topçu, “SGK tarafından 2017 yılına kadar açıklanan istatistiklere göre; 2012 yılında 744 emekçi, 2013 yılında 1360 emekçi, 2014 yılında 1626 emekçi, 2015 yılında 1252 emekçi, 2016 yılında 1405 emekçi, 2017 1636 emekçi  iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2017 yılında bir önceki yıla göre iş kazası sayısı yüzde 25 oranında, iş kazaları sonucu ölüm yüzde 16 oranında artmıştır. 2017 yılına kadar açıklanan rakamların seyrine baktığımızda henüz açıklanmamış 2018 ve 2019 verileri korku uyandırmaktadır” dedi.

Topçu, “İş güvencesi ile işçi sağlığı ve iş güvenliğinin birbirini tamamladığı gerçeğinden hareketle, tüm çalışanlar insana yakışır 'norm ve standartta' bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır. Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır. Sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamları iyileştirilmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda iyileştirici adımlar atılabilmesi için öncelikle işverenlerin sorumluktan kaçmasının önünde geçilmelidir. İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)


“18 YILDA İŞ CİNAYETLERİNDE EN AZ 24 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ”

TMMOB, Adana Barosu, DİSK, KESK ve Adana Tabip Odası temsilcileri de 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü nedeniyle, ‘Emekçilerin Hayatı Daha Fazla Kar İçin Feda Edilemez, İş Cinayetlerine Son’ başlıklı ortak basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya TMMOB’ye bağlı odalar, KESK ve DİSK’e bağı sendikalar, Adana Tabip Odası ve Adana Barosu ile ile Emek Partisi üye ve yöneticileri katıldı. Açıklamada işçi sağlığı yasası çıkarmanın yeterli olmadığı belirtilerek “İnsanlar ölüyor;  işverenler ve devlet ölümleri seyrediyor” denildi.

“İŞYERLERİNDE DENETİM YAPILMIYOR”

Açılış konuşmasını yapan TMMOB İKK Sekreteri Erol Salman, Avrupa Birliği verilerine göre Türkiye’nin ölümle sonuçlanan kazalar bakımından Avrupa’da ilk sırada yer aldığına dikkat çekerek ülkedeki işyerlerinin güvensizliğinin ve bunu düzenleyen mevzuatın yetersiz olduğunu ifade etti. Ortak basın metnini okuyan Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Mehmet Yılmaz, iş güvenliği önlemi almayanlara yaptırım uygulanmadığını belirterek “İnsanlar ölüyor;  işverenler ve devlet ölümleri seyrediyor. Önlem almayan işverenlere yaptırım uygulanmıyor, iş yerleri yıllardır, işçi sağlığı, iş güvenliği yönünden denetlenmediği gibi, ölümlü iş kazalarının olduğu işyerlerinde, iş kazalarını incelemek üzere bile iş müfettişi görevlendirmiyor” dedi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin derlediği bilgilere göre 2019 yılı içerisinde en az 1736 kişinin iş cinayetlerinde hayatın kaybettiğini hatırlatan Yılmaz, “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana iş cinayetlerinde hayatını kaybeden emekçilerin sayısının 24 bine yaklaşmış durumda” dedi.

SGK tarafından 2017 yılına kadar açıklanan istatistikleri paylaşan Yılmaz, verilerin açıklanması çağrısında bulundu.  

“AVUKATLAR DA İŞ CİNAYETİNE KURBAN GİDİYOR”

Adana Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Miyesser Ersalan Önenli de iş cinayetlerinde emekçilerin hayatını kaybetmemesi için demokrasi ve hukukun üstünlüğünün önemine dikkat çeken konuşmasında mesleklerini yaptığı için öldürülmeye varan şiddete maruz kalan avukatlar oluğunu anlattı. Etkili savunma yaptı diye salondan atılan, polis tarafından darbedilen, işkenceciyi tespit ettiği için görevi engellenen avukatlar olduğunu ifade eden Önenli, “Her gün darbedilen, ölüm tehditleri alan avukatların sayıları artmaktadır” dedi. Önenli, iş cinayetinde hayatını kaybedenlerin çığlığı olmaya devam edeceklerini söyledi.

15 MART MİTİNGİNE ÇAĞRI

KESK Dönem Sözcüsü Muzaffer Yüksel, işçi sağlığı ve güvenliğini ilke edinmiş bir konfederasyon olduklarını belirterek, 15 Mart’ta SES ve Tabip Odası olarak şiddete karşı düzenledikleri Beyaz Miting’e çağrı yaptı. (Adana/EVENSEL)


'İŞÇİ GÜVENLİĞİ ALANINDAKİ FAALİYETLER PİYASALAŞTIRILDI'

Kozlu faciasından sonra ilan edilen İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü dolayısıyla yapılan açıklamada konuşan TMMOB Kocaeli İKK Sekreteri Murat Kürekçi, "Aradan yıllar geçti, 2020’ler Türkiye’sinde emekçiler iş yerlerinde can vermeye devam ediyor. Her yıl, Kozlu faciasında kaybettiğimiz yurttaşlarımızın en az 6 katı iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. AKP'li yıllarda en az 24 bin 106 emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi" dedi.

İzmit İnsan Hakları (Sabri Yalım) Parkı'nda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Kocaeli İşçi Sağlığı ve Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin çağrısıyla düzenlenen açıklamaya CHP, HDP, Emek Partisi, Sol Parti, DİSK, KESK, TTB, Kocaeli Demokrasi Girişimi, Kocaeli Dersimliler Derneği ve Alevi Kültür Dernekleri de destek verdi. Zonguldak Kozlu Kömür Ocağında 28 yıl önce meydana gelen grizu patlamasında 263 emekçinin hayatını kaybetmesinin yıl dönümü olan 3 Mart “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” dolayısıyla düzenlenen açıklamada konuşan TMMOB Kocaeli İKK Sekreteri Murat Kürekçi, "İş yerlerinde insanlar ölmeye devam ediyor, işverenler ve devlet ölümleri seyrediyor" dedi. "İş güvenliğinde devrim" söylemleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu'nun çıkartıldığını belirten Kürekçi, "Ancak o günden bugüne iş cinayetleri azalmak bir yana artmıştır. Gerçekte olan, iş güvenliği alanındaki faaliyetlerin piyasalaşmasıdır" dedi.

'DÜZENLEMELERİ BAĞIMSIZ BİR ENSTİTÜ YAPSIN'

İşsizlik, borç, baskı ve çaresizlik sonucu intiharların arttığına da dikkat çeken Kürekçi, "İSİG Meclisi’nin verilerine göre son 7 yılda en az 433 işçi ağır çalışma koşulları, işsizlik nedeniyle intihar etmiştir. İşçi intiharlarının farklı zaman ve mekanlarda vuku bulmasına karşın benzer nedenlerden kaynaklandığı açıktır. Kamu binaları önünde 'Açım, işsizim, çocuklarıma ekmek götüremiyorum' diye haykırıp kendini yakanların görüntülerini ve 'Yanarak değil kalp krizinden öldü' diyen valileri unutmayacağız" diye konuştu. "İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmıyor" diyen Kürekçi, "Yargılananlar ise çoğunlukla günah keçisi haline getirilen iş güvenliği uzmanlarıdır. Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, failleri '24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor'. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmalıdır" ifadelerini kullandı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülmesini de eleştiren Kürekçi, "Bu durum, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Aile, Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır" dedi. (Kocaeli/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Kadıköy'de şiddete karşı dans eden 6 kadın hapis istemiyle yargılanacak

SONRAKİ HABER

MSB, Suriye ordusuna ait savaş uçağının düşürüldüğünü duyurdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa