Van Tabip Odası Başkanı Değer: Sağlık Bakanlığı halka bilgi vermeli
Van’da koronavürüs nedeniyle insanlar panik içinde. Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Doktor Özgür Deniz Değer, Sağlık Bakanlığı ve halk sağlık merkezlerini açık şekilde bilgilendirme yapmaya çağırdı.
Fotoğraf: MA
Koronavürüs nedeniyle insanların panik içinde olduğu Van'da, sağlık kurumlarının yetersiz kaldığını belirten Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Doktor Özgür Deniz Değer, Sağlık Bakanlığı ve halk sağlık merkezlerinin halka açık bir şekilde bilgilendirme yapmaya çağırdı.
İran'da görülen koronavürüs nedeniyle ölümlerin artması üzerine sınır kenti olan Van'da, yurttaşlar adeta diken üstünde yaşıyor. İnsanlar sokağa maskeyle çıkarken, yüksek ateş nedeniyle hastanelere başvuran herkes şüphe üzerine eski Askeri Hastanesi'ne gönderiliyor. Onlarca kişinin hastaneye yatırıldığının belirtildiği kentte, özellikle sosyal medyada dönen bilgi kirliliği dolayısıyla tedirginlik had safhada. Buna rağmen ne Valilik ne de İl Sağlık Müdürlüğü, konuya dair tek açıklama yapmıyor.
Sınır kapısının kapatılarak, Sahra Hastanesi'nin kurulduğu kentte, tedirginlik içinde yaşayan yurttaşlar, alınan önlemler ve duruma dair her türlü bilgiyi edinme halkına sahip olduğunu hatırlatan Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Psikiyatrist Doktor Özgür Deniz Değer, Sağlık Bakanlığı ve halk sağlık merkezlerinin toplumu bilgilendirmeye çağırdı.
“BİLGİ KİRLİLİĞİNE MARUZ BIRAKILDIK”
Yetkililerin, koronavirüs salgınının ne derece ciddi olduğu, insanların hangi şartlarda korunması gerektiği, maskenin gerekli olup olmadığını, hangi şartlarda maske takması gerektiği noktasında halka bilgi vermesi gerektiğini söyleyen Değer, “Çok geç kalındı ve toplum açısından hala bilinmeyen bir salgın. Beraberinde fazla bilgi kirliliğine maruz bırakılmış durumdayız. Bir söylenti çıktı, bir anda İran'da olduğuna dair. İran gerçekten zamanında mı verdi bu bilgiyi, yoksa eksik mi verdi? Bunu bilmiyoruz. Bu söylenti çıktıktan sonra, kapıların kapatılmasına dair bir tavır ortaya çıktı. Bu talep karşılanmadı olması gereken bir şeydi. Çünkü İran’da ölümler ortaya çıktı. İnsanlar yeterli bilgi sahibi olmadığı için çok fazla bilgi kirliliğine maruz kaldı. Haliyle bir panik havası ortaya çıktı. Şimdi halk koronavirüsünü bilmiyor. Bilmediği bir şey olduğu için de çok ciddi bir reaksiyonla karşı karşıya kalıyor. İnsanlar AIDS hastalığına yakalanan kişilerden de öyle kaçıyorlar. Oysa biliyoruz ki dokunmakla ya da hava yoluyla bulaşmaz. Bu korunma çabası tamamen yaşama ait bir kaçınma. Bu da tam bilgi sahibi olmadığımızı gösteriyor” diye konuştu.
“PANİK HAVASI FIRSATÇILARA YARADI”
Maskelerin fahiş fiyata satıldığını vurgulayan Değer, yaşanan panik havasının fırsatçılara gün doğurduğunu belirtti. Yetkililerin, salgından nasıl korunması gerektiğinin anlatıldığı el ilanları dağıtması gerektiğine vurgu yapan Değer, “Ya da bire bir bilgilendirme yapması lazım. Bilgi sahibi olunmadan ne yazık ki bu panik havası ortaya çıkabiliyor. Van-Hakkari Tabipler Odası adına şunu söyleyebilirim. Nasıl korunacağına yönelik bilgi sahibi olunacak yer doktor ve hekimlerdir. Bu panik havasının beli bir zaman sonra azalacağını düşünüyorum. Zaman içinde hakimlerin bilgilendirmesi artacaktır; ama yine de doğru bir şekilde korunmakta fayda var” dedi.
“ALDIĞIMIZ BİLGİLER FARKLI”
Muayene esnasında hastalarla bire bir temasta bulunan sağlık çalışanlarının ciddi risk altında olduğun dile getiren Değer, “Biz bu açıdan hekimlerin ve diğer sağlık çalışanların yeterince ekipmana sahip olup olmadığını konusunda yetkililerle görüşüyoruz sürekli. Fakat bizim aldığımız bilgiler ve sahada karşılaştığımız arasında ciddi farklar var. Görüştüğümüz yetkililer ve sağlık müdürlükleri, sağlık personeli için yeterli ekipman, maskeler, giysiler var diyorlar. Göçmenlerin muayenesini yapmak için gittiklerinde hiçbir sağlık ekipmanın ortada olmadığını görüyoruz. Ya da aile hekimleri maske talebinde bulundukları zaman tek bir maske gönderiyorlar" diye belirtti.
“MASKE ŞART DEĞİL”
Herhangi bir hastalığı olmayanların sokakta yürürken maske takmasının gerekli olmadığını söyleyen Değer, şöyle devam etti: “Hasta olduğunu bildiğiniz, yakın zamanda bu hastalığın olduğunu bildiğiniz bir yerden gelmiş bir insanla görüşürken maske takmanız gerekebilir. Ama bunun dışında maske takmanız gerekmiyor. Bu maskeler beli bir zaman sonra kendisi de enfeksiyon kaynağı olabiliyor. Bu maskelerin beli bir zaman sonra geçirgenliği arttığı için hiçbir koruyuculuğu kalmıyor. Kaldı ki üst düzey N95 dediğimiz maskeler, bunların da koruyuculuğu 8 saat. Bu süre sonrasında herhangi bir koruyuculuğu kalmıyor. Bu yüzden halkın şunu bilmesi gerekiyor. Her yerde maske takmanıza gerek yok. Ama kiminin ihtiyacı var gerçekten. Hasta olan kişilerin başkalarına bulaştırmamak için maske takması şart. Grip, yüksek ateş ve kuru öksürüğü bulunanların maske takması gerekiyor dışarıda. Ya da akciğer hastası, yüksek tansiyonuz hastası veya yaşlıların takması lazım. Ama her dışarı çıktığınızda N95 maskelerle çıkmanıza gerek yok. Eğer bakım veren birisiyseniz o zaman maske takmanız gerekiyor. O kişiye her yaklaştığınızda, öncesi ve sonrasında elinizi yıkamanız lazım. Dışarı çıktıktan sonra ve eve döndüğünüzde elinizi yıkamanız lazım. Eğer maske takıyorsanız, bu maskelerin çok fazla özelikle cerrahi maskeler, çok yeterli değiller. Korunmak için hijyen kurallarınıza uymanız yeterli oluyor. Elleri 20 saniye süreyle sabunla yıkamak, öksürdüğünüzde ya da hapşırdığınızda bunu mendile öksürmek ve o mendili hemen atmak, mendil yoksa elinize değil de özelikle dirseğinizin içine öksürmek, temasta bulunduğunuz biriyle ardında gidip elinizi yıkamak bu durumda önemli.” (Van/MA)