5 Mart 2020 17:53
/
Güncelleme: 6 Mart 2020 05:24

Yunanistan adalarında ırkçı örgütlenme: Sakız’da mülteci yardımları kundaklandı

Mültecilerin trajedisi sürerken Türkiye ve Yunanistan faşist grupları durumu fırsat bildi. Sakız adasında "Stay Human" isimli yardım örgütünün, mültecilere gelen yardımları tuttuğu depo kundaklandı.

Yunanistan adalarında ırkçı örgütlenme: Sakız’da mülteci yardımları kundaklandı

Fotoğraf: Şebnem Coşkun/AA

AKP hükümetinin Suriye politikasına destek için şantaj unsuru olarak kullandığı, Yunanistan ve Avrupa Birliği’nin de “işgalci” muamelesi yaptığı mültecilerin sınırlardaki trajedisi sürerken, yaratılan atmosfer iki ülkenin sağcı ve faşist gruplarının da saldırganlığına bahane oldu.

Türkiye’de Maraş ve Samsun’da mültecilere saldırılar meydana geldi. Yunanistan’da da Midilli (Lesvos) adasına yanaşan mülteci botuna yönelik ırkçı saldırı girişimi, adadaki boşaltılmış BM mülteci merkezinin kundaklanması, gazeteci ve yardım kuruluşlarına yönelik saldırı olayları art arda yaşandı.

MÜLTECİ YARDIMLARININ KONDUĞU DEPO KUNDAKLANDI

Sakız (Xios) adasında da Stay Human (İnsan Kal) isimli yardım örgütünün, mülteciler için gelen yardımları tuttuğu deposu önceki gece kundaklandı. Örgütün kurucusu Il Manifesto haber sitesinden Stela Xhunga’ya yaptığı açıklamada, adada, faşist Altın Şafak partisinden grupların çeteleştiğini anlattı.

Xhunga’nın Stay Human kurucusu Musli Alievski ile yaptığı röportaj şöyle:

“Bu sadece başlangıç”, bu sözün salı günü Sakız adasındaki yangının ardından sürekli tekrar edildiğini duyuyoruz. Neonazilerin Sakız adasına çıkarma yapması bir gövde gösterisi anlamına gelecekti ve sonunda öyle de oldu: 4 Mart’ta sabah saat 02.00 sularında birileri Stay Human (İnsan Kal) isimli Nisan 2018’den bu yana adadaki Vial kampında kalan mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılayan örgütün deposunu ateşe verdi.

BİN 500 KİŞİLİK KAMPTA 6 BİN MÜLTECİ KALIYOR

1500 kişilik kapasitesiyle bu kamp 6 bin mülteciye ev sahipliği yapıyor. İçeride sadece 14 banyo var. Yunanistan’daki diğer kampların çoğunluğu gibi harabe bir zeytinliğin ortasına kurulmuş, her yönden 30 kilometrelik boş araziyle çevrili. Kendine zarar verme, intihar girişimleri az değil, özellikle yalnız çocuklar arasında.

“Tüm da dün ayakkabıları düzenliyordur” diyor 2016’da kurulan bu kâr amacı gütmeyen örgütün kurucusu Musli Alievski. Alievski, Roma kökenli Makedonyalı bir genç; babası etnik temizlik rüzgarının eseceğini hissederek ailesiyle birlikte Balkan savaşı öncesi İtalya’ya kaçmış.  

Türkiye'den Yunanistan'a geçme umuduyla Edirne'ye gelen binlerce göçmenin dramı sürüyor.

Fotoğraf: Şebnem Coşkun/AA

ALTIN ŞAFAK GRUPLARI ADAYA GELDİLER

Erdoğan’ın “sınırları açma” tehdidinin ardından, aşağı yukarı bir hafta oldu, “Kendilerini şok birlikleri olarak adlandıran Altın Şafak’çılar” adaya gelmeye başlamış. Alievski, “Burası her şeyin başladığı yerdi, bağışların bize ulaştırıldığı, merkezimiz için gerekli olanları aldığımız; yukarıda gönüllülerin kaldığı yerler vardı, hepsi yerle bir oldu.”

Polis yangının kundaklama olduğu sonucuna vardı, fakat şimdi diğer problemlerle karşı karşıyalar: Ada yerlileri bıkmış durumda, ve geçtiğimiz hafta yeni, daha büyük bir kamp kurmak isteyen askerlere saldırmışlardı.

Yangın için suç duyurusunda bulunacak mısınız?
- Şimdilik hayır, ortam çok gergin ve bize yardım eden adalılara yönelik misilleme ve intikamdan uzak durmaya çalışıyoruz. Ayrıca, nöbet tutan çeteler ve sözde “adayı savunma gönüllüleri” adaya ulaşmış durumda. Şimdiden polislere saldırdılar bile.

SORUN AVRUPA POLİTİKALARI, YUNANİSTAN HALKI DEĞİL

Sağcılar polise neden saldırıyorlar?
- Çünkü, Midilli’nin tersine, burada büyük STK’lar yok. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) burada değil, BM Mülteci Örgütü (UNHCR) burada doğrudan çalışmıyor, her şey askeriye tarafından idare ediliyor. Ve adalıların dışarıdan çetelerin gelmesiyle artan memnuniyetsizliği de onlara odaklanıyor. Fakat buradaki insanları suçlamak istemiyorum, birden Neonazilere dönüşmüş değiller, sadece bıkkınlar. Sorun Avrupa politikaları, Yunanistan halkı değil.

Gönüllüler olarak neye ihtiyacınız var?
- Öncelikle, mülteciler artık uzman tıbbi muayeneye erişemiyorlar. Bir göz doktoru tarafından muayene edildikten sonra Iraklı bir çocuğun neredeyse kör olduğu keşfedildi.  Buradaki tüm çocukların dişleri siyah çünkü vitamin eksikliği çekiyorlar. Merkezlerde, son kullanma tarihi geçmiş hazır yemekler veriliyor. Yetişkinlerin saldırganlığı bile sıklıkla vücutlarındaki vitamin eksikliğinden kaynaklanıyor.

Korkuyor musunuz?
- Sağcıların saldırganlığından korkmuyoruz, daha çok Avrupa’nın Erdoğan’a şantajına tepkisinden hayal kırıklığına uğradık. Avrupa, korktuğu veya tehdit edildiği için değil, Lampedusa’ya inenlerin İtalya’ya değil, Sakız Adası’na inenlerin de Yunanistan’a değil Avrupa’ya indiklerinin farkında olarak hareket etmelidir.

Türkiye'den Yunanistan'a geçme umuduyla Edirne'ye gelen binlerce göçmenin dramı sürüyor.

Fotoğraf: Şebnem Coşkun/AA

MÜLTECİLER ÖNCE TEKSTİL PATRONLARININ SONRA KAÇAKÇILARIN ELİNE DÜŞÜYOR

Libyalı insan kaçakçıları çok konuşuluyor ama Türkiyeliler hakkında pek konuşulmuyor...
Libyalılar gibi onlar da suçlular. Net bir şablon var: Ortadoğu’dan kaçanlar ilk olara Türk tekstil patronlarının ellerine düşüyorlar, fabrikalarda çalışıyorlar, bunlara düşük ücretli giyim zincirleri dahil, ve sonrasında Çeşme’ye geliyorlar. Orada, geçmek için parası olmayanlar ailelerini kaçakçılara bırakmak zorunda kalıyorlar. Motorlarla 15 dakikalık geçiş yaklaşık 2 bin avroya maloluyor, ve şantaj ise yıllarca sürüyor.

Peki Afrikalı göçmenler Türk kaçakçılar ağına nasıl düşüyorlar?
Yunanistan’a gelen Afrikalılar genelde Nijerya ve Somilili. Libya’dan geçmeyenler genelde ekonomik kaynağa sahip olanlar. Tunus, Cezayir ya da Fas’a ulaştıklarında 70 avroluk vize alıyorlar, İstanbul’a uçuyorlar ve oradan Çeşme ya da İzmir’e geçiyorlar, sonra da kimi savaştan kimi hapisten kaçmak için Ortadoğu’dan gelenlerle bir araya getiriliyorlar.

BİR GENCİN GÖÇÜNÜN ARDINDA BÜTÜN BİR KÖYÜN İHTİYACI VARDIR

Ödeyecekleri parayı nasıl biriktiriyorlar?
Genellikle genç bir adamın göçünün ardında bütün bir köyün yatırımı vardır; en genç ve en güçlü erkeğe yatırım yapılır, başaracağı, iş bulacağı ve parayı geri göndereceği umut edilir. Tıpkı at yarışlarında olduğu gibi, başarabilecek olana da bahse girersiniz...

Çeviri: Elif Görgü

(DIŞ HABERLER)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et