Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar 1890-1894
"İktisadi temeldeki değişme, kocaman üst yapıyı, büyük ya da daz bir hızla altüst eder" Genç Hayat'ın bu sayısında Cephane serisinden Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar kitabını inceledik.
Tarihsel Materyalizm Üzerine Mektuplar Friedrich Engels’in hayatının son dönemlerinde, 1890-1894 tarihleri arasında yazdığı mektupların derlemesinden oluşan bir kitap. Kitapta beş adet mektup bulunuyor ve bu mektuplarda materyalist dünya görüşüne yapılan çeşitli saldırılara karşı Engels’in yaptığı savunmalar, materyalist dünya görüşüne dair çeşitli önemli yanları öne çıkartıyor.
Beş mektuptan oluşan bu derlemede Engels genel olarak Marksizm’e yöneltilen “Ekonomik indirgemecilik” ve “determinizm” suçlamalarına karşı savunma yapıyor. Son kertede ekonominin belirleyici etken olduğunu söylenmesinin ardından Marksizm’e yönelik “Her şeyi ekonomiye indirgediği” suçlamaları yapılır. Oysa ekonomik altyapının son kertede belirleyici oluşu tarihi ve toplumu anlama, geçmişi doğru bir eksende analiz etme ve geleceği de bu doğrultularda öngörmemizde, kısaca bulunduğumuz toplumu doğru bir biçimde anlamamız ve analiz etmemiz açısından ortaya konmuş bir tahlildir. Marksizm’e yönelen bu eleştiriler madde ve düşüncenin, ekonomi ve politikanın, maddi üretim, sınıf ve ideoloji ilişkisinin idealist bir biçimde yorumlanmasından dolayıdır. Marx’ın özellikle bu pasajından yola çıkarak Marksizm’e bu eleştiriler yöneltilir: “Gelişmelerinin belirli bir aşamasında, toplumun maddi üretici güçleri, o zamana kadar içinde hareket ettikleri mevcut üretim ilişkilerine ya da bunların hukukî ifadesinden başka bir şey olmayan, mülkiyet ilişkilerine ters düşerler. O zaman bir toplumsal devrim çağı başlar. İktisadi temeldeki değişme, kocaman üst yapıyı, büyük ya da az bir hızla altüst eder. Bu gibi altüst oluşların incelenmesinde, daima, iktisadi üretim koşullarının maddî altüst oluşu ile… hukukî, siyasal, dinî, artistik ya da felsefî biçimleri, kısaca, insanların bu çatışmanın bilincine vardıkları ve onu sonuna kadar götürdükleri ideolojik şekilleri ayırt etmek gerekir. Nasıl ki, bir kimse hakkında, kendisi için taşıdığı fikre dayanılarak bir hüküm verilemezse, böyle bir altüst oluş dönemi hakkında da bu dönemin kendi kendini değerlendirmesi göz önünde tutularak, bir hükme varılamaz; tam tersine, bu değerlendirmeleri maddi hayatın çelişkileriyle, toplumsal üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışmayla açıklamak gerekir” *
EKONOMİK İNDİRGEMECİLİK Mİ? TARİHSEL MATERYALİZM Mİ?
Oysa Marx’ın burada insanın kendi üretim araçlarına sahip olmasıyla birlikte insanların içinde bulunduğu toplumsal sürecin tarihselliğini anlatır. Yani insanların yaşamlarını devam ettirmek üzere ürettiği üretim araçları ve bu üretim araçlarının oluşturduğu üretim ilişkileri, bu üretim ilişkilerinin de toplamında insanların tüm yaşantısı üzerindeki etkisini söyler. Tüm bu toplumsal ilişkiler de üstyapıyı, yani hukuki, siyasal, felsefi, kültürel vb. belirler. Bu belirlemenin ardından da altyapı üstyapıyı, üstyapı da altyapıyla içselleşmiştir ve etkileşim halindedir. Bununla beraber maddi yaşamın üretimi ekonomik üretimden geçer. Çünkü tüm insanların davranışlarını belirleyen şey bilinçleridir. Bu bilinçler de maddi yaşamın bir yansıması olarak karşımızda durur.
Maddi hayatın ürünü olarak ortaya çıkan ideolojik formlar da insanların kendi yaşam pratiklerinden öğrendikleri bir davranış olduğundan toplumsal yaşamdaki değişimler düşünce ve hareketlerini değiştirir. Burada burjuva egemen sistemin üretim araçlarıyla birlikte insanların düşüncelerinde de hâkim olmasının kaynağı buradadır. İnsanın harekete geçmesinden önce insanı harekete geçirici gücün ilk bilinçte oluştuğundan bahsetmiştik. Buradan yola çıkarak insanların harekete geçtiklerinde ortaya koydukları davranışlar ve aralarındaki siyasal ve toplumsal ilişkileri mevcut üretim tarzına göre ve ona bağlı bir biçimde şekillenir. Böylece yaşamı ve üretim süreçlerinin ilişkilerini düzenleyen devletler oluşur. Yani insanlar bir yandan maddi yaşamları üretirken bir yandan da düşünsel, siyasal, ahlaki vb. ideolojik biçimleri de oluştururlar.
ENGELS’TEN ALTYAPI VE ÜSTYAPI ÜZERİNE
“Ekonomik durum temeldir, ama çeşitli üstyapı ögeleri -sınıf savaşımının politik biçimleri ve sonuçları- savaş bir kez kazanıldıktan sonra kazanan sınıf tarafından hazırlanan anayasalar vb- hukuksal biçimler, hatta bütün bu gerçek savaşımların onlara katılanların beyinlerindeki yansımaları, siyasal, hukuksal, felsefi teoriler, dinsel görüşler ve daha sonra bunların dogmatik sistemlere gelişmeleri -hepsi de tarihsel savaşımların gidişi üzerinde etki yapar ve birçok durumda özellikle onların biçimini belirlerler. Bütün bu ögeler arasında bir etkileşim vardır; bu etkileşimde bütün sonsuz ilinekler (yani aralarındaki iç bağlantı o kadar uzak ya da ortaya konulması o kadar olanaksız olduğundan var-değil sayıp gözardı edebileceğimiz şeyler ve olaylar) çokluğu ortasında, ekonomik devinim, sonunda kendisini olurlamak zorundadır. Yoksa teorinin herhangi bir tarihsel döneme uygulanması birinci dereceden basit bir denklemin çözümünden daha kolay olurdu.”
Bu pasajda Engels tarihte esas belirleyici ögenin hayatın üretimi ve yeniden üretimi olduğunu ısrarla vurgular. Ancak bu vurgusunda altyapı ile üstyapı arasındaki ilişkinin günlük yaşama olan etkisinden de bahseder.
*Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’ya Önsöz‘den