Fısıltılardan doğan mücadele ağı: Kadın çalışmaları topluluğu
Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu kurucuları ile topluluk fikrinin nasıl ortaya çıktığını, bugün genç kadınların niye böyle bir topluluğa ihtiyaç duyduğunu ve bunun önemini konuştuk.
Funda Eylem SANCARBARLAZ
Uludağ Üniversitesi
Uludağ Üniversitesi, yetmiş bin nüfuslu bir üniversite. Dolayısıyla genç kadınların sayısı da yaşadığı zorluklar da bir hayli fazla.
Artan hayat pahalılığı ile birlikte Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin hem okuyup hem çalışmak zorunda kaldıkları Görükle’de özellikle genç kadınlar çalıştıkları yerlerde emek sömürüsünü, tacizi, her türlü istismarı en derinden hissedip, yaşıyor. Görükle ve kampüs güvenlik önlemlerinin yetersiz kaldığı, her geçen gün taciz olaylarının arttığı, genç kadınların okumak ve yaşamak için mücadele ettiği bir yer haline geldi. Geçtiğimiz dönem Uludağ Üniversitesi’nde okuyan iki arkadaşımız daha fazla kadına ulaşmak ve birlik olabilmek için kolları sıvayıp “Kadın Çalışmaları Topluluğu” fikri ile yola çıktılar. Şimdi topluluk kurucuları ile bir araya gelip topluluk fikrinin nasıl ortaya çıktığını, bugün genç kadınların niye böyle bir topluluğa ihtiyaç duyduğunu ve bunun önemini konuştuk.
KOL KOLA OLACAĞIMIZI BİLİYORUZ
Uluslararası ilişkiler bölümünde okuyan Sena, topluluk fikrinin Emine Bulut cinayetinden sonra “Ne yapmalıyız?” sorusu ile ortaya çıktığını söylüyor. Tek tek mücadele etmektense birlikte olmaya ve değiştirip dönüştürmeye karar verdiğini dile getiren Sena; “Zihniyeti ve birçok şeyi değiştirmek istiyorsak önce yaşadığımız yerler, kampüsler, sınıflardan başlamalıyız. Bu amaçla hem okulda hem yaşam alanımız olan Görükle’de daha güvenli yaşayabilmek için bir arada olmalıyız” diyor. “Şu anlık fısıltılarla başlıyoruz ama bu fısıltıların büyüyeceğini ve daha da genişleyeceğimizi, daha fazla kadınla kol kola olacağımızı biliyoruz” diye ekliyor. Fatma Ekonometri 3. Sınıf öğrencisi. Topluluk açmaya Sena ile birlikte karar vermişler. O da Sena gibi topluluğun artan cinayet ve taciz haberlerinden sonra yapılması zorunlu hale gelen bir iş olduğunu düşünüyor.
KARAMSARLIĞA DÜŞME LÜKSÜMÜZ YOK
Genç kadınların psikolojik şiddet, mobbing ve baskıya maruz kaldığını, bunlarla mücadele etmek için bu topluluğun önemli bir araç olduğunu dile getiren Fatma Görükle’nin tamamen ticarethaneye dönüştüğünü ve burada okuyan her kadının birer cinsel obje olarak görüldüğünü belirtiyor. “Ne zaman gece dışarı çıksam bir taciz olayı yaşıyorum, evim tarlanın karşısında. Başıma bir şey gelse kimse beni bulamaz bile” diyen Fatma sokakların tehlikeli ve güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu düşünüyor. “Her gün kadınlar ölüyor, sokaklarda yürürken hep tedirginiz ama korkarak yaşayamayız. Karamsarlığa düşme lüksümüz yok, bunlarla mücadele etmeliyiz.”
Fatma, toplulukla birlikte genç kadınların sorunlarına yönelik birlikte çözümler üretip, tartışmalarla topluluğu zenginleştirmek istediğini ifade ediyor. Aynı zamanda üniversite içerisinde söz söylemeye ve sessizliğimizi bozmaya geldiğimizi dile getiren Fatma “Haklarımızı öğrenmek için bir aradayız, bizler Uludağ üniversitesinden kadınlarında var olduğunu ve bir arada ne kadar güçlü olduğumuzu biliyoruz aynı sorunları yaşayan milyonlarca kadının mücadelesine ortak olarak girdiğimiz bu yolda daha fazla kadına ulaşmayı umut ediyoruz” diyerek bitiriyor sözlerini
SESSİZLİĞİMİZİ BOZUYORUZ, SÖZ BİZİMDİR
Topluluğun aktif üyesi olan kadınlardan biri olarak ben de Uludağ Üniversitesi’nde yıllarca aşmaya çalıştığımız bir engeli aştığımıza inanıyorum. Bu topluluğun Uludağ Üniversitesi’nde okuyan bütün kadınların söz söyleyebildikleri bir mücadele alanı olabilmesi için bir aradayız. Kampüste hocası tarafından istismara uğrayan, iş yerinden patronu tarafından mobbinge maruz kalan, sokakta etek giydiği için tacize uğrayan, kadın olduğu için yok sayılan, öğrenci olduğu için cinsel obje olarak görülen bütün kadınların topluluğu olması için birlikte bir mücadele ağı öreceğiz.
Son olarak Uludağ Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu’nun ilk etkinliği olarak dünden bugüne 8 Mart’ın önemini ve tarihini konuşacağımız; itirazımızı ihtiyaçlarımızı ve taleplerimizi dile getireceğimiz bir söyleşi gerçekleştireceğiz. 6 Mart saat 16.00’da Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü hocası Dr. Öğr. Elif Nuyan’ın katılımıyla Uludağ Üniversitesi Mediko kırmızı salonunda gerçekleşecek olan etkinlikte buluşuyoruz.