08 Mart 2020 12:05

Dersim'de 8 Mart eylemi: Kadınlar "Gülistan Doku nerede?" diye sordu

Dersim'de kadınlar, 8 Mart eyleminde de Gülistan Doku'nun akıbetini sordu. Kadınlar, Gülistan Doku bulunana kadar mücadelenin devam edeceğini dile getirdi.

Fotoğraf: Evrensel

BÖLGE KADIN

Paylaş

Dersim Kadın Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, iki ayı aşkın zamandır kendisinden haber alınamayan Üniversite Öğrencisi Gülistan Doku’nun akıbetini sordu. Kadınlar, Gülistan Doku bulunana kadar mücadele etmeyi sürdüreceğini söyledi.

Dersim'de kadınlar, "krize, şiddete ve katliamlara karşı yaşam için direnişi eşitlik için mücadeleyi büyütelim" şiarıyla, Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Buradan Seyit Rıza Meydanı’na yürüyen kadınlar, sık sık "Gülistan Doku nerede?", "Jin, Jiyan Azadi", "Yaşasın kadın dayanışması" sloganlarını attı.

Dersim Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Yenigün Kadın Dayanışma Derneğinden Avukat Çağla Yolaşan, "Özellikle Dersimli kadınlar olarak savaşın, güvenlik politikalarının, yasakların en başta biz kadınları hedef aldığını, şiddetin tacizin ve tecavüzün kapısını araladığını geçmişten bu yana yaşayarak defalarca gördük ve görmeye devam ediyoruz" dedi. Genç kadınların sıkıştırılmaya çalışıldıkları cendere yıkılana kadar ve Gülistan Doku bulunana kadar mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Yolaşan, "Gülistan Doku’nun kaybolmasıyla birlikte üniversitedeki genç kadınlarımızın şiddet, taciz, tecavüz, yoksulluk sarmalında sıkıştırılmak istendiği cendere daha bir ayyuka çıktı. Bu davada birileri korunuyor mu sorusunu ortadan kaldırmak için daha geniş bir soruşturma yürütülmelidir" dedi.

"EKONOMİK KRİZ SARMALINA MAHKUM DEĞİLİZ"

Güvencesizlik, sömürü, ekonomik kriz, savaş ve şiddet sarmalına mahkum olmadıklarını ifade eden Yolaşan, "Ucuz ve güvencesiz yedek iş gücü olarak değerlendirilen kadın emeği ancak iş ve aile yaşamı uyumlaştırma anlayışıyla, istihdamda kendine yer bulabiliyor. Kamusal alandan dışlanmanın, istihdam alanından ayrılmak zorunda bırakılmanın nedenlerinin en başında kamusal hizmetlerin yokluğu/özelleştirilmesi ile bakım sorumluluğunun kadınlara yüklenmesi geliyor. Haklarımız bir bir elimizden alınıyor. Din siyasallaştırılıyor, eşitsizlik fıtratla açıklanıyor. Savaşın, göçün ve ekonomik krizin en yakıcı sonuçlarını yine kadınlar yaşıyor. Tüm bu politikalar siyasi iktidarın tercihi. Ülke kaynakları istenirse, savaş, rant, belli kesimler yerine kadınların, emekçilerin, gençlerin, tüm toplumun ihtiyaçları için kullanılabilir. Bizim tercihimiz yaşanabilir özgür, eşit ve sömürüsüz, savaşsız bir ülke ve bir dünyadan yana" dedi.

"İSTİSMARCILAR DEĞİL ÇOCUKLAR KORUNMALIDIR"

Kadınların karşı karşıya kaldığı bu topyekun saldırının tüm dünyada ve aynı zamanda Dersim'de de artarak devam ettiğini vurgulayan Yolaşan, "Son beş ayda yaşadığımız olaylar gelinen durumun vahameti açısından oldukça önemlidir. Çocuk istismarcılarının affı anlamına gelen yasa tasarısı iktidar tarafında tartıştırılırken, ilimizde sayısını bile bilmemizin istenmediği, gizlilik kararları ile halka kapatılan çocuk istismarlarının ardı arkası kesilmiyor. İstismarcılar değil çocuklar korunmalıdır. Çıkacak her yasa buna hizmet edene kadar çocuklarımızın sesi olmaya devam edeceğiz" dedi.

"GÜLİSTAN BULUNANA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK"

Yolaşan, Gülistan Doku’nun kaybolmasıyla birlikte üniversitedeki genç kadınların şiddet, taciz, tecavüz, yoksulluk sarmalında sıkıştırılmak istendiğini vurguladı. Yolaşan, "Gülistan tüm ülkede öldürülen, alıkonulan, intihara sürüklenen, öldürülüp de intihar süsü verilen kadınların sembolü oldu. Zainal Abakarov ve ailesi hakkında hiçbir kovuşturma yürütülmeden olayın hemen ardından ‘tatil’ amaçlı başka bir ile gönderilmesini doğru bulmazken bir de aile dün evi taşımaya gelmiştir. Bu davada birileri korunuyor mu sorusunu ortadan kaldırmak için daha geniş bir soruşturma yürütülmelidir. Karanlık çağın yasası olarak dayatılan eşitsizliğe karşı, yaşamın eşit ve özgür kurulacağı bir gelecek için tarihin çarkını mücadeleleri ile devindiren emekçi kadınlara selam olsun" diye konuştu.