Mülteci kadın: Evimizden dışarı çıkardılar, ‘gidin’ dediler

“Türkiye şimdi mültecileri kullanarak kendi gücünü gösteriyor, ‘gücümüz bunlar’ diyor.  Bizi feda etti. Biz oyuncak mıyız? Bizim canımız önemli değil mi?”

09 Mart 2020 04:50
Son Güncellenme Tarihi: 09 Mart 2020 11:07
Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Günlerdir gündemde olan mültecilerin, sıkışmışlığı yalnızca sınır kapılarında kalmıyor. Edirne Pazarkule Sınır kapısına giden, çocukları hasta olunca geri dönen aileler Zeytinburnu meydanında bir bankanın önünde bekliyorlar. Mülteciler günlerdir, soğuk ve yağmurlu havaya rağmen buz gibi betonun üzerinde, Avrupa’ya gidebilme umuduyla sınırların açıldığı haberini bekliyorlar. Konuştuğumuz mülteciler, yaşadığı bunca problem yetmezmiş gibi bir de dolandırılmışlar.  

Mülteciler, “Bizi, top gibi bir o tarafa bir bu tarafa gönderiyorlar. Türkiye şimdi mültecileri kullanarak, kendi gücünü gösteriyor, ‘gücümüz bunlar’ diyor. Bizi feda etti. Biz oyuncak mıyız? Bizim canımız önemli değil mi?” diye soruyor.

"EĞLENMEK NE ABLA?"

17 yaşındaki Tufan Muradi, Konya’da demir döküm fabrikasında çalışıyormuş. Sabah erken saatte işe gittiğini akşama kadar döküm fabrikasında çalıştığını söyleyen Muradi, “Ben 4 yıl önce Türkiye’ye geldim. Babam yaşamıyor. Aileme bakmak zorundayım. Haftada bir gün bile izin vermiyorlardı. ‘Mesai paranı vereceğim’ diyorlar mesai paramı da vermiyorlardı. Bu işin ne kadar zor olduğunu herkes bilir. Hayatım çok kötüydü. Türkiye’de aileme para gönderemiyordum. 1800 TL maaş alıyordum. Bize kötü davranıyorlardı. Eğlenmek ne abla? Sabah 8’de gidiyordum. Akşam 9’a kadar çalışıyordum. Bir hafta gündüz çalışıyordum iki hafta gece çalışıyordum” dedi.

"ARADA KALDIK"

“Türkiye Avrupa devletlerinden mülteciler karşılında para alıyor ya, bana Türkiye bir kuruş bile vermiyor” diyen Muradi, “Bir kimlik bile vermiyor, okula bile gidemiyorum. Türkiye için ben yokum. Çünkü kimliğim yok. Avrupa’ya okumak için gitmek istiyorum. Bize dilini öğretecek, okuma yazmayı öğretecek. Sınır açılmazsa mecburen gidiyoruz bir yere iş buluyoruz. İşte yok Türkiye’de. Her şeyimiz gitti. Türkiye şimdi mültecileri kullanarak, kendi gücünü gösteriyor, ‘gücümüz bunlar’ diyor. Para verseler bizi kabul ediyorlar, bize bakıyorlar, iyi davranıyorlar. Avrupa’ya bizi kullanarak kendi gücünü gösteriyor. 17 yaşındayım. Benim okumam lazım, şimdi hastayım ilaç alamıyorum. Bir kere sınıra gittim. Yunan polisi telefonumu, paramı her şeyimi aldı. Sırt çantalarımızı yaktı. Üstümüzdeki elbiseler aldı. Nasıl yapacağım ben. Burada ne yiyeceğim belli değil. Türkiye’nin kendi polisi yüz dolar alarak, bizi sınıra götürüyor. Onlar götürüyor, Yunan polisi kovuyor. Arada kaldık. Bunlar kötüler abla, kötülük yapıyorlar” diye konuştu.

"TÜRKİYE BİZİ KANDIRDI"

5 yıl önce İran’dan gelen 22 yaşındaki Afgan genç, Türkiye’de çok fazla sıkıntı yaşadığını söylüyor ve ekliyor: “Burada çalışmak istiyorsun, iş vermiyorlar. İş verseler sana eziyet ediyorlar. Ağır işe veriyorlar. Maaş vermiyorlar. Polis sana eziyet ediyor. İstanbul’da akrabamız var, bir düğün var, gidemiyoruz. Polis yoldan çeviriyor. Eziyet ediyor. Kimlik yok çünkü. Avrupa’da çocuklarımız okur, burada çocuklar okuyamıyor. Rahat bir yaşamımız olur belki. Avrupa’da her türlü mültecilere yardım ediyorlar. Kimlik veriliyor. Her şey orada var. Bizim de yaşadığımız belli olacak. Annem, babam Afganistan’da. Ben eşimle buradayım, çocuk yok. Devlet tarafından yardım da almıyoruz. Sadece aile isen ayda bir adam başı 120 TL veriyorlar. Kapılar açıldı denildi. Türkiye bizi kandırdı. Biz neden böyle yaptı bilmiyoruz. Yunanistan, Avrupa kapıları açsın.”

"NEDEN KORKALIM Kİ BİZ ZATEN ÖLMÜŞÜZ"

20 yaşındaki başka bir Afgan genç, Türkiye’de mülteciler için çalışma koşullarının ağır olduğunu aktarıyor ve yaşadıklarını şu sözlerle özetliyor: “Nevşehir’de bir otelde çalışıyordum. Patron, ‘yabancısın’ diyordu, maaşı az veriyordu. 1800 TL maaş veriyordu. Asgari ücret de vermiyorlardı. Aldığımız maaşın yarısı zaten otobüs, dolmuş parası. Yarısı da bize kalıyor. Ev kirası, elektrik parası, su faturası hangisine yetsin. Türkiye’de her şey pahalı oldu. Yaşamak çok zor. Eskiden bir ekmek 50 kuruştu. Şimdi 1 buçuk TL. Nasıl hayat geçireceğiz. 15 saatten fazla çalışıyordum bana asgari ücretten az para veriyorlardı. Bize kötü davranıyorlardı. ‘Ülkeni satıp gelmişsin, ülkende neden çalışmadın, neden savaşmadın’ diyorlardı. Kötü laflar söylüyorlardı. Edirne’ye gittim. Yunan polisi her şeyimi aldı, paramı, telefonumu. Geri geldim İstanbul’a. ‘Kapılar açık’ denilince her şeyimi sattım. Oda tutmuştum. Ucuz ucuz eşyalarımı sattım. Türk sınırını açmış, Yunanistan açmamış. Bunun sebebi Yunanistan mı, Tayyip Erdoğan mı bilmiyorum. Yine deneyeceğim, biz korkmuyoruz, neden korkalım ki biz zaten ölmüşüz. Belki Avrupa’da bizi okula alırlar, iki üç sene okula gideceğiz, okul okuyacağız.”

"EVİMİZDEN ÇIKARIP GİDİN DEDİLER"

4 yıldır Türkiye’de yaşayan 2 çocuk annesi İranlı genç bir kadın, “Evimizden dışarı çıkardılar, ‘gidin’ dediler. Bizi Ankara Geri Gönderme Merkezinde otobüslere bindirdiler. Edirne sınır kapısında indirdiler. Botla bizi o tarafa gönderdiler. ‘Gideceksiniz’ dediler. Vicdanları yoktu” dedi.

"HAYATLARIMIZI MAHVETTİLER"

Yakalandığını, Yunan polisinin telefonlarını, eşyaların elinden aldığını söyleyen genç kadın, “Çocuğumun bezini, montunu, doğum belgesini bile elimden aldılar. Bizim ile birlikte hamile kadın vardı. Beline ağaçla vurdu Yunan polisi. Sonra ‘gidin Tayyip Erdoğan’ı yanına’ dediler. Tayyip Erdoğan bizi feda etti. Sadece para için. Eğer o parayı alsa bizi tekrar ülkesine alacak. Eğer almazsa bilmiyorum ne yapacak? Biz mülteciler Türkiye’ye bir şey yapmadık. Neden bizi mahvettiler. Türkiye devleti bize yardım etmiyor. Bizim ne suçumuz var neden bizim hayatımızı mahvetti” diye konuştu.

"BİZDEN KORONAVİRÜS GİBİ KORKUYORLAR"

"Yunan bu tarafa gönderiyor, Türkiye o tarafa gönderiyor” diyen genç kadın tepkilerini şu sözlerle dile getirdi: “Biz oyuncak mıyız? Bizim canımız önemli değil mi? Türkiye bizim için çok para alıyor, neden bakmıyor, eğer bakamıyorsan sınırlarını kapat. Eğer bizi o sınırdan geçirdiysen, ülkene girmemize izin verdin, bize sahip çık. Bu paralar nereye gidiyor. Ben neden çocuğumla birlikte sokaklarda kalıyorum. Bizim bütün paramızı Yunan polisi aldı. Bu tarafa geçiyoruz Türkiye polisi bizi yakalıyor, ’Hadi şerefsizler ülkemizden dışarı çıkın’ diyor. Valla futbol bile öyle değil, kuralları var. Top gibi bir o tarafa bir bu tarafa. Birleşmiş Milletler bizim için bir şey yapmayacak mı? Eğer bir şey yapmayacaklarsa sınırımızı açın geri dönelim. İran sınırını kapatmış geri de dönemiyorum. Başka şehirlere de gidemiyoruz. İstanbul’da kaldık. Sokakta kaldık. Paramı her şeyimi aldılar. Bizden koronavirüs gibi korkuyorlar. Tayyip Erdoğan’ın gözü sadece para görüyor. Parasını alsa bize iyi davranacak almazsa bilmiyorum bize ne yapacak. Bilmiyoruz ne olacak.”

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan Brüksel’e gidiyor: AB’nin hedefi mülteciler, Türkiye’ninki maddi yardım

SONRAKİ HABER

Ali Babacan yeni partisi için başvuru yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa