Hekimlik yapmak istiyoruz
14 Mart Tıp Haftası’na giderken, hükümete, Sağlık Bakanlığına, YÖK’e, üniversitelere ve bütün kamuoyuna talebimizi en çıplak haliyle haykırıyoruz: Hekimlik yapmak istiyoruz!
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Bu hafta “Tıp Bayramı” haftası. 1982 yılında tıp fakültesinden mezun olduğum yıllar bu haftayı ve bu hafta içindeki 14 Mart gününü gerçekten bayram gibi kutladığımızı hatırlıyorum. Futbol turnuvalarından tıp balosuna kadar kaynaştırıcı bir hafta olurdu. Ancak özellikle AKP hükümetlerinin dayattığı ‘sağlıksız’ sağlık, sosyal ve ekonomik ortamlar artık biz sağlık çalışanları için bu haftayı bayram olmaktan çıkardı ve bu alanda mücadele ivmesinin arttırıldığı haftalar olmaya başladı.
Bu hafta boyunca gerek sağlık çalışanları gerekse halkımızla birlikte bu ‘sağlıksız’ ortama karşı mücadeleyi arttırıyoruz. Bu yıl hafta içinde tüm illerde yapılacak etkinlikler 15 Mart’ta Ankara’da yapılacak Beyaz Yürüyüş ile taçlandırılacak. Bu haftaya ait Türk Tabipleri Birliği (TTB)’nin yaptığı açıklamadan sizlere bazı önemli bölümleri aktarmak istiyorum;
ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALARAK HEKİMLİK YAPMAK İSTİYORUZ!
Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtmış hekimler olarak, 2020 yılına, sağlık hizmetini layıkıyla yerine getirebileceğimiz bir ortamın ve koşulların sağlanması talebimizi yineleyerek giriyoruz. 14 Mart Tıp Haftası’na giderken, Hükümet’e, Sağlık Bakanlığı’na, YÖK’e, üniversitelere ve bütün kamuoyuna talebimizi en çıplak haliyle haykırıyoruz: Hekimlik yapmak istiyoruz!
Sağlık ortamındaki şiddete rağmen, kışkırtılmış sağlık talebine rağmen, nitelik kaybı yaşatılan tıp eğitimine ve uzmanlık eğitimine rağmen, yetersiz koşullar ve donanım eksikliğine rağmen, sevk zinciri olmamasına rağmen, performans – ciro baskısına rağmen, hukuksuz KHK’lar ve güvenlik soruşturması adı altında yaşanan keyfiliğe rağmen, gelecek kaygısına rağmen, bilim ve akıl dışı uygulamaların yaygınlaştırılmasına rağmen, etik değerlerdeki erozyona rağmen, emeklilikteki mağduriyetlere rağmen, şehir hastaneleri adlı akıl tutulmasına rağmen, liyakatı yok sayan anlayışa rağmen, idari baskılar ve yaşatılan mobinge rağmen… Hekimlik yapmak istiyoruz!
TOPLUMUN SAĞLIĞINI ÖNCELEYEN VE HEKİMLERİN KOŞULLARINI İYİLEŞTİREN BİR YÖNETİM ANLAYIŞI ZORUNLUDUR!
Mesleğimizin değerlerine güveniyoruz. Toplumun ihtiyacının, sağlık hizmetini tüketmek; sürekli tetkik, görüntüleme işlemlerine girmek, sadece “reçete yazdırabilmek” olmadığını, hastaların ve yakınlarının kronik, ölümcül ve ağır sağlık tabloları karşısında madden ve manen yıkım ve çaresizlikle karşı karşıya kalmak istemediğini çok iyi biliyoruz. Eşit, nitelikli, ulaşılabilir, parasız bir sağlık hizmet sunumunun kolay olmadığına ama mümkün olduğuna inanıyoruz.
Ekonomik krizle birlikte bir yandan beslenme, barınma, ısınma gibi sağlığı etkileyen en temel parametrelerde yoksunluk ve kişisel sağlığını korumada zorluk yaşayacak, diğer yandan GSS primi ödeyemediği için sağlık hizmet kapsamının dışına çıkacak milyonların olduğu ülkemizde, bizden beklenenin her şeye rağmen hekimlik yapmak olduğunu görüyoruz.
Hekimliğin, öncelikle en dezavantajlı kesimlerden başlayarak ve en az harcamayla ihtiyacı olan herkese, tıbbın gerektirdiği nitelikli sağlık hizmetini sunmak olduğunu, bu hizmeti sunarken de hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özverili emeklerinin maddi ve manevi karşılığının verilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Sınavların, kadroların, atamaların hakkaniyete ve liyakata dayalı yapıldığı bir sağlık ortamında hekimlik yapmak istiyoruz.
TIP VE UZMANLIK EĞİTİMİNDEKİ EROZYON DURDURULMALIDIR!
Yanlış kurgulanmış bir sağlık sisteminin çözüm olarak bulduğu yöntemler de yanlıştan kurtulamıyor. Ülkemizde 122 tıp fakültesi kurulmuş olması da yıllık 15.000 öğrenci kontenjanı açılması da sorunu çözmediği gibi derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Tıp eğitiminin ve hekim istihdamının bu tür masa başı hesaplamalarla düzenlenmesi ise nitelik kaybı ve özgüven yitimine yol açıyor. Akademik kadrolardaki nitelik kaybı tıp ve uzmanlık öğrencisi sayısındaki artışla birlikte yıllardır belli bir güven ve saygınlığa sahip ülkemiz hekimliğini zedelemeye devam ediyor. Uygulanan tüketime dayalı sağlık sisteminin doğal sonucu olarak uzman hekim sayısı pratisyen hekim sayısını geçmiş, birkaç bölüm değiştirmeden uzmanlık eğitimini tamamlayan hekim neredeyse kalmamış durumda. Eğitim alanındaki bu tablonun sürdürülmesi mümkün değildir. Bu yanlış yoldan en kısa zamanda dönülmelidir.
Dünya bankasının “sağlıkta dönüşüm programı” çöktü! Ekonomik kriz koşullarında sağlığı hak olarak gören yeni bir sağlık sistemi öneriyoruz!
Daha bugünden 13 milyon kişinin hiç GSS kapsamına giremediği ve 5 milyonu aşkın kişinin de 1 Ocak 2020 itibariyle prim borcu nedeniyle sağlık hizmetinden yararlandırılmadığı, günübirlik uygulamalarla milyonlarca kişinin geçici olarak oyalandığı; seçim propagandası dışında topluma ağır bir maliyet yükleyen şehir hastanelerinin her yıl döviz kuruna göre artarak 2019 itibariyle yıllık 14 milyar lira kira borcu bıraktığı; yıllık 120 milyon yurttaşın acil servislere akın ettiği, herkesin neredeyse bir yıl içinde çekilmiş en az 2 adet tomografi ya da MR’a sahip olduğu ve bunun gerek maliyetinden gerekse de sağlığına olan zararından bihaber olduğu; 2002 yılında 18 milyar olan sağlık harcamalarının 2018 yılında 165 milyar TL’ye çıktığı ve daha önemlisi 114 milyar TL’sinin kişiler tarafından gerçekleştirildiği, her yıl artan sağlık harcamalarının neredeyse tamamının cepten yapılan yani yurttaşın cebine bakan harcamalar olduğu bir sağlık sisteminin sürdürülebilir olmadığı görülüyor. Bu yanlışta ısrar yüksek gelir grubu dışında kalan on milyonlarca yurttaşın sağlık hizmetine erişiminin iyice zorlaştığı, nitelikli bir sağlık hizmetine erişemeyen yurttaşların mağduriyetlerinin yanı sıra öfkelerinin de hekim ve sağlık çalışanlarına artarak yöneldiği bir sağlıkta yıkım programı olacaktır.
HEKİMLER OLARAK EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ!
Bugün sağlık hizmetine ulaşımın önündeki temel engel, bizzat Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın finansman modelinin kendisi olup vergi, prim, ilave ücret, katkı-katılım payı, tamamlayıcı sigorta diye devam eden “paran kadar sağlık” düzenidir.
Türk Tabipleri Birliği olarak; nitelikli sağlık hizmeti, nitelikli tıp eğitimi ve bilimsel çalışmalar için; iş güvencesini, insancıl bir ücretlendirme yöntemini, tek işte çalışarak insanca yaşamaya yetecek ve emekliliğe yansıyan bir ücreti, mesleki gelişimi özendirici ve destekleyici bir izin ve değerlendirme sistemini, makul çalışma saatlerini içeren bir çalışma düzenini, sosyal ve ekonomik hakları demokratik bir biçimde güvence altına alacak toplu sözleşme ve grev hakkını içeren sendikal hakları, her türlü şiddetten arınmış, sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarını, hastalarla güvene dayanan insani ilişki ortamını tesis eden, hekimleri cezalandırmayı değil tıbbi hataları önlemeyi ve hastaların zararlarını derhal karşılamayı amaç edinen kamusal bir zarar karşılama kurumunu içeren bir çalışma modelini öneriyoruz. Kamuda bunun adı tam süre çalışmadır. Özel sektör hekim istihdamında da bu perspektifle hekim emeğinin her anlamda korunmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak mümkündür.
Hekimler dâhil bütün sağlık çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarında bir iyileştirme sağlanması gerektiğini, bunun için öncelikle; iş güvencesini ortadan kaldıran bütün sözleşmeli çalışma biçimlerine, sağlık hizmetini parçalamaya ilişkin hizmet satın alma ve taşeronlaştırma yöntemlerine, hasta başına pay vererek çalıştırmaya, zorla çalıştırmaya yönelik yasaların ve alt düzenlemelerin ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyoruz.
Türk Tabipleri Birliği olarak, Sağlık Bakanlığı, tıp fakülteleri, kurum hekimlikleri dâhil bütün hekimleri kapsayıcı bir biçimde; ek gösterge, özel hizmet tazminatı ve makam tazminatlarına ilişkin düzenlemelerde ücret artışlarını sağlayacak değişiklikler istiyoruz.
Hekim ücretlerinin verdiğimiz hizmetin niteliği ile orantılı olarak ele alınmasını, performans - ciro kriteri olmadan ve emeklilikte de insanca yaşanabilir bir geliri sağlayacak ölçülerde yükseltilmesini, bunun için TBMM’de sırasını bekleyen hekim ücret düzenlemesi yasa tasarısının gündeme alınmasını, öncelikle kamuda performans, özelde ciro kriterine tabi olmayan temel ücretin ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon rejimi karşısında alım gücünü koruyacak biçimde düzenlenmesini, emekli hekim maaşlarındaki farklı uygulamaların ortadan kaldırılmasını ve hekimliğin her koşulda kamusal bir hizmet olma niteliği dikkate alınarak farklı sosyal güvenlik kurumu emeklisi hekimlerin kamu hekimleri ile aynı emeklilik haklarına tabi olmasını talep ediyoruz.”
Evet bu 14 Mart’ta da bir kez daha haykıracağız;
“Hekimlik Yapmak istiyoruz”
“Barış içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz”
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur”
“Şiddet varsa biz yokuz”
Tüm sağlık çalışanları ve halkımızın Bayram tadında bir 14 Mart tıp bayramını kutlayacağı günler dileği ile.
Sağlıkla kalın...
{{398522}}
{{398008}}
{{397465}}
- Sağlık kurumları depreme hazır mı? 27 Mart 2023 11:33
- Anneler 28 Haziran 2022 08:31
- Evrensel 07 Haziran 2022 07:40
- Beyaz eylemler 30 Mayıs 2022 10:38
- Umut hâlâ var 24 Mayıs 2022 12:52
- 6 Mayıs 09 Mayıs 2022 05:48
- Gezi’nin hekimleri 02 Mayıs 2022 06:23
- Seçim sonrası 25 Nisan 2022 05:34
- Nasıl bir Tabip Odası? 04 Nisan 2022 06:01
- Sağlık Bakanlığı’na dilekçe 29 Mart 2022 05:28
- Dağ fare doğurdu 21 Mart 2022 04:58
- Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya mektup 14 Mart 2022 06:22
- 14 Mart 07 Mart 2022 05:00
- Savaşa hayır 27 Şubat 2022 23:28
- Hekim sendikaları 21 Şubat 2022 05:13
- Dananın kuyruğu 07 Şubat 2022 04:39
- Pandemi bitti (mi) 31 Ocak 2022 04:56
- Gündem kavgası 24 Ocak 2022 06:33
- Sağlık kime emanet 17 Ocak 2022 05:22
- Kim sahtekar 10 Ocak 2022 04:39
- 2022 hoş geldi mi? 03 Ocak 2022 10:42
- Fırtınadaki gemi 27 Aralık 2021 04:57
- Ok yaydan çıkıyor 20 Aralık 2021 04:28
- Alanda hava ısınıyor 06 Aralık 2021 04:47
- Sağlığa bütçe 29 Kasım 2021 05:07
- Yeniden pandemi 22 Kasım 2021 04:35
- Şimdi değilse ne zaman 15 Kasım 2021 05:13
- Haydi mücadeleye 08 Kasım 2021 05:27
- İzmir depremi 01 Kasım 2021 04:57
- Ölüyoruz 25 Ekim 2021 05:32
- 5 dakikada sağlık, 3 dakikada adalet 18 Ekim 2021 05:31
- Ankara Garı 11 Ekim 2021 05:56
- Sayıştay raporu 04 Ekim 2021 06:03
- Kanıksamak 27 Eylül 2021 06:10
- Şehir hastaneleri 20 Eylül 2021 05:56
- Çifte standart 13 Eylül 2021 04:55
- Uyarmıştık 06 Eylül 2021 04:57
- Barış günü 29 Ağustos 2021 23:41
- AKP’nin icraatları 23 Ağustos 2021 05:20
- Terörist 16 Ağustos 2021 05:27
- Karışık günler 02 Ağustos 2021 05:03
- Aşılanma sorumluluğu 26 Temmuz 2021 05:05
- Kimin bayramı 19 Temmuz 2021 00:33
- Tasarruf Genelgesi 13 Temmuz 2021 00:10
- Bu hafta 05 Temmuz 2021 08:30
- İki hekim, iki ölüm 28 Haziran 2021 05:10
- Birincilik 21 Haziran 2021 03:49
- Dalganın etkisi 14 Haziran 2021 05:12
- Tezatlar ülkesi 07 Haziran 2021 05:31
- Hükümetin suyu çıktı 31 Mayıs 2021 05:39
- Çevre felaketleri 23 Mayıs 2021 23:19
- Helalleşme 16 Mayıs 2021 23:34
- Yılın annesi 10 Mayıs 2021 04:20
- Yanlış tren 02 Mayıs 2021 23:59
- 1 Mayıs 26 Nisan 2021 05:08
- Katillerimizi bilelim 19 Nisan 2021 00:00
- Korku 12 Nisan 2021 05:27
- Tam kapanma 05 Nisan 2021 00:23
- Yaşatmak 29 Mart 2021 05:19
- Her yanımız virüs 22 Mart 2021 04:34
- Pandemide bir yıl 15 Mart 2021 05:24
- Tıp bayramı 07 Mart 2021 23:14
- Mart ayı 28 Şubat 2021 22:09
- Güvenilir olmak / Doğruyu bilmek 22 Şubat 2021 04:27
- Aklımızla alay etmeyin 14 Şubat 2021 22:15
- Hepimiz Boğaziçiliyiz 07 Şubat 2021 23:13
- Bir yıl ve teşekkürler 31 Ocak 2021 22:12
- Aşılandık 18 Ocak 2021 03:22
- Hakkımız ödendi(!) 24 Ocak 2021 22:30
- Hakkımız hâlâ ödenmiyor 11 Ocak 2021 04:37
- Geldi gelecek derken 03 Ocak 2021 23:00
- Yeni yıla girerken 27 Aralık 2020 23:25
- Meslek hastalığı mı? 20 Aralık 2020 23:00
- Herkese ücretsiz aşı 13 Aralık 2020 22:06
- Kimin aşısı, kime aşı? 06 Aralık 2020 23:21
- Yalancının mumu 29 Kasım 2020 23:30
- Pandemide zirve 22 Kasım 2020 23:30
- Salgın büyüyor, bütçe küçülüyor 16 Kasım 2020 03:57
- İzmir depreminin ardından 08 Kasım 2020 23:00
- Tarifsiz acı 02 Kasım 2020 03:53
- İkinci dalgaya hazır mıyız? 26 Ekim 2020 00:10
- Maskeden sonra aşı krizi 19 Ekim 2020 04:30
- Sağlıkta şiddet devam ediyor 12 Ekim 2020 00:15
- Mızrak çuvala sığmadı 05 Ekim 2020 04:44
- İstediğin yerde durmak 28 Eylül 2020 00:30
- Doğru söyleyen 22 Eylül 2020 05:24
- Aşı ve yurttaşlık hakkı 13 Eylül 2020 23:00
- Sağlık çalışanına yine ek ödeme 07 Eylül 2020 04:20
- Emek ve emekçi düşmanı 31 Ağustos 2020 04:58
- Devlet ve üniversite hastaneleri 24 Ağustos 2020 00:43
- Sağlık çalışanlarında tükenmişlik ve istifalar 17 Ağustos 2020 04:11
- Görünen köy kılavuz istemez 10 Ağustos 2020 05:17
- Umutlarımızı kurban etmeyeceğiz 03 Ağustos 2020 00:00
- Toplumun ağabeyi olmak 27 Temmuz 2020 04:08
- Normalleşme devam ediyor 20 Temmuz 2020 01:00
- Dayanışma yaşatır 13 Temmuz 2020 05:10
- Önce zarar verme 06 Temmuz 2020 00:40
- Tabip odaları seçimleri 29 Haziran 2020 00:02
- Barolar ve meslek odaları ne istiyor? 22 Haziran 2020 08:14
- Emek mücadelesine devam 15 Haziran 2020 04:54
- Kimin normali? 08 Haziran 2020 00:04
- Sağlık emekçileri uyanıyor 01 Haziran 2020 00:33
- Emeğin ve mücadelenin kazanımı 25 Mayıs 2020 06:25
- Kaç sağlık çalışanı bir futbolcu eder? 18 Mayıs 2020 00:15
- İşçileri virüs de vuruyor 11 Mayıs 2020 01:00
- Bir uçak dolusu yardım, bir uçak dolusu ölüm 03 Mayıs 2020 23:30
- Karantina devam ederken 26 Nisan 2020 20:52
- Pandemide kaybettiklerimiz 20 Nisan 2020 01:00
- Bir garip karantina 13 Nisan 2020 00:45
- Bilim ve siyaset 06 Nisan 2020 00:30
- Salgın devam ederken 30 Mart 2020 00:40
- Salgın ve sağlık çalışanları 23 Mart 2020 06:29
- Koronavirüs salgını ve görevler 15 Mart 2020 20:00
- Şehir hastaneleri gerçeği (2) 02 Mart 2020 06:36
- Şehir hastaneleri gerçeği (1) 24 Şubat 2020 05:58
- Hastaneler halkındır 17 Şubat 2020 04:27
- Yerel yönetim ve sağlık 10 Şubat 2020 00:00
- Sağlıkta Şiddet 03 Şubat 2020 00:00
- 14 Mart yaklaşırken 27 Ocak 2020 00:57