14 Mart Tıp Haftası | Sağlık emekçileri: Yaşanan sorunların sorumlusu hekimler değil
14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla açıklama yapan sağlık emekçileri, çalışma koşullarına ve sağlıkta şiddete karşı taleplerini dile getirdi.
Fotoğraf: MA
İstanbul Tabip Odası yöneticileri 14 Mart Tıp Haftası dolayısıyla Taksim Anıtı’na çelenk bıraktı. Üzerinde “Hekimlik yapmak istiyoruz” yazılı çelengi anıta bırakan hekimler, sonrasında hazırladıkları 2020 Hekimlik Bildirgesi’ni okudu.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Osman Küçükosmanoğlu bu yılki 14 Mart Tıp Haftası’nı tüm dünyanın koronavirüs küresel salgınıyla boğuştuğu günlerde kutladıklarını belirterek, hekimlik değerlerinin giderek kaybolduğu, genç hekimlerin ülkeden uzaklaştığı, kalanların aşırı iş yükü ve performans kaygısıyla tükendiği ve can güvenliği olmadığı bir sürecin yaşandığını belirtti.
Küçükosmanoğlu, son 17 yıldır uygulanan sağlık politikaları sonucu günde 3 milyon yurttaşın sağlık kurumlarına, yılda 110 milyon insanın acillere başvurduğuna dikkat çekti.
"SORUNLARIN SORUMLUSU BİZ DEĞİLİZ"
Sağlık sisteminden kaynaklanan bu sorunlar nedeniyle sürekli olarak şiddete maruz kaldıklarını ifade eden Küçükosmanoğlu "Oysa hastalarımıza yeterli süre ayıramamanın, bir türlü düşürülemeyen telefonla randevuların, ticarethaneye dönüştürülen sağlık kurumlarının, partizanca atamaların, liyakatsiz akademik yükseltmelerin, şehir içindeki hastaneler kapatılarak açılan özel ortaklı şehir hastanelerinin, sağlık sisteminden kaynaklanan sorunların sorumlusu biz değiliz” diye konuştu.
TALEPLER SIRALANDI
Şiddetsiz bir sağlık ortamı için 5 acil talepleri olduğunu söyleyen Küçükosmanoğlu, taleplerini ise şöyle sıraladı:
- Şiddete karşı caydırıcılık için İTB'nin hazırladığı Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı hızla yasalaştırılsın.
- Artık Sağlık Bakanlığı tarafından da iş kazası olarak kabul edilen sağlıkta şiddetle ilgili olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu etkin olarak uygulansın.
- Muayene randevuları hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlensin.
- Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilsin.
- Birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilsin, sevk zinciri uygulamasına geçilsin. (HABER MERKEZİ)
İZMİR TABİP ODASI BAŞKANI: EŞİT, ULAŞILABİLİR VE NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMET İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yazılı açıklama yapan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz da sağlık emekçilerin çalıştığı koşullara değindi: “Liyakate dayanmayan kadrolaşma tüm hızıyla sürüyor. Aile hekimliğinde benzer olumsuzlukların yanında, sözleşmeli ve güvencesiz çalışma dayatılıyor, özel sağlık kuruluşlarında, işyeri hekimliklerinde çalışan meslektaşlarımız güvencesiz ve mesleki bağımsızlığını kaybetme tehlikesi altında çalışıyorlar. Üniversite hastanelerinde sevk zincirinin olmaması nedeniyle hizmet, eğitim ve araştırmanın önüne geçerken tıp eğitimi ve mezuniyet sonrası eğitim gün geçtikçe niteliğini kaybediyor. Emekli hekimler yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkûm ediliyor. Farklı kurumlarda çalışmış olmak ücret eşitsizliğine gerekçe olarak gösteriliyor.”
Sağlıkta şiddetin en önemli sorunlardan biri olmaya devam ettiğini ifade eden Obuz, bunun en önemli nedeninin, sağlık alanını ticarileştiren, sağlık çalışanlarını güvenliksiz ortamlarda, performansa dayalı gece gündüz çalıştıran sağlık politikaları olduğunu söyledi.
“ŞEHİR HASTANELERİ PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİ”
Son 17 yıldır uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) nedeniyle sağlık hizmeti veren kurumların işletmeye dönüştüğünün altını çizen Obuz, “Şu ana kadar 10 şehir hastanesi faaliyete geçmiş ve 11 yeni şehir hastanesinin de 2021 yılına kadar faaliyete geçmesi öngörülmektedir. Şu anda Bayraklı’ya yapılan şehir hastanesinin çevre yoluna bağlantıları henüz tamamlanmış değil. İzmir’de hangi hastanelerin kapatılacağı şu anda net olarak bilinmiyor. Ama Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi ve Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’nin bir bölümü olabilir. Şehir içindeki pek çok kamu hastanesinin kapatılacak olması, toplam yatak sayısında önemli bir değişiklik olmaması, en önemlisi gelecek nesillere aktarılacak ve halen dövizle ödenen büyük bir kamu borcunun yaratılması, şehir hastanelerinin yeniden değerlendirilmesini ve daha büyük zararlara yol açmadan bu projeden vazgeçilmesini gerektiriyor” dedi.
Obuz, başta üniversite hastaneleri olmak üzere kamu ve özel birçok hastane faaliyetlerini ekonomik kriz nedeniyle sürdürmekte güçlük çektiğini ifade etti.
“Sağlığın bir hak olduğu unutulmadan herkese eşit, nitelikli, erişilebilir ve parasız sağlık hizmeti verilmelidir” diyerek açıklamasına devam eden Obuz şunları kaydetti: “Akıldan ve bilimden yana olma tutumumuzu dün olduğu gibi, bugün ve yarın da sürdüreceğiz. Şiddetten uzak insanca çalışma koşulları, çalışırken ve emeklilikte insanca ücret, iş ve gelir güvencesi, mesleki bağımsızlık, eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti için mücadeleye devam edeceğiz”
Obuz, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak koronavirüs sürecinin şeffaf, bilimsel kurallara uygun ve etkin izlenebilmesi için sağlık yöneticileri, yerel yönetimler ve diğer kurum ve örgütlerle işbirliği yapmaya hazır olduklarını da vurguladı. (İzmir/EVRENSEL)