15 Mart 2020 19:12

Sağlık emekçileri gerçek bir sendika arıyor

SES Eskişehir Şubesi Eş Başkanı Birtürk Özkavak, sendikanın genel kurullarının ardından yazdı: Sendikamızı anlatmanın en önemli yolu. Sürekli, ısrarlı bir çalışma.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Birtürk ÖZKAVAK
SES Eskişehir Şubesi Eş Başkanı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri geçtiğimiz günler içinde tüm ülkede genel kurullarını yaptılar. Yeni yöneticiler, yeni temsilciler, yeni yönetim organları seçtiler. Umarız Eskişehir’de olduğu gibi tüm ülkede SES üyeleri arasında yoğun bir hareketlik, yoğun bir tartışma yaşanmıştır. Umarız dedim, çünkü Eskişehir’de bu süreç gerçekten yeni bir hareketlenmeye, yeni bir ivmeye denk geldi, arttırıcı bir etkisi de oldu. Ama bunu sadece bizim genel kurulumuzun yapılıyor olmasına, bizim yaptığımız çalışmalara, toplantılara bağlamak abartılı olur. Yeni bir ivmeden bahsetmemek -sağlık emekçilerinde biriken tepkiyi ve bu tepkiyi ifade edebilmek adına arayışlar içinde olduğunu görmemek- gerçek bir sendikal mücadele için büyük bir eksiklik olur. Bu kıpırdanmayı görmek, heyecanlanmak, kendimize yeni görevler çıkarmak sanırım sadece iyimserlik olarak açıklanamaz.

Evet, ülkemizde çok boyutlu bir kriz süreci yaşıyoruz. Bir tarafta savaş tamtamları çalıyor, bir tarafta her gün yeni zam haberleriyle ekonomik sıkıntılarla uyanıyoruz. Talan, yağma, doğanın ve çevrenin geri dönülmeyecek şekilde tahrip edildiği felaketlerle karşı karşıya kalıyoruz. Ekranlar, gazeteler intihar haberleriyle, şiddet haberleriyle tıka basa dolu. Çürümüşlük, kokuşmuşluk, yalan ve giderek daralan sosyal alanlarımız gündelik yaşantımıza sürekli ve artan gerici müdahaleler... İşyerlerimizdeki baskılar, yandaşlık, kayırmacılık, bilimden bilimsellikten uzaklaşılması, say say bitmiyor…

Gündem o kadar hızlı değişiyor ki; birkaç gün önce ne konuştuğumuzu neyi tartıştığımızı hatırlayamıyoruz. Ülkemizin içinden geçtiği koşulların çok yoğun bir krize işaret ettiği, bu krizin kimilerince söylendiği gibi iyi insanlarla kötü insanlar arasında olmadığı, sınıfsal çelişkilerin derinleştiği, kapitalizmin yine büyük bir ekonomik krizin ortasında olduğu ve sermayenin bu krizi kendi lehine kullanmak için bir kez daha bütün gücüyle emekçilere saldırdığı iyice görünür olduğudur. Öte yandan da bu sınıfsal çelişkileri emekçiler lehine değiştirecek, onları iktidara taşıyacak yapıların yeterince güçlü olmadığı bir döneme işaret ediyor.

MÜCADELE İSTEĞİ ARTIYOR 

Tam da böyle bir süreçte sendikamızın genel kurullarını gerçekleştirdik. Hem tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ile hem de üyelerimizle daha yakından daha ileriden yeni ilişkiler kurduk. Toplantılar yaptık, onların düşüncelerini bir kez daha dinledik.

Gördüğümüz manzara; uzun zamandır farklı ortamlarda yapılan herkesin çok umutsuz olduğu, sendikal mücadeleye giderek mesafe aldığı, inancını yitirdiği gibi değerlendirmelerin; dolayısıyla sendikaların “eskisi gibi” mücadele etmesinin anlamsızlaştığı, farklı arayışlara girmesi gerektiği gibi tartışmaların ne kadar yüzeysel kaldığını gösterdi. En azından Eskişehir’de yaptığımız bütün toplantılarda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ciddi bir tepki biriktirdiğini gördük. Çoğunluğu yandaş sendikalara üye olmasına rağmen, bu sendikalara neredeyse hiçbir inancın, güvencin kalmadığını gördük. Sendikamıza olan yaklaşımın ise mesafe koyan bir yerden sempatiye doğru evrildiğini her bir ziyaretimizde, her bir dokunuşumuzda, bu sempatinin daha ilerleyeceğini, örgütlülüğe dönüşeceğini gördük. İşin en önemli yeri burası olsa gerek: Uzaktan değil emekçinin yanı başında, çalıştığı yerde, göz göze gelerek, konuşarak, ilişki ve iletişim kurarak... Anlamak, dinlemek, birlikte çözmeye çalışmak... Sendikamızı anlatmanın en önemli yolu. Sürekli, ısrarlı bir çalışma.

Bu süreçte birçok üyemizle yeniden temas etme olanakları da artmış oldu. Büyük bir kısmının artık kenara çekildiğini, emeklilik vb düşünerek sendikal süreçten elini eteğini çektiğini düşünenlerin de ne kadar yanıldığını gördük. Son yıllarda yaşanan büyük baskının yıkıcı ve dağıtıcı havasının dağılmaya başladığını, mücadele isteğinin, sendikal süreçlere katılma isteğinin arttığını gördük. Geriye çekilmenin, susmanın, saklanmanın saldırıları geriletmediği gibi baskının daha arttığını, haklarımızın daha çok yok edildiğini artık herkes daha iyi anlıyor. Dolayısı ile sendika üyelerimizden gelen tepkileri de yabana atmak mümkün değil. Çünkü üyelerimiz de uzunca bir süredir süren yoğun baskının, işyerlerindeki boğucu ortamın içinde yaşadı, yaşıyor…

SAĞLIK EMEKÇİLERİ GERÇEK BİR SENDİKA ARIYOR

Üyelerimizin büyük kısmının ülkenin yaşadığı gündemin bütün sıkıntısına rağmen sendikal mücadeleye önem verdiklerini, sendikamızdan hâlâ umutlu olduklarını gördük. Eskişehir’de seçim sürecinde şimdiye kadar hiç ulaşamadığımız üyelerimizle temas imkanı bulduk. Birçok yeni arkadaşımızın yönetim kurularına seçildiğini, işyeri temsilcisi olduğunu üstelik buna isteyerek talip olduğunu gördük. Hastanelerde yaptığımız toplantılarda üyelerimiz kendi hastaneleriyle ilgili kararlar aldılar. Bu kararları biraz daha detaylandırmak istersek, ilimizde üç büyük hastane var; Şehir Hastanesi, Yunus Emre Devlet Hastanesi ve Tıp Fakültesi Hastanesi. Buralarda tüm üyelerimizin katılımına açık toplantılar yaptık. Ve birçoğunda genç arkadaşlarımızı temsilci olarak seçtik. Her hastanede işyerlerinin özgün sorunlarına yönelik toplantıya katılan arkadaşların önerisiyle kararlar aldık. Mesela hastanenin birinde arkadaşlarımız hafta sonunda sendikamızda kahvaltı yapacaklar, işyerinin sorunlarını konuşacaklar; bir başka hastanemizde üyelerimizle birlikte bütün servisleri, farklı birimdeki üyelerimizi tek tek dolaşma kararı aldık; yine başka bir hastanede performans ödemeleriyle ilgili bir çalışma planladık ve hemen hayata geçirdik.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, biriken sorunlarını çözecek, kendilerine sahip çıkacak, güçlü, kararlı, güven verecek, gerçek bir sendika arıyor. Beklentilerine en yakın sendikanın SES olduğunu düşünüyorlar ve onu izlemeye almış durumdalar. Bu kritik evrede sendikamıza önemli görevler düşüyor. Kendi kendimize övünmek, geçmişle avunmak yerine daha çok çalışmalıyız. Son bir haftadır -tesadüf olmasa gerek- uzun zamandır unuttuğumuz işyerlerine gitmeyi, çalışanlara ulaşmayı başardığımız ölçüde, birçok üye yaptık.

Sonuçta görülüyor ki anlattıklarımız kör bir iyimserlik değil. Sahadaki gerçekliği doğru yaklaşımlarla anlamaya başladığımızda, emekçilerin güncel, ekonomik, işyeriyle ilgili sorunlarına sahip çıktığımızda hemen niceliksel bir artış olduğunu, sürecin bilinçli yaklaşımlara doğru evrildiğini görüyoruz.

Evet, hem ülkemizde hem işyerlerimizde dağ gibi biriken sorunlar var. Evet, hâlâ sağlık emekçilerinin çok büyük bir kısmına sesimizi ulaştıramıyoruz. Evet, karşımızda çok güçlü ve bütün işyerlerini iliklerine kadar sarmış, adeta bir örümcek ağı gibi kaplamış yandaş sendikalar var. Yöneticiler var. Her türlü olumsuz, yalan, yıkıcı propaganda var... Ama bütün bunları görüp “Her şey bitti, yapılacak hiçbir şey yok” demek yerine yeniden yeniden üyelerimize, sağlık emekçilerine ulaşmak zorundayız. Onları dinlemek zorundayız. Onların kuracağı her cümle birçok politik tahlilden daha gerçek. Çünkü hayatın içinde, işyerlerinde onlar var.

Evet, yüzümüzü üyelerimize döndükçe, işyerlerine döndükçe, hem sorunların gerçek nedenlerini anlamak hem gerçek çözüm önerilerini bulmak anlamında önemli adımlar atıyoruz.

Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine ulaşmayı hedefledikçe, hedefe adım adım, bilinçli, planlı bir şekilde ilerledikçe, sınıf sendikacılığını örgütledikçe, mücadeleye devam ettikçe büyüyeceğiz. Karamsarlıktan, karanlıktan ancak birbirimizin sesini duyarak SES’imizi büyüterek çıkacağız.

ÖNCEKİ HABER

Ford işçileri ve eşleri: Altını çize çize yazın biz savaş istemiyoruz

SONRAKİ HABER

Üçüncü sondaj gemisi "Kanuni" Türkiye'de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa