15 Mart 2020 20:55

İşçiler fabrikalardaki koronavirüs önlemlerine tepkili: Acil eylem planı açıklanmalı

"Fabrikada maske dahi yok, yani eksik dağıtıldı. ‘Bulursak getireceğiz kullandığınızı atmayın’ diyorlar. Eksik alınan tedbir, tedbir sayılmaz."

Fotoğraf: Ercüment Akdeniz/Evrensel

Paylaş

Nuray ÖZTÜRK
İzmir

Dünya Sağlık Örgütünün pandemi ilan etmesi ve ülkemizde de Covid-19 vakalarının görülmesinin ardından alınan tedbirler daha çok belediyeler, kamu işletmeleri, devlet dairleri, bazı kamusal alanların temizliği ve okulların tatil edilmesi ile sınırlı kaldı. Ülke genelinde uyulması zorunlu bir tedbir programı yayınlanmaması, denetimsizlik, koruyucu ekipmanların yetersizliği, kolonyanın bile karaborsaya düşmesi toplumda endişeyi artırdı. Özellikle özel sektörde koronavirüse karşı alınacak önlemler işletmelerin insafına terk edilmiş durumda. Bazı kurumsal işletmelerde durum nispeten daha iyi olsa da virüsün devamlılığını kesecek yeterli önlemler alındığı söylenemez.

CMS Jant fabrikasında koronovirüs tedbirleri alındı. Ancak tedbirler, yetersiz. Sosyal tesis, sigara içme ve dinlenme alanları kapatıldı. Operatörler dış alanda dinlenip, çay molasına çıkacak. Servise binerken ateş ölçümü yapılacak, ateşi yüksek olanlar servise alınmayacak. Yemek saatleri uzatılacak, aynı anda 100’den fazla işçi yemekhaneye alınmayacak. Ancak soyunma odalarında sistem değişmedi. Patron temsilcileri önümüzdeki günlerde soyunma odaları için de yeni tedbirler alınabilir dese de işçiler durumdan rahatsız. Fabrikada takılması zorunlu olan günlük olarak otomatlardan kart basarak dağıtılan maskeler yetersiz. Kendini hasta hisseden, ateşi ve öksürüğü olanların işe gelmemesi istendi ancak, iznin nasıl uygulanacağına dair bir bilgi paylaşılmadı.

"MASKELERİNİZİ ATMAYIN" DİYORLAR

Pınarbaşı CMS’de önlemler dün hayata geçirildi. Önlemlere dair görüşlerini aldığımız işçiler kaygılı. CMS’de çalışan bir işçi, “Çalışırken bir aradayız, soyunurken bir aradayız. 400-500 kişi bir aradayız. 200 metrekare soyunma odası nasıl olacak? Alt üst dolap, sol sağ dolap, hepsi dolu, omuz omuza soyunuyoruz. Maske bulunmuyor diyorlar. Kolonya, steril sıvı taşıyoruz yanımızda. 15 dakika molada el yıkamaya vaktimiz yok, yetmiyor zaman. Kimi yerlere dezenfektan koydular. Gaziemir fabrikasında maske dahi yok, yani eksik dağıtıldı. Fabrikada yok diyorlar ‘Bulursak getireceğiz kullandığınızı atmayın’ diyorlar. Eksik alınan tedbir, tedbir sayılmaz” dedi.

Başka bir işçi ise “İşyerinde tedbirler düne oranla daha iyi ama yetersiz. Sadece kamusal alanlarda ya da kamu işyerlerinde alınan tedbirler yeterli değil. Devlet, özel sektör için de tedbir programı ve yaptırımı uygulamalı. Kalabalık işyerlerinde çalışmaya devam ediyoruz. Maske dahi yok, tek bir kişinin bile hasta olması demek, yüzlerce işçinin virüs kapması demek, bu binlerce insana tekabül eder” diye konuştu. “Sağlıklı beslenin diyorlar ama aldığımız ücretlerle bu ne kadar mümkün” diyor. İşçi bu konuda yoksul halka destek sağlanması gerektiğini ifade etti.

EGE ENDÜSTRİ’DE YILLIK İZİN SÜRESİ UZATILDI

Pınarbaşı havzasında bulunan Ege Endüstri fabrikasında da bazı tedbirler uygulamaya girdi. Edindiğimiz bilgiye göre işyeri hekimi tüm bölümlerde bilgilendirme toplantıları yaptı, hem genel tedbirler aktarıldı hem de bireysel olarak alınması gereken önlemler anlatıldı. Buna göre soyunma odaları da dahil tüm fabrikaya ilaçlama yapıldı. Bölümlere el dezenfektanı konuldu. Eğitimler, yurt dışı seyahatleri iptal edildi. Kargo, kurye gibi dışarıdan fabrikaya girişler yasaklandı. Zorunlu seyahatlere 14 günlük ev tecridi uygulaması getirildi. Yıllık izinlere 3 gün ilave edildi. Vardiya değişimlerinde soyunma odalarının toplu kullanımı yasaklandı, kısım kısım kullanılacak. Yemek molaları daha önce de bölüm bölüm verildiği için değişikliğe gidilmedi ancak açık büfe kapatıldı, yerine üzeri streçli tabaklarla servis getirildi. Ege Endüstriden bir işçi “Alınan genel tedbirleri olumlu buluyoruz ancak, ücretli izin vermek yerine yıllık izinlerin kullanımı teşvik ediliyor. Üç gün yıllık izin ilavesi aslında bu anlama geliyor. Bu çok kabul edilebilir değil, yıllık iznimde dinlenmek gezmek isterim virüs nedeniyle evde kalmak değil” diye konuştu.


KORONAVİRÜSTEN KORUNDUK DİYELİM, PEKİ YA DİĞERLERİ?

Tuzla’dan bir işçi

Koronavirüsün Türkiye’de de çıkmasıyla (ya da yeni fark edilmesi) fabrikalarda çalışan biz işçilerin de artık esas gündemi koronavirüs. “Hangi ilde çıkmış, hangi hastanede tutuluyor, virüsü nasıl kapmış?​” sorularının yanı sıra hastalıktan korunma yöntemleri de tartışılıyor. Şimdilik bir kargaşa yaşanmamış olsa bile tedirginlik ister istemez büyüyor. Tuzla Serbest Bölge’de bulunan fabrikada tozdan kaynaklı sürekli kullanmamız gereken maskeler dönem dönem bazı arkadaşlarımız tarafından kullanılmamakta, gereksiz görülmekteydi. Bugün ise depoda maskeler tükenmiş, fabrika yönetimi verilen maskelerin ‘idareli’ bir şekilde kullanılması gerektiği uyarısını yapmıştır. Herkesin muhakkak maske takması, geçtiğimiz günlerde her bölüme bırakılan solüsyonlarla ellerin dezenfekte edilmesi gerektiği söylendi. Bugünlerde de bölüm bölüm toplantılar yapılıp virüsten korunmak için bireysel önlemler nasıl alınır eğitimleri yapılmaya başlandı. İnsan sağlığı için olması gereken her şey yapılmaya çalışılıyor. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi gözüküyor.

Kimyasallarla ve yoğun toz oluşturan malzemelerle yıllarca çalışan biz işçilerin aklına ister istemez sorular da gelmeye başlıyor. İşçi sağlığını tehdit eden polyester ve karbon tozuna karşı havalandırmanın üretim alanına hâlâ takılmamış olmasını düşünüyorlar mı? Kış aylarında ısıtma sisteminin kurulmamış olmasından kaynaklı ev tipi elektrikli ısıtıcılarla ısınmaya çalışan biz işçileri düşündüler mi? Sigara içme alanı diye tabir edilen, çevresi ve üstü açık alanda “Bu soğukta nasıl duruyor bu işçiler” sorusu akıllarına geldi mi? Üretimi kesmeden elektrik tesisatı yenileme çalışmasında bir iş kazası yaşanır mı diye hayal ettiler mi? Daha fazla parça üretmek için söktükleri makinelerdeki güvenlik sensörlerini “aman birisi elini kaptırmasın” diye düşünüp geri takmayı deneyecekler mi? Buna benzer daha çok soru sorulabilir.

Fabrika yönetiminin “Biz bir aileyiz, birbirimizi koruruz” laflarının ne kadar samimi olduğu da bu soruları sorunca ortaya çıkıyor.

Burada itiraz edilen konu alınan önlemler değil. Yıllardır işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları ortada açık şekilde dururken hiçbir şekilde önlem alınmaması, sorunun ve yaklaşımın samimiyetini bize gösteriyor. Dert, biz işçilerin sağlığından öte, fabrikada üretimin aksamamasıdır. Çünkü bir kişinin bu virüse yakalanması fabrikada üretimi tamamen durduracak noktaya getirebilir. Çin’de, İtalya’da İran’da durum ortada. İşçilerde virüse karşı önlem alındığı algısı yaratılması, o işçinin işe yoğunlaşmasını daha da kolaylaştıracak. Ama bizim ‘olağan’ sağlığımız söz konusu olduğunda önlemler ertelenebilir! Belki koronavirüsten korunmaya çalışıyoruz. Ama iş kazası geçirme ve meslek hastalığına yakalanma olasılığı koronavirüse göre daha yüksek. İnsanca yaşanacak ve çalışacak alanların oluşması için daha çok mücadele etmekten başka çaremiz de yok.


ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN İŞÇİLERE DE ÜCRETLİ İZİN

Sumuriko Hose (Dytech) işçisi - Kocaeli

Herkes gibi bizim fabrikamızda da insanlar tedirgin. İktidarı eleştiren arkadaşlarımız bile ilk kez bu konuda başarılı olduğunu düşünüyor. Kamu kuruluşlarında hızlı önlemler alınması, okulların tatil edilmesi, bakanların yaptığı açıklamalar, bu konudaki kuşkuları az da olsa gidermiş gibi. Ama insanların kafasını karıştıran şeyler de var. Niye bu kadar az hastanede test var, en çok sorduğumuz soru. Bu hastanelere nasıl ulaşacağız, hızlı tanı konulması gerekmiyor mu?

Şimdi okullar tatil edildi, bu tabi ki olumlu bir şey. Ama eksik. Biz özel sektörde çalışıyoruz. Şimdi bizim fabrikamızda okul çağında ve küçük çocuğu olan herkes kaygılı. Eğer aile büyükleri yoksa çocuklara bakacak, ne olacak bu durumda? Özel sektörde çalışan çocuklu anne babalar da ücretli izinli sayılmalı. Fabrikamız kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyor ve biz cumartesi günleri çalışmıyoruz. Ocak ayından beri böyle bu durum. 22 Mart tarihinde son bulacak. İlk kez bu durumun bize bir hayrı olacak, cumartesi günü soyunma odaları dezenfekte edilecek. Pazartesi günü ateş ölçer ile tüm işçilerin ateşi ölçülecek ve içeri öyle alınacak. Bu uygulama önemli gerçekten, dilerim tüm fabrikalarda da hızla uygulanmaya başlar.

Bir de yemekhanede çatal kaşık da dahil her şey paketli olacakmış artık. İşyeri hekimi revirde video çekimi yapmış detaylı bir şekilde ne yapılması gerektiğini anlatmış. Ayrıca bu konuda broşürler de dağıtıldı. Şu ana kadar fabrika yönetiminin tavrını olumlu buluyorum. Ama salgın yayılırsa nasıl bir planları var bilmiyoruz. Böyle bir durumda işçilerin ücretli izne çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Yıllık izinlerden kesilmesi gibi bir durum olmamalı. Bu konuda da sendikaların Türk-İş ve DİSK’in tavrı önemli. Bizde sendika yok ama sendikalar ülke genelinde sendikalı ya da sendikasız ayrımı yapmadan tüm işçiler için taleplerde bulunmalı. Şu ana kadar işsizlik sigortası fonundan hep patronlar yararlandı. Şimdi sıra bu fonun gerçek sahipleri olan biz işçilerde diye düşünüyorum. Bu fon sendikaların gözetiminde işçilerin kullanımına açılsın. İşsizlere ve ihtiyaç sahibi işçilere gıda yardımı, herkesin sağlık hakkından ücretsiz yararlanması gibi önemli talepler var. Sendikalar bu taleplerin elde edilmesi için öncülük ederse tüm işçiler ve işsizler de destek verir.


FABRİKADA ACİL EYLEM PLANI AÇIKLANMALI

Ford Otosan’dan bir işçi
Kocaeli

Koronavirüs ortaya çıktığı günden beri hep konuşuldu fakat Türkiye’de var denilene kadar çok tedirgin değildik çoğumuz belki de. Ford Otosan yönetimi ise çok tedirgin olduğu için sürekli mesajlar atarak bizleri uyarıyordu(!)

Yurt içi ve yurt dışı pek çok farklı fabrikadan parça girip çıkan, kendi bünyesinde çalışanlar, taşeron çalışanlar, servis, yemekhane, temizlik çalışanları ve tüm bu insanların hepsini aileleriyle birlikte düşündüğümüzde korkunç büyük bir insan topluluğu ve doğal olarak risk topluluğu ortaya çıkıyor. Ford yönetimi “Temizlik periyodu arttırıldı” diyor fakat biz mola alanının silindiğini ya da her zamankinden farklı olarak temizlenen yüzey sayısının arttığını hiç görmüyoruz, belki de iş yoğunluğundan göremiyoruzdur. Bir de sadece iş yaptığımız atölyeler değil ki riskli olan. Soyunma odaları, yemekhane, tuvaletler, servisler bunların hepsi çok daha sık dezenfekte edilmeli. Mesela servis her iniş binişlerden önce ve sonra kesinlikle dezenfekte edilmeli çünkü herkes dış ortamdan virüsü getirmiş olabilir. Tuvaletlerde tek kullanımlık kağıt havlu yok, kesinlikle konulmasını istiyoruz.

Her işlerine gelmedikleri durumda (kriz, durgunluk vs) eğitim yapanlar neden bugün sadece gruplara bilgilendirme yazısı gönderiyorlar? İşyeri hekimlerinin seminer vermesini istiyoruz. Burada önemli olan hastanın tespit edilmesi, karantinaya alınması, tedavi edilmesi değil, bizler için önemli olan hastalık gelmeden yayılmadan yeterli önlemlerin alınması. Tedavi edilmekten ziyade korunmaya ihtiyacımız var.

El yıkamanın öneminden bahsediliyor da tuvalete giderken neredeyse pantolonu yolda çözüp gideceğiz, hızla gidip gelmek için. O yüzden her gruba el dezenfektanı için cihazlar acilen konulmalı çünkü bizim sürekli elimizi yıkayacak zamanımız yok. Hasta olan arkadaşlarımıza maske dağıtılması, tuvaletlere el kurutmak için kağıt havlu, her gruba kullan at mendil dağıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca bu mendillerin, maskelerin atılması için atık kutuları yapılmalı. Bütün fabrikanın periyodik muayene zamanı beklenmeden sağlık taramasından geçirilmesi gerektiğini, bunu sadece şirket çalışanlarına değil bu fabrika içinde çalışan herkese yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yemeklerin sindirim sistemimizi felç edecek şekilde değil bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye yardımcı olacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Hatta bu kadar uzun uzun el yıkamanın öneminden bahsedenler yemek saatini 5 dakika uzatmalı çünkü yemekhanede el yıkama kuyruğu oluyor. Ford Otosan’da hiçbir şey işçilere sorulmaz, en son biz işçiler duyarız, fakat artık canımız söz konusu. Acil eylem planı nedir, fabrika bunu açıklasın? Aramızdan bir kişide bile korona varsa ve bulaşırsa ne yapılacak?


CEREMESİNİ BİZ NİYE ÇEKELİM?

Bir Çelik Halat işçisi
Kocaeli

Koronavirüs bizim ülkeye giriş yaptıktan sonra sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği oldu. Haberler, ses kayıtları, videolar... Yok şu ilde çıktı, şu hastanede görüldü. Koronavürüs ülkemize giriş yaptığı anda Sağlık Bakanı açıklama yaptı. Açıklamada “Bütün ülkeye hakimiz ve hastalığı hemen bertaraf ederiz”e gelecek laflar ettiler. Tabi bu hastalık kimin işine yaradı? Bakıyorum beş liralık kolonya 10 lira, 15 liralık dezenfektan 100 lira. Bizim işimize yaramadığı kesin. Yine burada ceplerini dolduranlar kârlı. Peki biz halk olarak ne yapacağız? Hastalık duyuyoruz, haberleri geliyor. Tüm dünyada ölen ölene. Tedavisi de yok. Her şey ucuzlayacağına daha da pahalı oluyor. En etkili yol bol su ve sabunla elleri yıkamak, kolonya kullanmak diyorlar. Herkesin söylediği bu. Bizim işyerinde de doktor eğitim verdi bununla ilgili. “Yıkayın ellerinizi” diyor. Tamam arkadaş yıkayalım da bazen tuvaletlerde deterjan olmuyor ya da en ucuzundan konuluyor. Hiç köpürmüyor bile. Neyse ki virüs ülkeye girdi ve bir anda bizim işyerinde kart basma bölgelerine dezenfeksiyon ilacı konuldu. Düzenli bir şekilde dolduruluyor. Şimdilik bizim işyerinde önlemlerimiz bunlar. Virüs daha etkili hale gelirse fabrikada yayılmaya başlanırsa acil önlem planı yok mesela ya da varsa biz bilmiyoruz. Tatil edilir mi iş? Tatil edilirse aklımızda ulan gitti izinler diyoruz. Yıllık izinlerden kesme hesapları yapacaklar biliyoruz. Ama olması gereken ücretli izne çıkarmak, bu virüsü biz yaratmadık ki, ceremesini de biz çekelim.

ÖNCEKİ HABER

Koronavirüse karşı fabrikalarda alınacak önlemler patronun insafına bırakılmamalı

SONRAKİ HABER

İtalya’da patronlar önlem almıyor, işçiler koronavirüsten grevle korunuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa